RUH ÇIKMAZI
Esaret onu kendine çağıran yaratığın kim bilir belki de onu öldüreceğini düşünürken, yaratık bir soru sormuştu ona. Esaret hala, “Bir sınavda mıyım acaba soruyu bilemezsem ne yapacak, beni öldürecek mi acaba” diyordu. Diğeri yani; Özgürlük ise ”Ben burada hayatımdan memnun değilim” diye bağırıyordu. “Özgürlüğümü istiyorum… Gerekirse ölmeye razıyım.”
Mutluluk “Mutluluk içimizde” diyordu. Sevgi ise; “Her varlığı seviyorum, nerede bir canlı görsem onu seviyorum. Ona göre her varlık canlıydı. “Sevmek ne güzel şey, yaratığı da seviyorum ben, yaratığa can veren ruhu da.” dedi. “Sevmemek de ne demekmiş.”
Nefret konuştu. “Ben olmasam sen bir hiçsin, farkında mısın?” Mutsuzluk olmasa mutluluk da bir hiç. Acı olmasa tatlı da. Hiçlik olmasa varlık da bir hiç; öyle değil mi hiçlik diye sordu. Hiçlik cevap vermedi. Bekledi nefret cevabın gelmesini ama cevap gelmedi. Saatlerce bekledi. Günlerce. Aylarca ama sırrı çözememişti nefret. Nefretle baktığından olsa gerek.
Ve Bilge geldi. Bilge dedi ki: Keşke sevgi olsa biraz içinde nefretin ve nefret olsa sevgide. İç içe geçseler bir olsalar. Aşk’ı yaşasalar dedi. Kavuşsalar. Sevişseler. Aşk; kavuşunca ben biteceğim dedi bilgeye. “Olmaz…” dedi, “Kavuşunca sevişecekler, ikisi bir olacak. Tekrar kendilerini doğuracaklar. İki çocukları olacak, biri nefret biri sevgi. Ve onlar yine kaos’ta birbirlerini kaybedecek, ortada karmaşık duygular şekillenecek, ta ki birbirlerini bulana kadar.” Ve dedi nefret’e hiçlik sana cevap vermedi çünkü o hiçlik. Zaten yok. Hiçlik; yokluğun paralel evrendeki yansımasıdır. Sana cevap verseydi zaten evren yok olacaktı o anda. Kaos hakim sürecekti en baştaki gibi. Oysa hiçlik cevap vermedi” dedi ve içten bir kahkahayla güldü bilge.
Nefret kıskandı bilgeyi. Kıskançlık doğdu. “Sevgiyle bir olmama gerek yok ben bölünerek çoğalabilen bir yapıya sahibim üstelik sporla çoğaldığımdan kendimden, farklı çocuklar üretebiliyorum.” dedi. Bilge; sadece sen değil, bunu tüm duygular yapabiliyor. Oysa benim dediğim gibi iki zıt duygu bir araya geldiğinde yaşanansa mitoz bölünmeyle doğan küçük çocuklarınız gibi değil, ana duyguların rejenerasyonudur.
Nefret biyolojik konuştuğunda bilge ona biyolojik cevaplar veriyordu. Felsefi konuştuğunda felsefi cevaplar. Bilgenin bilgeliği karşısında ağzı açık kalmış susuyordu. Sevgi araya girmek için çok beklemişti. Sıra onundu.
Sevgi Nefret’e doğru döndü, ve seni seviyorum nefret yıllardır bunu söylemek için bekliyordum dedi. Nefret hala suratı asık bekliyordu.
Mutluluk mutsuzluğa döndü “Mutluyum, mutlusun, mutlu” dedi. Mutsuzluksa “Mutsuzum, mutsuzsun, mutsuz” dedi. Bilge’ye sıra gelmişti gözüken. Mutluluğa döndü Sen demelisin ki “Ben mutluyum oysa sen mutsuzsun, o mu? Bizden doğacak çocuğumuz o, hem mutlu hem mutsuz olmalı. Mutsuzluğa döndü senin fiil çekiminse “Mutsuzum, mutlusun çocuklarımız’ın 23 kromozomu mutsuz, 23’ü ise mutlu.” , “Heee sende eşeysiz üreme tekniklerine girip beni şaşırtmaya çalışacaksan uğraşma” dedi.
Görünen o ki; son söz hep bilgenindi.
Saygı geldi. Bilge’ye saygılarını iletti, bu yazı da burada bitti.
