Kayıt Ol

Kitap Basımı ve Tavsiyeler

Çevrimdışı yavanna

  • **
  • 109
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Kitap Basımı ve Tavsiyeler
« : 16 Ağustos 2017, 15:23:36 »
Forumda bir sürü editör ve okur görüyorum haliyle uzun zamandır üzerinde çalıştığımız bir projeyi sizlerle paylaşmak ve açıkçası bir yol çizebilmek adına tavsiyenizi istiyorum. Konunun yeri burası mıdır karar vermedim, uygun olan yere transfer ederseniz sevinirim.

Anlatacaklarım biraz uzun. Sakaryalıyım, şu an Adapazarı ilçesinde ikamet ediyorum. Zamanında güzel mekanlarda, güzel insanlar tanıdım. Tanıdığım insanlardan bir tanesi de uzun yıllardır erkek arkadaşım. Kitap sevgimiz sayesinde tanışma fırsatı bulduk ve hala bu şekilde ilerleyen bir ilişkimiz var. O da burada doğma büyüme olduğu için çevresi çok haliyle. Bunlardan bağlantı kurabilmek adına bahsediyorum, bağışlayın.

Elimizde iki sevgiliye ait mektuplar var. Mektupları bana, okumayı çok sevdiğim, saklamayı, bu tür değerlere gözüm gibi baktığım için hediye ettiğini söyledi erkek arkadaşım. Bu mektuplar nereden geliyor? Deprem zamanında göçük altından kurtarılmış ve bu zamana kadar tek bir çizik ya da yıpranma olmadan gelmiş mektuplar. Yaklaşık bir 5-6 yıldır da bende. Şimdi sizden tavsiye isteyeceğim konuya karar vermeden önce bir sürü kişiye fikir danıştım, farklı yorumlar ve görüşler elde ettim ama yine de aydınlanamadım.

Ben bu mektupları olduğu gibi yazıp, yayınlamak istiyorum. Tarihi önem taşıdığını düşünüyorum. Döneme fazlasıyla ışık tutan detaylar ve aile yaşantılarından kesitler var. Bu kısmı bir kenara, 99 Ağustos depremi bizlere bir sürü yıkım getirmişti. Bir çok yakınımızı kaybetmemize neden olmuştu ve dün merhaba deyip bugün nerede olduğuna dair fikir sahibi olamadığımız bir çok acı bıraktı. Bir Sakaryalı olarak ben de henüz 7-8 yaşlarımda olsam da bu acıya bir hayli ortak oldum. Bu bahsettiğim mektupları yazan kişilere ise zamanında gazetelere ilan verildiyse de haber alınamamış. Mektupta isimleri geçen diğer kişilere ulaşıldığında ise erkek yazarımızın göçük altından kurtarılamadığını öğrendik.

Biz onları ve o kağıtlardaki iyisiyle kötüsüyle yaşadıkları aşklarını ölümsüzleştirmek istiyoruz ve bunu isteyebilecek herkesle paylaşmak istiyoruz. O dönemde yakınlarını kaybeden insanlara bir nebze de olsa teselli olmak istiyoruz.

Bunun doğru bir fikir olup olmadığını henüz bilmiyoruz, karar veremiyoruz. Öncelikle bunu bir netliğe kavuşturmada, siz değerli okurların tavsiyelerini, fikirlerini bekliyorum.

Çevrimdışı Alpi

  • *
  • 26
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kitap Basımı ve Tavsiyeler
« Yanıtla #1 : 16 Ağustos 2017, 16:50:05 »
Yol gösterebilecek deneyimim yok ne yazık ki fakat fikir şahane. Edebileceğim bir yardım olursa diye konunun takipçisiyim.

Çevrimdışı Everfever

  • *
  • 57
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kitap Basımı ve Tavsiyeler
« Yanıtla #2 : 16 Ağustos 2017, 17:02:20 »
Merhaba,

Öncelikle iyi niyetli bir projeniz olduğunu anlıyorum ama bence sakıncalı olan birkaç nokta var bu konuda. Birincisi, bu mektuplar şu anda hayatta olmasa bile bazı insanların mahremi. Bunların yayınlanıp herkesin önüne konulması konusunda ne düşünürlerdi, bilmiyorum. Ben olsam mahremimi kimseyle paylaşmak istemezdim. İkinci olarak da olayın hukuki boyutu var. Mektupların erkek yazarı şu anda hayatta olmayabilir ama bir akrabası (mirasçısı) hayatta olabilir ve mektupların basılmasından elde edilecek herhangi bir gelir, bu kişinin (ve miras yoluyla akrabalarının) hakkını gasp etmek olarak değerlendirilebilir. Mahkeme bu konuda nasıl bir karar verir, bilemiyorum. (Ben olsam mirasçıların lehinde karar verirdim)

