Resmin fantastik değil de bilimkurgu türünde olduğunu yeni farkettim, yani dikkat etmemişim

Neyse bu haftalık böyle olsun da bundan sonraki haftalarda dikkat ederiz buna

Kurallara paylaşılan resmin ana kaynağının linki eklenmesi gerekliliği getirildi

Evis ve Laughing Madcap yine döktürmüşsünüz bu hafta, ayrıca Caprica ve Continuum dizilerinin hatırlatılması güzel olmuş. Liber8'i özlemişim.
Ayaklarım bir konsol oyuncusunun kontrolünde gibi anlamsızca hareket ediyordu. Arkadaşlarla yaptığımız her partiden sonra böyle olurdum zaten ve her seferinde daha fazla içmemek için söz verirdim. Bu akşam ise partiden ziyade geleceğin dünyasının ne kadar da saçma olabileceği hakkında bir toplantıydı. Üç grup belirlemiştik, biri teknolojiyi, biri doğaya dönmeyi savunacak ve diğeri de geleceğin olmayacağını anlatacaktı.
Yüzük parmağımı ve baş parmağımı kullanarak çapaklarını silerken gözlerimi ovuşturdum. Kaldırımın kenarında yürüyordum, adamın biri tutmasaydı az kalsın düşecektim. Sonrasında önümde koşturarak taksiye yetişmeye çalıştığını farkettim. Gördüklerim bir yağlı boya tablosu gibiydi.
"Nalet olsun dostum, ne içtim ben böyle, bir daha içmeyeceğim söz veriyorum."
Devasa gökdelenler, parıl parıl parlayan kocaman tabelalar, belli belirsiz okunan reklam panolarının arasından göz kırpan robotlar, uçan arabalar.
"Hey dostum ne oluyor ha?"
Tam da savunduğum gibi herşey çok güzel görünüyordu. Şemsiyeli adam elini kaldırdı taksiye ama şoför farketmemişti. Hava yolundan bir taksi duraklamıştı ama şimdi oraya kim çıkacaktı. Kurallara göre hava taşıtlarının şehir içinde yer seviyesine inmesi yasaktı. Üzerimden geçmekte olan aracı gördüğümde gözlerim aralanıyordu, bir el önümde yukarı aşağı hareket ediyordu. Kafamı vurmuş olmalıyım, çok fena ağrıyordu.
"Hey iyi misiniz bayım?"
Ses kulaklarımda tüneldeki gitaristin yanında çalan baterinin sesi gibi yankılanırken aklımda kalan tek görüntü, güneşi görememekti.