Kayıt Ol

Dexter

Çevrimdışı beerold

  • **
  • 173
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dexter
« Yanıtla #15 : 28 Eylül 2013, 19:01:58 »
Yazı spoiler içerir. (3.sezon)

İlk 2 sezondan sonra 3.sezon biraz durgun geldi açıkçası ama bu kesinlikle kötü olduğu anlamına gelmiyor. Dexter bu sezonda çok önemli bir şeyin farkına vardı: Kimseye güvenmemesi gerektiği.

Zaten bugüne dek sırrını hiç kimseyle paylaşmamıştı Dexter ama 3.sezonda talihsiz bir kaza sonucunda tanışmış olduğu Miguel Prado adlı adam sırrını çözdü ve Dexter da açıklamak zorunda kaldı. Hatta daha da ileri giderek ilk defa bir ortakla ayin gerçekleştirdi. Miguel'in adamı öldürme sahnesi ve Dexter'ın afallamış bakışları koca sezondaki favori sahnem oldu. Miguel Prado iyi bir arkadaş olacağına Dexter'ı inandırdığı gibi bizi de inandırmıştı ama ne yazık ki beklediğimiz gibi olmadı. Ah be Miguel, Dexter'a yanlış yapılır mı hiç?

Sonuç olarak Dexter Harry'nin sözlerine aldırış etmeyerek arkadaş edinmek istedi, nitekim edindi de ama işler umduğu gibi gitmedi ve arkadaş edinmemesi gerektiğini anlamış olduğu böylece. 3.sezon çok sıkıcı diye bir sürü yorum okumuştum başlamadan önce, hayır sıkıcı değil, sadece ilk 2 sezonun temposuyla karşılaştırdığımızda bir kademe altta yer alıyor o kadar.

Şu anlık sezon sıralamam şöyle: 2 - 1 - 3

İkinci sezonun yeri ayrıdır bende. Kurgusuyla, aksiyonuyla ve gerilimiyle çok hoşuma gitmişti. Dördüncü ve altıncı sezonları da diğerlerine göre daha çok sevmiştim. Bakalım sen ne düşüneceksin Bahri?   

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Dexter
« Yanıtla #16 : 09 Aralık 2013, 20:47:37 »
İkinci sezonun yeri ayrıdır bende. Kurgusuyla, aksiyonuyla ve gerilimiyle çok hoşuma gitmişti. Dördüncü ve altıncı sezonları da diğerlerine göre daha çok sevmiştim. Bakalım sen ne düşüneceksin Bahri?

4.sezonu ben de çok sevdim Bekir ağbi. Bundan sonraki sezonları daha bir merak eder oldum.

Buradan sonrası spoiler içerir. (4.sezon)

3.sezonun durgunluğundan sonra 4.sezon ilaç gibi geldi desem yeridir herhalde. Daha ilk bölümde Dexter'ın kaza yapması bu sezonun iyi olacağının habercisi gibiydi. Dexter Morgan'ın en şanssız dizi karakterlerinden birisi olduğunu da bu sezonun sonunda daha iyi anlamış oldum. İstisnasız her bölümde başına gelen aksaklıklardan dolayı çekmediği kalmadı Dexter'ın.

2.sezondan hatırladığımız Frank Lundy'nin emekli olduğunu ve yıllardır aranan bir katili bulmak amacıyla Miami'ye geri döndüğünü öğreniyoruz. 2.sezonun sonunda Debra'yla ilişkilerini yarıda kesip işine dönmüştü Lundy ve onun geri dönmesi de en çok Debra'yı etkiledi tabii ki. Anton'la yeni bir ilişkiye başlayan Debra, Lundy'nin geri dönmesine karşı koyamayarak tekrar Lundy'nin kucağına atar kendini. Ve bunu Anton'a açıkladığında ise Lundy'le yeni bir ilişkiye yelken açmış olurlar. Artık Debra için her şey daha güzeldir. Olması gerektiği gibidir. Bir problem yoktur. (mu acaba?)

