Kayıt Ol

Vampire Hunt // VTM Oyunu //Oyuncular

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Vampire Hunt // VTM Oyunu //Oyuncular
« : 29 Haziran 2010, 20:40:54 »
VAMPIRE HUNT- Oyuncular
Oyun 16 Yaş ve Üzeri Üyelerimiz İçin Uygundur
Çünkü şiddet ve korku öğeleri içerebilir bile değil bildiğin direk içeriyor ve daha değişik şeyler de...



İsim: Valerio Groude
Doğum Yılı: 1894
Karakter Numarası: 6123

Oyuna Kabul Edilmiştir



Doğum yeri: Orense/İspanya.

Babasını bir keş, annesi ise hayat kadınıydı. Valerio babasını ilk kez onu öldürdüğü gün gördü ve tanıdı. Annesinin onu 4 aylıkken sokağa bırakması, yoldan geçen iyi yürekli bir insanın onu çocuk esirgemeye vermesi ve 4 yaşında bu kurumdan evlat edindirme adı altında götürülmesi onun hayatının gidişini özetleyecek nitelikteydi. Her zaman şanssız ve başıboş.

Valerio açık kahverengi düz saçları, yuvarlak yüzü ve ela rengi gözleriyle yakışıklı bir çocuktu. Fakat her zaman bakımsız ve kirli olduğundan hep bir sokak çocuğu gibi görünürdü. Kendisini evlat edinen çiftin Vigo şehrinde büyük bir malikaneleri vardı. Valerio 4 yılını da bu malikanede hizmetçilerin bakımı ve üvey annesinin sevgisiyle geçirdi. Hayatının tek rahat dönemi de bu yıllar oldu.

Üvey annesinin ölümüyle depresyona giren babası tarafından 8 yaşında tekrar sokağa atıldı. Uzun bir süre sokaklarda yaşadı, kendisine geçici işler buldu yaşamak için. Sokak yaşamını küçük yaşında öğrendi, çok aç kaldığı zaman hırsızlık yaptı, ama sonuç olarak hayatta kalmayı başardı. 12 yaşına geldiğinde Delmar isimli yaşlı bir hırsızla tanıştı. Onunla rahat anlaştı, Delmar kendisi gibi büyüyen bu çocuğu yanına aldı ve 16 yaşına kadar bildiği tüm numaraları ona öğretti. 1910 yılında Valerio'nun gözü önünde yakalandığı bir hastalıktan dolayı can verdi.

Valerio Delmar'dan öğrendiklerini kullanarak daha rahat bir hayat sürmeye başladı. Hırsızlık yeteneklerini geliştirdi, evlere girmeye başladı. İlk öldürdüğü insan çantasını çalmaya çalıştığı genç bir kadın oldu. 20 yaşına gelene kadar hayatını suç işleyerek yürütmeye devam etti. Ama 20. yaş gününde ıssız bir ara sokakta takip ettiği kadının hayatını değiştireceğini nereden bilebilirdi ki?

Vanessa North, Valerio'yu 20. yaş gününde vampir haline getiren kadın oldu. Normalde öldürmek için başlattığı saldırısını Valerio'yu görmesiyle durdurdu ve ani bir fikir değişikliğiyle onuda kendisi gibi yaptı. Valerio bu muhteşem gücü ve -hayattan nefret ediyor olsa da- ölümsüzlüğü kısa sürede benimsedi. Ama insan olduğu zamanlardan kalma umursamazlığı ve sokak yaşamı onunla kaldı. 40 yıl boyunca beraber yaşadığı Vanessa'nın birden ortadan kaybolmasından sonra, sokaklara geri döndü ve kendisine ondan geçmiş olduğunu düşündüğü deliliği asla terk etmedi.
---0---


İsim: Alexander James Black
Doğum Yılı: 1641
Karakter Kartı Numarası: 6118

Oyuna Kabul Edilmiştir


Öz Geçmiş:
Alexander James Black. 1641 yılında, Londra'da doğdu. Ailesi soylu olduğunu söyleyen, fakir bir aileydi ve bu genç yaşlardan itibaren Alexander'ın hükmetme arzusunu körüklemişti. On sekiz yaşına geldiğinde, evin çatı katında bulduğu kitaplarla beraber, hayatı değişmişti Alexander'ın. Kitaplar esasında ölen halasından kalmıştı onlara ve iki sene önce gelmişlerdi. Annesinin ve Babasından gelen uyarılardan olsa gerek, Alexander belirli bir süre oraya hiç çıkmamıştı.

