Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda'da bunu çok güzel açıklar. Ona göre deha olan, usta olan yazarlar çift cinsiyetli bir beyne sahiptir. Biz de okur olarak bu çift cinsiyetli zihni okuyor ve özümsüyoruz. İşte o zaman yazarın kadını ya da erkeği olduğu gibi anlattığına hemfikir oluyoruz.
Mesela çift cinsiyetli zihne en büyük örnek Shakespeare'dir. Kral Lear'ın kızı Cordelia ya da Othello'daki Desdemona tartışılmaz gerçeklikte kadınlardır. Tıpkı Lear ve Othello'nun ne kadar gerçekçi erkekler olduğu gibi.
Algılarımız sosyal hayatımız çerçevesinde gelişen etmenler. İnsan da bir sürü hayvanı olarak aileler, toplumlar ve ülkeler kuruyor. Haliyle, belki sosyallikten ve kalabalıktan hoşlanmıyor olsak bile kendimizce bir sürümüz var. Onları gözlemliyoruz bilinçsizce. Kafamızda bir erkek ya da kadın tanımı oluşuyor olsa da, gözlemlerimiz bilinçaltında yaşamını sürdürmeye ve izlenimler edinmeye devam ediyor. Tam bu noktada yazarların yaptıklarını anladığımızı düşünüyorum.
Ben olayı bir adım daha ileri götüreceğim şimdi. Hayatımız boyunca yaptığımız gözlemler bu çift cinsiyetli beyne sahip yazarların karakterlerini idrak etmemize yardımcı olsa da, kendimiz bir şeyler yazmaya kalktığımızda o başta belirttiğim "kafamızdaki bir erkek ya da kadın tanımı" yazıya dökülecektir. Bunu en son, yakın zamanda ilk romanını yorumlamamı isteyen bir yazarda gözlemledim. Kendisi bir okur olarak karşı cinsiyetten karakterlerin gerçekçi, olması gerektiği gibi aktarıldığını anlayabilen biri. Ancak romanındaki kadın karakterler (kendisine de aynı şekilde söylediğim gibi yazıyorum) karikatürizeydi.
Biz yazarken kendi doğrularımız ve yanlışlarımız üzerinden eserlerimizi inşa ediyor olsak da, tüm hayatımız boyunca aynı tipte insanları gözlemlemiyoruz. Hal böyle olunca da, herhangi bir cinsiyeti (sizin deyiminizle) layığıyla aktaran yazarlara denk geldiğimizde doğumdan bugüne dek gelen gözlemler bilinçaltından süzülüp algıda birleşiyor diye düşünüyorum.
Öte yandan,
Karakterin cinsiyet kalıplarıyla oynanıp, kalıp dışı duygu ve davranışlarda bulunması, onları birey olarak algılamamızı ne kadar sağlar?
Burada cinsiyet konusunda nasıl bir hayat tarzı sürdürdüğümüz çok önemli. Eğer kadını köle olarak görüyor ya da erkeği aşağılıyorsak bu tür kalıplardan çıkma o tarz bir okurun hoşuna gitmeyecektir. Bunun algılanması zor değildir, çünkü kafadaki o kalıbın dışına çıkan her şey algılara bangır bangır hücum eden. Bu bağnaz kafaya düpedüz saldırıdır çünkü.
Ancak bu konuda nötr olan birini düşünürsek, yine kalıplar (stereotipler işte) toplum tarafından oluşturulduğu için, kişi bu stereotiplerden yola çıkarak önündeki karakterde farklı olanları çok rahat görebilecektir.
Roman karakteri birey olarak algılamak, sosyal yaşamımızdaki bizden bağımsız kişileri birey olarak algılamadan daha kolaymış bu arada. Psikanalizin böyle bir savunması var. Hatta hüsranın karşımızdaki kişinin birey olduğunu en net şekilde anladığımız an olduğunu bile söylüyorlar. Ama demek istediğinizi anlıyorum. Cinsiyet konusunda katı olan insanlar bu karakteri birey olarak algılamakta zorlanacak ve onlar birer fantezi olarak kalacaktır.
Bu farklılık, hikayeye olan dikkatimizi çekmenin ötesine geçer mi yoksa farklı bir unsur olarak mı kalır?
Okura bağlı olarak değişecektir. Ama yazara bağlı olarak da aynı oranda değişir.
Yazarın bir farklılık ve stereotiplerin dışına çıkmak adına yaptığı girişimin sadece bir değişiklik mi, yoksa algılarımızı alt üst edip bizi düşünmeye itecek bir etmen mi olduğu yine ona bağlı. Bunu nasıl anlatıyor?
Terry Pratchett'ın Küçük Özgür Adamlar'ı mükemmel bir örnek. Aslında Pratchett o meşhur Tiffany Sızı'yı "olduğu gibi" anlatmıştır. Her şey "olması gerektiği gibi"dir. Ama Tiffany stereotiplerin çok dışındadır ve Pratchett bunu sadece her şeyi olması gerektiği gibi anlatarak yapar. Bunda anneliğin kutsallığından birkaç kademe aşağı, ama adeta anne yarısı gibi davranılan "
ablalık" mertebesine karşı hepimizin bildiği ama toplum içinde yüksek sesle söylemediği şeyleri gözler önüne serip, bir de üstüne kurgusunun merkezine oturtarak yapar. (Pratchett da muazzam bir çift cinsiyetli zihne sahip bu arada)
Böyle düşünüyorum

. Bu uzun mesajı bitiriyor ve gidiyorum

.