Önce taşlar vardı.
Ve taşlar, Kurtarıcıları seçti…
Hilal Dikmen, 1990 doğumlu gencecik bir yazar. “Taşların Seçimi” onun ilk kitabı. Kitabı yazmaya başladığında henüz on yaşındaymış. Büyük bir kararlılıkla kâğıdı kalemi eline alarak başlamış yazmaya. Evde, okulda, otobüste, bulduğu her yerde yazmış. Üç yıl sonra 644 sayfalık romanını bitirmiş. Yazdıklarının fotokopisini çektirip, Doğan Egmont Yayıncılık’a göndermiş; etrafındakilerin “o kadar yazar varken, senin yazdıklarını mı yayınlayacaklar,” sözlerine al dırmadan. Doğan Egmont Yayıncılık taslağı okur okumaz, heyecan verici bir öykü olduğuna ve Hilal Dikmen’in romanını basmaya karar vermiş. Kitap üzerinde çalışmaya başlamışlar. Kitabın üzerinde gerçekten de ‘çalışılmış’. Bazı kelimeler, on yaşında bir çocuğun kelime haznesinde yer almayacak türden. “Entipüf” gibi, “kadim” gibi, “peyda olmak” gibi, “her halükarda” gibi, daha böyle bir sürü kelime gibi… Belki de ben yanılıyorumdur, belki de Hilal Dikmen’in çocukluğunu anneannesi ve dedesiyle geçirmesinin bir sonucudur bu dil… Yine de bir çocuk kitabında bu kelimeler sakil duruyor… Ayrıca karakterler aralarında gençlerin kullandığı dille konuşurken, arkasından “mağrur bir edayla bakıyordu,” gibi bir cümleyle karşılaşınca, acaba hangisi Hilal Dikmen’in dili diye düşünmeden edemiyorsunuz.