Kayıt Ol

Metro

Çevrimdışı animania

  • *
  • 19
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
    • Karalama Defteri
Metro
« : 24 Kasım 2010, 23:56:34 »


Fırsatları yakalamak için metro’ya bindim, hızlı gidersem yetişirim diye ama yetişemedim. Sonunda öğrendim ki acele ettikçe, ulaşmak istedikçe elde edilmiyor. Oysa arayış bitince kendiliğinden geliyor.

Bundan bahsedince aklıma büyük babaannem geldi. Ben ortaokuldayken büyük babaannem yani babamın babaannesi bizde kalmıştı birkaç ay. O eskiden yaşadıklarını anlatırdı ben de böyle masal dinler gibi oturur onu dinlerdim; çok hoşuma giderdi. Bazen gençliğin, çocukluğun verdiği cehaletle onu kırdığım da olurdu ama o birbirimizi çok severdik. Hala olduğu gibi dalgınlığımdan olsa gerek bazen bir defterimi ya da ne biliyim cüzdanımı kaybederdim, büyük babaannem beni yanına çağırırdı. “Dur oğlum!” derdi bana. “Ben hemen kayıp duasını okurum şimdi sana!” ve ben arayışı bırakırdım. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra da aranan her ne ise bulunurdu. Placebo etkisi gibi bir şeydi yani. Aslında sadece arayışı bıraktırmaktı bana yaptığı. Arayış bitince bulabiliyorsak eğer buradan da aklıma şu çok yaptığımız Tanrı arayışı geliyor.

Tanrı’yı bilimsel kanıtlama çabası. Yani buna da karşı değilim kanıtlanabiliyorsa kanıtlansın. Yıllar önce Dan Brown’ın kitabında okuduğumuz karşıt madde Cern’de çok kısa bir zaman önce elde edildi. Bu tanrıyı kanıtlar mı? Bilmiyorum. Ama söylemek istediğim şu ki, kanıtlamayı; aramayı bıraksak belki de buluruz. Varlığımızı, kendimizi de aramasak buluruz. O zaman hep istediğimiz şu çıksa da kurtulsak dediğimiz; Loto’yu da oynamayalım o zaman. Kesin buluruz. Oynamazsak eğer tuttururuz. Zaten gerçekte aradığımız, o sanal zenginlik olmadığından belki de daha mutlu oluruz.

Zaten metro’nun içindeysek hala, birden uyanıp son durakta bulduysak kendimizi, kesin buluruz.


Fatih Akuzun

@nim@ni@

Ynt: Metro
« Yanıtla #1 : 12 Aralık 2010, 00:55:58 »
 Çok derin bir yazı ama uzun bir tartışma yaratabilir kötü anlamda değil tabii. Ama bir cevap vermem gerekirse bizi insan yapan o içimizdeki meraktır bir kısmı ile.
Gri

Çevrimdışı

  • *
  • 32
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Metro
« Yanıtla #2 : 12 Aralık 2010, 11:50:56 »
Ama eğer arayışı bırakırsak her şeyden vazgeçmiş olmaz mıyız?
O zaman arayışı bıraktığımızda bulunmasının ne anlamı kalır ki, biz vazgeçtiğimiz bir şeyin bulunup bulunmamasını önemser miyiz?? Şahsen ben önemsemem artık vazgeçtiğim bir şeyi, o zaman arayışlarımız son bulduğunda yaşamanın bir anlamı kalır mı ??
Kafamda bir sürü soru işareti oluştu :D
Çok güzel bir yazı. İnsanı hayatı hakkında düşünmek için yönlendiriyor :)

Çevrimdışı Madam Vio

  • **
  • 376
  • Rom: 16
  • "Each thing I show you is a piece of my death."
    • Profili Görüntüle
Ynt: Metro
« Yanıtla #3 : 13 Aralık 2010, 18:38:22 »
Varlığımızı, kendimizi de aramasak buluruz.

Doğrusu hoş, felsefik bir yazı olmuş. Ancak ele aldığı düşüncelere bakınca bazı noktalarda sana katılmadığımı farkettim. Bu yüzden ben de fikrimi sunacağım...

Bana kalırsa insanın merak duymayı, öğrenmeyi ve en önemlisi; düşünmeyi reddettiği an öldüğü andır. Bu, dolaylı da olsa insanın inançlarını ve yaşama amacını da etkiler. Dolayısıyla insan kendine "Ben kimim? Ne yapmaya çalışıyorum?" diye sormadığı zaman gerçekten yaşıyor sayılmaz. Aramazsak, bulamayız. "Savunduğunuz düşünceler ve inançlar için kesinlikle kanıtlarınız olmalı!" demiyorum, ancak gerçekten inandığın bir fikrin varsa neden böyle düşündüğünü bilmeliyim. Eğer sen ne yaptığını, neden yaptığını bilmiyorsan, yaptıklarını haklı bulma şansım da olmaz.

Bu konulara fazlasıyla kafa yormuş biri olarak ve çevremdeki (geneli senin de bahsettiğin gibi 'daha az umursayanlar' olan) insanlardan da gözlemlediğim kadarıyla, arayışın bitmesi insanı sığlaştırıyor, bağnazlaştırıyor ve yanlışa sevk ediyor... 'Anı yaşa' feslefesini fazlasıyla benimsemiş bu kişiler benim için insanı hayvandan ayıran en önemli etkeni; aklı ve zekayı terketmiş kişiler ki yine bu tür kimselere hayatım boyunca saygı duyamamışımdır.

Düşünmek, bir arayışa girmek, insanı delirme sınırına getirmediği sürece zevklidir de oysa. Araştırmaktan ve öğrenmekten zevk almalıyız. Biz bunu yaptıktan ve istediğimiz şeylerin gerçekleşme ihtimalini yükselttikten sonra beklemek, bence daha akıllıca olur. Çünkü aramadan beklemek ya da yalnızca olasılıklar üzerine hareket etmek her zaman aynı başarılarla sonuçlanmayabilir.


Çevrimdışı animania

  • *
  • 19
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
    • Karalama Defteri
Ynt: Metro
« Yanıtla #4 : 06 Mart 2011, 23:42:17 »
Geç bi yanıt olduğunun farkındayım, kusura bakmayın giremiyorum bu ara pek işten dolayı.

Lucian ve Bell(A)slı teşekkür ederim. :)

Soul Sucker;  Arayış bende de bitmedi, ve ben de bu konulara epey kafa yormuşluğum var. Tabii burdaki amacım günümüzde felsefeyle ilgilenen insanlar olsa da aslında ben felsefe ile mizahı bir araya getirmeye ve felsefeyi sevdirmeye çalışıyorum. Denemek istediğim bu. Böle birkaç denemem daha var. Bunun dışında fikirlerine katılıyorum,arayış çok önemli. Zaten içinde arayış olan bi insan o arayışı asla bırakmıyor, bırakamaz da. Taki gerçekten gerçeği (hakikati) öğrenene kadar. Hakikat nedir dersen henüz ben de bulamadım. :) Ama uzun ve irdeleyici yorumun için çok teşekkür ederim.
@nim@ni@