Kayıt Ol

Rıhtım Okuma Etkinliği#2 || Rüyanın Öte Yakası

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği#2 || Rüyanın Öte Yakası
« Yanıtla #15 : 15 Şubat 2013, 18:50:23 »
Her şeyin ortasındaki adam George Orr, her şeyi değiştirme gücüne sahip ama hiçbir şeyi değiştirmek istemiyor. Dr. Haber adamın bu gücünü öğrenince, Orr'un isteği dışında bu gücü kullanarak "önce" kendi rahatını sağlıyor. Daha sonraki zorlu değiştirmelerinde de kendisi hep en başta, lider, yönetici, bilge ve büyük ilahi kahraman! Dr. Haber dünyayı iyileştirmeye çalışıyor; ama şunun farkında değil: Kendisi hasta. Diyor ki "Vay efendim şunları bunları yapabiliriz ne kadar büyük güç! Ama kontrolsüz güç güç değildir, siz beceremezsiniz sadece ben kullanayım."

Hadi hepsini geçelim, zavallı mazlum Orr'a da sormak, onayını almak yok. Eline bir koz geçmiş, bunu sonuna kadar sömürüyor. Kitabın arasında bir yerde akıllarına geliyor da Haber'ın karakterini biraz değiştiriyorlar. Ama burada da bir sorun var bence, neden Orr dağ evine çekildikten sonra, rüyasında Dr. Haber'la hiç tanışmamış olmayı, hiç böyle bir terapi almamış olmayı ya da tüm değişiklikleri aslında yapmamış olmayı (-Hepsi aslında rüyaymış, bir LOST) görmeyi düşünmüyor? Orr'un Haber'ın kendini bu kadar kullanmasına rağmen, kendini kullandırmamayı rüyaları yoluyla sağlamayı düşünmemesi şaşırtıcı.

Haber'a da George Orr'a da kızgınım a dostlar. Orr hem kendinin değişim için kullanılmasına izin veriyor hem de Haber'ın kastettiği şeyleri dolaylı yollardan gerçekleştirerek adama köstek oluyor. Bir öyle bir böyle, net bir karar ver be adam.

Evreni hücreyle eşleştiren bir metafor kurdum bunu yazarken. Tüm evreni devasa bir hücre olarak düşünürsek, bu hücrenin içinde değişiklik olduğu zaman, hücre kendi mekanizmalarını kullanarak eski durumuna dönmeye çalışır. Etki tepki mevzusu işte. Kitapta da Haber bir şeyi değiştirmeye kalktığında, hop başka bir şey kendiliğinden değişiyordu. Değişimler bir el çırpmadan daha hızlıydı. Eğer gerçek hayatta bir hücreyi bu kadar hızlı değiştirmeye çalışırsanız, hücre sapıtır. Stres altında kalır, değişimi yok edemiyorsa ya da kendini değişen şeye adapte edemiyorsa da ölür. Haber, kısa sürede ard arda bir sürü değişim yaptı. Bu kadar değişimi kaldıramayan evren de sonunda çöktü.

Bana kalırsa böyle bir güç insanoğlunun elinde olsa, şimdikinden daha iyi bir dünyada yaşıyor olmazdık. Ya bir şeyler yapmaya çalıştıkça, çoğunluğun iyiliğini "denetim"le sağlamaya çalıştıkça insanlığımızı kaybedip sonunda koyun sürülerine dönerdik ya da daha baştan her şeyi batırıp insanlığın sonunu getirirdik. Ama, ve bu ama çok önemli bir ama, bence insanın bir şeyleri değiştirmek ve iyileştirmek için böyle insanüstü bir güce ihtiyacı yok. Herkes kendi evinin önünü süpürse sokaklar tertemiz olur misali, her insan kendini bir parça iyileştirse, toplanan bu etki devasa olur. Değişim kısa süreli bir şey değildir, bu nedenle tabii ki böyle bir etkinin oluşması uzun zaman alacak. Gökten zembille inen "Pat, işte herkes gri oldu ırk ayrımı yok. Pat, çocukları eğitemiyorsunuz artık biz eğiteceğiz ne güzel." gibi değişimlerin çözüm olacağını düşünmüyorum.

