Neuromancer'ı merakımın kampçısı ile okudum. Evet, bende o gazilerdenim!
Çevirmen, yazarın ne anlattığını ve nasıl bir tarzda, yöntemde artık aklıma gelmeyip buraya yazamadığım her ne ise, anlayıp özümseyerek çevirisine aktarmaya çalışması, akla en yatkını.
Kelime oyunları, dilin kendi özellikleri, ilin kıvrak kullanımı, dilin ağdalı kullanımı; çevirmenin çevirilecek olanı anlamasında ve çevirmesinde alacağı yolun üstüne ziyadesiyle taş koyuyordur zaten.
Çevirmene, çevirdiği kitabın ikinci yazarı olma görevi düşüyormuş gibime geliyor. Ve bunun zorluğunu düşünmeye çalışınca, çevirmen olmayan benim bile içimi bir sıkıntı kaplamaya başlıyor doğrusu

.