"Yerde nasılsa göklerde öyle/göklerde nasılsa yerde öyle" prensibine uygun olarak, anaerkil yaşam tarzının ataerkil yapıya dönüşmesiyle (özellikle Marksist düşünürler bu konuya çok eğilmişler uzun uzun analizler yapmışlardır), mitolojik metinler de, ataerkil bir yapıya dönüştü, arkalarında kimi zaman belirgin, kimi zaman belirsiz izler bırakarak. Bugün son halleriyle incelediğimiz mitolojik metinlerin neredeyse tümü, ataerkil bir yapıdadır, dolayısıyla "kadının yaratılışı"ndan bahsederler.
ancak anaerkil çağın inanışları ve değişmiş mitolojilerdeki anaerkil çağ izlerine baktığımızda, "kadın"ın yaratılışının tasvir edilmediğini görürüz. zira, kadın "yaratan" konumundadır. daha "ilksel" olan Gaia, söz gelimi, "bereketli toprak tanrıçası" kültünün Yunan mitolojisindeki, erkek egemen hava hakim olmadan önceki dönemden kalıntısıdır. Gaia'nın bir yaratıcısı yoktur ancak, Zeus'un, yani "olgun, güçlü erkek"in toplumsal bilince hakim olduğu çağdan sonraki tanrıçaların bir "yaratılış süreci" ve tasviri vardır.