Kayıt Ol

+18 Mavi Kurt Ruhu +18

Çevrimdışı yuno44907

  • **
  • 127
  • Rom: -1
    • Profili Görüntüle
+18 Mavi Kurt Ruhu +18
« : 03 Haziran 2009, 21:24:20 »
Hikaye hakkında Mavi Kurtların Geçmişi
Mavi kurtların gezegeni olan yunois'i SAM'liler tarafından işgal edildi. Pek çok kurt öldürüldü. Öldürülemeyenler zayıflatıldıktan sonra Dünya'ya fırlatıldı. Bunlardan biri MasterMind'di. MasterMind diğer kurtları toplarsa yunois'i geri alabileceğini düşünüyordu. Duygu yoğunluğundan kaynaklanan göz yaşlarıyla vakit kaybetmeden çalışmaya başladı. O duygulardan nefret ederdi. Duygular zayıflıktı. En son 8 yaşındayken ağlamıştı. Ve şimdi lanetler yağdırarak ağlarken şu 4 kelimeyi tekrarlıyordu, "İntikam. Ben onlardan zekiyim."

Mavi kurtlar belli bir aşamadan sonra yok edilemez oluyorlardı. Onlar zayıflatılıp Dünya'ya atılanlardı. Zayıflatılmak ruhlarından bir parçayı söküp alıyordu. Onların ruhu iyileşebilirdi ama ruhları parçalandığında hafızalarını da kaybediyorlardı. İleriki bölümlerde ölümsüz bir mavi kurdun ölümsüzlüğünü daha iyi anlatacağım, şimdi gizemli kalması daha iyi.

Mavi kurtların Dünya'da bulunması zayıf insanlara çok zarar veriyor ve Dünya'daki güç dengesini mahvediyordu. MasterMind'in yunois'e geri dönmek istemesinin bir nedeni de buydu. Şimdi hafızasını kaybetmiş ve belki de kendisinden daha güçlü olan mavi kurtları bir araya getirmeye çabalayacak ve muhtemelen başarısız olacaktı.

Çevrimdışı yuno44907

  • **
  • 127
  • Rom: -1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mavi Kurt Ruhu
« Yanıtla #1 : 06 Haziran 2009, 14:22:26 »
1 Shok'un ilk günü
Shok genç ve deneyimsiz bir savaşçıydı ama SAM'liler tarafından öldürülemeyecek kadar güçlüydü. Onu da baygın bir şekilde Dünya'ya bıraktılar. Zayıflatma işlemi sırasında hafızasını ve ruhunun büyük bir bölümünü kaybetti. Belki de kişiliği değişmişti ama o bunu bile hatırlamıyordu.

Ayıldığında bir binanın tepesindeydi ve 14 yaşlarında yeşil kısa saçlı esmer bir kız onu izliyordu. Ayağa kalktı. O ayağa kalkarken kız biraz ürktü çünkü Shok 220’ cm boyundaydı ve çok kaslı bir yapıya sahipti. Kızın endişeli bakışları kurtadamın hafif gülümseyişi ile son buldu. Bir süre birbirlerini süzdüler. İkisi de böyle bir yaratığı ilk kez görüyordu.

Ve çekinmeden başladılar konuşmaya.
"İlginç, adımdan başka bir şey hatırlamıyorum." dedi Shok düşünceli bir ifade ile.

Kız gülümseyerek cevap verdi, "Hafızanı kaybettiğini de hatırlıyorsun."

Shok bu sefer sadece bakışlarıyla değil ağzıyla da gülüyordu. O gülünce kız da güldü. Kızın bu kadar sakin olması ilginçti. Shok bu güzel ve şirin kızdan hoşlanmıştı.

"Peki o zaman, bana buraya nasıl geldiğimi anlatır mısın?" dedi Shok. Burası ona evi gibi his ettirmiyordu. Kız gökyüzünde bir ışığın belirdiğini ve onun o ışığın içinden düştüğünü anlattı.

Shok bunun bir portal olabileceğini düşündü. "Anlıyorum. . ." dedi kenarda küçük saksılarda duran bitkilere bakarken. "Biraz da kendinden bahset." dedi Shok. Kız ona bu binada oturduğunu söyledi sadece. Sonra kız gitti ve Shok yeniden uyudu.

Hava karardığında kızın uzaklaştığını his edip uyandı. Nereye gittiğini merak ediyordu. Uykulu uykulu takip etti onu. Keskin duyuları ve tırmanma yeteneği bu takibi çok kolaylaştırdı. Daha sonra o küçük kız gibi kokan yaratıklar fırladı pek çok yerden. Bir çeteye benziyorlardı. Burası çok garip bir gezegendi. Her yerde binalar vardı ama gökyüzü azıcık kararınca binalara aldırmadan her yer çetelerle dolmuştu.