Kitapları okumaya başladığında, gizlice elbette, öğrendiği şeylerin imkansızlığı üzerine düşünmüştü uzun süre. Kitaplar büyülerden ve özellikle John Dee'nin Gelenekselleşmiş Ritüel Büyülerinden bahsediyordu. Garip, arada Kurtadam ve Vampir efsanelerine dar yazılar da vardı ancak, Alexander bunlarla pek ilgilenmedi.

Alexander 23 yaşına geldiğinde, annesi bilmediği bir sebepten öldü ve o da bunun üzerine halasından kalan ve hala okumadığı son iki kitabı alarak yollara düştü. Kitaplardan biri Book of Nod'du ve onu okuduktan sonra, büyücülük üzerine çalışma kararı aldı. Bir yandan vampirleri arayan James, amacına pek ulaşamadı. Londra'daki küçük müzelerde çalıştı ve küçük de olsa tanınmaya böyle başladı. Halk bile onun okülte olan araştırmalarını biliyor ve ondan çekiniyorlardı genellikle.

Alexander, ününü aptalca yaymaya devam ettikçe, bu bir kaç vampirin özellikle ilgisini çekti. Özellikle o sıralarda Londra'yı ziyaret etmiş olan dokuzuncu nesil Francois Benedicte Truffaut adlı vampirin.

Onun tarafından dönüştürüldükten sonra, yaklaşık doksan sene boyunca onunla yaşadı ve her ne kadar Francois onu etrafında istemese de, o dünyanın dönüşünü öğrendi. Soyunun hikayesini ve yaşamını.

Francois'i öldürmek istediğinde, büyük bir yara aldı Alexander. Bugün bile o yara hala her gecenin başında kanar. Francois ondan çok daha güçlü olmasına rağmen, Alexander'ın bildiği başka şeyler vardı... Obtenebration disiplinini oldukça geliştirmişti ve bunu kullanma yolu sayesinde Francois'i köşeye sıkıştırırdı. Ancak öldüremedi; o kaçtı. Bu, Francois'i ona bir düşman yapmış olsa da, aralarında bir sır olarak kaldı ve bir daha konuşulmadı; Çünkü bu hem Francois'in ünvanına zarar verirdi hem de Alexander'ın öldürülmesine sebep olurdu.


---0---



İsim: Rocio
Doğum Yılı: Belirtilmemiş
Karakter Numarası: 6124
Oyuna Kabul Edilmiştir


Rocio, İspanya’da soylu bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Babası İspanya’nın İngiliz elçisiydi, sık sık dönemin ingiltere kralına ziyaretlerde bulunur, armağanlar götürürdü. 15 yaşına bastığında saraya Rocio’yu da götürdü, bu onun bütün hayatını değiştirecekti.

Dönemin kralı çapkınlığıyla ün salmış bir hükümdardı, saray hayatı onun ve metreslerinin entrikalarıyla sallanıp duruyordu. Genç ve güzel Rocio’yu ilk gördüğünde onunla fazlasıyla ilgilenmiş olması babasının dikkatini çekti. Babası güç meraklısı, hırslı, düzenbaz bir adamdı ve kral ona kızının sarayda kraliçenin hizmetkarı olarak kalmasını teklif ettiğinde seve seve kabul etti.

Babasının hırsı, azmi ve güç tutkusu kızına da geçmişti elbette. Kadınların hiçbir değerinin olmadığı bu dönemlerde elde edebileceği en yüksek güç kraliçe olmak yada kralın yatağına girebilmekti, o da bunun için uğraşmaya başladı. Beş yıl boyunca kralın en gözde metreslerinden biri oldu ama asla tek olamadı, bu kadar çekişme ona bir erkeği nasıl etkileyeceğini, nasıl renk vermeden yalan söyleyeceğini ve yaptığı her işi nasıl gizliden gizliye yürütebileceğini öğretti.

Ama hiçbiri bir işe yaramadı. Kaybetti. Kral diğer metreslerinden biriyle evlendi ve Rocio yeni kraliçenin yanında, sarayda öylece kalakaldı. Kraldan ve yeni eşinden nefret eder oldu, orda kalmayı gururuna yediremedi ve öfkesini içine atıp İtalya’ya gitti, yakın bir dostunun yanına. İspanya’ya dönemezdi, başarısızlığından sonra ailesi ondan nefret eder olmuştu, o da onlardan.