Ancak! Bu projenin bir çıkar yolu da olabilir. "Loosely based on a true story." Gerçekten yaşanmış bir hikâyeden ilham alınarak yazılmış bir kurgu olursa ahlaki ve hukuki ikilemlerden, sorunlardan kurtulabilirsiniz. Elbette bunu sadece mektuplarda geçen isimleri değiştirerek yapmayın. Yine Sakarya'da geçsin, yine depremde hayatını kaybeden âşıklar olsun, yine birbirlerine mektuplar yazsınlar. Fakat, bu mektuplar onların gerçekten yazdığı mektuplar olmasın. O mektupları siz baştan yazın. Mektupların başka bir kurgu örüntüsü olsun. Orijinal sevgililere biraz benzeyen ama bambaşka insanlar olsunlar. Böylece hem onların mahremlerinin gizli kalmasını sağlayıp saygı göstermiş olursunuz, hem de vefat etmiş de olsa başkasının değil kendi yazdıklarınızı yayımlatmış olursunuz. Kitabın kapağına veya ilk sayfasına da "Sakarya depreminde hayatlarını, hayallerini ve sevdiklerini yitiren nice sevgilinin anısına" diyerek yine bir saygı duruşunda bulunabilirsiniz.

Başka bir editör bu konuda ne der, bilemiyorum. Benim aklıma gelen budur.

Çevrimdışı yavanna

  • **
  • 109
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kitap Basımı ve Tavsiyeler
« Yanıtla #3 : 17 Ağustos 2017, 09:15:51 »
Yol gösterebilecek deneyimim yok ne yazık ki fakat fikir şahane. Edebileceğim bir yardım olursa diye konunun takipçisiyim.

Her türlü fikir ve desteğe açığım açıkçası, teşekkürler çok.

Merhaba,

Öncelikle iyi niyetli bir projeniz olduğunu anlıyorum ama bence sakıncalı olan birkaç nokta var bu konuda. Birincisi, bu mektuplar şu anda hayatta olmasa bile bazı insanların mahremi. Bunların yayınlanıp herkesin önüne konulması konusunda ne düşünürlerdi, bilmiyorum. Ben olsam mahremimi kimseyle paylaşmak istemezdim. İkinci olarak da olayın hukuki boyutu var. Mektupların erkek yazarı şu anda hayatta olmayabilir ama bir akrabası (mirasçısı) hayatta olabilir ve mektupların basılmasından elde edilecek herhangi bir gelir, bu kişinin (ve miras yoluyla akrabalarının) hakkını gasp etmek olarak değerlendirilebilir. Mahkeme bu konuda nasıl bir karar verir, bilemiyorum. (Ben olsam mirasçıların lehinde karar verirdim)

Ancak! Bu projenin bir çıkar yolu da olabilir. "Loosely based on a true story." Gerçekten yaşanmış bir hikâyeden ilham alınarak yazılmış bir kurgu olursa ahlaki ve hukuki ikilemlerden, sorunlardan kurtulabilirsiniz. Elbette bunu sadece mektuplarda geçen isimleri değiştirerek yapmayın. Yine Sakarya'da geçsin, yine depremde hayatını kaybeden âşıklar olsun, yine birbirlerine mektuplar yazsınlar. Fakat, bu mektuplar onların gerçekten yazdığı mektuplar olmasın. O mektupları siz baştan yazın. Mektupların başka bir kurgu örüntüsü olsun. Orijinal sevgililere biraz benzeyen ama bambaşka insanlar olsunlar. Böylece hem onların mahremlerinin gizli kalmasını sağlayıp saygı göstermiş olursunuz, hem de vefat etmiş de olsa başkasının değil kendi yazdıklarınızı yayımlatmış olursunuz. Kitabın kapağına veya ilk sayfasına da "Sakarya depreminde hayatlarını, hayallerini ve sevdiklerini yitiren nice sevgilinin anısına" diyerek yine bir saygı duruşunda bulunabilirsiniz.

Başka bir editör bu konuda ne der, bilemiyorum. Benim aklıma gelen budur.

