6 Tek Vücut
Rammstein-Mann gegen mann
Kader üzerimde güldü
Ve bana verdi özgürlüğü.
Sıcak bir yıldıza atılırım,
Cilde çok yakın gözden çok uzak.
Kaderimi kendi ellerime alırım.
Arzum erkekleşti.
Temiz suyun öldüğü yerde,
Çünkü kendini tuz içinde lekeler.
Küçük prensi akılda tutarım,
Kraliçesiz bir kral.
Bir kadın benim hakkımda yanıldığında
Sonra bütün dünyanın kafası karıştı.
Adam adama karşı,
Bir beyefendiye ait cildim.
Adam adama karşı,
Bir tüyün kuşları bir araya toplanır.
Adam adama karşı,
İki sahibin kölesiyim.
Adam adama karşı,
Bir tüyün kuşları bir araya toplanır.
Bütün odaların köşesiyim.
Bütün ağaçların gölgesiyim.
Hiçbir bağlantı kaçırmaz zincirim,
Şehvet arkadan çektiğinde.
Bana hain der cinsim.
Bütün babaların kâbusuyum.
Adam adama karşı,
Bir beyefendiye ait cildim.
Adam adama karşı,
Bir tüyün kuşları bir araya toplanır.
Adam adama karşı,
Fakat kalbim donar bazı günlerde.
Adam adama karşı,
Orada çırpan soğuk diller.
Schwulah
İlgilenmem denge ile.
Parlar Güneş yüzüme.
Fakat kalbim donar bazı günlerde.
Orada çırpan soğuk diller.
Schwulah
Adam adama karşı.
Shok ve Lav. Shok, Lav’ın ailesini yiyerek borçlanmıştı. Borcunu Lav’ın ailesi olarak ödedi. Evet, elbette o kurdun adı Lav’dı. Çok ortak yönleri vardı. İkisi de sapıktı, öldürmeyi seviyordu, başı boştu. Hep bunu yaptılar. Para için öldürdüler. Öldürdüklerini yediler ve bazen de ***. Hatalı ilişkileri devam etti. Nedenini düşünmediler sadece devam ettirdiler. Etrafta onlarca ceset varken buna ne gerek var diye sormadılar. Hiç düşünmüyorlardı. Sanki sürekli kafaları güzeldi ama aslında durum tamamen berbattı. Sıkılıyorlardı. Mutsuzlardı. Kendileri gibi güçlü olanlarla karşılaşmamaya çabaladılar. Sürekli kaçtılar ve saklandılar. Bu hayat çok karanlıktı. Bu yaşamak değildi.
Bir gün yanlış bir bölgeye denk geldiler. Böyle serseri hareketlerin böyle kötü şeylere neden olacağı belliydi. Bu sefer bulundukları yer suç dolu bir bölgeydi. Kumarhaneler, barlar, içinde neler döndüğü anlaşılamayan binalar, maskeli adamlar. . . .
Bir bara oturdu Shok ve Lav. Çok kalabalıktı. Bu serserilerin para kazanıp barda eğlenmekten başka hayatları yoktu. Birbirlerine sataşıyor bazen de kadınlar hakkında konuşuyorlardı. Kadınlar da vardı barda. Onlarsa erkeklerden daha serttiler. Sayıları azdı, erkeklerden daha az. Kendilerini korumak için böyleydiler hiç şüphesiz. Belli ki kişilikleri ve görünüşleri aslında farklıydı.
Shok ve Lav hatalı ilişkilerini vurgularcasına taburelerini karşı karşıya koymuş, bacaklarını birbirlerinin üstüne atmış iki sevgili gibi oturuyorlardı. Pek çok kişi onlara sataşmak istedi ama ucube gibi görünüyorlardı ve bir ucube asla anlaşılamazdı. Kısacası o iki kurtadamdan korktular. O ilginç dövmeler. Her ikisinin de bedeninde. Sanki Şeytan tarafından çizilmişlerdi. Mavi tüyler, mavi renkli kurtadam olmazdı. Boyları uzundu. Sırtları mavi, karınları beyazdı. Shok’un sırtı ve karnı neredeyse aynı renkti fakat Lav’ın bedeninde bu renk farkı çok belliydi.