Debra ve Lundy bir silahlı komploya kurban giderler. Lundy'nin ölümünü an ben an seyreden Debra ağır yaralanır. Bu durum Debra'yı derinden etkiler. Lundy'nin katilini bulmak için hırslanır.

Bu olay haricinde, Lundy'nin yıllardır peşinde olduğu "Üçlemeci Katil" olarak adlandırılan kişi üzerine kurulu 4.sezon. Bölümler ilerledikçe Üçlemeci'yi Dexter'ın masasında görme isteğimiz hat safhaya ulaşıyor. Dexter Üçlemeci'yle yakın arkadaş olup avına sinsi sinsi yaklaşadursun, izleyiciler olarak bizim de heyecanımız her yeni bölümde gittikçe artıyor. Neyse ki sezon finalinde olay noktalandı da biz de derin nefes almış olduk. Şunu da eklemek gerek: Dexter ilk defa bir masumu öldürüyor bu sezonda. Tabii ki yanlışlıkla olur ama bu durum Dexter'ı etkiler çünkü Harry'nin kurallarının dışına çıkmıştır.

Dexter'ın öldürmek için en çok uğraş verdiği kişi Üçlemeci kod adlı Arthur Mitchell'dir aynı zamanda. Kendisini Kyle Butler olarak tanıtarak giriyor Üçlemeci'nin hayatına ve sezon finaline çok az bir süre kala da Dexter'ın gerçek kimliği açığa çıkıyor. Arthur'la Dexter'ın karşı karşıya geldiği "Hello, Dexter Morgan" adlı sezon finalinden bir önceki bölüm, sezon finalinin ne kadar dolu dolu geçeceğinin özetiydi bir nevi.

Öyle de oldu. Sezon finalinde beklediğimiz birkaç şeyin olması dışında, beklemediğimiz başka bir şey daha oldu. Bittikten sonra uzun bir süre etkisinden çıkamayıp ekrana aval aval bakmamızı sağlayacak türden bir şey hem de.

Rita ölüyor, evet. Hem de Dexter'ın uzun bir süre Üçlemeci'nin peşinde gezip onu öldürdükten sonra normal hayatına dönebileceğini düşündüğü anda. Bir de ne görelim, küvetteki Rita'nın cansız bedeni. Peki kim öldürmüş? Dexter'ın gerçek kimliğini ortaya çıkaran Üçlemeci.

Yıkılır Dexter. Harrison'ı kucağına alıp gözlerinin dolduğu sahne eminim birçok Dexter izleyicisinin de gözlerinin dolmasına sebebiyet vermiştir. Ayrıca Harrison'ın yerde kan gölünün ortasında oturup ağladığı sahne de bizlere Dexter'ın küçüklüğünü hatırlatması açısından son derece önemliydi.

Son olarak birkaç şey daha söylemek gerek.

Miami Metro'da Dexter'ın ekip arkadaşı olarak tanıdığımız Quinn'in sevgilisi Christine adlı kadının, Üçlemeci'nin kızı olduğu gerçeği izleyicileri tamamıyla ters köşeye yatırmıştır. Ayrıca Lundy'nin ölümüne sebep veren silahlı saldırıyı gerçekleştiren kişi de bu kadındır. Quinn için de son derece beklenmedik olan bu olay sezonun ilginç yanlarından biriydi. Christine'nin hapse girmemek için initiharı göze aldığını da hatırlatmakta yarar var. Amacı babası Arthur Mitchell'i korumaktı ama başarılı olamadı.

Bir diğer ilginç nokta ise Maria Laguerta ve Angel Batista'nın evlenmeleri. Sevgili olarak devam etmeleri taktirde aynı çalışma ortamında bulunamayacaklarının kendilerine izah edilmesi sonucunda evlenmeye karar verdiler, hatta bu olay çok hızlı bir şekilde cereyan etti ve şahit olarak da Dexter'ı uygun gördüler. Angel'in, Dexter'ı apar topar iş yerine çağırışı ve Dex'in verdiği tepki ise görülmeye değerdi.