Biz de mahremiyet konusunda çok ikileme düştük zaten, asıl problem bu.
Yoksa bahsettiğiniz diğer gerçek hikayeden alıntı meselesini uzun uzadıya tartıştık. Mektupları inceledik, onları incitecek çok fazla detay yoktu. Güncel ağırlıklı, çok saf, mükemmel bir sohbete sahiplerdi. Ben de bana ait şeylerin gözler önüne serilmesini istemezdim ama mektup içeriğine baktığımda, beni gururlandırırdı da diyebiliyorum.

Söyledikleriniz çok yardımcı oldu. Böyle bir sürece girmeye karar verdikten sonra yardımlarınıza daha da ihtiyaç duyabilirim eğer mümkünse.

Çevrimdışı Everfever

  • *
  • 57
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kitap Basımı ve Tavsiyeler
« Yanıtla #4 : 17 Ağustos 2017, 10:21:41 »
Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım. Mahremiyet sorununu vicdani olarak çözebiliyorsanız iyi. Ancak projenin hukuki sorunlarını da es geçmeyin derim ben. Gelecekte başınızı çok ağrıtır. Mektupların yazarlarının her ikisinin de bir akrabasını bulup haklarını devretmesini sağlayın. Elbette sadece bir tarafın mektupları elinizdeyse, sadece o kişinin mirasçısını bulmanız yeterli olacaktır. Eğer bu mümkün olmazsa dediğim gibi, mektupları siz baştan yazın, başka bir kurgu olsun.

Herhangi bir yayınevi bu mektupları kitaplaştırmaya karar verirse sizinle bir sözleşme yapmaya mecburdur. O sözleşmede yayınevi basılacak olan eserin tüm haklarının size ait olduğunu, başkasına ait olmadığını (çalınmadığını) taahhüt etmenizi ister. Bu da büyük bir problem. Çünkü hem bu mektupları başkası yazdı hem de hakları bana ait diyeceksiniz. ("Bu evin tapusu başkasında ama ben satıyorum," demek gibi) Nasıl olacak?

Ben bu projeyle ilgili önünüzde iki seçenek görüyorum: Birincisi ve en kolayı, gerçek bir hikayeden esinlenmiş roman/mektuplar. İkincisi, mektupları yazanların mirasçılarının bulunup hakları devretmesini sağlamak.

Çevrimdışı yavanna

  • **
  • 109
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kitap Basımı ve Tavsiyeler
« Yanıtla #5 : 17 Ağustos 2017, 13:29:05 »
Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım. Mahremiyet sorununu vicdani olarak çözebiliyorsanız iyi. Ancak projenin hukuki sorunlarını da es geçmeyin derim ben. Gelecekte başınızı çok ağrıtır. Mektupların yazarlarının her ikisinin de bir akrabasını bulup haklarını devretmesini sağlayın. Elbette sadece bir tarafın mektupları elinizdeyse, sadece o kişinin mirasçısını bulmanız yeterli olacaktır. Eğer bu mümkün olmazsa dediğim gibi, mektupları siz baştan yazın, başka bir kurgu olsun.

Herhangi bir yayınevi bu mektupları kitaplaştırmaya karar verirse sizinle bir sözleşme yapmaya mecburdur. O sözleşmede yayınevi basılacak olan eserin tüm haklarının size ait olduğunu, başkasına ait olmadığını (çalınmadığını) taahhüt etmenizi ister. Bu da büyük bir problem. Çünkü hem bu mektupları başkası yazdı hem de hakları bana ait diyeceksiniz. ("Bu evin tapusu başkasında ama ben satıyorum," demek gibi) Nasıl olacak?

Ben bu projeyle ilgili önünüzde iki seçenek görüyorum: Birincisi ve en kolayı, gerçek bir hikayeden esinlenmiş roman/mektuplar. İkincisi, mektupları yazanların mirasçılarının bulunup hakları devretmesini sağlamak.

2016 Mayıs ayında tekrar gazeteye ilan verdik, iletişim adresi bıraktık, yine bir sonuç alamadık. Bahsi geçen isimler sosyal medyada arandı fakat bulunamadı, mirasçısını aramadan ziyade bir yakını olarak sahip olmak isteyeceğini, anısı olduğu için bencillik etmeyip ait oldukları yerde durmaları için çaba sarf ettim ama bu konuda sonuç alamadım. Bir kaç nüfus müdürlüğünde, emniyet müdürlüğünde tarama yaptırttık ve yine sonuç alamadık. Uygun yollarla hakların devri mümkün değil gibi görünüyor.

Söylediğiniz 1. seçenek beni vicdani olarak da rahatlatıyor açıkçası.