Çok dağınık yazdım, farkındayım. Fazla soyut bir konu olduğu için (ve yan odada çamaşır makinesi sesleri eşliğinde yazdığımı da düşünürsek) tam toparlayamadım, beni affedin. Hayırlı günler.



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı TheSpell

  • ***
  • 826
  • Rom: 16
  • Dovie'andi se tovya sagain.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği#2 || Rüyanın Öte Yakası
« Yanıtla #16 : 16 Şubat 2013, 14:11:06 »
Ama burada da bir sorun var bence, neden Orr dağ evine çekildikten sonra, rüyasında Dr. Haber'la hiç tanışmamış olmayı, hiç böyle bir terapi almamış olmayı ya da tüm değişiklikleri aslında yapmamış olmayı (-Hepsi aslında rüyaymış, bir LOST) görmeyi düşünmüyor?

Bu biraz da Orr'un düşünce yapısıyla ilgili aslında. Hatırlarsınız, Orr kafasına göre dünyayı değiştirmek istemiyor, bu yüzden Haber'a kendini kullandırtmak istemiyordu. Kendini tanrı rolüne yakıştırmıyordu bir bakıma. Buna hakkı olmadığını düşünüyordu. Belki de Dr. Haber'la hiç tanışmamış, böyle bir terapi almamış olmayı düşlemek ona göre dünyayı bir kere daha değiştirmek, bir kere daha bozmak demekti?

Ya da diyelim dediğiniz gibi oldu, Orr Haber ile hiç tanışmadı, hiç terapi almadı. O zaman George Orr için hayat ne anlama gelecekti ki? Daha kontrolsüz olacaktı en sonunda. Kendi hayatını mahvedecekti o hapları alarak.

Benim düşüncem en azından bu. Ancak tartışılabilir bir konu bence.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği#2 || Rüyanın Öte Yakası
« Yanıtla #17 : 16 Şubat 2013, 17:27:25 »
Eğer gerçekten dünyayı hiç değiştirmemek isteseydi, bu önceki değişimleri geri alabilirdi. Madem istediği her şeyi rüyasında görüp yaratabiliyor, bu etkiyi kontrol altına almasını ve sadece istediği zaman kullanmasını sağlayacak bir ilaç da oluşturabilirdi. Bunları Haber'ın kendine telkin etmesini de sağlayabilirdi önceden. Eğer George ben olsam ve kullanılmak istemesem bir şekilde kendime önce bu imkanları yaratacak kadar dünyayı değiştirip, gerekli koşulları sağladığımda her şeyi eski haline döndürürdüm. Orr'la bu konuda ayrılıyoruz sanırım, o kullanılmayı ve değişimi istemiyor; ama bunun önüne geçmek için değişimi kullanmayı da istemiyor.

Şunu sorup sizin fikrinizi alayım: Gücünün kullanılmasının önüne gücünü kullanarak geçmek, gerçekten gücünü kullanmak mıdır? Değişimi geri almak için bir şeyleri değiştirmek, gerçekten değişim midir?



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı TheSpell

  • ***
  • 826
  • Rom: 16
  • Dovie'andi se tovya sagain.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği#2 || Rüyanın Öte Yakası
« Yanıtla #18 : 16 Şubat 2013, 19:12:29 »
Eğer gerçekten dünyayı hiç değiştirmemek isteseydi, bu önceki değişimleri geri alabilirdi. Madem istediği her şeyi rüyasında görüp yaratabiliyor, bu etkiyi kontrol altına almasını ve sadece istediği zaman kullanmasını sağlayacak bir ilaç da oluşturabilirdi. Bunları Haber'ın kendine telkin etmesini de sağlayabilirdi önceden. Eğer George ben olsam ve kullanılmak istemesem bir şekilde kendime önce bu imkanları yaratacak kadar dünyayı değiştirip, gerekli koşulları sağladığımda her şeyi eski haline döndürürdüm. Orr'la bu konuda ayrılıyoruz sanırım, o kullanılmayı ve değişimi istemiyor; ama bunun önüne geçmek için değişimi kullanmayı da istemiyor.

Önce burada yazılanlara cevap vereyim. Burada kendinizi Orr ile karşılaştırmışsınız ancak şunu unutmayın, Orr ne o söylediklerinizi düşünebilecek kadar zeki, ne de bütün o şeyleri kontrol edebilecek kadar irade sahibi. Kitabın bir bölümünde de Orr'un çok zeki bir insan olmadığından bahsediyordu yazar.