Yaratıklardan biri küçük kızı yaraladı. Shok hemen dövüşün ortasına atıldı. "Neler oluyor?!" diye sordu aceleyle yeşil saçlı kıza.

Küçük kız, "Sonra anlatırım." dedi. Shok sayısı iki elinin parmaklarını geçmeyen yaratıkların hepsine aynı anda elektrik akımı vererek birkaç saniyede öldürdü. Yeşil saçlı esmer kız saldırıdan korkup geriye atlamıştı. Shok bunlara hiç bir anlam veremiyordu.

Öfkeyle kıza bağırdı, "Burada neler oluyor?"

Kız öncekinden daha çok ürküyordu şimdi. "Sana benzeyen diğer varlıklardan farklı kokuyorsun, o serseriler de farklı kokuyordu. Cevap versene!!" dedi Shok giderek artan merakından kaynaklanan öfkesiyle.

"Sadece beni burada istemediler tamam mı!" dedi kız ağlayarak uzaklaşırken.

Shok onu merakla takip etti. Kız koşarken arkasına bakıyordu. Kız takip edildiğinin farkındaydı, Kurt onun takip edildiğinin farkında olduğunun farkında ve kız ayrıca onun, onun takip edildiğini fark ettiğini bildiğinin farkındaydı(Cümleden ne anladınız?). Bu şekilde birbirlerinden haberdar bir kovalamacanın ardından kız bir binaya girdi. Kurt, kız ile arasında kızın sakinleşmesi için büyük bir mesafe bırakmıştı. Bu nedenle kızın ardından binaya girmesi uzun sürecekti. Bina, binalar. Ne çok bina vardı bu gezegende. Hiç beğenmemişti bu kalabalık yeri. Binaya biraz yaklaşmışken küçük kızın çığlığını duydu. Bacakları endişeden kaynaklanan hızla hareket etti ve anında kızın içinde bulunduğu evdeydi. Uçuyor muydu ne? Uçabilirimiydi ki, onu da hatırlamıyordu.

İçeri girdiğinde kılıçlı ve küçük kız gibi kokmayan ama ona benzeyen bir varlıkla karşılaştı. Onu ilgilendiren şey nasıl göründükleri değil sadece silahları ve kokularıydı. Kızın ise sol kolu kopmak üzereydi. Kılıç ile feci şekilde yaralanmıştı. "Acımış olmalı." dedi pis pis sırıtarak ev sahibi yani kılıçlı adam.

Shok onu önemsemiyordu. Önemli olan merakıydı. Sadece, "Neden farklı kokuyorsunuz?" dedi.

Ev sahibi "Defol git ucube!" diye bağırırken kılıcını Shok'un karnına saplayarak cevapladı soruyu. Kılıç sadece bir kaç santim derine inebilmişti. Shok etinden kılıca doğrudan bir akım verince öldü ev sahibi. Ne saçma bir gezegen burası diye düşünerek isyan etti.

Cesetten gelen sese baktığında kızın cesedi yediğini gördü. "Nesin sen? Bir çeşit hastalık mı?" dedi şaşkınlıkla.

Kız bir an durdu. Kurdun onun bir yamyam olduğunu öğrenmesinden korkmuştu. Bu nedenle sürekli Shok’dan kaçmıştı. Söyleyecek bir şey bulamıyordu, her şey ortadaydı. Yemeye devam etti.

Kendi türünü yiyen kız oldukça tiksinç görünüyordu. Kurtadamlar bile kendi türlerini yemezken bu yırtıcı bile olmayan varlığın kendi türünü yemesi çok saçmaydı. Onu öldürmek istedi bir an. Sonra kızdan nefret etmedi sadece acıdı çünkü yardım etmeseydi kız bir günde iki sefer ölmüş olacaktı. Kız sanki acı çekmişti ya da hala çekiyordu. Ruhu büyük zarar görmüş olabilirdi. Bunu davranışları belirtiyordu. Yalnız hissetmeseydi Shok'la konuşur muydu o terasta? Acı çekmemiş olsaydı öyle kolay ağlar mıydı? Yaşamaktan bıkmış olmasa öyle şuursuzca dövüşüp yaralanır mıydı?

Shok eğilip kıza baktı. Kız ona bakmadı. Sonra ceseti birlikte yediler. En çok karaciğerin tadını beğenmişti Shok. Kız ise daha çok bağırsakları yiyordu.

