Ben ise tam tersini, önce Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi serisini tavsiye ederim.
Hobbit aralarında dili en hafif olanı ve yüzük fikri ortaya çıkıncaya kadar da bir çocuk masalını andırıyor - ki zaten ilk baştaki yazım amacı öyle. Ne zaman ki Bilbo yüzüğü buluyor ve Gollum ile karşılaşıyor kitap o anda adeta evrim geçiriyor. Kararık Orman, Smaug vs derken kendinizi bir anda kaybediyorsunuz.
Yüzüklerin Efendisi ise anlatılamaz, sadece yaşayarak / okuyarak tecrübe edilebilecek bir başyapıt. Hani kitapta geçen "Çevrilmemiş bir yapıta ön sözde" diyor ya;
"İki tür hikâye vardır,” diyordu filmin esrarengiz sihirbazı. “Gerçek hikâyeler, ve gerçek olması gereken hikâyeler. Bu izlediğiniz ikinci tür hikâyelerdendi.” J.R.R. Tolkien’ın kült eseri Yüzüklerin Efendisi’nde ikinci tür hikâyelerden biri, belki de en güzeli anlatılmakta. Peki ama, nedir bana ve daha yüz küsur bin okuyucuya “Frodo Baggins’le sekiz yol arkadaşının öyküsü gerçek olmalıydı” dedirten? Çok mutlu bir dünyada mı yaşıyorlar, olaylar çok mu keyifli, “keşke bu maceralar benim başımdan geçseydi” diye mi düşünüyor insan? Hiç değil. Yüzüklerin Efendisi’nin çizdiği Middle Earth yani Orta Dünya’nın bir ütopya olmadığı kesin. En az bizim dış dünyamız kadar zor ve karmaşık bir yer orası da. Olaylar deseniz, en korkusuz okuyucunun dudağını uçuklatır. Kendi adıma, öykünün kahramanlarından en şanslısının bile yerinde olmak istemezdim. Gene de, bütün iyi fantezi öyküleri gibi, Yüzüklerin Efendisi de gerçek olmalıydı."
Yüzüklerin Efendisi gerçekten de "bu hikaye gerçek olmalıydı, bu onurlu insanlar gerçekten de yaşamalı, bu fedakarlık ve kahramanlıklar gerçekten de yapılmalıydı." dedirttiren bir kitap.
Bu iki eseri bitirdikten sonra ister istemez elleriniz kaşınacak ve Sillmarillion, Hurin'in Çocuklar ve Güç Yüzüklerinde Dair'i okumak, daha fazla şey öğrenmek isteyeceksiniz. Büyük ihtimalle pek çok şey öğreneceksiniz de... Ama romanlardan aldığınız keyfi alamayacaksınız, çünkü bu kitaplar daha çok bir tarihçe tadında yazılmış ve dili çok ağır. Çok geniş bir aman dilimine yayılmış olması ve pek çok karakter içermesi de tam manası ile anlamayı zorlaştıran bir diğer etmen. Yine de okumadan, meraklanmadan edemeyeceksiniz.