Zaten paragrafın sonunda da yazmışsınız, Orr değişimin önüne geçmek için değişimi kullanmak istemiyor. Benim demek istediğim de buydu, bunu istemiyor çünkü bünyesi kaldırabilecek güçte değil.

Şunu sorup sizin fikrinizi alayım: Gücünün kullanılmasının önüne gücünü kullanarak geçmek, gerçekten gücünü kullanmak mıdır? Değişimi geri almak için bir şeyleri değiştirmek, gerçekten değişim midir?

Gelelim bu soruya. Öncelikle dışarıdan bakınca bayağı çetrefilli gibi bir soru olarak gözükmekte, ancak üzerinde biraz düşününce benim açımdan kolay cevaplanabilir bir soru olduğunu gördüm. İki farklı şekilde değerlendiriyorum bu soruyu. Bir normal olarak, bir de Orr üzerinden. George için bu söyledikleriniz doğru. Ona göre gücün önüne güçle geçmek, gücünü kullanarak bir kez daha değişim yapmak anlamına geliyor. Orr'un gerçekleştirdiği her değişimi, bomboş bir duvara atılan fırça darbeleri gibi düşünebiliriz. Yaptıklarını geri almak için bile kullansan gücünü, o duvardaki boyayı bir katman daha artırıyorsun ve doğallıktan, saflıktan bir o kadar uzaklaştırıyorsun.

Kitap üzerinden gitmezsek eğer, hayır. Gücünün kullanılmasını engellemek için güç kullanmak, gerçekten güç kullanmak değildir. Değişimi geri almak için bir şeyleri değiştirmek de gerçekten değişim değildir.

Ancak benim değinmek istediğim şey şu, tartıştığımız bu konunun asıl sebebi bence benim karakter üzerinden sizin ise güçler üzerinden gitmeniz. Ben sizin savlarınıza karşı "karakter acaba bunu yapabilir miydi, bunu düşünebilir miydi" mantığıyla ilerliyorum, siz ise karakterin bu gücü kullanabileceği, kendi kendini kontrol edeceği mantığıyla ilerliyorsunuz.

İkimizin düşünceleri de yanlış değil, sadece "kulağını göster" diyince birimiz sağ kulağı birimiz sol kulağı gösteriyoruz. İkisi de aynı yere çıkıyor.

Saygılar.

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği#2 || Rüyanın Öte Yakası
« Yanıtla #19 : 16 Şubat 2013, 19:36:52 »
"Willamette'nin altından dokuz tren ve kamyon tüneli geçiyordu, üstünde on altı köprü vardı ve her iki kıyısı boyunca kırk üç kilometrelik betonarme bir sahil uzayıp gidiyordu. Bölgenin asıl büyük nehri olan ve Portland'ın merkezinden üç-dört kilometre aşağıda kalan Columbia nehri de, Columbia'nın bir kolu olan Willamette de öyle gelişmiş bir taşkın denetim teknolojisiyle donatılmıştı ki, en uzun süreli sağanak yağmurlardan sonra dahi..."(Bu bir sayfa devam ediyor.)

Buralarda makale okuyormuş gibi oluyorum. Tabi toplasak tüm kitapta 10 sayfayı geçmez ancak bazen çok sıkıcı olabiliyor.

strider'ın yazmış olduğu şu bölüme cavap vererek başlayayım ben de. Kitap yazmak zaten bu değil midir? Yani bunu birçok yazar yapar. Kimisi anlatılan konunun ağırlığı sebebiyle okura biraz nefes aldırmak için, kimisi de dolu dolu bir kitap olsun deyip içine malzeme arar. Yaratıcı yazarlıkta önemli bir noktadır bu. Tabii sıkılmana bir şey diyemem, kişiden kişiye göre değişen bir durum ne de olsa.

Ben kitabın baştan sona kadar bir eleştiri niteliği taşıdığını düşünüyorum. Var olan düzene, yaşadığımız dünyaya, insanlığa ve tabii ki Tanrı'ya bir başkaldırış söz konusu. Kitabı okuyup da bunu sezememiş olan yoktur herhalde? Ha bir de göndermelerle dolu bir kitap olduğunu söyleyebilirim.

