Kayıt Ol

Koleksiyoncu - John Fowles

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Koleksiyoncu - John Fowles
« : 08 Temmuz 2015, 17:27:44 »

Spoiler yok. Kitabın arka kapağında dahi yazan kısımdan bahsettim sadece.

"Her insan kendisi için bir giz olmalıdır." -John Fowles.

Fowles'un daha önce Büyücü kitabını okumuş ve aşık olmuştum. Kendisine uzun bir ara verdim çünkü kitaplarını kısa bir sürede tüketmek istemedim. Bu arada da epeyce özlediğimi söyleyebilirim. Büyücü okuduğum en iyi kitaplar arasındadır hala ve bendeki yeri özeldir. Tıpkı yazarını gönlümde özel bir yere taşıdığı gibi.

Şimdi sıra Koleksiyoncu'da. Elim ilk Fransız Teğmenin Kadını'na gitmişti ama Koleksiyoncu'da karar kılıp başladım.

Yayımlanış tarihi olarak Fowles'un ilk romanı Koleksiyoncu. İlk Büyücü'yü yazmaya başlasa da, üzerinde en çok çalıştığı kitap olduğu için, yayımlanması uzun bir süreyi kapsamış. Büyücü'yü bir kenara koyan Fowles, Koleksiyoncu'yu yazıp tamamlamış lakin onlarca kez reddedilmiş. Daha adı sanı duyulmayan toy bir yazarken kimin aklına gelebilirdi günün birinde İngiliz Edebiyatı'nın en iyileri arasına girebileceğini? Kimse.

Nitekim öyle de oldu. Fowles, günümüzde bir klasik. Fowles'un eserleri de günümüzde bir klasik. Fowles ve eserlerini dilimizde okuyabildiğimiz için şanslıyız bence ve bu olayda rol alan herkese birer teşekkür borcumuz var.

Gelelim kitaba. Kitap üç bölümden oluşuyor diyebilirim. Frederick'in ağzından anlatılan bölüm, Miranda'nın ağzından anlatılan bölüm ve tekrar Frederick'in ağzından anlatılan bölüm. Peki kimdir Frederick? Ve kimdir Miranda?

Miranda gayet entellektüel olmakla birlikte, betimlemelerden anladığımız kadarıyla güzel bir kadındır. Fred ise ilginç diye nitelendirebileceğimiz, herhangi eğitim alıp almadığı belli olmayan, dilini dahi doğru dürüst konuşamayan, ruhsuz, duygusuz ve en önemlisi zengin bir adamdır. Kendisi aynı zamanda bir koleksiyoncudur. Kelebek koleksiyonculuğu yapmaktadır ve dünyanın birçok yerine sırf bu sebeple gidip kelebek öldürmüşlüğü vardır. Kısaca evet, ilginçtir Fred.

Miranda'yı uzun zaman gözetler ve ona aşık olur. Ya da aşık olduğunu düşünmektedir. Kısa zaman sonra bir fikir belirir kafasında ve düşündüğü şeyi gerçekleştirir: Miranda'yı kaçırır. Kitap da bu olaydan sonra farklı bir boyuta girer.

Tam bu andan sonra Fowles'un ustalığı giriyor devreye. İlk bölümde Fred'in bakış açısından okuduğumuz hikayede bir okur olarak büyük oranda onu haklı görüyor ve sempati duyuyoruz. Kitabın ikinci bölümünde ise aynı olayları, Miranda'nın bakış açısından tekrar okuyoruz. Bu bakış açısı bizlere olayın vehametini çok net gösteriyor ve Fred'in aslında korkunç, zalim bir adam olduğu izlenimine kapılıyoruz. Üçüncü bölümde ise yine Fred'e dönüyor ve kitaba son noktayı koyuyoruz.

Saplantılı bir adamın öyküsü Koleksiyoncu. Miranda'ya körü körüne bağlanan ve onun tüm dünyayla iletişimi kesip, bir odada hapsedip, kendisini sevmesini bekleyecek kadar gözü dönmüş bir adamın öyküsü. Fred, bolca parası olan ve dışarıda istediği özgürlüğe sahip olacakken, ıssız bir yerde bulunan bir evin içerisine hapsettiği kadını düşünür daima. Hayatı Miranda olmuştur. Öyküyü onun gözünden okuduğumuz kısımlarda bu net olarak anlaşılmakta. Fakat işin öteki yüzü çok daha farklıdır. Sıradan hayatında yaşayan ve geleceğe yönelik hayallerini gerçekleştirme arzusunda olan Miranda günün birinde hiç tanımadığı bir adam tarafından kaçırılıp tutsak ediliyor ve onun gözünden okuduğumuz kısımlarda da her daim kaçmayı düşündüğünü, dışarıda bir hayatın olduğunu ve er ya da geç o hayata dönme umudunu koruyan bir kadın izlenimini veriyor bizlere.

Uzun uzun yazmak ve sonra başka bir karakterin gözünden yazdığınız olayları tekrar uzun uzun farklı bir şekilde yazmak. Bir kadın ve bir erkek gözünden. Bir fakir ve bir zengin gözünden. Bir özgürlük düşkünü ve bir cellat gözünden. Bir entellektüel ve bir sıradan insan gözünden. Bir güçlü ve bir korkak gözünden. Fowles olmak bunu gerektirir çünkü. Fowles olmak, gerilim dolu bir öykü yazarken aynı zamanda arka planda bir sürü olayı irdelemektir. Fowles olmak, Fowles olmaktır. Kimse bir Fowles olamaz.

Sınıf farkını her yönden, ustaca işliyor kitabında Fowles. Harika bir psikolojik gerilim romanına imza atıyor böylelikle. Belki Büyücü'yü daha çok sevdim ama, Koleksiyoncu da bir başyapıt.

Çok geç olmadan keşfedin Fowles'u.

Bunlar da kitaptan alıntılar:

"Ama unutmak insanın yapacağı değil, başına gelen bir şeydir ve benim başıma gelmedi." -Frederick.

"Bir şeyi çizersen, yaşamayı sürdürür, fotoğrafını çekersen ölür." -Miranda.

"Sıradan insan uygarlığın lanetidir." -Miranda.

"...Ama sözcükler eskimiş, şimdiye dek o kadar çok insan ve daha birçok şey için kullanıldılar ki." -Miranda.

"Kullanmasını bilmiyorlarsa, neden insanlar para sahibi olurlar ki?" -Miranda.

"Bugün aklıma bir sürü fikir geldi. Bir tanesi: Yaratıcı olmayan insanlara yaratma fırsatı tanınırsa ortaya kötü insanlar çıkar." -Miranda.

"Hepimiz adi insanlarız. Ölümü hak ediyoruz." -Miranda.