Az önce bir kişi öldü.
O değil de, kitap üzerine uzun yorumlarıma geçmeden önce bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Ursula Le Guin ateistliğiyle bilinen bir yazar. Kendisiyse bu kitabında dünyayı değiştirmeye kalkan, onun deyimiyle "Tanrıcılık oyununu oynamaya çalışan", kişileri işlemiş durumda. Bu durumu her düşündüğümde kendisine bir kez daha saygı duyuyorum. Kendi inancıyla ters düşen bir durum olmasa da, yine de bu görüşteki birinden bekleyeceğim bir fikir değildi.
Her şey bir yana, George Orr karakterine dikkatleri çekmek istiyorum. Ama sakın! Sakın, ama sakın Frankenstein'daki gibi tek karaktere bağlı kalıp tüm yorumları oradan götürmeyelim

.
Diyeceğim şudur, George Orr başlı başına bir gönderme olmakla birlikte tuhaf da bir ironi. Güce sahip olan da o, dünyanın en sıradan ve "orta" adamı olan da. Kainata hükmedecek adamımız dünyayı daha iyi ya da kendi çıkarlarına göre yeniden düzenlemek yerine, bunun doğruluğunu sorgulayıp itinayla bundan kaçınıyor. Gücünden kaçan adam figürü? Hani şu sonradan kahraman olan? Kesinlikle hayır. Bahsettiğimiz Le Guin ve klişeler onun eserlerinde çoğunlukla yer almıyor. Hal böyle olunca George Orr da kainata hükmedecek adam olarak olduğu yerde durma taraftarı.
Ustalara saygı kuşağı gibi bir kitap olduğunu da söylemek lazım. Sayısız göndermesiyle yüzümü her adımda güldürdü.
(Daha çok söylecek şeyim var. Sadece giriş yapayım dedim.)