Başkan Merdle'a göre Yeni Hayat Tarzı, insanların kardeşliğiydi. Evet, insanların kardeşçe yaşayabilme ihtimaline ve dünyanın bu şekilde daha güzel olacağına gönderme yapıyor burada LeGuin.

Yazar ateist, bu bariz bir şekilde belli oluyor zaten. Olanı inkar ettikçe, olmayanın pençesine düşerdi insan, boşluğu doldurmak için hep birden üşüşen zorlantıların, fantazilerin ve dehşetlerin pençesine düşerdi. Bunu biliyordu. Buradan da ben şunu anladım. Mesela rüyalar vardır değil mi? Bunu inkar edemeyiz. Herkes tarafından bilinen bir şeydir bu. Bunu inkar ettiğimiz zaman bu sefer olmayan (kendince Tanrı'yı tanımlamış) şeyin pençesine düşeriz, düştüğümüzü zannederiz en azından. Yani bu böyledir demek istiyor. Tanrı yoktur ama biz var olduğunu zannedip bir hata yaptığımızda, Tanrı'nın gazabına uğrayacağımızı düşünürüz. Çok mu karışık oldu? :/

"Beni barışa dair rüya görmeye zorladı. Dünyada barış, iyi niyetlerle harekete geçen bir insanlık. Böylece ben de Uzaylıları yarattım. Savaşmak için bir sebebimiz olsun diye." -George Orr.

Orr'un buradaki sözlerine ne demeli sizce? Bunu size bırakıyorum hadi. Cevap vermek isteyen?

"Hepimiz ölüyüz ve ölmeden önce dünyanın da sonunu getirdik. Hiçbir şey kalmadı geriye. Rüyalar dışında hiçbir şey." -George Orr.

Ve yine Orr'un ağzından dökülen bir söz. Bizler ölüyüz. Şu an hepimiz ölüyüz. Artık dünyanın sonu geldi. Dünyayı mahvettik. Savaşlarla, ayrımcılıkla bu dünyayı heba ettik. Yazık bizlere. İnsan olmayı beceremedik.

"Onun gibi, dünyada her şeyin bir sebebi olduğuna, insanın bir parçası olduğu bir bütünün var olduğuna ve onun parçası olmakla insanın da bütünlendiğine inanan biri ne olursa olsun asla Tanrı rolüne soyunmaya heves etmez. Yalnız kendi varlıklarını yadsımış olanların oynamaya can attığı bir oyundur Tanrıcılık." -Heather.

Heather'ın burada sarf ettiği cümle de Tanrı inancı olanlara geliyor sanırım.

"Önemli olan ulaştığın yerdir, oraya nasıl ulaştığın değil." -Haber.

Haber'ın bu sözünden de ben şunu anladım. Aslında bir nevi doğru bir söz. Zaten dünya düzensizlikler ve adaletsizlikler üzerine kurulu. Bu yüzden istediğimiz bir şeye ulaşmak için attığımız her adım mübahtır. O yolda nasıl yürüdüğümüz önemli değil, önemli olan istediğim şeyi elde etmektir.

Güç istencinin özü tam da budur zaten, büyümedir. Başarı ise onun iptalidir. Güç istenci varlığını sürdürebilmek için her ergiyle daha da artmalı, o ergiyi daha yüksekteki bir sonraki hedefe uzanan bir basamaktan ibaret kılmalıdır. Elde edilen güç ne kadar büyük olursa, daha fazla güce sahip olma iştahı da o denli artar. Haber'ın Orr'un rüyaları yoluyla hükmettiği gücün görünür bir sınırı olmadığından, ondaki dünyayı iyileştirme kararlılığının da ucu bucağı yoktu.

Elde edilen güce ulaşan insan daha fazlasını ister diyor LeGuin ve haklı da. Haber'ın Orr'un rüyaları yoluyla dünyayı değiştirmeye çalışmasını gayet doğal bulmamız ve olumlu karşılamamız gerektiğini söylemeye çalışıyor burada sanırım. Tamam, güzel de, bu güç iyi ameller için kullanılmalı elbette. EN ÇOK SAYIDA İNSAN İÇİN EN İYİSİ diye bir söz geçiyordu kitabın bir yerinde, evet, aynen böyle, en çok sayıda insan için en iyisi neyse o yapılmalıydı. Ona göre hareket etmeliydi Haber. Ona göre hareket etmesini sağlamalıydı George Orr.