Masuka ise gene diziye renk katmaya devam ediyor. Özellikle Debra'yla atışma sahneleri ayrı bir güzel.

Böylelikle diziyi yarılamış oldum. Önümde 4 sezon daha var, bu sevindirici. Bundan sonraki sezonları merak etme katsayım ise bir hayli artmış durumda.

4.sezon gözümde 2.sezonu da geride bıraktı ve şu anlık sezon sıralamam şöyle: 4 - 2 - 1 - 3

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Dexter
« Yanıtla #17 : 17 Şubat 2014, 20:25:33 »
Henüz izlemeyenleri üzebilecek bilgiler içermektedir. (5.sezon)

Önceki sezonlara oranla 5.sezonu daha kısa bir süre içerisinde bitirdim. Bunda konunun sürükleyici olmasının yanı sıra, izlemek için bolca vaktimin olmasının da etkisi var tabii.

Geride kalan dört sezona da umutla başlamıştım lakin 5.sezon için bu durum geçerli değildi. Koskoca diziyi yarıladığım esnada gerçekleşen olay, beni dizinin geleceği konusunda karamsarlaştırmıştı. Rita'nın ölümünden bahsettiğimi tahmin etmişsinizdir. Rita'sız Dexter eksik kalacak gibi gelmişti bana. Hem karakter bazında, hem de dizi.

Senaristler ben ve benim gibi düşünen birçok dizi hayranını şaşırtacak bir senaryo hazırlamışlar 5.sezona. Rita'yı tamamen unutmamızı sağlayamasalar da, Lumen adlı karakterle buna çok yaklaştıklarını itiraf etmeliyim.

Daha ilk bölümden itibaren Dexter'a musallat olan bu bağyan, sezon finaline dek büyük bir aşama kaydetti ve bir anda onu izlemekten çok keyif aldığımı fark ettim. Özellikle Dexter'la çok iyi bir ikili oldular ve birbirlerine de oldukça yakıştılar.

5.sezonun ağırlıklı konusu "Varildeki Kızlar Davası"ydı. Dexter, üstün iz sürme yeteneği sayesinde sorumlu kişiyi bulup masasına yatırıyor. Boyd Fowler adlı bu adamı tam öldürdüğü esnada bir kadının kendisini gözlediğini fark ediyor. Bu kadın, 5.sezonda çok önemli bir rolü olan Lumen.

Bir süre sonra bu olayın tek sorumlusunun Fowler olmadığı, ona yardım eden dört kişi daha olduğu ortaya çıkıyor. Lumen'in de yardımlarıyla bu adamları tek tek tespit eden Dexter, hem öldürme arzusunu yerine getirerek kendisini tatmin ediyor, hem de Lumen'in intikamını almış oluyor. Çünkü Lumen diğer on iki kadın gibi öldürülmedi, o on üçüncü kadın ve Dexter sayesinde tekrar eski hayatına dönebildi.

Ama durum böylesine basit bir şekilde ilerlemiyor elbette. Dexter'ın çok daha önemli dertleri var.

Rita'nın ölümünden sonra yaşadıkları evden ayrılan Dexter ve çocuklar, Debra'nın evine sığınırlar. Astor'ın bitmek bilmeyen ergen davranışları Dexter'ı çileden çıkarsa da, bunun için kökten bir çözüm bulamaz. Astor, annesinin ölümü için Dexter'ı suçlamaktadır. Cody ise aksine Dexter'ı her zamanki gibi çok sevmektedir.

Büyük bir karmaşanın içine sürüklenen Dexter'ı ise yine Astor kurtacaktır. Onu sevmediğini söyleyen Astor, artık anneannesi ve dedesinin yanında kalmayı tercih ediyor. Cody her ne kadar istemese de, Dexter'ın da söylediklerini düşünmesiyle birlikte, en doğru kararın ablasının yanında kalması olduğuna karar veriyor. Astor ve Cody'nin gidişiyle birlikte iyice yalnız kalan Dexter, Harrison'la baş başa kalıyor ve bu sayede de Dexter'ın ne kadar sevimli bir baba olduğunu görmüş oluyoruz.