Çevrimdışı yuno44907

  • **
  • 127
  • Rom: -1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mavi Kurt Ruhu
« Yanıtla #2 : 07 Haziran 2009, 03:33:40 »
2 Shok'un düşüşü
Açtı gözlerini Melisa ve dün iki kere hayatını kurtaran kurtadamı incelemeye başladı. Her ne kadar mavi kurt olarak anılsa da çok azıcık mavi, daha çok beyazdı. Lacivert renkli kaplan çizgileri vardı sırtında ve biraz da kollarında. Bacaklarını pantolonu kapatıyordu. Pantolonu çok sağlam bir şeyden yapılmıştı. Kuyruğu ve boynuzları yoktu. Elleri ve ayakları insansıydı. İnsandan farklı olarak parmakları kısaydı. Bedeni çok sıcaktı ve kısa yumuşak tüyleri gıdıklıyordu. O an onu istedi ama korkarak çekindi çünkü kurtadam çok iri yapılıydı(yanlış anlayın=P).

Shok aslında uyanmıştı ama belli edip kendisine sokulan kızı utandırmak istemedi. Bunlar güzel anlar, bu duygular güzel duygulardı. Anı bozmamalıydı. Hem kendisi hem onun için.

Dün uyumadan önce, ev sahibini yedikten sonra küçük kız Shok'a adını sormuştu. Shok soruyu cevaplamıştı ama kızın adını sormamıştı. Kız bunun üzerinde durmayıp, "Benimki de Melisa." diyiverip söylemişti adını. Böylelikle iyice tanışmışlardı. Shok onu çok merak ediyordu fakat geçmişi hatırlayıp ağlar filan diye soru sormamıştı. Kızın çok acı çektiğini düşünüyordu. En azından ailesi yoktu küçük kızın. Kız ise Shok hakkında Shok'un hatırladığı her şeyi afacan bir çocuk gibi sorup öğrenmişti.

Buzdolabından ev sahibinden kalanları çıkarıp yediler. Shok yumurta yedi ve süt içti. Kız ise sadece cesedi yiyordu. Onlar yemeklerini yerken binaya yanık ve o kız gibi kokan bir şeylerin yaklaştığını fark etti Shok. Kıza saklanmasını söyledi ama kız gitmedi. Kız karnı tok olduğu sürece herkesi yenebileceğini düşünmüştü o an.

Hazır olduklarında eve gireceklerdi. 4 kişiydiler. Shok'un dün öldürdüğünü sandığı kişilerden bazılarıydı bunlar. Aynı anda camlar kırıldı. Evet bu bir baskındı. Kurda bir silahla ateş edildi. Bu silahtan çıkan üç parmaklı bir kancaydı. Kanca acı vererek parmaklarını göğse sapladı. Kanca atıldığı silaha bir kablo ile bağlıydı. Silah Shok'un bedenindeki elektriği kancanın parmaklarının yaptığı kısa devre ile bir anlık büyük bir patlama oluşturarak boşalttı. Bu patlama aslında çok büyük bir kıvılcımdı. Bütün bunlar o lanet kanca etine saplandığı anda olmuştu. Shok acının ve şokun etkisiyle kendini kaybedip öne doğru düştü. Düşerken ellerini yere koyup doğrulmak istedi ama kollarının gücü yere yatmasını bile zor engelliyordu. Gövdesindeki kancanın daha derine saplanmasından korkup zar zor dizlerinin üstüne oturabildi.

Kendi elektriği tarafından çarpılmıştı. Bu çok korkunç bir şeydi. Konuşacak hali bile yoktu sanki. Boğazında büyük bir acı seziyordu. Tüm kasları bu ani enerji akışından fena etkilenmiş ve aşırı kasılarak incinmişti. İç organları insanlardan farklı olduğundan yaşayabilmişti. Çok yorgundu ve hissedemiyordu.

Bayılmamak için direndi. Sonra neden diye sordu kendine ve anlamsız direnişi bırakıp uyudu.

Her şey bitti. Belki de öldüm. Onu koruyamadım. O küçük yetim kızı koruyamadım. Hala ne olduğumu bilmiyorum. Daha geçmişimi hatırlamadan öleceğim. Merakımı gidermeden ölmek istemiyorum. Öldüm mü? Neden bu kadar hissizim? Neden bu kadar güçsüzüm. Kendimi hasta gibi hissediyorum.

Bilim adamı heyecanla odaya girdi.

