Özet yorum: Kaplan ve Ejderha'yı seven bu kitabı da sever.
Özet yorum 2: Bayıldım.
Guy Gavriel Kay, 8. yüzyıl Çin'inde geçen bir Uzak Doğu destanı yaratmış ve bunu yaparken de tarihi kaynakları bol bol kullanmış. Sonra onu gerçek kültürel öğelerle detaylıca donatmış. Ortaya da Gök Cennetin Altında çıkmış.
Yazar yıllardır merak ettiğime değen ve tam da beklediğim gibi bir eserle karşıma gelmiş bir usta çıktı. Sadece kitabın "fantastik" kısmına pek katılmıyorum. Kitap daha çok alternatif tarih ile low-fantasy arasında gidip geliyor. Tabii diğer bir yakıştırılan alt türü olan "tarihi-fantastik" türünü de omuzlarında taşıyor. Ancak buradaki fantastik öğeler daha çok Buz ve Ateşin Şarkısı'ndaki kıvamda.
İçinde iktidar savaşı, bol bol politika ve saray mensuplarının ayak oyunları, birçok entrika ve bunların arasında hanedanlık dönemi Çin'in dolu dolu kültürü yer alıyor. Siyah giymiş Kanlin savaşçıları, onların yolu ve öğretileri, efsanevi, kızıl tüylü Sardia atları, gömülecek binlerce ceset, yası tutulan babalar, şamanlar, yörükler...
Özellikle replikler ve döneme ait kültürel imgeler kitapta öne çıkıyor. Dönemi yazar okura fazlasıyla solutuyor. Tekrar ediyorum, özellikle repliklerdeki o konuşma tarzı dönemin aşırı saygı çerçevesindeki yapısına çok uygun.
Bir de bir başka kültür unsuru olan şiir de eserde fazlasıyla yer buluyor. Ah, müzik de elbette. Ancak eserde sık sık Uzak Doğu esintileri taşıyan şiirlerin gezinmesi ve bunların güzelce Türkçeleştirilmesi beni fazlasıyla mutlu etti.
Peki kitap ne anlatıyor?
Shen Tai, bir ortanca oğul. Babası General Shen Gao'nun başarılı kariyeri ve ölümü ardından, başdüşmanları Taguranlar ile onlar arasında kalmış bir savaş meydanına binlerce ölüyü gömmeye gidiyor. Böylece her gece hayaletlerin inleyişi altında 2 sene boyunca onları gömüyor. Bu sırada Taguran'daki kendi memleketlisi olan Kitan prensesi ona Kitan'ın yıllardır sahip olmak için yırtındığı ve Taguran'a karşı en büyük kıskançlığı olan, Cennet Atları lakaplı Sardia atlarından tam 250 tane hediye ediyor. Ancak bir şart var (ve bu şartın ortaya atılışı da kitapta olay örgüsü içinde işleniyor), Tai bu atları kendisi almalı. Ama bundan da öte, bu bir hediye mi yoksa bir ceza mı?
İçinde entrika kadar zaman zaman aşk, Uzak Doğu filmlerine yaraşır akıcılıkta dövüş sahneleri, şarkılar, şiirler (hele ki repliklerde alıntı yapılan şiirlerle dönemin ruhuna dokunmalar) ve hanedanlık dönemi Çin'iyle bezenmiş bir kitap.
Bu döneme ilginiz varsa kaçırmayın derim. Ve önemli de bir not düşeyim: Kitabı fantastik kategorisinde
okumayın, yoksa beklediğinizi bulamazsınız.
Son olarak, şaman büyülerine dair olan sahnelerden ayrı bir tat aldım.
Çeviri ve EditörlükÇeviride özellikle dönemin ruhunu yansıtmak adına pek çok eski Türkçe kelime kullanılmış. Bunu takdir ettim doğrusu. Çeviriyle ilgili bir şeye takılmadım da, kimi yerlerde kelimelerin ayrık yazımı (örnek: anlay ışının gibi ayrı yazılma) çoktu. Neden öyle ayrıldılar anlamadım. Baskı sırasında bir hata mı oluştu? Birkaç da yazım hatası mevcut ve ama bu ayrık yazım bir yerden sonra yoğunlaşıyor. Yine de insanın gözlerini kanatan raddeye pek gelmiyor

Birkaç ek hatası da cabası.
Pegasus bu kitabı iyi kotarmış. Hele de şiirleri. Yine de o ayrık yazılan kelimeler ve yanlış ekler olmasaydı çok daha büyük bir başarıya imza atacaklardı.