Bir süre sonra Harrison'a bir bakıcı gerekiyor, Debra ve Dexter ikilisi bu konuda ince eleyip sık dokuyorlar ve sonunda Harrison'a göre bir dadı bulabiliyorlar.

Dexter'ın sorunları bunlarla da sınırlı değil üstelik.

Uzun zamandır gözleri Dexter'ın üzerinde olan ekip arkadaşı Quinn, Dexter'ı takip edeyim derken az kalsın işinden oluyordu. Bununla da akıllanmadı ve Stan Liddy adlı adamı Dexter'ın peşine taktı. Bu da son ve en büyük hatası oldu. Debra'yla bir ilişkiye yelken açması sonucu Dexter'a olan ilgisini kaybediyor Quinn, hem de Liddy'nin Dexter hakkındaki tüm gerçekleri ortaya çıkardığı bir anda. Her ne kadar Dexter'ın sırrı biz izleyicilerde saklı olsa da, ve onu çok sevsek de, Quinn'in durumuna da üzülmeden edemedim. Az kalsın Liddy cinayeti üzerine kalacaktı fakat bunu Dexter önledi. Quinn'in sonunun da 2.sezondaki James Doakes gibi olmasından korkmuştum hatta ama güzel bir şekilde sonuca bağlandı bu olay. Quinn artık Debra'ya aşık ve Dexter'a da büyük bir iyilik borcu olan adam.

Jordan Chase adlı adam bu beş kişilik katil grubunun sonda kalan üyesiydi. Kendisinin TV yıldızı olması sebebiyle tüm gözler onun üzerinde olduğundan, Dexter ve Lumen'in daha da dikkatli olmaları gerekiyordu. Neyse ki bu iş de halloldu ve sezon finalinde Jordan da ortadan kalktı. Fakat sezonun kırılma noktası da tam bu esnada yaşandı.

Debra gibi işine aşık bir dedektifin karşısındaki perdenin arkasında yer alan "yasa dışı kahramanlar"ı serbest bırakması olacak şey değildi. Seride beni en çok şaşırtan kısım bu sahne oldu. Biraz zorlama gibi miydi, yoksa normal bir davranış mıydı Debra'nınki, bilemeyeceğim...

5.sezon çok güzeldi evet, fakat sezon finalinde Lumen'in gidişi beni çok üzdü. Dexter'la birlikte ne de güzel olmuşlardı. Eğer Lumen kalsaydı 5.sezon en sevdiğim derdim fakat şimdi diyemeyeceğim. Yine de Lumen'in hatırına, sıralamamı şu şekilde yapacağım:

4 - 2 - 5 - 1 - 3

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Dexter
« Yanıtla #18 : 27 Mayıs 2014, 21:38:29 »
İzlemediyseniz okumayın, çok fazla spoiler var. (6.sezon)

Altıncı sezonu bitireli birkaç hafta oldu fakat hakkında yeni yazma fırsatı buluyorum. Zihnimi yoklayarak sezonun önemli olaylarını hatırlamaya çalıştım birkaç dakika. Şimdi şöyle kısaca bi sezon analizi yapacağım.

Öncelikle Dexter dizisi için hayati öneme sahip bir spoiler yemiştim birkaç ay önce, o olayın bu sezon gerçekleşeceğini biliyordum. Elbette Debra'nın, Dexter'ı iş üzerinde yakalamasından bahsediyorum. Bunun bilinciyle başladım sezona.

Eşi Rita'yı kaybetmesinin üzerinden bir hayli zaman geçmiş olan Dexter, oğlu Harrison ile birlikte günlük rutin hayatına devam etmektedir. Bir yandan Harrison'la ilgilenirken, diğer yandan nerede kan varsa orada biterek işinin yükümlülüklerini icra etmektedir. Evet, kan demişken, bu sezon, geride bıraktığımız diğer sezonların tümünden daha kanlıydı. CNBC-e dergisinin eski sayılarından birinde ön bilgi olarak okumuştum bunu sezon öncesinde. Okumasam bile, bu gerçeği görmem zor olmazdı tabii ki.

