Kayıt Ol

hyp0thesis - Boaxo / Caballo

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
hyp0thesis - Boaxo / Caballo
« : 29 Haziran 2015, 18:14:24 »
Oyun Sayfası

Seviye: 0

İsim: Boaxo
Yaş: 35
Cinsiyet: Erkek
Bağlılık: Caballo Cumhuriyeti
Erdem ve Kusur: Bilgelik/Kibir
Karakter Tasviri: Boaxo; yaklaşık 180 cm boyunda, zinde bir vücuda sahiptir. Kahverengi saç ve gözleri vardır. Dış görünüşüne önem veren, bakımlı biridir.
Özgeçmiş: Bilim insanı/Denizci

Gemisi/gemileri:
Denizatı[*]Filinta[/*] - Kaptan Boaxo
-

Subaylar:
-

İtibar:
Kerak Krallığı: +5
Hjotar Krallığı: -10
Einfergel Cumhuriyeti: 0
Ghaccio Düklüğü: 0
Caballo Cumhuriyeti: +5
Malhonette Krallığı: 0
Pendros İmparatorluğu: 0

Başarımlar:

Spoiler: Göster
Tintin
Bir iş için atılan zarlarda arka arkaya iki kere 10 atıp başarılı ol.



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: hyp0thesis - Boaxo / Caballo
« Yanıtla #1 : 01 Temmuz 2015, 15:18:59 »
Artevez limanı, Caballo - 29 Haziran 758, saat 08.00

Artevez'deki ticaret bölgesi her zaman kalabalıktı; ancak böylesi bir kalabalık insanlık tarihi boyunca görülmemişti. Yeni kıtanın keşfi ve bu keşfi yapan kaptan Cortez'in ulusal kahraman ilan edilmesinin ardından neredeyse bütün Caballo denizcileri Cortez'in izinden gitmek için yarışıyordu. Eskiden kim olduğuna bakılmaksızın, bir gemisi ve tayfası olan herkes gereken izni alıp yeni dünyada kendi keşfini yapmak için yola çıkabilirdi ve çıkıyordu da.

Soylular meclisi, haberlerin diğer ülkelere yayılmasından önce mümkün olduğunca çok geminin Caballo bayrağı altında yeni toprakları bulması için güvenlik önlemlerini ve bürokratik işlemleri hızlandırma kararı almıştı. Bu karar sayesinde haberin ertesi günü onlarca gemi, arkalarında bağırarak tezahürat edip bayrak sallayan yüzlerce kişiyi bırakarak limandan ayrıldı, Cortez'in kayıtlarına göre yaklaşık iki ay süren zorlu yolculuğa yelken açtı. Ne bulacaklarını ya da yolculuğu tamamlayıp tamamlayamayacaklarını kimse bilmiyordu, yine de herkes o gün oldukça umutluydu.

Kaptan Boaxo, denize açılmak için ilk güne yetişemeyen çoğunluktan biriydi; ancak acele giden ecele gider diye bir atasözünün varlığından da haberdardı. Denizatı'nda henüz bir subay yoktu ve bu böyle riskli bir yolculuğa çıkacak bir gemi için büyük bir eksiklikti. Şu anda yanında serdümeni Federico Quintero ile birlikte limandaki hanları gezip uygun bir subay arıyorlardı, bir süreliğine yolculuklarını ertelemişlerdi. Gemiye ne kadar erken iyi bir subay bulurlarsa o kadar erken yola çıkabileceklerdi.

Federico, Boaxo'nun en eski çocukluk arkadaşıydı. Babasıyla beraber küçükken gittikleri balık pazarına tanıştığı Federico o zamanlar bile güçlü kuvvetli bir çocuktu, Boaxo'nun başını beladan pek çok kez kurtarmıştı. Boaxo eğitim için evinden ayrılıp sonra bir denizci olarak geri geldiğinde, Federico'nun da boş durmayıp Caballo limanlarında iki metrelik boyu ve dağ gibi omuzlarıyla kendine bir ün yaptığını gördü. Arkadaşlıkları araya girecek zaman ve mesafenin etkisiyle yıkılmayacak kadar kuvvetliydi, böylece birlikte çalışmaya başladılar.

