Kayıt Ol

Bulunmamış

Çevrimdışı

  • *
  • 1
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bulunmamış
« Yanıtla #15 : 06 Aralık 2011, 21:30:27 »
süperr olmuş gerçekten. kurgu müthiş.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Bulunmamış - 6
« Yanıtla #16 : 08 Aralık 2011, 09:48:12 »
Anlattıkça anlatası geliyordu. Karşısında duran anlayışlı bakışlı yüze ne fırlatırsa karşılığında mantıklı bir yorum veya onaylama geliyordu. Bazen ise bir şey söylemek yerine sadece başını iki yana sallıyor, derin bir nefes bırakarak rakı kadehini masaya hafifçe vurduktan sonra dudaklarına götürüyordu. Rakı masasının bütün raconları bu şekilde yerine geldikten sonra, bütün dertlerini sonunda birine dökmüş olmanın rahatlığı ile olacak ki koltukta sızıp kalmıştı Berk sabaha doğru.

Uyandığında üstünden atamadığı uyuşukluğu ve dağ kadar bir baş ağrısı işe gitmeme kararında etkili olmuştu. Ama bunlar olmasa bile gideceğini sanmıyordu. Ona bir şey katmayan, sevmediği bir işi yapmayacaktı. Başka bir şey bulurdu elbet. Kendi hayatını, kendi istediği gibi yaşamaya karar vermesinin bu kadar geç bir zamanda olmasından utansa da, bunu önemsediği söylenemezdi. Devam edecekti artık. Hayat onun önüne nasıl bir pislik atarsa atsın, üstüne basmayacaktı. Aksine pisliği bir maymun gibi alacak ve hayatın kafasına geri fırlatacaktı. Ezilmeyi reddediyordu. Bu kadarı ona yeterdi ve daha fazlasına tahammül etmeyecekti.

Yattığı kanepeden kalkmak için yavaşça başını kaldırdı önce. Arkasında bir yerlerden hışır hışır sesler geliyordu. Kafasını kaldırması ile başının dönmesi bir oldu. Kendini kanepeye bırakıp kendine gelmeyi bekledi. Önce sol sonra da sağ bacağını kanepenin kenarından sarkıtarak yavaşça doğruldu. Eliyle şakaklarına biraz masaj yaptıktan sonra gözlerini kapatıp açtı ve etrafına bakındı. Kenan yere oturmuş, salonun ortasında ki büyükçe sehpada bir şeyler yapıyordu. Haline tavrına ve gözlerinin altında ki torbalara bakılırsa ondan epey önce kalkmış belki de hiç uyumamıştı. Yavaşça ayağı kalkıp sehpaya doğru seyirtti. Adam gözlerini ayırmadığı kağıt parçasına bir şeyler çizip duruyordu.

Eve girdiğinde pek dikkat etmediği buruşturulup sağa sola fırlatılmış kağıt parçalarını düşündü. “Bir şeyi hatırlamaya çalışıyorum.” Demişti Kenan. Sehpaya yakın yerde duranlardan bir tanesini alıp elinde açtı ve inceledi. Etrafına garip semboller çiziktirilmiş bir çemberdi bu. Ortasında ise tek bir sembol vardı. Bu semboller harflere benzesede daha önce gördüğü hiç bir alfabe böyle değildi. “Kenan ne yapıyorsun?” diye sordu yavaşça adamın yanına oturarak.

Kenan omuz silkti ve “Bu şey...” dedi. “Bu sembol veya artık her neyse, sürekli rüyalarımda görüyorum. Uyandığımda ise tam olarak ne olduğunu hatırlayamıyorum. Sanki birisi bana uzun uzun ne olduğunu, ne anlama geldiğini açıklıyor. Ama bunu hatırlamak çok zor anlıyor musun? Avucunda su tutmaya çalışmak gibi. Ne kadar uğraşırsan uğraş parmaklarının arasından akıp gidiyor ve sana sadece avuç içinde duran bir iki damla kalıyor.”

Berk elini adamın omzuna koydu. Ne yapacağını düşündü. Adam yıllar sonra onu evine almış, sofrasında yer vermişti. Bunun nedeni pekala aklının tamamen rüyalarında olması olabilirdi. Ama gene de ona büyük yararı dokunmuştu. Ağzını bir iki kere açıp kapattıktan sonra “Doktora gitmeyi düşündün mü? Şu hipnoz olayı falan var ya, insanların bilinçaltlarında ki şeyleri hatırlamalarında yardımcı oluyor diye biliyorum.” Diye tavsiye verdi dostça. Kenan başını iki yana sallayıp, “Hayır, hayır doktor falan istemiyorum. Neyse zaten bir iki güne kalmaz hatırlarım. Çok yaklaştığımı hissedebiliyorum elindekine benzeyen bir şey olması lazım. Ama sanki çemberin etrafında ki işaretlerden bir tanesi yanlış gibi geliyor.” Dedi.

Berk elinde ki kağıda çiziktirilmiş, ona hiç bir anlam ifade etmeyen şeye baktı. “Hatırladığında ne olacak ki? Hatta doğru hatırlayıp hatırlamadığını bile nereden anlayacaksın ki? Kendin de söyledin, rüyanı hatırlamak su gibidir diye.” Dedi uykulu bir sesle. Kenan birden ona doğru döndü. Kaşlarını çatmış yüzü öfkeyle çarpılmıştı. Bir şeyler söylemek için ağzını açtı ama sonra vazgeçmiş olacak ki tekrar kapattı. “Neyse siktir et. Kahvaltı yapalım mı?” diye sordu. Berk olur anlamında başını yukarı aşağı salladı. “Tavada sucuk yapalım seversin sen. Kapıcı ekmek getirmiştir onu kapıdan alsana bende sucukları keseyim.” Dedikten sonra ayağı kalkıp mutfağa gitti.