"Bakalım bu gün ne getirmişsiniz. Bir yoma ile bir werewolf, ilginç bir çift. Bu ikisini bir odaya koyup özel hayatlarını incelemek isterdim. Werewolf'a bakılacak olursa şu yeni silah gerçekten işe yaramış. Sanırım tam elektroplax'ından vurmuşsunuz onu. Şimdi onu iyice inceleyelim. Bakalım içinde neler varmış. Gerçekten ilginç bir şeye benziyor."

Neşterini kurdun göğüs kafesine yaklaştırdı. Yeşil kısa saçlı esmer yetim kız ona engel olmaya çalıştı. Çırpınışları zincirleri koparamazdı.

Çevrimdışı yuno44907

  • **
  • 127
  • Rom: -1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mavi Kurt Ruhu
« Yanıtla #3 : 08 Haziran 2009, 01:40:42 »
3 Melisa, zavallı Melisa
Mavi renkli neden böyle?
Çünkü o bir uzaylı ucube!
Onun kanı mavi jöle!?
Onu akıtırken zalimce gülümse!
Merak etme umursamıyor kimse
ama dur!
Gözlerindeki nefreti görmezden gelme!
O bir uzaylı ??ne!?
Peki o neden böyle?
Bunu bilmiyor kimse.
Zayıf düşmüş,
kendini kaybetmiş.
O sadece uzaylı ucube!!!

Shok o gün ölmemeliydi. O gün ölemezdi. Bir şeyler yapmalıydı. Hala baygındı. Hala rüya görüyordu. Hala kendine kızıyordu. Yaratıcıya kızabilirdi ama yaratıcıya inanıp inanmadığını bile hatırlayamıyordu aptal herif. SAM'lilerin onu Dünya'ya postalarken yaptığı zayıflatma işlemi hafızasını ve neredeyse tüm gücünü almıştı ondan. Hadi size bir yüzde vereyim. SAM'lilerin ondan alabildiği güç %95 filandı. Yani aslında Shok bundan yirmi kat güçlüydü. Bir kendine gelse şu odadaki herkesi öldürebilirdi ve o azgın gücüyle onu tutan zinciri, zincire bağlı olan duvarı yıkabilirdi.

Hayır, hiç bir şey yapamazdı. Bunlar için henüz çok erken. O hala çok yorgun. O hala hasta. Şimdi tek yapabildiği soğuk neşter etine dokunduğunda cinsel içerikli rüyalar görmek. Soğuk ve keskin metalin dokunuşları bedenini okşuyor. Bu daha çok bir kaşıntı. Yo hayır, bu cinsellikle alakalı değil, bu kanamakla ilgili. Acı, giderek artan acı. Derine inen neşter.

Shok bedenini yaran neşterin verdiği acılarla sonunda uyandı. Hani elektrik çarpması sinir sistemini ve kaslarını mahvetmişti ya, bu hissizlik bundan kaynaklanıyordu. Bulanık görüntüye bakıp “Hey o benim kanım.” dedi. Bilim adamı ona baktı. Onun gözlerinin içine. Uykulu, yorgun, uyuşuk gözler. “Evet, peki neden mavi ve jöle kıvamında?” dedi bilim adamı. Neden mi mavi? Neden olacak, kan zaten mavidir. Acaba onun ki farklı bir renkte miydi? Doğru, Melisa'nın kanı kırmızıydı değil mi? Sakince “Ben bir uzaylıyım.” dedi Shok. Adam şaşırdı. Sonra mutlu bir şekilde tepinmeye başladı. Eline keşfedilmeyi bekleyen bir beden geçmişti.


Büyük bir istekle yırttı uzaydan gelen werewolf’un göğsünü. Kemiklerin üstündeki tabakayı görebiliyordu. Onun kaburgası yoktu. Göğsünde tek bir kemik vardı. Çelik yelek gibi. Lanet olsun, onun içini nasıl açabilirdi. Shok göğsü açılırken inlemişti. Yüzü ilginç ifadeler almıştı. Terlemişti. “Acıyor lan!” diyerek bağırdı bilim adamına. “Üzgünüm uyuşturucu kullanmayacağım. Sadece yatışman için ereksiyon hapı verdim.”dedi sapık bilim adamı. Shok adamın ne dediğini anlamamıştı. Onun gezegeninde yoktu böyle şeyler.