Her sezonda farklı bir konu işleyen Dexter dizisinin doğal olarak bu sezondaki konusu da farklıydı. on ikibölüm boyunca ağırlıklı konumuz "Kıyamet Güncü Katiller" idi. Biraz daha açacak olursam eğer, "din" temalı bir sezon izlemiş olduk.

İncil'den yola çıkarak, bir profesör ve öğrencisi Kıyamet Günü'nün yaklaştığını söylüyorlar ve bu doğrultuda İncil'de yazanları resmettikleri bir dizi cinayet planlıyorlar. Planlamakla da kalmıyorlar, bir bir hedeflerine doğru ilerliyorlar. Henüz 6x1'de sıra dışı bir cinayete imza atmış olan bu ikili, izleyicileri gelecek bölümler konusunda iyiden iyiye meraklandırmıştı. Açıkçası ben de epey merak etmeye başlamıştım sonraki cinayetleri ve her bir cinayetle de şaşkınlığım biraz daha arttı. Bunlar delirmiş olmalı, dedim kendime. Tanrı'ya inanan kişilerin böylesine akılalmaz cinayetler işlemeleri çok da normal değil çünkü.

Fakat sezon finaline yaklaştığımız sırada öğrendik ki, "katiller" değil, yalnızca "katil." Yani Debra önderliğindeki ekibin aradığı iki kişi olmasına rağmen, profesörün yıllar önce öldüğünün ortaya çıkması sonucu, katil sayısı 1'e düşüyor. Yani Travis adlı "Kıyamet Güncü Katil", ölen profesörüyle konuşuyor bir nevi. Halüsinasyon görüyor sürekli. Bu sahnelerin gerçekliği kanıtlandığında izleyici afallasa da, hemen aklımıza tüm bölümlerde karşımıza çıkan Dexter'ın halüsinasyonu Harry Morgan geldiği ve bu durumlara alışık olduğumuz için çok da takılmıyoruz.

Miami Metro Departmanı'nın peşine düştüğü katil Travis'i, Dexter da kendi amacı için yakalamak istemektedir. Bu yüzden her an ekibin bir adım önünde ilerlemektedir. Ekipten önce Travis'i masasına yatırmak için yanıp tutuşmaktadır Dexter. Aslında ona birkaç şans da verir lakin Travis tüm bu şansları teper. E Dexter da haliyle son çaresine başvurur. Bu yolda ilerleyen Dexter, sezon finalinde oğlu Harrison'ı büyük bir riske atacaktır. Harrison'ın geleceğine dair herhangi bir bilgi bilmediğimden, ister istemez endişelendim.

Ateist olduğunu bildiğimiz Dexter, oğlu Harrison'ı nasıl yetiştirmesi gerektiğine karar veriyor bu sezonda. Bolca iç hesaplaşma ve Tanrı'yı sorgulama durumu mevcut. Nihayetinde Harrison'ın din kavramını öğrenerek büyümesine karar kılyor. Din üzerinden ilerleyen bu sezonda Dexter'ın çok yakın bir arkadaşı oluyor. Tıpkı üçüncü sezondaki Miguel Prado gibi. Peder Sam adlı bu adam ile Dexter'ın yakınlığı artıyor. Tabii bunda Dexter'ın, Peder Sam'in suçsuz olduğunu ortaya çıkarmasının da payı var. En azından Sam, eski Sam değil ve kendini dine adamış durumda. Ama ölümüyle birçok kişiyi de üzdüğü bir gerçek. Böyle bir ölümü hak etmedi bence.

Bunlar haricinde çok önemli bir nokta daha var. Debra, kardeşi Dexter'a ilgi duymaya başlıyor sezonun sonlarına doğru. Psikoloğunun da payı var tabii böyle bir şeyin ortaya çıkmasında. Bu birçok izleyiciyi afallatan bir olay olmasının yanı sıra, bana biraz da gereksiz ve zorlama gibi geldi. Olmasaydı da olurdu, dedim.