Berk arkadaşının ani ruh hali değişimlerini görmezden gelerek kapıya ekmeği almak için gitti. Cızırdayan sucuk dolu tavayı masanın üstüne koyup yemeye koyulurken Berk sordu, “Bizim çocuklarla görüşüyor musun hiç?” Kenan kaşlarının kaldırıp biraz düşündü. “Bizim çocuklar derken? Mertler falan mı?” dedi. Berk kafasını iki yana salladı. “Yok yahu lisedekiler işte Yılmaz, Burak, Pınar falan.” Dedi. Kenan ekmek diliminden bir parça kopartıp tavada ki yağa bandırdı. “Valla Yılmaz ile en son geçen sene konuştum. Kardeşini Halitağa’da dershaneye yazdırmış bende Yazıcıoğluna gidiyordum boş dvd almaya, yolda karşılaştık. Diğerlerini de nereden baksan dört sene önce falan görmüşümdür. Liseden sonra pek görüşmedim çoğuyla, zaten biliyorsun okuldan oldum olası nefret etmişimdir. Üniversite de olmayınca hepimiz başka yerlere sürüklendik, ki buna sen de dahilsin.” Dedi ve yağa bandığı ekmeği ağzına attı.

Berk yavaşça kafasını sallayarak onayladı eski dostunu. Kısa bir sessizlikden sonra “Hepimizin hayatı bok gibi. Sadece sende bir sorun yok. Merak etme. Koca bir nesil annesinin evinde yaşıyor ve bütün gün bilgisayar ekranlarına bakıyor. Senin en azından nişanlın vardı biraz olsun düzenli yaşadın falan. Ama tabi bu bizim standart hayat şeklimizden daha mı yoksa daha mı kötü bilemiyorum. Ne oldu senin büyük planların vardı? Kitap yazacağım, film çekeceğim, müzik grubu kuracağım diyordun?” dedi gülerek.

“Ne olacak? Yalan oldu tabi. Sen de ergenken söylediğim şeyleri ciddiye mi alıyorsun? Onları düşünecek olursa senin şu ana kadar Bill Gates olman gerekirdi.” Dedi kahkaha atarak. Kenan gülerek içinde ne sucuk ne de yağ kalan tavayı lavabonun içine bıraktı. Silip süpürmüştü hepsini. “Neyse ben biraz yatacağım. Salonda bir tane beyaz laptop var sıkılırsan onu kullanabilirsin, yalnız batarya yeri kırık onun kucağına veya masaya koy havaya kaldırınca çat diye düşüyor salak şey.” Dedi ve göbeğini kaşıya kaşıya koridorda gözden kayboldu.

Berk mutfak masasında yalnız bir şekilde oturken aklına evinde ki eşyalar geldi. Gidip onları alsa iyi olacaktı. –Eski- nişanlısı şimdilerde evden çıkmış olurdu. O işten geri dönmeden gidip alması en iyisiydi.

Çevrimdışı okurgezer

  • **
  • 50
  • Rom: 0
  • yola düşmeli...
    • Profili Görüntüle
    • Mavi Defter
Ynt: Bulunmamış
« Yanıtla #17 : 08 Aralık 2011, 11:32:39 »
şimdiye kadarki bölümler bir çırpıda bitti. Nacizane fikrim, parçalar arasına zaman girdiği için belki, aralarında üslup kayması var gibi geldi bana. yani birinden diğerine geçerken konu aynı olsa bile farklı bir hikaye okuyormuş gibi oldum , ama güzel, sürükleyici, devamını bekleriz efenim. :) ellerinize sağlık.
"It's a dangerous business, Frodo, going out of your door," he used to say. "You step into the Road, and if you don't keep your feet, there is no knowing where you might be swept off to..."

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bulunmamış
« Yanıtla #18 : 08 Aralık 2011, 12:49:54 »
sanırım epey uzun bir kurgu olacak. meraklandırmadan yazı yazıversne şunu :d. tebrikler gerçekten iyi gidiyor.

Çevrimdışı Kanashii Uchiha

  • **
  • 99
  • Rom: 9
  • Melek sesli iblis ve kan damlaları...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bulunmamış
« Yanıtla #19 : 13 Aralık 2011, 02:26:57 »
Valla yazılar arası geçen zaman konusunda ne deseniz haklısınız, ama aklına yazmak geldiğinde yazan tembel bir insan olduğumdan dolayı buna bir çare bulunmayacak gibi. Lakin bir sonra ki bölüm pek yakında gelecek.

Yazarın bu zaman ile alakalı tümcesi bir vaad olduğu için; o yakın zaman diliminin, olabildiğince kısa olabilmesinin, ne kadar gerçek olabileceğini hesap ederek....

Yazarı sıkıştırmaktan men ediyorum kendimi. ^^
Tutunabilecek her şeyin yok olduğunda var olursun...Gerisi sadece suretlerin karmaşası!

Çevrimdışı Raine Rachel Tallentyre

  • *
  • 26
  • Rom: 0
  • Delirmek bazen gerçekliğe verilebilecek en uygun t
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bulunmamış
« Yanıtla #20 : 23 Ağustos 2012, 10:59:46 »
her bölüme yorum yapamadım ama mükemmel gidiyor e doğal olarak ta devamını bekliyoruz yeni bölüm ne zaman bizi çok bekletme nolur. son bölümü yayınlayalı çok uzun zaman olmuş.
Delirmek bazen gerçekliğe verilebilecek en uygun tepkidir…