Bazı eserlerde bildik şekillerde anlatılır ölüm. Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir. Ama fantastikte önemli bir yeri olduğunu katılıyorum. Bu yazının ilk mesajında belirtilen zombi kavramı var mesela. O başlı başına bir eseri oluşturuyor. Ama bir deÖlüm'e farklı açılardan bakanlar var ki, onlara değinmemek çok büyük ayıp olur.
Ölüm'ün en iyi işlendiği eser benim için Yerdeniz'dir. Ölüm'ü bir duvarla nasıl tanımlarsınız? Ama Ursula LeGuin bunu başarmış. Spoiler'a girer mi bilemedim şimdi. Neyse işi tehlikeye atmayalım, okumayanları da düşünelim.
Hayatın kıyısından atlanan bir duvar ve diğer tarafında ölmüş insanlar. Tozlu bir kasabada gezinen hissiz, ruhsuz ruhlar(nasıl bir cümle o?). Ölüm'ün soğukluğunu çok güzel bir biçimde ifade ederken bir yandan da okuyanı umutsuzluğa itiyor. "Ya gerçekten ölmek böyle bir şeyse", demeden edememiştim. Yaşanmışlıkların uzağında, bir duvarla hayatla ayrılan ölüm...
Evet, bir duvarla ölüm öyle güzel anlatılıyor ki yazarın hayalgücüne hayran kalıyorsunuz. Ah, şimdi fark ettimki Nihbrin hemen hemen aynı şeyleri söylemiş.
Bunun dışında Ejderhamızrağı'nda da değiniliyordu bu konuya. Ama daha bildik bir biçimde. Ölenler, tanrıların karşısına geçip hesap veriyordu. Bu ahiret denilen şeye çok benziyor aslında.
Hatta Chemos'un ölenleri son bir kez kandırma çabası ne akdar da şeytana benziyor
Ölmek fantazyada çok önemli bir unsurdur. Bütün efsanevi karakterler ölmüştür mesela. Ölmek kahramnlıkta atılan bir adım, tarihe geçmenin kesin yoludur. İyi veya kötü olmak önemli değil, sonuçta ölümle adları sanki kalın harflerle yazılıyor tarihe. Daha belirginleşiyor. Okurken kendini adadığı yolda ölen iyi veya kötü karakterlere saygı duymuyor muyuz? Bu yüzden kötüler için de bir adı güçlendirme yoludur diyorum.
Yaşayan her şey ölür. Bence fantazyadaki karakterleri güçlendiren ve zihinlerimize kazıyan bir neden de ölmeleri. Tıpkı gerçek insanlar gibi doğup, büyüyüp ölüyorlar. Onları seviyoruz, bağlanıyoruz, nefret ediyoruz, kin kusuyoruz, her kitapta onları görmek istiyoruz ama bir gün aramızdan ayrılıyorlar. Çok da gerekli görüyorum bu durumu. Yazarın karakterinin okuyucuda uyandırdığı etkiyi ve gerçekliğinin mühürü gibidir benim için. Sevilen karakterler ölür, yazara sövülür, ama fark ettirmeden yazar o karakterlerin kalbinizdeki yerini daha bir sağlamlaştırır.
Sanırım pek çok açıdan ölüme değindim. Hatta biraz konu dışına bile taşmış olabilir. Eğer öylyse affola. Konuyu bulanı da tebrik ediyorum. Burada yazanların düşüncelerini keyifle okudum. Üzerinde tartışılması çok güzel ve kolay akla gelmeyecek bir türdün bir konu.