Birkaç değişiklik de Miami Metro Departmanı'nda gerçekleşiyor. Debra bir kez daha terfi alıyor ve komiser olarak ekibin başına geçiyor. Tam bu esnada da sevgilisi Quinn'le ayrılıyorlar. Quinn'in yeni ortağı da Angel oluyor. İlk başlar da güzel bir ikili olduklarını düşünsem de, Quinn'in su koyvermesi sebebi ile zamanla araları açılıyor. Hatta Angel, Quinn'in yüzünden ölümden dönüyor. Debra'nın yerine de ekibe Anderson adlı siyahi bir adam katılıyor. Debra ile sevgili olabileceklerini tahmin etmiştim, ama yanıldım.

Dördüncü sezonda izlediğimiz "Üçlemeci" dosyası bir anlığına yeniden açılıyor ve Dexter sırf bu yüzden Nebraska'ya bir kaçamak yaparak Üçlemeci'nin oğlunu buluyor. Bu yolculuk, başına birçok iş açsa da, yolculuk esnasında Dexter'ın kardeşi Rudy'nin bizlere halüsinasyon şeklinde eşlik etmesi güzel bir nostalji oldu. İlk sezonu hatırladık birden. Dexter, Miami'ye döndüğünde Rudy'nin gidip yerine tekrar Harry'nin halüsinasyon olarak görünmesi ise hoş bir detaydı.

Masuka yine o bildik Masuka. Kendisine stajyerler tutuyor ve onları cinayet masasında eğitiyor. Bunun sonucunda da ortaya izlemesi keyifli sahneler çıkıyor. Bir de o klasik gülüşünü duyduk mu, tadına doyum olmuyor.

Bir zamanların ünlü seri katili "Diş Perisi"nin yaşlanmış olarak Miami'ye gelmesini ve Dexter'ın da onu öldürdüğünü söyleyeyim son olarak. Yıllar boyunca adaletten kaçan katilin Dex'ten kaçamadığını görünce biraz tebessüm ettim açıkçası.

Karman çorman olmuş olabilir ama altıncı sezon böyle geçti. Yedinci sezonda bambaşka bir Dexter ve bambaşka bir Debra göreceğimizi tahmin etmek çok zor değil.

Şimdi sezon sıralamamı yapayım: 4-2-5-1-6-3

Son iki sezon, bitecek diye üzülmeye başladım şimdiden. Neyse, yedinci sezona başlayalım bakalım...

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Dexter
« Yanıtla #19 : 15 Ekim 2014, 18:47:16 »
Henüz izlemediyseniz okumanız tavsiye edilmez. (7.sezon)

Kısaca söylemek gerekirse: En sevdiğim Dexter sezonu kesinlikle 7.sezon oldu.

Birkaç hafta oluyor sezonu bitireli. Bitirdikten hemen sonra sıcağı sıcağına bir yorum yazsaydım daha iyi olabilirdi tabii ki fakat yine de sezonun önemli olaylarını unutmuş değilim.

Hep merak ediyordum, Debra ağbisi Dexter'ın bir seri katil olduğunu öğrendiğinde ne tepki verecekti? Bu gerçeği bilerek onunla nasıl yaşayacaktı? Yoksa kabullenmeyip onu adalete teslim mi edecekti? İşte bu sezonda bu çok merak ettiğim sorularıma cevaplar buldum ve kesinlikle de tatmin oldum.

Debra'nın 6. sezonda Dexter'a aşık olmasını ilk başlarda garipsemiştim fakat daha sonra "neden olmasın?" diye sordum kendime ve olmaması için herhangi bir mantıklı cevap bulamadım. Aşk bu, ne zaman ve nasıl olacağı belli olmaz. Kime olacağıysa asla. Nitekim bu gerçeği kabullendikten sonra 7. sezondaki senaryo çok daha tutarlı bir hale geliyor.

