Kayıt Ol

Giddar - Erbuğ Kaya

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Giddar
« Yanıtla #15 : 13 Nisan 2012, 14:06:47 »
İkinci kitap "Beşlerin Çağı" ile ilgili Altay Öktem'in Akşam gazetesinin kitap ekine hazırladığı yazıyı şuradan okuyabilirsiniz.
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Daarlan Gardan

  • ***
  • 722
  • Rom: -1
  • to hell with gatech
    • Profili Görüntüle
Ynt: Giddar
« Yanıtla #16 : 07 Ağustos 2012, 13:45:45 »
http://www.youtube.com/watch?v=coRaSFHRSuI&feature=youtu.be

Erbuğ Kaya, Fantastik Edebiyatı ve Giddar/Beşlerin Çağını anlatıyor.
''Civilizations have the morality and ethics they can afford.''

 — Larry Niven & Jerry Pournelle, ''Lucifer's Hammer''

''These colonies in nature can reach at least two million individuals at a time, last for decades, and occupy a hundred cubic meters of space. It was a wonderful achievement to see a fragment of this world captured all around you, so that you almost had the experience of being inside the ant colony when you were in that room.''

 — Robert Trivers, ''Natural Selection and Social Theory'', p. 162

''... Bu amaç doğrultusunda nükleer santraller hedeflenecekse, yapılması gereken şeyler vardır. Çünkü nükleer elektriğe geçiş bir hobi değil, bir akademik egzersiz hiç değil, temel bilimlerden yaygın endüstriyel alt yapıya açılacak bir uygulamadır.''

Ömer Faruk Ağa Yarman 1993

Çevrimdışı TheSpell

  • ***
  • 826
  • Rom: 16
  • Dovie'andi se tovya sagain.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Giddar
« Yanıtla #17 : 07 Ağustos 2012, 14:44:00 »
http://www.youtube.com/watch?v=coRaSFHRSuI&feature=youtu.be

Erbuğ Kaya, Fantastik Edebiyatı ve Giddar/Beşlerin Çağını anlatıyor.

Burada kitabın konusunu, olayların geliştiği dünyayı, fantastiğin Türkiye'deki yerini ve FABİSAD'ı oldukça güzel anlatmış.

Çevrimdışı levityan

  • *
  • 1
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Giddar
« Yanıtla #18 : 09 Aralık 2012, 17:57:08 »
:) süper bir kitaptıı çok begendim gerçekten

Çevrimdışı SPAWN-TheUndead

  • **
  • 52
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Giddar
« Yanıtla #19 : 25 Ekim 2013, 12:16:11 »
Ilk kitabı bitirmek üzereyim. Yazarın ilk romanı sanırım, bu yüzden ilk roman için güzel. Geliştirilecek bir hikaye oturtmuş. Her ne kadar klasik mantıkla işlesede.
Kitap sınıfına göre tatminkar.
Ikinci kitap boyut olarak niye bu kadar küçük yapılmış anlayamadım. Cep kitabı mübarek. Itaki sözüm sana, anladın sen oni :)
O ÇOCUKLARI BAĞIRTTI, BENDE ONU BAĞIRTTIM BAĞIRTTIM BAĞIRTTIM VE GENE BAĞIRTTIM!!!

MEİJİ FANSUB

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Giddar
« Yanıtla #20 : 24 Ocak 2014, 22:20:57 »
Açıkçası Giddar beni çok şaşırtan bir kitap oldu. Kitaplığımda durduğu halde neden okumayı bu kadar ertelediğimi sordum kendime. Böylesine geniş kurguya sahip bir kitap olabileceğini düşünmemiştim hiç. Sanırım bunun en büyük nedeni de, yazarın içimizden biri, yani bir Türk olması.

Kitabı okuyup bitirdiğimde bu düşüncemin ne kadar yersiz olduğunu anlamış oldum ve doğrusunu söylemek gerekirse biraz utandım. Haksızlık yapmışım çünkü.

