İlk olarak, "Bir film üçüncüsünden sonra sıkar." lafımı geri alıyorum.
Tatil sıkıntısını gidermek için sinemaya gittiğimde Buz Devri'ni izleyeceğimi, hatta izlerken yer yer yüksek sesle gülmemek için çantamı ağzıma bastıracağımı hiç tahmin etmiyordum. Ani bir kararla bilet alıp salona girdim ve çıkarken pişman değildim.
Belki konu olarak önceki filmlerine nazaran benim açımdan biraz sönük kaldı ama yine de kesinlikle eğlenceliydi. Manny, Sid, Diego ve bahtsız sincap Scrat gibi tanıdık yüzleri görmenin yanısıra Şeftali (Peaches), Ninecik (Granny), Louis ve Shira gibi yeni karakterlerle tanışmak da güzel oldu. (Hele o Ninecik yok mu, gidip yanaklarını sıkasım geldi. Her eve lazım. "Kıymetliiim!") Fragmanının aksine tam manasıyla film içinde kıtaların ayrılma sürecinden söz edilmese de izleyici bunu gördüklerinden anlıyor elbette. Her zaman ki gibi palamut ve aşığı sincabımız da kendilerine yer edinerek bizleri güldürmeye devam ediyor.
Ayrıca güzel göndermeleri vardı.
Seirene'ler ile karşılaştıkları an izlenmeye değerdi. Ninecik'in yakışıklı erkek tembel hayvanın sözlerine "Bundan hoşlandım." deyişi, Manny'nin "Sen her zaman haklısın." lafını duyduğunda "Ellie asla böyle bir şey demez ki." diyerek gerçekleri anlaması, ama hepsinden öte Scart'in çekici dişi sincaba değil de palamuda tav olması harikaydı.
Bunun haricinde filmin başındaki "The Longest Daycare" isimli kısa Simpsonlar animasyonu da ayrı bir renk kattı.
He bir de 3D olması izlerken alınan zevke fazla bir katkıda bulunmuyor, bunu da söyleyeyim.
Yalnız,
Manny'nin "Oğlum bak git!" repliği kadar bir şeye gülmedim sanırım. Sadece beni değil, sinemadaki herkesi çok şaşırttı bu söz. Kimin fikri bilemiyorum ama şaşırttığı kadar güldürdü de. Tam o esnada meyve suyu içiyor olamamın da azizliğine uğradım, tavsiye etmiyorum. -.-
Güzeldi güzel. Tavsiye ederim.