Bu sezonu en sevdiğim sezon ilan etmemin başında elbette ki Hannah McKay geliyor. Yvonne Strahovski'nin oynadığı karakter oldukça çekiciydi. Dexter'la olan ilişkileri biraz hastalıklı başlasa da, zamanla düzene gireceğini düşünüyordum. Fakat finale doğru işler hiç de umduğum gibi gitmedi ve Debra ile Hannah'ın aralarının açık olması sebebi ile, Dexter tam olarak istediğini elde edememiş oldu. Oysa ki onları mutlu olarak görmek bir seyirci olarak beni sevindirirdi.

Hannah'ın yanı sıra bir karakter daha vardı bu sezona güç veren ve keyifle izlememi sağlayan: Isaak Sirko. Çok sağlam bir karakter yaratmış senaristler lakin çok da çabuk harcadılar. Sadece dokuz bölümde izleyebildik kendisini ama diziye bıraktığı iz büyüktür kanımca. Ölmesine yakın gay olduğunu öğrenip bir şok yaşasak da, karakteri itibarıyla birçok Dexter izleyicisinin kalbinde taht kurmuş bulunmakta. Özellikle ölmeden önceki Dexter'la olan son diyalogları mükkemmeldi, çok doğru tespitlerde bulundu ve fikirleri ile beni etkiledi.

Sezonun en önemli olaylarından biri ise hiç şüphesiz Maria LaGuerta'nın ölümü idi. Geçen sezonda kilise enkazında bulduğu kan lamınının peşini bırakmayan ve bu sezon boyunca da bunun izini sürerek Dexter'ın Liman Koyu Kasabı olduğunu ve aslında Doakes'un suçsuz yere öldüğünü kanıtlamaya çalışan LaGuerta'yı finalde çok acı bir sürpriz bekliyordu... Aslında onu değil, tüm izleyicileri. Kardeşi ve aynı zamanda aşık olduğu adam konumundaki Dexter'ı korumak adına Maria'yı kendi silahıyla vuran Debra, inanıyorum ki bunu çok kolay atlatamayacak. Dexter yüzünden sürekli bir düşüş yaşayan Debra kelimenin tam anlamıyla dibe vurmuş  durumda. Bu sebepten dolayı 8. sezonda nasıl bir ruh hali içerisinde olacağını şimdiden merak etmeye başladım.

Sezonun en etkileyici sahnesi benim için sezon finalinin son üç dakikası idi. Dexter ve Debra'nın arka arkaya yürüdükleri ve içlerinde fırtınalar koptuğu halde dışlarına hiçbir şey yansıtmadan partiye katılmaları beni çok etkiledi. Zaman zaman açıp izliyorum hatta o son sahneyi.

Parti demişken, Angel'in emekli olduğunu ve kendisine bir mekan açtığını da belirtmek gerek. Artık bu işlerden elini eteğini çeken Angel Batista'nın son sezonda mesleğe döneceğiyle ilgili bir his var içimde. Bekleyip göreceğim. Açıkçası onsuz ekip eksik kalır.

Tüm bu olaylara nazaran nispeten daha önemsiz bir şey daha yaşandı, o da şuydu: Louis'in ölümü. Geçen sezondan itibaren Dexter'a musallat olan ve gün geçtikçe sınırlarını zorlayan Louis'in gidici olduğunu anlamıştık az çok fakat bunun Dexter'ın elinden değil de, Isaak Sirko ve adamlarının elinden olması şaşırtıcı idi. Ama nihayetinde öldü ve Dexter da rahat bir nefes almış oldu.

Son olarak, Quinn'in bu sezondaki birçok davranışını tasvip etmiyor ve yeni sezonda düzelmesini, en azından eski klasik Quinn olmasını temenni ediyorum. Masuka için bir eleştirim yok, o herzamanki gibi neşeli ve senaryo gereği zaman zaman izleyiciyi de neşelendirmeyi beceriyor.

Artık önümde tek bir sezon kaldı, sonra Dexter yok... Şimdiden üzülmeye başladım. Hem zaten son sezon için en kötüsü diyorlar, finali ise felaketmiş. Ama bilmiyorum, izleyip karar vereceğim elbette fakat en azından birkaç ay daha izlemeyi düşünmüyorum.