IMDb Puanı: 8.1
Meksikalı yönetmen Alejandro Gonzalez Inarritu'nun uzun bir aradan sonraki ilk uzun metrajı olma özelliğini taşıyor "Birdman". Çektiği az sayıdaki filme rağmen birçok kez Oscar'a aday olan yönetmen, bu filmiyle de yönetmenliğin yanı sıra, sernaryoyla da aday olmuş durumda. The Grand Budapest Hotel ile birlikte de bu yılın en çok adaylık elde eden filmi Birdman. Oscar Ödülleri'nde toplam 9 dalda boy gösterecek.
Filme geçmeden önce geniş oyuncu kadrosundan bahsetmek istiyorum. Barşrolde Michael Keaton'ı izliyoruz, yardımcı rollerde ise başta Edward Norton olmak üzere, Naomi Watts, Emma Stone, Zach Galifianakis, Merritt Wever ve Andrea Riseborough gibi başarılı oyuncular bulunmakta.
Naomi Watts ve Emma Stone güzellikleriyle göz doldursa da, bence filmin en iyi oyunculukları Keaton ve Norton'a ait. Edward Norton'ın bu rolle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü almasını isterdim ama ne yazık ki Whiplash'teki rolü ile J.K. Simmons gibi bir gerçek var. Michael Keaton'ın işi de bir hayli zor, zira onun da The Theory of Everything'deki muaazzam rolü ile Eddie Redmayne gibi bir rakibi var, ki ödülü de muhtemelen o kucaklayacak. Emma Stone'un şansını da bir hayli yüksek görüyorum fakat onun da sıkı rakipleri var.
Birdman'ın En iyi Film Ödülü'nü alacağını düşünmesem de, yine de Inarritu'ya En İyi Yönetmen Ödülü'nü verebilir Akademi. Hatta En iyi Görüntü Yönetimi'ni de buna dahil edebilir. En azından film sıfır çekmez diye düşünüyorum. Bekleyip göreceğiz tabii ki.
Biraz da filmden bahsetmek gerek.
Bir zamanların ünlü süper kahramanı "Birdman"a hayat veren ve herkes tarafından tanınan Riggan, zamanla popülerliğini yitirir ve bunun altından kalkması da bir hayli zor olur. Kendi içinde savaş veren ve egosunu bastırmaya çalışan bir tutum sergilemeye çalışsa da, aksiliklerin üst üste gelmesi sonucu perdeleyecekleri oyunu "olması gerektiği gibi" icra edemez.
Norton'ın hayat verdiği Mike karakteri filmin mizah yönünü artırıyor. Stone'un oynadığı Sam'le birlikte olduğu sahneler bana göre filmin en iyi sahnelerini yansıtıyordu.
Filmin tamamına yakını bir tiyatro binasının içinde geçiyor. Sinema ve tiyatro bir araya gelmiş de diyebiliriz. Kamera açıları bakımından bir orjinalliğe sahip olmasının yanı sıra, filmin bitişine dek kameranın hiç kapanmamış gibi durması da izleyicide güzel bir izlenim bırakıyor. Kameranın sahneler arası geçişi oldukça orjinal ve hoştu. Oyuncuların uzun metinleri tek plan çerçevesinde başarılı bir şekilde kotarması da filmin artılarından biriydi hiç kuşkusuz.
Son olarak filmin finalinden bahsetmek istiyorum (spoiler yok). Gazetede filmin farklı bir sonla biteceğini fakat sonradan değiştirildiğini okuduğum andan beri finalini beğenmemeye başladım. Eğer o şekilde bitirilseymiş daha çok övebilirdim fakat bu final "eh işte"lik olmuş. Bence büyük bir hata yapılmış.
Tiyatro ve sinemadan hoşlananlar bu filmi sevecektir mutlaka. Öneriyorum.