Kayıt Ol

Brisingr - KARIKOCA Bölümü 338.-339.-340.-341. Sayfa [ Eldunariler] [Okuyun..]

Çevrimdışı Faqy

  • *
  • 19
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Eragon'un tanıştığı adamlardan biri sağ elinin iki parmağını ve sol bacağını dizinin altından kaybetmişti. Adamın sakalı kısa ve kırlaşmıştı gözleri siyah örtüyle örtülmüştü. Eragon, onu selamlayıp nasıl olduğunu sorduğunda adam uzanıp sağ elinin üç parmağıyla Eragon'u dirseğinden tuttu. Boğuk bir sesle, "Ah Shade Katili. Geleceğini biliyordum. Işıktan beri gelmeni bekliyordum."
   "Ne demek istiyorsun?"
   "Dünyanın tenini aydınlatan ışık. Bir anda en büyüğünden en küçüğüne kadar etrafımda yaşayan bütün canlıları gördüm. Kollarımda parlayan kemiklerimi gördüm. Topraktaki kurtları ve gökyüzündeki leş kargalarını ve kargaların kanatlarındaki akarları gördüm. Tanrılar bana dokundu Shade Katili. Bu hayali bana bir neden yüzünden verdiler. Seni savaş alanında gördüm, seni ve ejderhanı, loş mum ormanının arasında parlayan bir güneş gibiydin. Ve kardeşini gördüm, kardeşini ve ejderhasını ve oda güneş gibiydi."
   Dinlerken Eragon'un ensesindeki tüyler diken diken oldu. "Benim kardeşim yok."
   Sakat kılıç savaşçısı gıdaklar gibi güldü."Beni kandıramazsın Shade Katili. Ben biliyorum. Dünya benim etrafımda dönüyor ve ateşten zihinlerin fısıltısını duyuyor, fısıltılardan bir şeyler öğreniyorum. Kendini benden saklayabilirsin, ama seni yine de görebiliyorum. Belinin etrafında on iki yıldızın dolaştığı alevden bir adam ve başının üstünde diğerlerinden de parlak bir yıldız var."
   Eragon elini Bilge Beloth Kemeri'ne bastırıp içine dikili olan on iki elmasın hala gizli olup olmadığını kontrol etti. Hepsi yerinde duruyordu.
   "Beni dinle Shade Katili," diye fısıldadı adam, Eragon'u kırışık yüzüne doğru çekti. "Kardeşini gördüm, oda yanıyordu. Ama senin gibi değil. Oh hayır. Onun ruhundaki ışık içinden parlıyordu, sanki başka bir yerden geliyor gibi. O, o adam şeklinde bir boşluktu. Ve o şekilden yanan bir parlaklık çıktı. Anlıyor musun? Başkaları onu aydınlatıyordu."
   "O başkaları neredeydi? Onları da gördün mü?"
  Savaşçı tereddüt etti. "Onları elde tutabileceğim kadar yakınımda hissediyordum, her şeyden nefret ediyor gibi dünyaya öfke kusuyorlardı, ama bedenlerini elde tutabileceğim kadar yakınımda. Hem oradaydılar hem değildiler. Bundan daha iyi açıklayamam... O yaratıklara daha fazla yaklaşamam Shade Katili. Onlar insan değiller, bundan eminim ve nefretleri, minik bir cam şişeye tıkılmış,gördüğüm en büyük fırtına gibiydi."
    "Ve şişe kırıldığında..." diye mırıldandı Eragon.
    "Kesinlikle, Shade Katili. Bazen Galbatorix'in tanrıları esir alıp kölesi haline getirip getirmediğini merak ediyorum, ama sonra gülüp kendime aptal olma diyorum."
    "Ama kimin tanrılar,Cücelerin mi? Yoksa göçer kabilelerin mi?"
    Eragon homurdandı. "Belki de haklısın."

    "Beni bağışlayın lordum. Yaralarının şoku onu delirtti. Hep güneş ve yıldızlar, gördüğünü iddia ettiği parlak ışıklar hakkında konuşup duruyor.Bazen bilmemesi gereken şeyleri biliyor gibi oluyor, ama kanmayın, bunları öteki hastalardan öğreniyor. Yaralılar durmadan dedikodu yapıyor, bilirsiniz. Yapabilecekleri tek şey bu, zavallılar."   "Ben lord değilim," dedi Eragon. "Ve o deli değil. Ne olduğunu bilmiyorum, ama o adamın olağanüstü bir yeteneği var. İyileşir ya da kötüleşirse Du Vrangr Gata'ya haber verin."
   Şifacı selam verdi. "Nasıl isterseniz Shade Katili. Hatam için özür dilerim."
   "Nasıl yaralandı?"
   "Bir kılıcı eliyle durdurmaya çalışırken asker parmaklarını kesmiş. Daha sonra İmparator'un mancınıklarından fırlayan bir top, bacaklarına çarpıp onarılamayacak hale getirmiş. Bacağını kesmek zorunda kaldık. Yanındaki adamlar top düştüğü anda onun ışıktan bahsetmeye başladığını, adamı kaldırdıklarında gözlerinin bembeyaz olduğunu söylüyorlar. Gözbebekleri bile kaybolmuş."
   "Ah. Çok yardımcı oldun. Teşekkürler."

   Eragon ve Nasuada sonunda şifacıların çadırından çıktıklarında hava kararmıştı. Nasuada içini çekti. "Şimdi bir kadeh içki iyi gelirdi." Eragon başını sallayıp yere baktı. Nasuada'nın çadırına yürümeye başladılar.
"Ne düşünüyorsun Eragon?"

   "Garip bir dünyada yaşadığımızı ve bu dünyanın küçük bir parçasını anlayabilirsem şanslı olacağımı." Sonra adamla yaptığı konuşmayı anlattı.Nasuada da adamı Eragon kadar ilginç bulmuştu.
   "Bunu Arya'ya anlatmalısın. Bu 'başkalarının' kim olduğunu o bilebilir."
   Çadırın önüne gelince ayrıldılar. Nasuada bir raporu tamamlamak için içeri girdi, Eragon, Saphira ile birlikte kendi çadırına doğru yürüdü.Saphira yere kıvrılıp uyumaya hazırlanırken Eragon yanına oturup yıldızlara baktı. Yaralı adamlar gözlerinin önünde geçit töreni yapıyorlardı.
   Hepsinin bir ağızdan söylediği şey zihninde yankılanmaya devam ediyordu:
Senin için savaştık Shade Katili.



Burda ki geçen konuşmalardan Galbatorix'in Murtagh'a birden çok eldunari verdiğini biliyoruz.Okuyupta anlamamış olanlar varsa açıklayayım istedim.

Çevrimdışı Dark Sword

  • *
  • 32
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Anlanmayacak gibi bir metin değil ama neyse..
Neyse eline sağlık..

Çevrimdışı Faqy

  • *
  • 19
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
anlanmayacak gibi demişsin fakat bu metin eragon'un eldunariyi oromisten öğrenmeden önce geçen bir diyalog. dikkatli okumayan birisi eragon'un oromisden eldunarileri öğrendiğinde bu metini hatırlamayayıp çözemeyebilir.