Kadınlar Rüyalar Ejderhalar, sevgili ninemiz Le Guin tarafından 73-88 yılları arası yazılmış 13 denemeden oluşuyor.Kitap hakkında nette olumsuz eleştiriler okumuştum almadan önce ve garipsemiştim. Çok ilginç yorumlar vardı, “Roman değil sakın almayın.” , “Başlıklardan hiçbiri birbirine benzemiyor.” gibi. Bu kafa yapısı üzerine bilimsel araştırma yapmak gerek.
Bir Le Guin okuruysanız, bir Bilimkurgu ve Ütopya/Distopya okuruysanız kitabı okurken oldukça büyük zevk alacaksınız. Yerdeniz serisi harici okumadığım ve oldukça bilgi sahibi olmadığım hiçbir kitaba bu kitap içinde rastlamazken okurken hayranlık duyduğum onca kitap hakkında Le Guin’in adeta zihnine girerek düşüncelerini öğrenmiş oldum. “Zihnine girmek” diyorum çünkü kimsede bulamayacağınız kadar samimi. Kitaplarını okuyarak Le Guin’i zaten tanıyoruz fakat burada kurgudan arındırılmış olarak düşünceler en saf halleriyle mevcutlar. Le Guin’i tanıdığınızı düşünüyorsanız kitap bittikten sonra “tam anlamıyla tanımıyormuşum işte şimdi tamamlandı” diyeceksiniz.
Le Guin sevdiği ve açıkca hayranlık beslediği belli olan yazarların eserlerinden alıntılar yaparak ve bunları yorumlayarak ilerlemiş çoğu denemesinde. Virginia Woolf’a olan hayranlığı beni oldukça büyüledi. En sevdiğim denemesi “Bilimkurgu ve Bayan Brown”. Bu denemede Woolf’un bir trende karşılıklı oturup yolculuk boyunca dinleyip, gözlemleyip ismini bilmediği için kendisine “Bayan Brown” adını taktığı kadını kullanmış Le Guin. Bayan Brown üzerinden roman tahlili yapmış ve bilimkurgu ile bilimkurgu romanı üzerindeki farkı açıklamış. Eserlerdeki karakterlerin Bayan Brown olup olamaması üzerine yaptığı değerlendirmeler gerçekten muhteşem.
Zamyatin’in Biz’i için “Yazılmış ilk bilimkurgu romanı” demesi ve Biz hakkında tahlilleri kitabı okuduysanız çok daha anlamlı oluyor. Az veya çok kimlerden bahsetmemiş ki. Philip K. Dick’in Yüksek Şatodaki adamının neredeyse Biz kadar başarılı olduğunu söylerken bir sonraki sayfada Stanislaw Lem’in öneminden bahsetmiş.
Tolkien’den ise öyle çok bahsetmiş ki bu konuda eksik olmaktan utanç duydum. Filmleri onlarca kez izledim fakat eserleri yazılı olarak okumadım.Gollum-Frodo-Sam-Baggins 4’lüsü hakkında analizi daha önce farkına varmadığım ve eleştirdiğim bir durumu açıklığa kavuşturdu. Okudukça hayranlığınız artıyor ve her okumadan sonra kitabı kenara koyarken kapaktaki o içten fotoğrafına baktıkça daha fazla sevgi besliyorsunuz kendisine karşı.
Denemeler oldukça fazla toplumsal eleştiri içeriyor fakat kimisi evrenselken çoğu Le Guin’in de bahsettiği gibi Amerikan -”k ile”- toplumuna yöneltilen eleştirilerden oluşuyor. Başka hoşuma giden bir kısımda insanların Fantastik edebiyata olan yaklaşımını olabildiğince ayrıntısına değin eleştiriyor. Yanlışları ve çözüm yollarını sunuyor. Kimi yerde yazarlık maceralarından bahsediyor, kimi yerde Yerdeniz’i nasıl yazdığını.
Yazdıklarını nasıl bulduğu konusunda fazla ısrar edilmesi durumunda hemen ufak bir kurgu yazıp sonrasında ise bu alıntıdakileri söylediği kısım eğlendirdi beni. “Bir önceki cümleyi yazana kadar bunları bilmiyordum. Yoksa biliyordum da hiç düşünmemiş miydim? Bir isim nedir ki? Çok şeydir.”
Le Guin için “Tanıdığım en güzel kadın” diyorum. O ise kendisini ev ve yazı işlerinde yetenekli bir bilimkurgu yazarı olarak tanımlıyor. Kitap için “Le Guin’in zihninde eşsiz bir yolculuk yapmak” diyebilirim.
Okuyun, okutun hatta başucu kitabınız yapın, yanınızdan ayırmayın. Düşünün, sorgulayın, bilimkurgu okuyun ama “bilimkurgu romanı” okuyun.
Not: Kroeber'i özellikle "K." şeklinde yazmadım. Bir dergi "Ursula"yı U. şeklinde kısalttığı için rahatsızlık duymuş ben de tüm sözcüklerin tamamen yazılmasının doğru olacağını düşünerek yazdım.