Giddar kısaca, inançlı insanların, yaşadıkları olayları sorgulamaya başlamasının ardından, tanrılarına karşı "sınırsız özgürlük" haklarının neden kısıtlandığını öğrenmek amaçlı giriştikleri mücadelenin öyküsünü anlatıyor.

Bu kısa yorumu uzatmak gerekirse eğer.

Baş karakterimizin adı Siox Dia Mont. Ailesiyle birlikte, Kuzeyde bulunan Venior Krallığı'nda yaşamaktadır. Venior Kraliyet Akademisi'ni bitirdiğinde herkes koruyuculuk mesleğini seçmesini beklerken, o, bütün Venior'un önünde askerliği seçer. Belli bir zaman sonra şövalyeliğe yükselen Siox, en yakın arkadaşı Regeda'yla birlikte Özgürlük Duvarı'nda geçirmeye başlar günlerini.

Günlerden bir gün, kardeşi Luca, Duvar'ı geçer. Yanında da çok değerli bir şey vardır. Duvardan geçmeye çalışırken ağbisini öldürmeye kalkar, ciddi bir şekilde yaralar. Çünkü artık Luca, eski Luca değildir, başka bir tanrının etkisi altına girmiştir. Daha sonra öğreneceğimiz üzere bu tanrı Esun Liah'tır.

Siox, kardeşi Luca'yı bulmak üzere Duvar'ı geçer ve uzun soluklu bir macera başlar. Yolculuk esnasında olaya onlarca karakter dahil olur. Zaman zaman kimileri çıkar, yenileri girer ve böylelikle hikaye finale kadar devam eder. Ayrıca karakterlerin çok sağlam olduklarını söyleyebilirim. 558 sayfa boyunca devam eden kurgunun sonuna geldiğimizde Siox, Venesis, Lien, Bebray, Rondeva, Mari ve İlpea gibi karakterlerin unutulmaz olduklarını fark ediyoruz. Kitabın büyük artılarından birisi bu. Karakterlerin derinlemesine işlenmiş olması, onları unutmamamızı sağlıyor ve bizi kurguya daha çok bağlıyor.

Siox ve Venesis, üç bin yıllık bir efsaneyi dirilten ikili konumundalar aynı zamanda. Drocan ve Levityan efsanesi. Hikayeye doğrudan etkisi bulunan bu efsanenin oluşumu da çok detaylı bir şekilde nakledilmiş kurguya. Bunların haricinde "Suskun" gibi Giddar evrenine ait özel terimler de vardı. Suskunlar ve Suskun Savaşları özelikle ilgimi çeken kısımlar oldu.

Giddar, devletlerden oluşan bir dünyanın adı. Bu dünyada tek bir tanrı yok, bir sürü tanrı var. Tıpkı dünyamızdaki gibi coğrafyaya göre farklılık gösteriyor tanrılar. Büyük bir inanç karmaşası var yani ve ülke isimleri, tanrı isimleri derken bir hayli fazla yabancı kelime var. Bu eleştirilecek bir kısım değil elbette, hatta gerçek bir orta çağ fantazyasında olması gereken bu.

Giddar, tanrılarla insanların karşı karşıya gelmesini anlatıyor bir nevi. İnsanlar doğuştan bazı yeteneklere sahiptirler ve onlardan birisi de büyü yapabilmektir. Yaşanan olaylar sonucunda tanrılar insanları mühürler ve bunun sonucunda da insanlar büyü yetilerini kaybederler.

Ardından tanrılara karşı bir savaş başlar. Ya tanrısız bir Giddar yaratılacaktır ya da onlara bir ömür boyun eğilecektir. Siox ve ekibindekilerin asıl amaçları da işte budur. Tanrılara karşı gelmek, Özgürlük Duvarı ve Piramit'i yıkıp, Giddar'ı tanrılardan arındırmak.

"Meglionlar" adlı 14.bölümde Giddar tarihinin 3. ve 4. çağlarının anlatıldığı kısımlar adeta masal tadındaydı. Kitabın etkileyici yanlarından bir diğeri de buydu sanırım.

