"Willamette'nin altından dokuz tren ve kamyon tüneli geçiyordu, üstünde on altı köprü vardı ve her iki kıyısı boyunca kırk üç kilometrelik betonarme bir sahil uzayıp gidiyordu. Bölgenin asıl büyük nehri olan ve Portland'ın merkezinden üç-dört kilometre aşağıda kalan Columbia nehri de, Columbia'nın bir kolu olan Willamette de öyle gelişmiş bir taşkın denetim teknolojisiyle donatılmıştı ki, en uzun süreli sağanak yağmurlardan sonra dahi..."(Bu bir sayfa devam ediyor.)
Buralarda makale okuyormuş gibi oluyorum. Tabi toplasak tüm kitapta 10 sayfayı geçmez ancak bazen çok sıkıcı olabiliyor.
strider'ın yazmış olduğu şu bölüme cavap vererek başlayayım ben de. Kitap yazmak zaten bu değil midir? Yani bunu birçok yazar yapar. Kimisi anlatılan konunun ağırlığı sebebiyle okura biraz nefes aldırmak için, kimisi de dolu dolu bir kitap olsun deyip içine malzeme arar. Yaratıcı yazarlıkta önemli bir noktadır bu. Tabii sıkılmana bir şey diyemem, kişiden kişiye göre değişen bir durum ne de olsa.
Ben kitabın baştan sona kadar bir eleştiri niteliği taşıdığını düşünüyorum. Var olan düzene, yaşadığımız dünyaya, insanlığa ve tabii ki Tanrı'ya bir başkaldırış söz konusu. Kitabı okuyup da bunu sezememiş olan yoktur herhalde? Ha bir de göndermelerle dolu bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Başkan Merdle'a göre Yeni Hayat Tarzı, insanların kardeşliğiydi. Evet, insanların kardeşçe yaşayabilme ihtimaline ve dünyanın bu şekilde daha güzel olacağına gönderme yapıyor burada LeGuin.
Yazar ateist, bu bariz bir şekilde belli oluyor zaten.
Olanı inkar ettikçe, olmayanın pençesine düşerdi insan, boşluğu doldurmak için hep birden üşüşen zorlantıların, fantazilerin ve dehşetlerin pençesine düşerdi. Bunu biliyordu. Buradan da ben şunu anladım. Mesela rüyalar vardır değil mi? Bunu inkar edemeyiz. Herkes tarafından bilinen bir şeydir bu. Bunu inkar ettiğimiz zaman bu sefer olmayan (kendince Tanrı'yı tanımlamış) şeyin pençesine düşeriz, düştüğümüzü zannederiz en azından. Yani bu böyledir demek istiyor. Tanrı yoktur ama biz var olduğunu zannedip bir hata yaptığımızda, Tanrı'nın gazabına uğrayacağımızı düşünürüz. Çok mu karışık oldu? :/
"Beni barışa dair rüya görmeye zorladı. Dünyada barış, iyi niyetlerle harekete geçen bir insanlık. Böylece ben de Uzaylıları yarattım. Savaşmak için bir sebebimiz olsun diye." -George Orr.
Orr'un buradaki sözlerine ne demeli sizce? Bunu size bırakıyorum hadi. Cevap vermek isteyen?
"Hepimiz ölüyüz ve ölmeden önce dünyanın da sonunu getirdik. Hiçbir şey kalmadı geriye. Rüyalar dışında hiçbir şey." -George Orr.
Ve yine Orr'un ağzından dökülen bir söz. Bizler ölüyüz. Şu an hepimiz ölüyüz. Artık dünyanın sonu geldi. Dünyayı mahvettik. Savaşlarla, ayrımcılıkla bu dünyayı heba ettik. Yazık bizlere. İnsan olmayı beceremedik.
"Onun gibi, dünyada her şeyin bir sebebi olduğuna, insanın bir parçası olduğu bir bütünün var olduğuna ve onun parçası olmakla insanın da bütünlendiğine inanan biri ne olursa olsun asla Tanrı rolüne soyunmaya heves etmez. Yalnız kendi varlıklarını yadsımış olanların oynamaya can attığı bir oyundur Tanrıcılık." -Heather.
Heather'ın burada sarf ettiği cümle de Tanrı inancı olanlara geliyor sanırım.
"Önemli olan ulaştığın yerdir, oraya nasıl ulaştığın değil." -Haber.
Haber'ın bu sözünden de ben şunu anladım. Aslında bir nevi doğru bir söz. Zaten dünya düzensizlikler ve adaletsizlikler üzerine kurulu. Bu yüzden istediğimiz bir şeye ulaşmak için attığımız her adım mübahtır. O yolda nasıl yürüdüğümüz önemli değil, önemli olan istediğim şeyi elde etmektir.
Güç istencinin özü tam da budur zaten, büyümedir. Başarı ise onun iptalidir. Güç istenci varlığını sürdürebilmek için her ergiyle daha da artmalı, o ergiyi daha yüksekteki bir sonraki hedefe uzanan bir basamaktan ibaret kılmalıdır. Elde edilen güç ne kadar büyük olursa, daha fazla güce sahip olma iştahı da o denli artar. Haber'ın Orr'un rüyaları yoluyla hükmettiği gücün görünür bir sınırı olmadığından, ondaki dünyayı iyileştirme kararlılığının da ucu bucağı yoktu.Elde edilen güce ulaşan insan daha fazlasını ister diyor LeGuin ve haklı da. Haber'ın Orr'un rüyaları yoluyla dünyayı değiştirmeye çalışmasını gayet doğal bulmamız ve olumlu karşılamamız gerektiğini söylemeye çalışıyor burada sanırım. Tamam, güzel de, bu güç iyi ameller için kullanılmalı elbette. EN ÇOK SAYIDA İNSAN İÇİN EN İYİSİ diye bir söz geçiyordu kitabın bir yerinde, evet, aynen böyle, en çok sayıda insan için en iyisi neyse o yapılmalıydı. Ona göre hareket etmeliydi Haber. Ona göre hareket etmesini sağlamalıydı George Orr.
Frankenstein'da olduğu gibi kitapta yazılanlar üzerinde gittim yine. Son olarak şunu söyleyeyim. LeGuin'in hayal gücüne hayranım, gerçekten. Güzel bir kitaptı ya. Eğlenceliydi. Öğreticiydi. Bilgilendiriciydi.
Kitapta yakaladığım birkaç güzel söz var, onları da yazarak bitireyim yazımı bari.
"Hayatın kendisi, kaybedeceğini bile bile, her şeye rağmen girilen büyük bir kumar zaten!" -Haber.
"İnsanlar yalnız yaşayamazlar ne de olsa; bir başına kalmak tutsaklıkların en beteridir." -Haber.
"Soğanı katman katman soyabilirsiniz ama her yeni katmanın altından yine çıka çıka soğan çıkar.""Büyük özyıkım, temelsiz korkulardan doğar.""Hayat akıl sır ermez bir karambol.""Bireyin gizeminin en yoğun olduğu zamanlar, uykuda olduğu zamanlardır.""Yalancı bir kapan kurar, sonra içinde kendi kısılır. Örümcek kendi ağına düşer."
Ve en sevdiğim;
"Hangi aklı başında insan bu dünyada yaşar da delirmezdi?"