Frankenstein'da olduğu gibi kitapta yazılanlar üzerinde gittim yine. Son olarak şunu söyleyeyim. LeGuin'in hayal gücüne hayranım, gerçekten. Güzel bir kitaptı ya. Eğlenceliydi. Öğreticiydi. Bilgilendiriciydi.

Kitapta yakaladığım birkaç güzel söz var, onları da yazarak bitireyim yazımı bari.

"Hayatın kendisi, kaybedeceğini bile bile, her şeye rağmen girilen büyük bir kumar zaten!" -Haber.

"İnsanlar yalnız yaşayamazlar ne de olsa; bir başına kalmak tutsaklıkların en beteridir." -Haber.

"Soğanı katman katman soyabilirsiniz ama her yeni katmanın altından yine çıka çıka soğan çıkar."

"Büyük özyıkım, temelsiz korkulardan doğar."

"Hayat akıl sır ermez bir karambol."

"Bireyin gizeminin en yoğun olduğu zamanlar, uykuda olduğu zamanlardır."

"Yalancı bir kapan kurar, sonra içinde kendi kısılır. Örümcek kendi ağına düşer."

Ve en sevdiğim;

"Hangi aklı başında insan bu dünyada yaşar da delirmezdi?"


Çevrimdışı Galaxie

  • **
  • 375
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği#2 || Rüyanın Öte Yakası
« Yanıtla #20 : 26 Şubat 2013, 18:51:27 »
Baya bir geç oldu sanırım, derslerden ancak vakit bulabildim.

Kitabı Le Guin'in hayal gücüne hayran kalarak okudum. Okuduğum kısacık bir öykü kitabının üstüne bu gelince de başka kitapları da okumaya karar verdim. Ve bu kitap bitmesin istedim, hiç bitmesin ve ben hep okuyayım.

Klişeden gerçekten uzak bir kitaptı. Yani ortada bir güç var ama gücün sahibi kahraman olmaktan çok uzak. Bu gücü ne iyiye ne kötüye kullanmak gibi bir amacı, isteği yok. Kullandırtma mevzusuna ise karşı, ama öyle pasif bir karakter ki (rüyalarını kullanma konusunda pasifliğinden bahsetmiyorum, her konuda) buna karşı koyamıyor. Uğraşıyor gerçi, ama çok da peşine düştüğünü söyleyebilir miyiz? Bir avukata gidiyor o da dava açamayız deyince "Hımm tamam o zaman" moduna giriyor. Yani Haber'dan sıyrılmanın başka türlü yollarını düşünmüyor bile. Ne bileyim, sesini kaydet en basitinden. Diyaloglarını (özellikle de kitabın ilk yarısından sonraki diyaloglar) dinleyen herhangi birinin düşüneceği iki ihtimal olabilir: ya bu adam gerçekten etkili rüya görüyor ve doktoru da bunu kullanıyor. Ya da bu adam deli, ama doktoru zırdeli. Tabi bunun bir de şöyle üçüncü bir ihtimali var ki doktorun bu diyalogları terapi dahilinde yapıyor olması. Ki yine de denemeye değer. Ayrıca alanında başarılı bir başka psikiyatr durum ne, ne değil bunu anlayabilir. Ses kaydı üzerinden örnek verdim, bunun binbir başka örneği olabilir, ama bunların hiçbirini yapmıyor. Burada Le Guin'in eksik düşünmüş olduğunu veya çeliştiğini falan kesinlikle ve kesinlikle söylemeye çalışmıyorum. Asıl anlatmak istediğim şey bence Le Guin'in bana göre tam da bu noktada başarılı olması. Karakterini böyle tanıtıyor bize. Yani adamdan kurtulmanın bir sürü yolu denenebilirdi, ama adam bunları bile kuramayacak kadar pasif.

Ama burada da bir sorun var bence, neden Orr dağ evine çekildikten sonra, rüyasında Dr. Haber'la hiç tanışmamış olmayı, hiç böyle bir terapi almamış olmayı ya da tüm değişiklikleri aslında yapmamış olmayı (-Hepsi aslında rüyaymış, bir LOST) görmeyi düşünmüyor? Orr'un Haber'ın kendini bu kadar kullanmasına rağmen, kendini kullandırmamayı rüyaları yoluyla sağlamayı düşünmemesi şaşırtıcı.