Adam sapıkça onu biçmeye devam etti. Aşağıya doğru ilerletti yarığı. Bunlar olurken Shok bedeninin tamamını kasıyordu. “Ah! Yapma acıyor!” dedi şok acının ritmine uygun bir ses tonlamasıyla. Adam “Kendini kasarsan elbet acır. Lütfen gevşe ve sakin ol. Bitmek üzere olduğunu düşün. Yoksa sürekli sana az kaldı, bu son filan mı diyim!” dedi öfkeyle. O kasıldığında etini kesmek daha zordu. Nihayet göbeğine ulaşmış, göğüs kemiğinin bittiği yeri bulmuştu. Tek engel o yumuşak, kaygan göbekti. Onu da aşabilirse organlara ulaşabilirdi. Adamın son söyledikleri mavi kurdu iyice korkutmuştu. “Lanet olsun. Ölüceğğm! Burada ölüceğğm.” dedi korku dolu gözlerle bakarken boşluğa.

Umut tükenirken yeniden belirdi. Son kasılmalar kaslarının iyileştiğini gösteriyordu. Artık gücü vardı. Elektrik çarpmasının verdiği yaralar iyileşmek üzereydi. Ayrıca psikolojik zorlanmalar bedeninde yeniden elektrik toplamıştı. Adam neşteri kibarca yeniden saplarken çarpıldı. Çarpılmıştı ama ölmedi. Hala zayıftı Shok. Melisa ise orada, köşede durmuş ağlayarak onu izliyordu.


“Hemen buraya gelin!” dedi bilim adamı koluna çarpan elektriğin verdiği acının öfkesiyle. Odaya doluştu üç kişi. Adam emirler yağdırdı “O ayıldı. Artık onu öldürün. Onu ölmüşken incelemek daha kolay olacak.”. Melisa “Durun, durun!” dedi ve ağlamaya devam etti yada başladı. Bu daha kötü bir ağlayıştı. Bir bıçak göbeğe saplandı. Derin göbeğe. Bu neşterden daha kötü, daha büyük.

Her şey bitmişti. Shok kaybetmişti. Hayatını değil, savaşını. Sanki tecavüze uğramıştı. Şu sapık bilim adamının bir ???iciden ne farkı vardı? Ağzından kan gelmiyordu. Hayır gelmiyordu. İnsan olsaydı gelirdi ama onun anatomisi farklıydı. Ve onlar içeri girdiler. “Durun, hareket etmeyin. Eğer hareket etmezseniz, ölümünüz daha kolay olacak.” dedi içeri girenlerden birisi. Bunlar kurtarıcı meleklerdi. Aslında cezalandırıcı. Ellerinde kılıçları vardı. Kocaman kılıçları. Hala beyaz giyiniyorlardı. Beyaz onlara yakışıyordu ve çabuk kirleniyordu. Onlarda çabuk kirleniyordu zaten. Belki de zaten kirlilerdi.

“Claymore!” dedi bağıran bilim adamı. Sonra o pısırık adam (bilim adamı) ona doğru koşan kızın kafasına vurdu asit şişesini. Eğer duman bombası yapabilirse kurtulurdu. Eline şişeyi aldı ve içine metali attı. Çalkalayacaktı. Kız, başka bir kız onu kesmeseydi. Diğer üçü zaten salaktı. Biri makinalı tüfeğiyle ateş etmeyi başardı. Kızlar vuruldu. Omzundan, öteki karnından. Karnından, midesinden; kurşunlar sırtından çıkana dek. Sonra onları da biçtiler. Odada Melisa, ben ve o beyaz giyinen kızlar kalmıştı. Melisa'ya yaklaştı bir tanesi. Kılıcı kaldırdı. Melisa korktu. Gözlerini kapattı. “Imm, ıhı.” gibi ağlamaya hazırım anlamına gelen sesler çıkarttı. Sonra hızla sallanan kılıç. Benim gözlerim bile zor gördü ki ne kadar iyi bir görme yeteneğim olduğunu hatırlamıyorum. Sonra hızla uçtu Melisa'nın kolu. Tavana çarptı. Duvara da çarptı. Duvardan yere sekti, yerden tekrar tavana. Ben, ben sanırım şok oldum ve bayıldım yada kan kaybından bayıldım. Emin değilim ama çığlık atmıştı sanırım. Çığlıkla karışık ağlamak. . . Çığlık, gözyaşlarıyla birlikte. . .

Çevrimdışı Arlinon

  • ***
  • 456
  • Rom: 14
  • Savaş ve Ateş
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mavi Kurt Ruhu
« Yanıtla #4 : 15 Haziran 2009, 21:26:24 »
Farklı bir üslup, iyi gidiyor. Ama giderek hardcore oluyor sanki. ;D

Çevrimdışı yuno44907

  • **
  • 127
  • Rom: -1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mavi Kurt Ruhu
« Yanıtla #5 : 15 Haziran 2009, 21:59:22 »
Aslında uyarı yapmam lazımdı. Turkfanfic ile eş zamanlı olduğundan oluyo böyle mallıklar.

