Sen kimsin bilmiyorum ama eminim ki yanakların bir yastık yumuşaklığında. Entelektüellikte dinlendirilmiş ruhun salaşlıkla pişirilip özgüven sosuyla servis ediliyor. Ellerin bir Fransız kibarlığında kavrar şarap kadehini. Benimki ise Norveç balıkçısı sertliğinde bira bardağında... Aramızdaki kilometreler yahut zaman iki farklı biyom uzaklığında. Farklı ekosistemdeki aynı canlılar... Dudakların kiraz renginde, betimleyemediğim bir yumuşaklıkta, onlara rengini veren arzuyla aralanmış. Sen kimsin bilmiyorum ama seviyorsun beni; benim seni sevdiğim derecede.
İkimiz de toplumdan bir o kadar uzak hissediyoruz kendimizi; içinde bulunduğumuz derecede. Her şey dereceyle nitelendiriliyor içinde bulunduğumuz senede. Benimkisi sarhoş duygusallığı, seninki ise romantizm. Lakin aynı derecede!
Gözlerin badem şeklinde, benimkinin sıradanlığının aksine. Rengini bilmiyorum aynı tenin gibi. Önemi de yok ya; halkların kardeşliği ne de olsa.
Üç noktalı edebiyat zırvalıkları, bol sanatlı falan. En içten ve en sanatlı bir; bir türlü beceremediğimden. Sen kimsin bilmiyorum ama bir sarhoşun sevebileceği ölçüde seviyorum seni. Bilmiyorum adın ne, nerdensin ama seviyorum seni; bir asinin sevmeyi sevebileceği ölçüde.