Yalnız, şimdi ufak bir eleştiri yapacağım. Kitapta yer alan karakterler arasında oluşan diyalogların büyük çoğunluğu basitti. Duygusuzca söylenen, "evet", "tamam", "peki" gibi kelimeler bende bu etkiyi yarattı. Elbette buna ek olarak birkaç şey daha var. En göze batanlardan biri ise şuydu: Bir olay sonuçlandığında, bir karakterin sözü alıp diğerlerine, "Peki şimdi ne yapacağız?" diye bir soru yöneltmesi çok basitti ve bu kitap boyunca birçok karakter tarafından sıklıkla kullanıldı. İşte sırf bunlardan dolayı 1 puan kırarak 10 üzerinden 9 veriyorum Giddar'a.

Olağanüstü bir çabanın emeği Giddar. Bu çok belli. Zaten yazar Erbuğ Kaya'nın kitap üzerinde çalıştığı yıl sayısı her şeyi özetler nitelikte.

Son derece özgün, muazzam bir kurgu. İtiraf etmeliyim ki ilk 250 sayfaya kadar sıradan bir kitap okuduğumu düşünüyordum, buradan sonra kitap farklı bir boyut kazanıyor. Kurgu genişleyip serpiliyor, karakterler evriliyor ve okumanın tadına doyum olmuyor. Epey hacimli bir kitap Giddar fakat dediğim gibi, 250-300'e kadar sabrederseniz eğer, sabrınızın meyvesini kitap bitene dek toplayacaksınız. Hatta son sayfayı da okuyup kapağı kapattığınız anda meyvelerin yetersiz olduğunu, tekrar okumak istediğinizi fark edeceksiniz.

Neyse ki, böyle bir zorunluluğunuz yok, daha da önemlisi, tekrar okumaktansa, devam kitabı olan "Beşlerin Çağı"nı edinmek daha akıllıca gelecektir. Onu da okuyup bitirdikten sonra tekrar okuma durumunuz netlik kazanır. Ben henüz okumadım Beşlerin Çağı'nı ama hemen art arda da okumak istemedim açıkçası. Biraz bu dünyayı özlemelisin dedim kendime.

Şimdiden kara kara düşünmeye başladım bir yandan da. Beşlerin Çağı'nı da okuduktan sonra elimizde 2 tane Giddar evreninde geçen öykü bulunuyor ve onları da tükettikten sonra Erbuğ Kaya'nın kalemine hasret kalacağız gibi gözüküyor. Kendisinin birkaç kitap projesi olduğundan haberdarız ama keşke bir an önce çıksa da okusak. Bakalım zaman ne gösterecek.

Kısa bir süre sonra Beşlerin Çağı'nı okuyup yorumlamak dileğiyle. Şimdilik bu kadar.

Okuyun, pişman olmayacaksınız.

Çevrimdışı

  • *
  • 2
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Giddar
« Yanıtla #21 : 27 Ocak 2014, 14:22:18 »
Denaro Forbin arkadaş çok güzel bir eleştiri yapmış bende birçoğuyla aynı fikirdeyim. Giddar'ı bir arkadaşın tavsiyesiyle alıp okumaya başladım, Türk yazar fobisi bende de vardı ama okumanın zararı yok diyerek okumaya başladım. Kitabın kurgusu gerçekten özgün ve bence diyalogları basit değil, yani düzenli kitap okuyan bir insanı tatmin eder. Fakat bir eleştiri yapacağım, kitapta bahsedilen karakterlerin isimleri yabancı isimlerden bozma olmamalıydı, mesela J.K. Rowling Harry Potter'da ki karakter isimlerini ve büyü sözlerini İngilizce ve Latince kelimelerden oluşturuyordu, Erbuğ Kaya da (Eğer kitap Türk fantastiği olarak geçiyorsa) kitaptaki isimleri yada büyülü sözleri günümüz Türkçesi ya da Orta Asya Türkçesi'nden bozma yapsaydı kitabın özgünlüğü 2 kat artardı ve iddia ediyorum Türkiye'de çok tutardı. Bence bir fırsat kaçmış ama yazarın kendi tercihidir saygı duymak lazım. İkinci kitabı daha okumadım en kısa zamanda alıp okuyacağım. Dediğim gibi Türk fantastik edebiyatının gelişmesi için bu tür detaylara önem vermek lazım ama kitap çok akıcı(1-2 bölüm dışında) ve güzel okumanızı tavsiye ederim.