Hanları dolaşmaya çok erken bir saatte başladıkları için Federico biraz huysuzdu. "Boa, neden sabahın köründe daha fahişeler bile uyanmamışken bizi buralar sürükledin? Biraz daha şekerleme yapsak ne olurdu sanki!" Sarışın saçlarını havaya dikecek şekilde eliyle birkaç kere saçlarını taradı. Yataktan yeni kalkmış, üstüne başına pek düzen verememişti. "Biliyorsun ki bu saatte Yılancı ve Havagemisi'nden başka bir yer açık değildir. Tamam oralarda birini bulma şansımız var ama yine de uykudan önemli miydi yani?"



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı hyp0thesis

  • *
  • 10
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: hyp0thesis - Boaxo / Caballo
« Yanıtla #2 : 01 Temmuz 2015, 22:02:46 »
“Boa, neden sabahın köründe daha fahişeler bile uyanmamışken bizi buralara sürükledin? Biraz daha şekerleme yapsak ne olurdu sanki!”

Federico’nun söylenmeleri Boaxo’nun keyfinin daha da artmasına sebep oldu. Federico böyle düşünüyorsa birçok gemi kaptanı ve serdümeni de böyle düşünüyor olmalıydı. Federico’nun söylenmeleri devam ederken Boaxo da hafifçe gülümsemeye başladı. Kendisini beğenmiş olmanın da ötesinde, tam anlamıyla kendisinin diğerlerinden farklı olduğuna inanıyordu.

“Biliyorsun ki bu saatte Yılancı ve Havagemisi’nden başka bir yer açık değildir. Tamam oralarda birini bulma şansımız var ama yine de uykudan önemli miydi yani?”

Yakın coğrafyadaki bütün gemilerin denize açılmak için birbiriyle yarıştığı, kaptanların tayfa peşinde koştuğu bugünlerde; fahişelerle sabahlayıp öğle vakti uyanan denizciler Boaxo’nun hiç ilgisini çekmiyordu. Tam da bu duruma zıt olarak, kendisi gibi düşünen ve kendisi gibi düşünen bir kaptan bulabilmek için özellikle bu saatlerde handa olmayı tercih eden denizcilere ihtiyacı vardı.

“Biliyorsun dostum, bir kalyonumuz yok. Mürettebat konusunda seçici olmamız gerekiyor. Sadece 10 kişilik bir ekiple aylar alabilecek bir arayışı sürdürebilmek zorundayız. Deniz subaylarımdan sıradan bir denizciye göre çok daha fazla şey beklemek zorundayım.”

Boaxo, her şeyi bilimsel bir gözle değerlendirmeyi ve çıkarsamalarını bu doğrultuda yapmayı alışkanlık haline getirmişti. Bilgili, etkileyici ve kendinden emin birisiydi; ne aradığını biliyordu. Kendini diğer insanlardan üstün görüyor olmasına rağmen, bunun aslında bir zayıflık ve kusur olduğunun da farkındaydı ve bu nedenle, düşüncelerini dışarı vurmamaya özen gösterirdi. Dostunun kendisini anlayamamış olmasının üzerine giderek onu küçük düşürecek bir davranış, hiçbir açıdan kendi çıkarına olmazdı. Böylelikle, tam da Havagemisi'ne varmak üzereyken konuyu değiştirmeye karar verdi.

“Ayrıca, Havagemisi’nin hala bu limandaki en güzel deniz böceği kızartmasını yaptığına eminim. Eğer sabah kahvaltısında deniz böceği kızartmasını istemeyeceğini söylersen gerçekten değiştiğini düşünmeye başlayacağım!”

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: hyp0thesis - Boaxo / Caballo
« Yanıtla #3 : 03 Temmuz 2015, 14:24:56 »
"Biliyorsun dostum, bir kalyonumuz yok. Mürettebat konusunda seçici olmamız gerekiyor. Sadece 10 kişilik bir ekiple aylar alabilecek bir arayışı sürdürebilmek zorundayız. Deniz subaylarımdan sıradan bir denizciye göre çok daha fazla şey beklemek zorundayım."

Bu sözlere Federico başını sallayıp sessiz kalarak yanıt verdi. İkilinin arasından mantıklı olanın Boaxo olduğunu biliyordu ve mantıkla tartışacak değildi.