Adamlardan biri dehşete kapılmıştı. Dövüş çıkacağı kesindi. Yabancılar daima dövüş getirirdi. Çelimsiz bedenlere baktı Ejder ve sırıttı. “Hey, ne o? Korktunuz mu?” dedi gülerek. Gözleri gerçekten gülüyordu. Ejder o ikisinden daha ucubeydi. O simsiyahtı. Uçabilirdi, çok hızlı uçardı. Tüm devlet peşinde olduğu halde kafasına göre gezebiliyordu. Ülkedeki en güçlü varlıklardan biriydi o. 166cm boyundaydı sadece. Sadece küçük bir bedendi. Karnında sağ omzundan sol kalçasına kadar ilerleyen ve içi görünmeyecek kadar derin birbirine paralel 3 yarık vardı. Bu dev yara ile nasıl yaşadığını kimse anlayamıyordu. Ejder’in iç organlarının halini düşünmek ise akıllara zarardı. Bütün bunlara rağmen o yara hiç kanamazdı ve o delice dövüşürken bile acımazdı.
Onun gülümsemesi bunu yapacağı anlamına geliyordu ve o da bunu doğruladı “Bunu sizin yerinize ben yaparım. Şimdi kimler kalıp izlemek ister?”. Yeni gelen yabancılara gıcık olan ama onlarla dövüşmeye cesaret edemeyen grup bir şey demeden dışarıya koştu. Barın sahibi olan kadın pompalı tüfeğini Ejder’in kafasına tuttu ve “Bunu dışarıda yapacaksın değil mi?” dedi anlamsız bakışı ve ses tonuyla. Ejder yerde yuvarlanıp kahkahalar atmaya başladı. Bu kadını ve barını bu nedenle seviyordu. “Yaşamayı gerçekten umursamıyorsun galiba.” dedi Ejder. Ona silah doğrultan bar sahibi “Ölmek umurumda değil.” diyerek cevapladı soruyu. “O halde seni o kadar hızlı öldüreceğim ki hissedemeyeceksin.” dedi Ejder. Sağ elini havada hızla sağdan sola salladı ve havada kırmızı bir kesik oluştu. Bu kesik hızla bar sahibi kadına ilerledi ve kadını iki büyük parçaya ayırdı. Küçük parçalar da vardı ama onları saymadım. Hepsi 1 saniyeden kısa sürmüştü ama kadın ölmemişti. Karnından ikiye bölünmüştü ve çok acı çekiyordu.
Shok ve Lav ise barın boşalmasını fırsat bilip öpüşmeye başlamışlardı. Masaya doğru ilerledi Ejder ve “Hey siz ikiniz. Burası benim bölgem, emirlerime uyun.” dedi. Shok ve Lav, Ejder’i görmezden gelip öpüşmeye devam etti. Belki de görmemişlerdi. Kafaları güzeldi çünkü. İçmeseler bile güzeldi zaten. Ejder öfkelendi. Hiç sabrı yoktu bu adamın. Shok’u tek eliyle kaldırıp fırlattı. Tahta eşyalar zarar gördü.
Lav ona baktı, “Hey, bu yaptığın da ne oluyor şimdi?” dedi sakince. “Burası benim bölgem dedim ??ne! Burada tanrı benim.” dedi Ejder. Lav susmadı “Şu bölge işini hiç anlamıyorum serseri. Ne yapacaksın bu bölgeyi? ???üne mi sokacaksın?”. Lav umursamaz tavırlarla devam etti ve içkisini içti. Ejder yeniden havada kırmızı bir kesik meydana getirdi ve Lav’a doğru fırlattı. Sandalye, masa ve Lav’ın elinden düşen bardak kırıldı.
