http://www.youtube.com/watch?v=l9pgwqqBl3cİsteyenler okumak yerine yukarıdaki bağlantıdan dinleyebilirler. Kendi sesim.


Aşk, bir uçurmun en dik ve en tehlikeli yamacından yukarı tırmanmak gibidir. Dağın tepe noktası sadece bir gizemdir. Kimileri orada sonsuza dek huzurlu yaşanılacağını, kimileri mutluluğun doruğuna ulaşılacağını söyler.
Tepenin, ulaşılmaya çalışılan zirvesi dışında kademe kademe noktaları vardır. Gerçek aşk, yalan aşk; zev ve gevesler farklı kademelendirilmiştir. Bazıları sadece basit bir heves ile tırmanmaya başlar fakat ya ilk kademeleren birinde durur, ya da geriye döner. Zora dayanamaz, çünkü sahtedir, yalandır ve sadece "basittir".
Kimi gerçekten sever ve sevdiğiyle birlikte el ele tırmanmaya başlar yamaştan yukarıya. Her durakta beraber dinlenir ve her kademenin zevkini beraber yaşarlar. Çıktıkları yüksek noktalardan aşağıdakilere bakar ve onların da yukarılara ulaşmasını arzu ederler. İşte onlar ; 'gerçekten sevenlerdir'.
Kimileri sevdiğiyle beraber başlar yola, tepeye birlikte ulaşma arzusuyla adeta kör olmuştur onlar. O şevk ile öyle hızlı öyle güzel tırmanırlar ki... Fakat o körleşen gözleri bir an olsun etrafına bakınca göremez sevdiğini. Fakat görmese bile bakmaz aşağıya, aklına aşağı bakmak gelmemiş gibi davranır, aslında farkındadır. Sadece, fark etmemiş gibi yapmak ister o an için. Sevdiğinin daha yukarılarda olduğunu düşünür, bu yalana sadece kendisi inanır. Daha da hızlı tırmanır bir süreliğine... Sevdiğinin yanında olmadığını fark eder sonra. Bir süre bulunduğu kademede ağlar... Sonra seçme şansı doğar böylelerine ; ya uçurumdan aşağı atlayacaktır "bu hayata onsuz katlanamam" gibi aptalca bir replikle(ki bu noktaya onsuz tırmandığının farkında değildir... ). Ya da bulunduğu yerden yavaşca aşağı inecektir yeni bir aşk bulma ümidiyle veya " ömrümün sonuna kadar yalnız yaşayacağım ! " yalanıyla... İşte bunlar ; sevildiğini veya sevdiğini zannedenlerdir.
Çok nadir de olsa bazıları beraber çıktığı yoldan beraber ayrılabilirler. Onlar medeni (!) insanlardır...
Kural budur ; ne kadar yükselirsen o kadar mutlu olursun fakat ne kadar yüksekten düşersen canın o kadar çok acır... Bu acıdan sonra kimisi tövbe eder o dağa tırmanmaya, kimi inadına bir başkasıyla tekrar tırmanır dağa...
Bu yola çıkmadan önce düşünülmesi gerekilen şeyler vardır. Dikkat edilmesi gereken şeyler. Mesela bazılaları, birilerinin elinden tutar, dudaklarıyla dudaklarını birleştirir ve ikna eder onu sevdiğine...(Oysa gerçek aşk gözlerdedir... Bakışlardadır...) O ahmak yolcu da onunla beraber tırmanır dağa. Çok fazla tırmandığını zanneder , aslında pek az tırmanmıştır yukarı. Ve belli bir noktaya gelince (y)iter yanındaki ahmağı aşağıya... Onlar, aşktan anlamayan, 'saf kalp' avcılarıdır... Tek amaçları, tek nedenleri "kötülüktür".
Kimileri de, yola henüz çıkmamışken tutulur birine. Bu 'biri' bir başkasıyla yola çıkmış, bir başkasına tutulmuş veya yola çıkma isteği bile duymayan birisi olabilir. Tutulan kişi, tutulduğunu ilanedememiş veya ilan etse bile karşılık bulamamış olabilir. Fakat bu kişiler öylesine kararlı, öylesine aşıktırlar ki asla vazgeçmezler aşklarından. Nasıl ki tepenin gizemi ve ulaşılmazlığı ve tutkusu insanları celbediyorsa, tutunulan kişinin ulaşılmazlığı, gizemi ve gülüşü tutulan kişiyi cezb ve celbeder. O kişiye ulaşma arzusu arttıkça aşk da artar.
Sevilen, dağa çıkarsa eğer bir başkasıyla. Seven, fark ettirmeden peşinden gider sevilenin. Sevilen fark etmese de takipçisini, yanındakinden bile çok kollayıp gözetler onu takipçisi. Eğer, yamaçtan inerse sevilen, seven de peşinden iner düşünmeden. Tekrar çıkıp tekrar inse sevilen, seven ne yapsın ? Peşinden gider sevdiğinin... Onun peşinden şiirler yazar mektuplar yazar ulaştırmaya çalışır ulaştıramaz, ulaştırsa da beklediği tepkiyi alamayınca vazgeçer ulaştırma çabalarından... Sadece yazar kağıtlara, içini döker adeta...
Sevilen, fark ederse takip edildiğini, defolup gitmesini söyleyebilir sevene. Seven arkasını dönüp gider ama göstermeliktir sadece. Sevilen ne derse desin sevmiştir ya o bi kere... Sevilen bile engel olamaz sevgisine. Peşinden iner peşinden çıkar peşinden ölür bile sevdiği için. Sevilen, sevene yüz vermez, aşağılar belki kurtulmak için. Ama senaryo önceden yazılıdır... Seven hep sevecektir karşılık bulamasa bile... Onlar, herşeye rağmen sevenlerdir.
Aşk böyledir işte, tırmanmak da var düşmek de... Hatta sürüklenmek bile var karşılıksız bir aşkın peşinden... Tırmanırsın, tırmanırsın... Yaşanılanlar asla boşa gitmez, dökülen gözyaşları asla sebepsiz veya anlamsız değildir... Unutulmaması gereken şey, hissettiklerimiz, anlamlandırıklarımz kadardır...
Arka Merdivene... -M.A İMAMOĞULLARI -