mit'in muhteşem cüce yakınmaları arasında kafasının üstünden geçen oklar, KoyuBeyaz'ın tutmayan duaları arasında çakan şimşekler, sürekli değişik şekillerde can veren Marius'un 'yine mi öldü?' dedirten ölümleri ve Laughing Madcap'in unuttuğu büyüleri oyunun sonuna doğru hatırlaması gibi ilginç olaylar eşliğinde oynadığımız Büyülü Kasaba oyununun ilk bölümü sona erdi dün gece.
Aklımda ısrarla kalan iki olay var yalnız.
Havada uçarak Okçu birliklerinin eğitim kulesinin yanından geçmeye çalışan Marius ve şehrin koruma kalkanını (20 atarak) kaldıran KoyuBeyaz. Tekrar söylüyorum bunu tahmin edemezdi tabi ki ama şans eseri tam o noktada 20 atmak da ilginçti
Abi söylemedinki oranın okçu kulesi olduğunu. Hoş bir balkon gibi duruyordu resimde.
Aklımda kalan ölümlerim; Kazıklara çakılmak, ücret ödediğimiz gardiyandan paramızı çalmaya çalışırken kafamı koparmaları, kaleye uçarak girmeye çalışırken "Archers!" bağırışıyla bedenime saplanan onlarca ok ve havada kalan ölü bedenim, kaleye girdikten sonra guarda selam vermeye çalışırken duyduğum "Archers!" sesi ile yediğim oklar...
mit'in cüce taklidi bir harikaydı. Elf olduğum için benimle uğraşmasına rağmen kızamadım adama. Madcap'in aklına bazı büyüler daha erken gelseydi biraz daha yol alabilirdik aslında ama nasıl olduysa gece 4 gibi herkes bitkinken çok güzel fikirler geldi adamın aklına
. KoyuBeyaz'ın tanrıları da bizimle kafa geçtiler heralde. Rock konserinden çıkmış gibi geziyorduk ortalıkta.
Çok zevkli bir bölümdü. Devamını heyecanla bekliyorum ben. Kasabanın gizemi çok absürd bir şey çıkacak gibi geliyor.