Çevrimdışı yuno44907

  • **
  • 127
  • Rom: -1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mavi Kurt Ruhu
« Yanıtla #6 : 19 Haziran 2009, 16:24:15 »
4 Yeni bir gün
Âşık mıyım bilmiyorum
Daha bunu anlayamadan öldün
Kimsin bilmiyorum
Bunu sormadım ama sen umursamadan güldün
Seni bilmiyorum
O halde neden ölünce üzüldüm

Bilmiyorum
Tanımıyorum
Anlamıyorum
Hatırlamıyorum
Lanet olsun!

Üzüyorsun
Ağlatıyorsun
Acı veriyorsun
Peki öyle olsun!

Yalnızlık. Melisa artık yok. Artık kimse yok. Ne yapardı Shok yalnız kalınca? Bunu bile bilmiyordu. İçinde büyük bir sıkıntı vardı. Sevdiğini kaybetmenin, tek arkadaşını kaybetmenin, bedeninin deşilmesinin verdiği sıkıntı. . . Sonunda gözlerini açıp bakmak istemediği gerçeklerle yüzleşti. Ne Melisa vardı, ne Melisa'nın bedeni. Kopan kolu bile yoktu. Sadece etrafa saçılmış olan kanı. . . Belki o gelenler onu yemişti. Bu kötü kokan yaratıklar normal kokanları yediğine göre birbirini de yerdi.

O beyaz giyinen kızlar nereden gelmişti. Bunu Shok bilmez, artık ben anlatıyorum. Dünden önceki gün yani Melisa ile beraber ev sahibini yedikleri gün Shok pek çok kişiyi öldürmüştü. Elbette bu yaygarayı herkes duydu. Polis suçluların birbirini öldürmesini umursamazdı. Evet, o ev sahibi de kanunsuzdu. Bu nedenle polis bu işe karışmadı. Claymore ise yamyam yaratıkları, vampirleri, yomaları öldürmeliydi. Üstün duyularıyla onların, bilim adamı ve arkadaşlarının saklandığı yeri buldular. Hatırlarsanız bilim adamı ve arkadaşları Melisa'ya saldırmıştı ve Shok Melisa'yı kurtarıp onları öldürdüğünü sanmıştı. Bir kısmı ölmüştü, bir kısmı yaşayıp iyileşmişti. Sonra Shok ile Melisa'yı işkence yaparak eğlenmek için kaçırmışlardı. İşte orada Claymore devreye girdi ve ortamdaki tüm yomaları öldürdü. Evet, o ölenler başı boş yomalardı. Shok'un öldürdükleri de onların arkadaşıydı. Melisa ise kimsesi olmayan bir yomaydı.

Şimdi Shok'un bu zincirlerden kurtulup belirsizliğe yol alması gerekiyordu. Hareket edecek hali yok iken bu zincirler büyük engeldi ama şimdi kolaylıkla parçalayabilirdi onları. Zincire asıldı. Asılmak yetmedi. Çekti zinciri, bütün kas gücüyle çekti. Olmuyordu. Burada öyle mal mal kalmıştı. Kas gücü yetmiyorsa ruhsal gücünü kullan gibi şeyler hatırladı. Elektrik akımıyla parladı bedeni. Elektrik akarken mavi, patlarken sarıydı. Elektrik kaslarını güçlendiriyordu. Pilli bebek gibi bir şeydi Shok. Zincire asıldı irileşen kollarıyla. Duvar çatladı. Bir daha asıldı. Zincir duvarı parçalayarak fırladı. Shok kafasını yere vurdu tabi. Şimdi diğer zinciri koparmalıydı. Zincirlerden kurtulduğunda artık tamamen özgürdü. Yaşadıkları onu kızdırmıştı. Evet özgürdü. Melisa artık ona ayak bağı olmuyordu. Canı ne isterse yapabilirdi. Ne yapmak istiyordu? Bu gezegeni hiç tanımıyordu. Ruhsal durumu çöküntü içindeydi. İşkence, ölen dost, kendi kendisini yiyen yamyamlar. . . Anlıyordu. Bu gezegende her şey savaşla çözülüyordu.

Acımasızca insanları öldürdü. Öldürdükçe güçlendi, savaşmayı öğrendi. Onların karaciğeriyle beslendi, evet sadece ceset yiyordu artık. Tam bir canavar olmuştu, dizginlenemez bir vahşi hayvan.