"Ayrıca, Havagemisi’nin hala bu limandaki en güzel deniz böceği kızartmasını yaptığına eminim. Eğer sabah kahvaltısında deniz böceği kızartmasını istemeyeceğini söylersen gerçekten değiştiğini düşünmeye başlayacağım!"

Federico Boaxo'nun omzuna çürütecek ama kırmayacak kadar sert vurup kahkaha attı. "Bak işte şimdi güzel konuşuyorsun, yanında taze ekmekle bir de sabah birası ne iyi gider!"

Havagemisi, adını gerçekten hak eden mekanlardan biriydi. Eski bir kalyonu alıp restore edip denize açılmak kolaydı, bunu herkes yapabilirdi. Bu kalyonu sağlam bir iskelenin üstüne, deniz seviyesinden bir metre kadar havada sabitleme ve burayı bir han yapma fikriyse bir çılgınlıktı. Mekanın sahibi Francesco Lana de Terzi, ambar kısmını baştan yaptırıp en alta insanların konaklayacakları odalar ekletmiş, boşta kalan üst katları da güverteyle bağlantılı kocaman bir ana salon haline getirmişti. Bu tasarım o kadar tutulmuştu ki zaten hali vakti yerinde olan de Terzi ailesi yönetici soylularla yarışan bir zenginliğin sahibi olmuştu. de Terzi'ye bağlı, Havagemisi gibi gösterişlisi olmasa da yine prestijli pek çok han ülkenin farklı şehirlerinde faaliyet gösteriyordu.

İkili hanın görkemini bir kere daha takdir edip güvertedeki salona çıkan merdivenlerin önüne geldi. Girişteki korumalar tekinsiz görünüşlü, bela çıkarabilecek tipleri ayırt edip içeriye sokmamakla görevliydi. Federico aslında bela çıkarabilecek bir tipti ancak buradaki korumaları tanıyordu, ayrıca Havagemisi'ne zarar verecek bir olaya da karışmamıştı. Rahatça içeri alındılar.

İçerisi standart hanlara göre lüks bile sayılabilirdi. Francesco hiçbir masraftan kaçınmıyor, mekanı sürekli güncel ve ilgi çekici tutmak için sık sık değişiklikler yaptırıyordu. Bu yılın teması kadifeydi, her renk ve tipte kadife mekanı doldurmuştu. İçeri girmelerinden kısa süre sonra yanlarına üniformalı -bunda da kadife kullanılmıştı- kibar bir garson gelip ikiliyi bir masaya yerleştirdi ve siparişlerini aldı.

"Şuraya her geldiğimde sanki saraya ziyarete gitmiş gibi hissediyorum." dedi Federico garson yanlarından uzaklaştıktan sonra. Biraz çevreye göz gezdirip insanları süzdü, sonra tekrar konuştu. "Şu iki yanımızdaki masada bir kadın var, üstündeki elbiseye bakıp süslü sanma, aslında iyi savaşçı. Birkaç kafa kırarken görmüştüm. Adını bilmiyorum da iyi mekanlara sık takılıyor. Belki zenginlerden birinin kızıdır." Tarif ettiği kadın yirmili yaşlarda, oldukça şık giyinmiş güzel biriydi. Ne çatal bıçak tutuşu, ne de oturuşu mekanda sırıtmıyordu. Lükse alışkın, nasıl davranacağını bilen biriydi herhalde.

Federico sandalyesinde biraz kaykılıp Boaxo'nun dikkatini çektikten sonra konuşmaya devam etti. "İleride, duvar halılarının olduğu masada oturan ince bıyıklıyı da düşün derim. Bilmemne Lopez. Caldeum'daki akademiye gidip gelmiş. Bilimden, sanattan falan anlayan tiplerdenmiş. Senin kafadan yani. Olur olmaz belalardan, kavgadan da konuşarak kurtulabiliyormuş." Adam otuzlu yaşların başında, saçları hafiften dökülmüş ama dinç biriydi. Bakışlarında bir keskinlik, bilgili insanlarda görülen bir ışık yakalamıştı Boaxo. Giysileri kaliteliydi ancak yeni değildi, güneşin altında zaman geçirdiği solan renklerden anlaşılabiliyordu.



