Örümcek Ağındaki Kız için;
Sonlarına geldiğim kitaptan ben keyif aldım. Serinin önceki kitapları bu son kitapla resmen tazelenmiş gibi oldu. Bazı karakterleri insan gerçekten özlüyor benim için bunlardan biri kesinlikle Lisbeth Salander'miş. Çocuk gibi heyecanlandım tekrar onu okurken ve yazar farkının minimumda hissedilmesi de serinin devamı için hiç bir şüpheye yer bırakmıyor. Ara sıra Stieg Larsson'un yokluğunu hissetmedim değil. O işlemcisinden, ekran kartına kadar betimlediği (az abartmış olabilirim) bilgisayarları özlediğim oldu.
Diğer kitaplarda biz, kahramanlarımızın çoğu işi manuel yoldan hallettiğini görmüştük lakin bu kitapta siber savaşlar söz konusuydu az ya da çok. Yeni bir yazarla beraber seriye yeni bir soluk da gelmişti bana kalırsa ama hala bir yerlerde tüm seride Ateşle Oynayan Kız'ı arıyorum. Bir gün seriyi unutacak olursam sadece Ateşle Oynayan Kız'ı okuyarak hatırlamayı düşünüyorum ama henüz okuduğum hiç bir kitabı unuttuğumu sanmıyorum. (Bir düşünmek lazım
)
Keşke okuduğum her kitapta bir Lisbeth olsa fikrini üzerimden atmamı zorlaştırdığı için David'i kutluyor ve polisiye ihtiyacımı bir süreliğine giderdiği için Örümcek Ağındaki Kız'a sıkışık kitaplığımda kardeşlerinin yanında hak ettiği yeri memnuniyetle veriyorum.