Konuyu yerin altından çıkartıyor, hoplatıyor, göğsümde yumuşatıp gelişine vole vuruyorum fakat böyle bir başlığı görünce dayanamadım.
İlk Joker, o dönem için oldukça güzel bir makyajla, o dönemin - ki bence her dönemin - efsanevi oyuncusu Jack Nicholson tarafından başarıyla canlandırılmıştı. Tim Burton'ın karanlık Gotham'ına uygun, kötü bir mafyadan, kötülüğü her şekilde zorlayan ve bunu yaparken eğlenen, tamamen kötü bir karaktere bürünüyordu. İlk Joker katıksız kötüydü, bunları yaparken ortada bir nedeni yoktu.
İkinci Joker, Christopher Nolan Gotham'ına, yani 1950'lerin Chicago'suna uygun bir şekilde, mafyaların arasında yükselen birisiydi. Geçmişi yoktu, Batman gibi birden çıkmıştı. Batman gibi kendine has nedenleri vardı ve Batman gibi kendine has kuralları -kuralsızlıkları- vardı. İkinci Joker bir Anarşistti çünkü Batman Gotham'ı düzene sokuyordu. Eğer Gotham tamamen kaos içinde olsaydı, muhtemelen Joker'i çok ciddi ve kuralcı görecektik. İkinci Joker ilkine göre daha griydi ve ilki gibi palyaçoluktan çok zihinsel problemleri olan birisi gibiydi. Ve tabi ki, Heath Ledger gibi yıldızı tam anlamıyla parlayamamış birisi tarafından, beklenenin çok üstünde canlandırılmış, adeta oyunculuk dersi verilmişti. Oyuncunun erken ölümünün de bu garip, kötücül havaya etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum.
Tim Burton'ın Batman'i, Nolan'ın Batman'inden oldukça farklı olduğu için, iki Joker'i karşılaştırmak yersiz olur. İki oyuncuyu, yetenekleri ve yaptıkları bazında karşılaştırmak ise büyük hakaret. O yüzden başlıktaki soruya şöyle cevap veriyorum; ikisi de değil.
Batman: Arkham Asylum'u oynayan bilir, oradaki Joker bence şimdiye dek resmedilen en iyi Joker'di. Henüz beyazperdeye - ya da televizyona - yansıtılan Joker'lerin çizgi romanlarda okuduğumuz Joker'e benzemediklerini düşünüyorum.
Not: Ha şu da var tabi, Joker tamamen bir soru işareti. Geçmişi ve karakteri bilinmezliklerle dolu, o yüzden farklı farklı resmedilmesi de normal.