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı hyp0thesis

  • *
  • 10
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: hyp0thesis - Boaxo / Caballo
« Yanıtla #4 : 03 Temmuz 2015, 23:00:08 »
Masaya oturdukları andan itibaren, Federico’nun durum tespiti yapmaya meyilli olduğunu fark edince susup dinlemeye karar vermişti. Kendisinin olduğu yerde; herhangi birinin, herhangi bir şeyle ilgili gözlem yapıyor ve mantık yürütüyor olması oldukça sinirini bozuyordu. Herkesin haddini bilmesi ve gerçekten mükemmel bir şekilde yapabileceği şeyler hakkında söz sahibi olması gerektiğine dair olan inancı sonsuzdu.  Federico konuşmasına devam ederken bu durumu aklında örneklendirmişti bile; sahilde başı belaya girdiğinde, adama nasıl vurması gerektiğini Federico’ya göstermeye hiç kalkmamıştı. Aynı saygıyı herkesten beklemenin hakkı olduğunu düşünüyordu. Federico konuşmasını tamamladığında, Boaxo da hızlı bir durum değerlendirmesi yaptı. Onun da gözüne aynı iki kişi takılmıştı. Federico'yla aynı sonuca varmış olmaları konusundaki kesin gerçeği görmezden gelmeyi ve bu durumu kendi kendine bile olsa itiraf etmemeyi tercih etti. Hem belki de, Federico da zaman içerisinde kendisini geliştirmiş olabilirdi.

İç sesiyle hesaplaşmasını kısa sürede sonlandırarak zihnini odaklanmaya zorladı. Lopez’i kısa bir süre inceledi. Adamın gözlerindeki keskinlik ve kararlılık tam da ihtiyacı olan şeydi. Federico’nun verdiği bilgi doğruysa, bela ve kavgalardan becerileri sayesinde kurtulabiliyorsa, Boaxo'nun akademiden ayrılmasına sebep olan akademik bilgileri pratiğe geçirememe durumu belki de bu adam için geçerli değildir diye düşündü. Yine de; adamla konuşmadan, tavrını ve tutumunu görmeden net bir karar verebilmesi imkansızdı. Şüphesiz ki, Denizatı’nın tek bir kaptanı vardı ve bu durumu ne ölçüde benimseyebileceğini anlamak için kendisiyle bir görüşme yapmaya karar verdi.

Gözlerini ve aklını Lopez’den ayırıp hızlıca yemek yiyen kadını incelemeye başladı. Federico’nun aksine, kadının zengin bir ailenin kızı olduğunu sanmıyordu. Öyle bile olsa, kazandığı parayı babası sayesinde elde ettiğini düşünmüyordu. Kılıç kullanıp birilerinin kafasını kırması kuşkusuz ki iyiydi ama Boaxo’nun aklını kurcalayan bir şeyler vardı. Federico bir kadın hakkında konuşurken onun iyi dövüştüğünü söylüyorsa ona inanır ve asla sorgulamazdı, bu kadının iyi bir dövüşçü olduğuna emindi. Ama içinden bir ses kadının gerçek özelliğinin bu olmadığını söylüyordu. Kadını kısa bir süre daha izlemeye devam etti; kadınla arasındaki masada oturan adam yüzünden kadının yüzünü göremiyordu. Bu iyiydi, kadının güzel ya da çirkin olması muhakeme yeteneğini etkileyebilirdi. Kısa bir süre sonra parçaları birleştirebilir hale geldi.

“Kadın dövüşmeyi biliyor olabilir Federico. Ama onun tek meziyetinin bu olduğunu düşünmüyorum. İlk bakışta soylu bir aileden olma ihtimali yüksek gözüküyor olsa da, soylu bir kadının bu saatte yalnız başına kahvaltı ediyor olması aklıma yatmıyor. Ya gerçekten de soylu bir kadın ama aykırı bir kişiliği var; ya da soylular meclisiyle iyi ilişkilere sahip. Bu bağlantısını becerileriyle birleştirip ticaret yoluyla para kazanıyor olmalı.”