Öldür öldürenleri
Onlar katilse hepsi ölmeli
Biz gülümseriz ama ağlar kimileri
O zayıfların kaderi kimin umurunda ki
Hey leş yiyici
Aptal ölü yiyici
Hayvan, leş ???ici
İnan ki doğru yoldasın

Shok’un hikayesi baştan başlıyor.

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: +18 Mavi Kurt Ruhu +18
« Yanıtla #7 : 24 Haziran 2009, 00:55:44 »
Ne yazık ki hiç beğenmedim. Anlatımın vasat, tasvir namına bir iki cümle yakaladım. Onlar da pek doyurucu değildi. "Belki kurgudan kurtarır," diye düşünmüştüm. Ama o da kopuk kopuk ve basit bir şekilde işliyor.

Önerim biraz daha kitap okuman yönünde olacak. Okumadan yazmaya çalışmak, nefes almadan yaşamaya çalışmak gibidir.

Hep olumsuz yönler bulup yüzüne çarpmak değil amacım. Ama gördüklerimi de söylemek zorunda hissettim kendimi. Yanlış anlamaman dileğiyle.

Çevrimdışı voyvoda

  • **
  • 202
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: +18 Mavi Kurt Ruhu +18
« Yanıtla #8 : 24 Haziran 2009, 02:49:38 »
tam bir "deneme"

Çevrimdışı Dúrgonath

  • ***
  • 680
  • Rom: 13
    • Profili Görüntüle
Ynt: +18 Mavi Kurt Ruhu +18
« Yanıtla #9 : 24 Haziran 2009, 14:39:06 »
Başta fena gitmiyodu be.

Çevrimdışı yuno44907

  • **
  • 127
  • Rom: -1
    • Profili Görüntüle
Ynt: +18 Mavi Kurt Ruhu +18
« Yanıtla #10 : 25 Haziran 2009, 03:05:51 »
DarLy OpuS
Sen google'da nikimi mi aradın hee?
Tasvirden nefret ederim. Gereksiz şeyleri yazmam. Okuduğunuz şeyler önemli şeylerdi. Burada önemli olan bu karakterin kişiliğini anlamanız. Yoksa Melisa filan hiç umrumda değil.
Okuyucularsa beğenmiyorlarsa okumasınlar fakat en kötü bölümler ilk bölümler haberiniz olsun.

Şu ilk bölümler bir an önce bitse iyi olacak. Bu nedenle kötü bölümleri hızlı geçiyorum.

Tasvir olsaydı onlarca basmakalıp cümleyle vaktinizi ziyan edecektiniz. Okumayı istediğiniz saçma sapan ve önemsiz detaylar mı gerçekten?

Hikayenin özgün olması için her gerekeni yaptım. Kurgusu çok sıradışı, karakterler sıradışı, evren sıradışı, anlatımı sıradışı daha ne istiyorsunuz?

Sanat sanat içindir!!=P

Lütfen bu konuyu burada tartışalım. . . .

Çevrimdışı Sophié

  • ***
  • 836
  • Rom: 13
    • Profili Görüntüle
    • Sinek Alkışı
Ynt: +18 Mavi Kurt Ruhu +18
« Yanıtla #11 : 25 Haziran 2009, 10:56:53 »
Hikayeni hiçte okumadığımı önce bi belirtmek isterim, şöyle üç-beş paragrafına göz gezdirdim sadece. Ama yazdığın şu sanat sanat içindir cümlesiyle kendinle çelişiyosun. Farkında mısın bilmiyorum.
Asıl tasvirin olduğu yerde basmakalıp cümleler olmaz, bunu da bilmen gerektiğini sanıyorum. Tabi ordan burdan apartma cümleler kullanıyosan o zaman basmakalıp cümleler ifadesi gayet uygun olacaktır.
Kitaplarda ya da hikayelerde yazan hiçbir cümle gereksiz değildir. Her birisi okuyucunun kafasında ortamların ve kişilerin daha gerçekçi oluşmasını sağlar. Açıkçası hiç kimsenin kitap okurken kafasında çöp adamlar dönmesini istediğini sanmıyorum.
Ayrıca okuyucular beğenmiyorsa okumasınlar gibi bir cümle sarfeden adam yazı işinde veya herhangi sanatsal faaliyette ne kadar başarılı olur, başarılı olur mu, şüpheliyim. Eleştiriyi kabul etmeyen insan en fazla yerinde sayar. İstediğin buysa, başarılar. Eğer yorumumu beğenmediysen okuma lütfen : ).