Çevrimdışı Bengü

  • **
  • 305
  • Rom: 9
    • Profili Görüntüle
Ynt: Giddar - Erbuğ Kaya
« Yanıtla #22 : 21 Mayıs 2014, 14:40:16 »
Bu yazıyı 23 Nisan'da, yazarın Kadıköy'deki söyleşisinden bir gün önce, blogum için yazmıştım. Buraya da ekleyeyim.

Bu yazıyı aslında kitabı okur okumaz yazacaktım, gecikti, gecikti, gecikti... Şimdi yazıyorum.

Öncelikle FABİSAD (Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği) sayesinde tanıdığım, 2 kere görüşme fırsatı yakaladığım Erbuğ Kaya'nın Giddar'ını daha yeni okuyabildim. Daha önce başlamış ama birkaç şey yüzünden ilk 70 sayfada bırakmak zorunda kalmıştım kitabı. Sonunda tekrar elime alabildim ve okudum.

Buradan kitabı bana hediye eden M. İhsan Tatari'ye de çok teşekkürler demeli. Hediye edilmese kim bilir ne zaman alıp okuyabilme fırsatı bulacaktım. Giddar'ın devamında bir de Beşlerin Çağı var. Erbuğ Kaya'nın kendine has dili kendini özletmeye başladığında o da alıp okunacak. Kendisinin henüz iki kitabı var, bu sebeple hemen tüketmek istemiyorum. Yeni kitabı da merakla bekliyoruz tabii ki.

Erbuğ Kaya'nın eşsiz hayal gücü sayesinde geniş bir kurguya sahip Giddar. Bir ilk kitap olarak Giddar'ı okuduğunuzda şaşırıyorsunuz. Şahsen ben yeterince şaşırdım. İlk kitap için kurgu da çok güzel oturtulmuş, dil de leziz. Daha en baştan Erbuğ Kaya'nın iyi bir yazar olduğu kanısına varıyorsunuz.

Alıntı
"Ruhlar, Azad’ın karanlığına hapsedilmiş. Zamelgothlar Kutsal Yazıları geri almak için kuzeye gidiyorlar. Büyücü Kralın değiştirdikleri Dhrazma’nın uykusundan uyanmasını bekliyorlar. Güneyli bir savaşçı, sırlarıyla taş ocaklarına gönderilmiş. Arkonyalılar, sırrını kendilerinin bile bilmediği bir sessizlik yemini etmişler. Meglionlar gerçekleri öğrenmek için bedel ödüyorlar. Suskunlar sonsuza kadar Tanrılarla anlaşmışlar. Korsan iki kardeş Tanrıların olmadığı bir ada hayali kuruyor. İlde Pechnax, Giddar’daki gizlere ulaşmaya çalışıyor. Karanlık İmparatoriçe, Giddar’ı sarsıyor. Bir Sheilan kadını tüm inançlarını hiçe sayarak yaşadığı toprakları terk ediyor. Dvorlak rahibeleri, ormanlarında Tanrıçaları için durmadan çalışıyorlar.
Üç bin yıllık bir efsane, Giddar’da yeniden yeşermeye başlıyor, gerçeklik kuruluyor… Ve Siox Dia Mont tüm bunlardan habersiz, Özgürlük Duvarı’nın üstünde güneye bakıyor."
Arka kapak yazısını okudunuz şu an. Eminim etkilendiniz, beni de çok etkilemişti daha kitaba başlamadan.