Bir zamanların popüler kraliçe adayı olarak gelişi İtalya’da, yakın çevresinde duyulmuştu. Soyluluğu ve hayatı ilgisini çekmiş olacak ki İngiliz kökenli bir vampir tarafından dönüştürüldü soğuk ve karanlık bir gecede. Sonradan bu vampirin İngiliz kraliyetinin eski bir düşmanı olduğunu ve Rocio’yu bunun için dönüştürdüğünü öğrenecekti.

Ve bir gece, İspanya’da bütün Ravna ailesi katledildi. Hepsinin vücutları parçalara ayrılmış ve birbirine karışmış olarak bulundu, elbette işin en ilginç yanı malikanelerinde çok az kan bulunmuş olmasıydı. Halk bunun şeytan işi olduğunu düşündü ve üzerinde fazla yorum yapılmadı, örtbas edildi.

Bir ay sonra da İngiltere’de, kral, kraliçe ve kralın eski ve yeni bütün metresleri benzer bir katliama uğradı. Metreslerin sadece kanları çekilmişti ama kral ve kraliçenin başına gelenler çok daha dehşet vericiydi, odalarında her yer kıpkırmızı kana boyalıydı ve vücut parçaları tanınmaz bir halde etrafa saçılmıştı. Sarayda büyük bir dehşet uyandıran bu katliam büyük bir başarıyla örtbas edildi, diplomasi ve siyaset gereğince dışarı yansıtılmadı.

Kimse bunları Rocio’nun yaptığını bilmedi. Gizliliği iyi bilirdi. Sadece kralla kraliçenin kanını içememişti, gururuna yedirememişti onların bozuk soylarının kanını içmeyi, ama onları büyük bir zevkle parçalamıştı.

İtalya’ya geri döndü, yeniden doğduğu topraklara. İspanya’da kalamazdı. Yalanla dolanla geçirdiği gençliğini herşeyi öğrenerek, okuyarak telafi etmeye karar verdi. Pek çok konuda bilgi sahibi olmaya adadı kendini, özellikle karanlık sanatlarda, nekromanside. Ve yaptığına rağmen, yıllarca biriktirdiği hırs ve nefretinin kalıntılarıyla yaşamaya devam etti – buna yaşamak deniyorsa tabii.



---0---

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Vampire Hunt // VTM Oyunu //Oyuncular
« Yanıtla #1 : 30 Haziran 2010, 10:20:09 »
İsim: Jack James Midnight
Doğum Yılı: 1923
Karakter Numarası: - (Oyuncu özellikleri GM'de mevcuttur)

Oyuna Kabul Edilmemiştir ( Yaş Sınırlaması Gereği )



   Jack James Midnight. 1923'te doğdu. Çocukluğu boyunca içine kapanık bir şekilde yaşadı. Yaşıtlarının aksine karanlıktan korkmazdı. Aksine karanlığın içine hiç kuşku duymadan dalardı. Aklında hep karanlık şeyler olurdu.

   Hayata pozitif bakma felsefesini edinmiş ailesinin yanında sıkıntıdan patlardır. Kendisinin karanlık bastığı gibi uykuya yatırılmasından nefret ederdi. O karanlıkta yaşamalıydı. Hiç kimse karanlığın daha güzel olduğunu bilmiyordu. Orası James'in dünyasıydı.

   Bir gece bunları düşünürken dışarıya çıkıp karanlıkla bütünleşme ihtiyacı hissetti. Yavaş adımlarla odasından çıkarken babasının odasından ışık geldiğini gördü ve odaya doğru ilerdi

   Babası eski parşömenleri karıştırıp bir şeyler okuyordu. Okuduklarından hiçbir şey anlamıyordu çünkü yabancı bir dildeydi. Babasının arkasından parşömenlere bakarken üzerlerinde babasının konuşma dilinde aldığı notları gördü. Bunlar büyüden bahsediyordu.

   Babası James’in nefes sesini duyup arkasını döndü. James’i görünce parşömenleri çabucak topladı. O günden sonra James’e bir şey söylemedi. James on beş yaşına gelince babası ona büyüyle yaptıklarını anlattı. Babası insanların iyilikleri için olan büyüler hakkında çalışıyordu.

   James’in babası karanlıkta kurt adamlar ve vampirlerin olduğunu söyleyip James’i karanlıktan soğutmaya çalıştı ancak bunda başarılı olamadı. Babasının bilgilerini öğrendiğinde kara büyüye yöneldi.