Bu da bir çözüm olabilirdi mesela. Lordmuti ve TheSpell bu konuda biraz tartışmış gerçi, ama ben de kendi fikrimi söyleyeyim. Adam eğer bu gücü kullanmayı istemiyorsa şöyle iki seçeneği olabilir. a) Haber'ı hayatına hiç girmemiş şekliyle çıkarabilirdi. b) Etkili rüya görmesini engelleyebilirdi. Adam zaten etkili rüya görmek istemiyor tamam ama o dağ evinde Lelache'ın telkiniyle nasılsa görecekti. Onu göreceğine bunu görseydi mesela? Eğer değişim yapmak istemiyorsa bu yeteneğini yok etmek için yapacağı son bir değişim çok bir bedel mi? Hayır bu bedeli ödemese nasılsa ertesi gün Haber'ın muayenehanesinde yine değişim yapmayacak mı?

Biraz da Haber'a değinmek istiyorum. Koskoca bilimadamının gözü nasıl bir hırsa kesmiş ki bu yeteneği çoğaltmaya çalışıyor. Bir bilim insanı bu olaya nasıl yaklaşmalı? Adam belli ki rasyonalist ve Tanrı inancı da yok. O zaman şöyle düşünmeli. "Yahu bu genetik bir defekt. Bir mutasyon misal. Çünkü bu normal insanlarda yok. Anormal bir durum. Bu anormal durumu çoğaltmalı mıyım? Yoksa kontrol altına mı almalıyım? Ya bu bir sendromsa? Bu sendromun getirdiği başka genetik defektler olabilir. Henüz ortaya çıkmamış veya o bedende baskılanmış olabilir. Şimdi ben tüm bu riskleri bir kenara atarak bu defekti başka bedenlere yama yapmaya benzer bir yolla vermeli miyim?" Ki bunun yasal bir boyutu da olurdu muhakkak. Ama bunları göremeyecek kadar kör. Ki bu yeteneğin hiçbir yan etkisi olmadığını, etik olarak hiçbir sakınca olmadığını varsayalım. Haber hayatı boyunca belki o artırıcı makinesini koruyabilir. Ama böyle bir şey o öldükten onlarca yıl sonra bir piyasaya bile dönüşebilir. Misal: "Hayatınız kötü mü gidiyor? Neden onu değiştirmeyesiniz? Güzel bir sevgiliniz, kasanızda bir servetiniz olabilir! Etkili rüya seanslarına bizimle katılın. Hem de ilk seans bedava!" Bu tarz şeyler olsaydı o zaman dünya ne hal alırdı? Herkes kafasına göre değiştirseydi kimse bunun farkında bile olmayacaktı. Annesinin mezarına gittiğinde bir adam "acaba annem ölü müydü yoksa bir başkasının rüyası yüzünden mi bu hale geldi?" diye düşünebilirdi. Yani bu korkunç bir evrim. Bunu da göremeyecek kadar kör Haber. Bir yorumda o da hasta denilmiş. Ben de buna katılıyorum. Madem amacın daha iyi, daha güzel, daha barış dolu bir dünya; o zaman senin sahip olduğun ve gittikçe yükselen makamının, saygınlığının ve koltuğunun bunlara ne gibi bir katkısı var Habercığım?

Fazla uzattım sanırım, kitabın kurgusuna bayıldım. Hiç de sıkılmadım. Benim düşüncelerim özetle bunlar. Yalnız örneklerim fazla basit gelmiş olabilir. Affola :)

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği#2 || Rüyanın Öte Yakası
« Yanıtla #21 : 12 Mart 2013, 17:48:02 »
Bu sefer tartışma biraz az oldu sanki, yine de katılan herkese teşekkürler. Okumayı istediğim bir kitaptı zaten, biraz daha artmış oldu bu hevesim. Umarım sonraki etkinlikler biraz daha hareketli geçer.

Ben de Rüyanın Öte Yakası için birkaç farklı kapak çalışması ekleyerek katkıda bulunayım bari...

Spoiler: Göster












Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.