Boaxo, sipariş ettikleri deniz böceği kızartması ve ekmekten birkaç lokma yedikten sonra, Federico’ya dönüp konuşmasına devam etti; ”Lopez ile ilgili de bazı düşüncelerim var. İkisinin de işimize yarayabileceğini düşünüyorum. Ama Denizatı’na uygun olduklarından emin olmak için, hatta düşündüğüm gibi biri olup olmadıklarını öğrenmek için, önce onlarla görüşmem gerekiyor. Beni burada bekle ve kahvaltının tadını çıkar.” Masadan kalkmadan önce etrafına tekrar göz atıp değişen önemli bir durum olmadığına kanaat getiren Boaxo, yavaşça harekete geçerek kadının oturduğu masaya doğru yöneldi.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: hyp0thesis - Boaxo / Caballo
« Yanıtla #5 : 06 Temmuz 2015, 12:44:16 »
Spoiler: Göster
Boaxo'nun sezgisi, zorluk seviyesi: DC8, iki başarı.
Boaxo zihinsel 4, sezgi 4. 8d10 atıldı. Gelen zarlar: 3, 4, 1(-1 başarı), 9, 8, 6, 10(+1 zar), 9, 7
3 başarılı zar var.


"Kadın dövüşmeyi biliyor olabilir Federico. Ama onun tek meziyetinin bu olduğunu düşünmüyorum. İlk bakışta soylu bir aileden olma ihtimali yüksek gözüküyor olsa da, soylu bir kadının bu saatte yalnız başına kahvaltı ediyor olması aklıma yatmıyor. Ya gerçekten de soylu bir kadın ama aykırı bir kişiliği var; ya da soylular meclisiyle iyi ilişkilere sahip. Bu bağlantısını becerileriyle birleştirip ticaret yoluyla para kazanıyor olmalı."

Federico omuz silkti. "Kesin bildiğim tek şey sıkı bir dövüşçü olduğu. Adam pataklamasından hayat hikayesini çıkaracak değilim ya!" Sırıtarak ekledi. "Gidip cazibemi kullanarak tavlamayı deneyebilirim istersen."

"Lopez ile ilgili de bazı düşüncelerim var. İkisinin de işimize yarayabileceğini düşünüyorum. Ama Denizatı’na uygun olduklarından emin olmak için, hatta düşündüğüm gibi biri olup olmadıklarını öğrenmek için, önce onlarla görüşmem gerekiyor. Beni burada bekle ve kahvaltının tadını çıkar."

Adam ağzına bir lokma atmıştı, konuşacak hali yoktu. Kafasını sallayıp Boaxo'yu onayladı ve leziz böcekleri iştahla yemeye kendini adadı. Adamın hızını gören Boaxo, masaya döndüğünde kendine bir şey kalmayacağını hissetti.

Ayağa kalkıp harekete geçince kadını net bir şekilde görebilir hale geldi. Belirgin yüz hatları vardı, elmacık kemikleri çıkıktı. Kestane rengi saçları son modaya uygun olarak yapılıydı; ama daha çok tercih edilenlerin aksine koşması ya da hızlı hareket etmesi gerektiğinde yüzünün önüne gelip görüşünü kapamayacak bir model seçmişti kadın. Biraz daha yaklaştığında, Boaxo'nun dikkatini kadının yeşil elbisesinin etek kısmında, sağ baldırında olmaması gereken bir kabarıklık çekti. Kadın bacağına bir hançer ya da bıçak, belki de küçük bir tabanca gizlemişti.

Boaxo masaya ulaştığında kadın dışarıdan sakin görünüyordu. Elindeki çatal ve bıçağı kibarca yerlerine bıraktı, o anda sadece Boaxo bir elini masanın altına indirip bacağındaki silaha yakın tuttuğunu fark edebilirdi. Kadın hafifçe gülümseyip sol kaşını havaya kaldırdı. Caballo'nun güney kesimlerinde, Cabrassi ve Anaguin kıyılarında konuşulana yakın bir aksanla "Tanışıyor muyuz?" diye sordu. [*]Kadınla görüşürken konuşma kısımlarını hızlıca yazıp ilerletebiliriz istersen.[/*]



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: hyp0thesis - Boaxo / Caballo
« Yanıtla #6 : 13 Temmuz 2015, 12:32:03 »


hyp0thesis:
Spoiler: Göster
Boaxo masaya ulaştığında kadın dışarıdan sakin görünüyordu. Elindeki çatal ve bıçağı kibarca yerlerine bıraktı, o anda sadece Boaxo bir elini masanın altına indirip bacağındaki silaha yakın tuttuğunu fark edebilirdi. Kadın hafifçe gülümseyip sol kaşını havaya kaldırdı. Caballo'nun güney kesimlerinde, Cabrassi ve Anaguin kıyılarında konuşulana yakın bir aksanla "Tanışıyor muyuz?" diye sordu.