   Büyüsünü para kazanmak için yapıyordu. Para karşılığı suikastler düzenliyordu. En sonunda o kadar zengin oldu ki bu paragöz vampirlerin dikkatini çekti. Ayın olmadığı bir akşam dışarıdan ayak sesleri işitti. Kontrol etmek için dışarı çıktı. O sırada karşısında bir vampir çetesi gördü.

   Vampirler hemen onun üzerine atıldı. James aklına gelen bütün büyüleri yaptı ancak sona kalan üç vampirden biri olan Stark Blood onu dönüştürdü. Sonrasında Stark’ın yanında yaşamaya başladı. Ondan vampirler hakkında her şeyi öğrendikten sonra Stark’ı yalnız kaldıkları bir yerde vahşice öldürdü. Sonrasında yabanda yalnız bir vampir olarak çeşitli yerleri gezdi, avlandı.

Açıkçası karakterin büyü yaptığı için Lasombra, çetelerle savaştığı ve onlar tarafından dönüştürüldüğü için Brujah, yabanda tek başına yaşadığı için Gangrel ve daha birçok şey olabilir. Vampir klanlarını inceleyip seçimini bana bildirirsen karakter kağıdını ona göre şekillendireceğim.  'Vampir Klanları' diye arattırabilirsin google  dan

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampire Hunt // VTM Oyunu //Oyuncular
« Yanıtla #2 : 05 Temmuz 2010, 00:36:38 »
İsim: Marc Silencieux
Doğum Yılı: 1933
Karakter Numarası: 6163

Oyuna Kabul Edilmiştir

20. yüzyıl Fransa’sının pis ve kokuşmuş sokaklarında dünyaya geldi. Hayatı da bu sokaklar kadar pisti. Çocukluğunu geçirdiği ev her yağmurda su alır, her rüzgarda sallanırdı. Bir beşikten farksız…

Ailesi ona hiçbir zaman bakmaz, dışarıda uyusa bile umursamazdı. Babası kumarbazın teki annesi ise her gün yakınıp kendini öldürmekten bahseden suratsız bir kadındı. Bu eve gelmeyi sevmediği için yaz günleri genellikle dışarıda yatar, insanların arasında dolaşıp onları dinler ve yeni haberleri öğrenirdi.

Ertesi gün ne yiyeceğini düşünmeyip “yiyebilecek miyim”  diye düşünmekten bıkan Marc, ilk hırsızlığını daha 9 yaşında yaptı. Fırıncı arkasını döndüğünde hemen bir pasta çalmaya kalkıştıysa da, fırıncının oğlu tarafından yakalanıp ölesiye bir dayak yedi.  Yediği dayak o kadar kötüydüki  kolunda yıllarca geçmeyecek uzun bir yara izi oluşturmuştu.

Açlık ve çocukluğun verdiği düşüncesizliği bir yana bırakan Marc birkaç yıl içinde profesyonelce hırsızlık yapmaya başlamıştı. Bundan keyif aldığı söylenemezdi ancak her hırsızlıktan sonra kendine aynı şeyi söyleyerek rahatlardı; “Yaşamın değerini bilmeyenlerin bu parayı çarçur etmesine izin vermemeliyim.” Öyleki, artık ailesi ona değil Marc onlara bakar olmuştu. Anne babası bu paranın nereden geldiğini umursamıyor, sadece alıp yine saçma sapan işlerinde kullanıyorlardı.

Bu monoton hayatı sürüp giderken Marc 19 yaşına gelmişti. her zamanki gibi akşam karanlığında şehrin en kalabalık olduğu yere; pazara gitti ve insanları gözetleyip dinlemeye başladı. Bu günün hayatının dönüm noktası olduğunu bilmiyordu. Çaldıkları ile eve giderken karanlık sokakta birden göremediği ayak sesleri yankılandı. Bunu başta umursamasa da sesler yanında bittiğinde kanı donmuştu.  Argus Demigo’nun sözleri ölümlü yaşamı için son duydukları oldu, “Bir vampirden çalabilmeni takdir ediyorum, böyle bir yeteneğin zamanla solup gitmesine izin veremem. Tam aradığım kişisin…”

Ölümlüyken sefil bir hayat yaşayan Marc için vampir olmak bir servetti. Ölümlüykende enerjisini gece hırsızlığı için harcayan Marc için bile vampirliğe alışmak zor oldu. Yıllarca Argus ile ölü bir yaşam sürdü, insanların kanını donduracak şeyler öğrendi yıllarca Argus için öldürdü, onun için çaldı.