İlk kitabı nihayet bitirebildim ben de. Hayallerim gerçek oldu! Senelerdir Kayıp Rıhtım ekibiyle birlikte Witcher kitapları dilimize çevrilsin diye uğraşıp dururuz. Nihayet, 5 yıl gibi zahmetli bir sürecin ardından da olsa bunun gerçekleştiğini görmenin mutluluğunu yaşıyoruz.
Kitabın İngilizce çevirisini daha önce okumuştum, Türkçe çevirisinin de ondan aşağı kalır yanı yok. Hatta beklediğimden çok çok daha iyi! Pegasus ekibi gerçekten de iyi bir iş çıkarmış. Arada muhtemelen sadece benim takılacağım, akıcılığı az da olsa bozduğunu düşündüğüm tercihler var. "Bir" ve "ve" kelimelerinin "bence" eksikliği gibi. Ama bu durum çeviri ve editörlükle alakası olmayan okurların dikkatini bile çekmeyecektir çok büyük bir ihtimalle. "
Bedel Meselesi" adlı öyküde de çevirisel anlamda bazı hatalar var; sanki o hikâyeyi başkası çevirmiş gibi, kitabın geri kalanına göre daha sallantılı bir Türkçeleştirme söz konusu. Hikâye boyunca Fourhorn bırakılıp bir yerde Dörtboynuz olarak çevrilen yer adları mı istersiniz, kahyayı (herald) isim zannedip bir yerde "Harold" olarak yazmalarından mı, Türkçe olarak okumama ve hata aramamama rağmen "bunun çevirisi kesin yanlış, burada yüzde yüz böyle demiştir" dedirten cümleler mi? (Hepsini kontrol ettim ve ben haklı çıktım). Neyse ki bu durum sadece tek bir hikâyede geçerli.
Ama onun dışında olumsuz anlamda söyleyebileceğim hiçbir şey yok. Anlatım gayet temiz ve anlaşılır. Anlatılmak istenenler, hikâyelerin atmosferi oldukça başarılı bir şekilde okura aktarılıyor. Daha önce de belirttiğim gibi, Almancadan çevrilmesine rağmen Dandelion, Roach, Vizima vb gibi isimlerin hepsi bizim alıştığımız şekilde, İngilizce tercümesine uygun olarak çevrilmiş. Bu konuya dikkat etmelerini yayınevinden özellikle rica etmiştim, onlar da tavsiyeme uymuşlar sağ olsunlar. Önsözde bana edilen teşekkürün sebebi de bu
(Değinmemi hatırlattığı için Lordmuti'ye de benden teşekkürler.)
Hikâyelere zaten söyleyecek sözüm yok; hepsi de usta işi. "
Witcher" adlı öykü bizleri Kral Foltest ile Geralt'ın ilk tanışmasına ve ilk oyundaki efsanevi Striga dövüşü videosuna götürüyor. "
Ufak Bir Gerçeklik Payı" hem bu dünyadaki insanların Witcherlara olan bakış açısını sunma hem de Güzel ve Çirkin masalını çarpıtma açısından oldukça başarılı bir iş çıkarıyor. Pamuk Prenses masalını çarpıtan "
Ehvenişer" Geralt'ın kötücül lakaplarından birini nasıl kazandığını görmemizi sağlarken "
Bedel Meselesi" ise serinin geleceğini kökten etkileyecek bir olayın ilk tohumlarını atıyor. "
Dünyanın Ucu" adlı öyküde elflerin bu dünyadaki yerine ilk defa şahit oluyor, "
Son Dilek" ile ise Geralt'ın en büyük aşkı Yennefer'la tanışmasını okuyoruz. Hepsini birbirine bağlayan "
Mantığın Sesi" adlı ara bölümler ise en az ana hikâyeler kadar başarılı.
Ne diyeyim, kaçırmayın. Geralt’ın ortaya çıkışını görmek ve Witcher dünyasını daha yakından tanımak için eşsiz bir fırsat.