Boaxo hafif tebessüm barındıran bir ciddiyetle cevap verdi; “Çocukluğumu Artevez’de, gençliğimi de Caldeum’da geçirdiğimi düşünürsek sanırım tanışmıyoruz hanımefendi. O yıllarda sizin Cabrassi’de yaşıyor olduğunuzu sanıyorum. Yine de; siz söyleyin, bu zamana kadar tanışmamış olmamız cidden de elinizdeki silahı bana doğrultmanızı gerektiriyor mu?”.

Konuşmasını gülümseyerek ve nazikçe tamamlamıştı. Konuşmaya bu şekilde başlamasının bir amacı vardı. Öncelikle, kendilerini Boaxo’dan daha zeki gören insanlara katlanamazdı. Kadının kimseye güvenmemesinin oldukça makul ve mantıklı olduğunu biliyordu ve yaptığı hareketi takdir ediyordu. Yine de, elini silahına götürdüğünü farkında olduğunu kadının yüzüne vurmaz ve kontrolün kadında olduğuna inanmasına olanak verirse egosunu tatmin etmemiş olurdu. Eğer bu kadını kendi gemisine bir subay olarak alacaksa geminin kaptanının kim olduğunu ve oyun alanının kime ait olduğunun altını çizmesi gerekiyordu.

“İzin verirseniz birkaç dakikanızı almak istiyorum. Söyleyeceklerim ilginizi çekmezse geldiğim kadar hızlı bir şekilde ayrılabilirim.” Konuşmasını bitirdikten sonra yavaşça sandalyeye oturdu ve konuşmasına devam etti. “Limanda sizin iyi bir dövüşçü olduğunuzu söylüyorlar. Benden çok daha güçlü erkekleri pek sıkıntı çekmeden etkisiz hale getirmekle ünlüymüşsünüz. Birçokları için tek başına bile yeterli ve gurur duyulabilecek bir meziyet gibi gözüküyor”. Sandalyesinde doğrulup kadının gözlerinin içine bakarak konuşmasına devam etti; “Bense bunun altında daha farklı bir şey olduğunu hissediyorum. Bir tahmin yapmam gerekseydi, Cabrassi adasındaki altın madenleriyle bir bağlantınız olduğunu ve bu bağlantıyı kullanarak hayatınızı sürdürdüğünüz ile ilgili bir fikir yürütürdüm.” Kadının çayını bitirmiş olduğunu görünce kafasıyla izin ister gibi bir hareket yaparak masada duran çaydanlığı alıp bardağı doldurdu. “Buraya kadar her şey normal; aile ya da sosyal ilişkilerle edinilmiş bağlantılardan faydalanmanız beni çok alakadar etmezdi doğrusu. Ama; dövüşteki marifetlerinizi, yalnız bir şekilde gezecek kadar kendinize güvenmeniz ve içinizde olduğuna inandığım maceracı ruh için, sizi rahatsız etmem gerektiğini düşündüm.” Kadının konuşmayı değerlendirmesi için birkaç saniye zaman verdikten sonra konuşmasına devam etti.

“Eğer düşündüklerim doğruysa, sıradan bir soylu ya da tüccar değilseniz. Bu nedenle, size bir teklifim var. Ben, Denizatı’nın kaptanı Boaxo’yum. Gemimde, hem silahını hem de zekasını kullanabilen subaylara ihtiyacım var ve sizin doğru kişi olduğunuzu düşünüyorum. Daha da özelleştirmem gerekirse; yeni toprakları ve daha da ötesini, benimle beraber keşfedecek ve oradaki değerleri, anlamlı ekonomik faydalara dönüştürebilecek bir subaya, yani size ihtiyacım var. Üstelik bu anlaşma doğrultusunda size sadece belirli bir ücret değil, kardan da pay önermekte bir sıkıntı görmüyorum.”


DM:
Spoiler: Göster
[spoiler]Boaxo'nun ikna çabası, zorluk seviyesi: DC7, üç başarı
Boaxo sosyal 3, ikna 4. 7d10 atıldı. Gelen zarlar: 10(+1 zar), 7, 3, 7, 10(+1 zar), 10(+1 zar), 6, 8, 8, 7
Sekiz başarılı zar var.