Şimdi gelelim kitaba. Alıştıklarımıza göre büyük boyutları olan, sade bir kapağa sahip bir kitap Giddar. Alıştığımızdan büyük olması en başta gözünüzü korkutabilir, ama sonradan benim gibi böyle olmasına sevineceksiniz. Çünkü bitmesini istemeyeceğiniz bir kitap olacak. Şahsen bunu yaşadım. Karakterlere de öyle bir içiniz ısınıyor ki, "daha da olsa okurum" diyeceksiniz.

Alıştığımız büyük boyutlar, enfes bir kurgu dedik. Hemen şu bilgiyi de buraya sıkıştıralım: Erbuğ Kaya kitabı 1997 yılında kurgulamaya, 2002 yılında yazmaya başlamış ve 2008 yılında ise yazmayı tamamlamış. Kısacası Giddar ile yaşıtım.

Şimdi gelelim dışından sonra içine. Ön iç kapakta bir siyasi harita, arka iç kapakta da bir fiziki harita var. Kitabı okurken arada bir duraksayıp bakıyorsunuz bahsedilen yerin neresi olduğuna. Bir yere kadar işe yarıyor fakat çok güzel bir durum. Daha sonrasında Erbuğ Kaya haritayı yenileyerek sitesinde paylaşıyor. Daha renkli, daha kapsamlı, daha güzel... O haritaya sol taraftan ulaşabilirsiniz efendim.


Kitabın içeriğinden önce söylenmesi gereken birkaç şey daha var. Keşke iki kitap da aynı yayınevinden olsaydı. Tamam, bunu geçtim, ama bu ilk kitabın bir redaksiyona ihtiyacı var. Sanki hiç düzeltilmemiş, olduğu gibi basılmış gibi. Bilmeyenler için: İkinci kitap Beşlerin Çağı, İthaki etiketiyle raflarda.

Konuya gelirsek eğer... Baş karakterimiz Siox Dia Mont. Siox okulu birincilikle bitirir. Bir meslek seçecektir artık, ve herkesin aksine asker olmayı seçer. En yakın arkadaşı Regeda ile Kuzey ve Güney arasında örülmüş olan duvarda, Özgürlük Duvarı'nda nöbet tutmaya başlarlar. Dia'nın kardeşi Luca bir gün duvarı geçmeye çalışır ve asıl olaylar buradan sonra başlar...

Dia kardeşini bulmak ve neden geçtiğini öğrenmek için Özgürlük Duvarı'nı geçmek isteyecektir. Bunu Regeda'ya anlatacak, Regeda onu vazgeçiremediği için üst mercilere şikayet edecektir.

Kurgu belli bir kısma kadar dağınık ilerliyor. Daha sonra okuduklarımız tek bir noktada birleşiyor.

Bu şikayetten ötürü Siox, Kuzeydeki taş ocaklarına gönderilecek. Bir kişi dışında herkes onu dışlayacak. Güneyli Rondeva...
Siox'un abisi Shalorn ve adını şimdi söylemeyeceğim, kitapta okuyacağınız birkaç kişi sayesinde Siox buradan kaçacak. Buradan sonra da uzun soluklu bir yolculuk sizleri bekliyor olacak...

Kitap hakkında tek bir eleştirim olacak. Konuşmalar çok güzel ilerliyor her zaman. Fakat bazen bir şey söylenecek diye beklediniz anda konuşma "evet, tamam" gibi kelimelerle bitiyor. Bu da o diyaloğu biraz sekteye uğratıyor.

Kitap hakkında söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Bu kitabı edininiz, okuyunuz.

Son olarak, eklenecek bir not var, hemen onu da yazalım:

Aylık Öykü Seçkisi'nde yayınlanan iki tane Giddar öyküsü bulunmakta, onları okumak da hoş olacaktır. Biri "Tanrıça'nın Yeni Yaratığı", diğeri ise "İrna".

İyi okumalar dilerim.