Artık korkuyorum, yakında emeğe saygı +rep falan denicek bu forumda diye.

too much sugar 
tb

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: +18 Mavi Kurt Ruhu +18
« Yanıtla #12 : 25 Haziran 2009, 11:44:44 »
Ece yeterli cevabı vermiş, ama dayanamayacağım malesef.

O nasıl bir cevaptır doğrusu şaşırdım. Hikayelerinize yorum gelmesini istiyordunuz, işte geldi ve verdiğiniz cevap beğenmiyorsanız okumayın. Tamam okumayalım. Yazmayın o zaman buraya da okumayalım. Eleştirilere dayanamıyorsanız zaten hiç yazmayın.
try again fail again fail better

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: +18 Mavi Kurt Ruhu +18
« Yanıtla #13 : 25 Haziran 2009, 15:21:23 »
:D :D Tasvir vakit kaybı. Milyonlar enayi gibi kitap okuyor yahu. Sizin hiçbir şeyden haberiniz yok.

Tebrikler Ece.

Çevrimdışı Hurin

  • ****
  • 1478
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: +18 Mavi Kurt Ruhu +18
« Yanıtla #14 : 25 Haziran 2009, 16:42:31 »
Eskiden fildişi kulelerine çekilmiş yazarlar olurdu. Halkın kendisini anlayamayacak kadar cahil olduğunu, sanatı sanat için yaptıklarını, kimseye birşey anlatma gibi bir dertleri olmadıklarını söylerlerdi. Ancak bu tip yazarlar zaman içinde unutlup bir bir yokoldular. Yuno eğer hareketlerine çeki düzen vermezsen, insanların eleştirilerine saygı göstermezsen sende bu forumun unutulanları arasına girmek zorunda kalabilirsin. Küfürlü yazı yazmak sanat değildir yada istediğin gibi yorum almadığın zaman köpürmen doğru değildir. Senin Bandırma seferine gidiş bileti almanı isteyen çoğu kişi bulunmakta sitede. Lütfen sözcüklerini seçerken dikkatli ol. Etrafını izle insanları gözlemle onların deneyimlerinden yararlan. Sadece acımasızca eleştirme. Yıkıcı eleştiri olabildiği gibi yapıcı eleştiride yapılabilir, bunu sakın unutma. Sana Şeyh Edebali'nin Osman Bey'e öğütlerini yazıyorum umarım bazı çıkarımlar yaparsın ve bu sitede hep birlikte birşeyler yaparız uzun zaman.

Ogul,

Insanlar vardir, safak vaktinde dogar, aksam ezaninda ölürler.

Avun oglum avun.

Güçlüsün, kuvvetlisin, akillisin, kelamlisin.

Ama:

Bunlari nerede, nasil kullanacagini bilmezsen sabah rüzgarinda savrulur gidersin.

Öfken ve nefsin bir olup aklini yener.

Daima sabirli, sebatli ve iradene sahip olasin.

Dünya senin gözlerinin gördügü gibi büyük degildir.

Bütün fethedilmemis gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler ancak senin fazilet ve erdemlerinle gün isigina çikacaktir.

Anani, atani say, bereket büyüklerle beraberdir.

Bu dünyada inancini kaybedersen yesilken çorak olur, çöllere dönersin.

Açik sözlü ol. Her sözü üstüne alma. Gördün söyleme, bildin bilme.

Sevildigin yere sik gidip gelme, kalkar muhabbeti itibar olmaz.

üç kisiye aci:

Cahiller arasindaki alime,

Zenginken fakir düsene,

Hatirli iken itibarini kaybedene.

Unutma ki! Yüksekte yer tutanlar asagidakiler kadar emniyette degildir.

Hakli oldugunda mücadeleden korkma.

Bilesin ki; atin iyisine doru, yigidin iyisine deli derler.

"Ey ogul! Artik Beysin...

Bundan sonra öfke bize, gönül almak sana...

Suçlamak bize, katlanmak sana...

Acizlik bize, yanilgi bize, hos görme sana...

Geçimsizlikler, çatismalar, uyumsuzluklar, anlasmazliklar bize, adalet sana...

Kötü göz, som agiz, haksiz yorum bize, bagislamak sana...

Ey ogul!

Bundan sonra bölmek bize, bütünlemek sana...

üsengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, sekillendirmek sana...

Ey ogul!

Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz...

Sunu da unutma: Insani yasat ki devlet yasasin.

Ey ogul!

Yükün agir, isin çetin.

Allahü Teala yardimcin olsun!"

Lacho Calad!, Drego Morn!
Flame Light! Flee Night!