"Çocukluğumu Artevez’de, gençliğimi de Caldeum’da geçirdiğimi düşünürsek sanırım tanışmıyoruz hanımefendi. O yıllarda sizin Cabrassi’de yaşıyor olduğunuzu sanıyorum. Yine de; siz söyleyin, bu zamana kadar tanışmamış olmamız cidden de elinizdeki silahı bana doğrultmanızı gerektiriyor mu?"

Boaxo'nun sözleri kadını çok şaşırtmıştı. Ne diyeceğini bilemez halde birkaç saniyeliğine bocaladı. Elini silahın yakınından çekmeden başıyla bir sandalyeyi işaret etti. Tüm dikkatinin Boaxo'nun üstünde olduğu bakışlarından belli oluyordu, ani bir hareketle karşılaşırsa silahını kullanmaktan çekinmeyecek gibidi. "Oturun lütfen." dedi sert bir sesle ve tıslayarak ekledi. "Lütfen silahtan falan da bahsetmeyin. Burada olmaz!"

Boaxo sandalyeye oturup konuşurken kadın bir tepki vermedi, sadece dinledi. Kaptan konuştukça kadının ilgisini kendi üstüne çektiğini hissetti. Yüzündeki sert ifade gittikçe yumuşuyordu. En sonunda kadın rahatlayarak iki elini de masanın üstüne koydu.

"Çıkarımlarınız gerçekten ilginç bay Boaxo. Etkilenmedim dersem yalan söylemiş olurdum." Çayından bir yudum aldı, muzipçe gülümsedi. "Hepsinin doğru olduğunu söylemiyorum; her şeyi sadece bakarak çözemezsiniz."

"Şimdilik sadece sıradan bir soylu olmadığımı söyleyeceğim. Bana Ellen diyebilirsiniz." Elini adamın sıkması için uzattı. "Dövüş konusunu zaten biliyorsunuz; ama bundan fazla bahsetmemenizi rica edeceğim. En azından burada."

"Teklifinize gelince, oldukça cömert görünüyor. Ancak Cabrassi'deki altın madenleriyle bir ilişkim olduğunu düşünüyorsunuz. Bu durumda, sizin teklif edebileceğinizden çok daha fazlasına sahip olmaz mıydım kaptan Boaxo?" Gözlerini adama dikti. "Çıkarımlarınıza tekrar başvurup kendinize şunu sorun: Sadece macera arayışı ve heyecan için lüks içindeki rahat bir hayatı elinin tersiyle itecek biri gibi mi görünüyorum?"[/spoiler]

hyp0thesis:
Spoiler: Göster
Ellen’in konuşma tarzı ve çıkarsamaları Boaxo’yu etkilemişti. Beklediğinden daha donanımlı bir insanla görüştüğüne dair bir izlenime kapıldı. Her ne kadar bu durum yaptıkları iş görüşmesini zora sokacakmış gibi görünse de, aslında kaybedeceği hiçbir şeyi olmayan bir konumda olmanın yarattığı bir avantaja sahipti. Üstelik Ellen konuyla ilgilenmemiş gibi de gözükmüyordu.

"Çıkarımlarınıza tekrar başvurup kendinize şunu sorun: Sadece macera arayışı ve heyecan için lüks içindeki rahat bir hayatı elinin tersiyle itecek biri gibi mi görünüyorum?"

Eğer gerçekten net bir cevap vermesi gerekseydi, sorunun zor olduğunu itiraf edebilirdi. Aslında bunun bir soru olduğunu bile düşünmüyordu. Tıpkı kendisinin sorduğu sorularda olduğu gibi, kadının da sorduğu sorunun hedefinin verilen cevaptan daha ötede bir amaca hizmet ettiğini hissediyordu.

“Altın madenleri ile ilişkinizin olması onlara sahip olduğunuzu göstermez. Belki bağlantılı bir aile mensubusunuzdur; belki de cidden ailenizin sahip olduğu bir maden vardır ama istediğiniz kadar söz sahibi değilsinizdir. Sahip olduğunuz şeylerin değerini bilmeyen ve hep elinde olmayanları elde etmek isteyen bir yapınız da olabilir. Büyük bir ihtimalle bunların hiçbiri size uygun düşmüyor da olabilir. Söylediğiniz gibi, sadece bakarak sizinle ilgili her şeyi bilebilmem gibi bir durum söz konusu değil. Ama bakarak hissettiğim kadarıyla, size yaptığım teklifi değerlendirmek isteyebilirsiniz.”