Lav, Shok’a seslendi “Hey Shok, burada önemli bir sorunumuz var. Şimdi uyumayı bırakıp onunla savaşır mısın?”. Shok sızıp kalmıştı. Lav, Ejder’in ayaklarının dibinde yatıyordu ve hafif yaraları vardı. Ejder gülümseyerek Lav’ı yine tek kolunu kullanarak havaya kaldırdı. Lav ile birbirlerine bakıyorlardı. Ejder gülümsüyordu, Lav’ın bakışları yine anlamsızdı. Lav, Ejder’in yüzüne balgam attı. Ejder tiksindi ve dikkati dağıldı. Ardından Lav, Ejder’in kolunu yakıp ondan kurtuldu. Bileğinden fazlası yanan Ejder yanığı tuttu. Öfkeliydi, çok öfkeli. Sonra Lav ateş topunu hazırladı ve Ejder’e yaklaştırdı. Ejder hızla geri çekildi ve Lav’ın arkasına geçti. Şimdi Lav’ın sırtında derin bir kesik vardı. Lav acıyla bağırdı.
“Yalvarmaya başla çocuk.” dedi Ejder. Lav ondan yavaştı ve Ejder ona çok yakındı. Shok, Lav bağırınca uyanmıştı. Yerde yatarken Ejder’in Lav’ı dövdüğünü gördü. Sadece dövmüyordu, onu neredeyse doğruyordu. Bu herif, kurbanını uzaktan kesebiliyordu. Havada ilerleyen kırmızı şey yapıyordu bunu. O kırmızı şey parmak uçlarından çıkıyordu. Eli insan eli ile aynı olan bu yaratık nasıl sadece çıplak elini kullanarak bu kadar tehlikeli kesikler oluşturabiliyordu? Çok hızlı yaptığından bunu anlayamadı Shok. Sonra o Ejder’in kanlar içinde bıraktığının Lav olduğunu hatırladı. Çok dalgındı ve sarhoştu. Silkinip kendine geldi ve ona saldırdı.
Ejder, Shok onu çarpınca acı ile inledi fakat saldırı bittiğinde eski gücüyle ve hızıyla Shok’a saldırdı. Shok, Ejder onu boğazından tutup havaya kaldırınca onu yine çarptı. Ejder onu uzağa fırlatıp elektrik akımından kurtuldu. Shok’un saldırıları Lav’ı etkilemediği gibi Ejder’i de etkilemiyordu. Lav ise kanlar içinde yerde yatmış dövüşü izliyordu. Elinden gelen bir tek buydu. Shok şaşkınlığı üstünden attı. Herifin Lav’a yaptıklarını hatırladı ve bu öfkeyle ona doğru koştu. Ejder havayı kesen kırmızı şeyle saldırdı. O saldırırken Shok saldırıp onun saldırısını bozmayı denedi. Ejder kolu çarpılınca ıskaladı. Shok artık ona vurabilecek kadar yakındı. Ejder’e saldırmaya devam ediyordu ve o acı içinde inliyordu. Sonra bütün gücüyle yumrukladı onu. Ejder uçup duvara çakıldı. Elektrik akımı çok canını yakıyordu ve acı çekerken hareket edemiyordu. Ejder kalktı. Yine etkilenmemişti ve kırmızı ışığı yeniden fırlattı. Aradaki mesafeye rağmen saldırısı başarılı olmuştu. Artık Shok’ta kanlar içindeydi. Sonra Shok’u kafasından tutup kaldırdı ve hızla duvara fırlattı.
İşe yaramıyordu. Sevginin gücü filan işe yaramıyor. Her şeyi yapıyorlardı ama bu Ejder için hala oyundu. Onları yavaşça öldürüyordu. Kafalarından tutup duvarlara fırlatarak.