"Sorunuza daha net bir şekilde cevap vermem gerekirse, sadece heyecan için değil ama daha fazla lüks için ve belki de, sadece bu lüksü ana karaya getiren kişi olabilmek için bile böyle bir fedakarlık yapabilirsiniz. Daha fazla lüks derken neyi kastettiğimi açıklamama izin verin. Sizin de bildiğinizi sandığım üzere hayatta bir şeyi değerli kılan iki şey vardır; talep ve bulunmazlık.”

“Kısaca örneklememe izin verin. Caballo sahillerinde balıkçıların tutabildiği onlarca farklı cins balık var. Bu balık türlerinin bir kısmı Caldeum'da bulunmuyor. Orada var olan türlerin bir kısmı da burada yaşamıyor. Bir başka örnek vermem gerekirse, koskoca ana karada hiç gümüş madeni yokken Einfergel’de birçok gümüş maden var. Demek istediğim şu ki, toprağın altında da – tıpkı denizdeki balıklar gibi – onlarca farklı maden çeşidi olabilir. Bizim topraklarımızda bulunmuyor olması başka bir yerde bulunamayacağı anlamına gelmez. Üstelik bulacağımız şey, maden gibi yükte ağır bir şey de olmayabilir."

"Bu fırsatı birisi değerlendirecek Ellen; asıl soru şu: bu biz mi olacağız yoksa başkaları mı?”


DM:
Spoiler: Göster
Boaxo sözlerini bitirdikten sonra Ellen hafifçe başını salladı. "Yüksek hedefler için çabalayan insanları severim. Yeni Dünya ve yeni fırsatlar..." Kadın kısa bir süre sessiz kaldı, bakışları boşluğa kilitlendi. Ardından bir karar vermiş gibi kafasını kaldırıp Boaxo'ya döndü.

"Pekala. İş teklifinizin nihai amacı bana uygun görünüyor. Sizinle çalışmayı prensipte kabul ediyorum." Sağ elini kaldırıp havada salladı. "Tabii para konusunda anlaşabilirsek."

Boaxo 500 altın karşılığında Ellen'ı subay olarak aldı.


Kazanılan başarımlar:
Tintin: Bir iş için atılan zarlarda arka arkaya iki kere 10 atıp başarılı ol.



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: hyp0thesis - Boaxo / Caballo
« Yanıtla #7 : 13 Temmuz 2015, 12:53:33 »
Spoiler: Göster
Ellen'ın ikna çabası, zorluk seviyesi: DC5, iki başarı
Ellen sosyal 2, ikna 2. 4d10 atıldı. Gelen zarlar: 3, 2, 2, 2
Sıfır başarılı zar var.


Ellen ile Boaxo anlaştıktan sonra, kaptan kadına ilk görevini verdi: Lopez'le anlaşıp adamı da subay olarak tayfaya katmak. Ellen önce biraz şaşkın göründü, sonra hemen kendini toparlayıp güldü. "Çok hızlısınız kaptan. Pekala, adamla konuşacağım." Ağzını peçeteye kibarca silip masadan kalktı.

Ellen ve Lopez yaklaşık on dakika konuştular. Boaxo onları uzaktan izleyip değerlendirirken, konuşmanın bir sonuca ulaşamayacağını hissetti. Lopez kadınla konuşuyordu; ancak anlatılanlara inanmak istemiyor gibiydi. Ellen sonunda pes edip Boaxo'dan tarafa döndü, gözleriyle Lopez'i işaret edip kaptanı çağırdı.

"Bay Lopez ikna olmamak konusunda kararlı görünüyor kaptan. Belki siz şansınızı denemek istersiniz."

Adam burnundan sinirle nefes verdi. "Hanımefendiye de söyledim, size de söylüyorum. Yeni dünya ya da başka denizci saçmalıklarıyla uğraşacak vaktim yok. Başka bir iş üstünde çalışıyorum. Nefesinizi harcamaktan vazgeçin, lütfen."



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.