Patrick Rothfuss “Skin Game” İçin Yazdı

rothfuss skin game

Kralkatili Güncesi serisinin yazarı Patrick Rothfuss, Dresden Dosyaları‘nın son çıkan kitabı “Skin Game” için bir yazı kaleme aldı. Hem de ne yazı!

Biz okurlar Kralkatili Güncesi’nin üçüncü kitabı The Doors of Stone’u heyecanla bitirmesini bekliyor ve bu arada farklı kitapların geleceğini de biliyoruz. Peki bunun haricinde Rothfuss ne yapıyor? Jim Butcher’ın geçtiğimiz haftalarda çıkan ve bizim de duyurusunu yaptığımız Dresden Dosyaları 15: Skin Game kitabını okumuş ve Goodreads’ta bununla ilgili bir yazı eklemiş. Yazısında özellikle Dresden Dosyaları’nın “EN” sevdiği seri olduğunu örneklerle vurguluyor. Hatta her yeni kitap çıktığında oturup bir öncekileri tekrar okuduğunu öğreniyoruz.

Ya da iyisi mi bizler size hemen yazının M. İhsan Tatari tarafından çevrilmiş halini sunalım, kendi gözlerinizle neler yazdığına tanık olun.

Bu vesileyle hala Dresden Dosyaları’nı okumamış arkadaşlara da kısa sürede serinin ilk kitabı Fırtına Büyücüsü’ne başlamalarını tavsiye edelim. Serinin beşinci kitabının çevirisini de heyecanla beklediğimizi bir kez daha dile getirelim.

* * *

Skin Game (Dresden Dosyaları, #15)

skin gameBugün, bu kitap hakkında bir inceleme yazmak için masamın başına oturduğumda, daha önce hiç internet ortamında Dresden Dosyaları’na olan saplantımdan ayrıntılı olarak bahsetmediğimi fark ettim.

Bununla birlikte, satır aralarını okuyan herkes için oldukça aşikar olduğu üzere, bu takıntımı az da olsa dile getirmişliğim vardır.

Halka açık yerlerdeyse bu seriye olan sevgimden pek çok kereler bahsetmişimdir. Genellikle de, “En sevdiğiniz kitaplar nelerdir?” ya da “Üçüncü kitabınızın çıkmasını beklerken ne okumalıyım?” sorularına cevap olarak.

Ama Dresden Dosyaları’na karşı duyduğum sevgiyi daha önce asla açık bir şekilde, tek bir yerde ve tüm dünyanın görebileceği bir şekilde ifade etmemiştim.

Bu yüzden…

Dresden Dosyaları benim favori serimdir. Bunu hem bir yazar, hem de bir okur olarak söylüyorum.

Bir an düşündüm de, ben bu tarz beyanları pek öyle gelişigüzel bir şekilde yapmam.

Dresden Dosyaları, seri hâlinde bugüne kadar okuduğum, hatta okumakta olduğum her şeyi gölgede bırakıyor. Buna *coşkuyla* sevdiğim kitaplar da dahil. Örneğin Lynch’in Gentleman Bastard serisi. Ya da Robin Hobb’un Farseer serisi. Veya Sanderson’ın Mistborn’u. Ya da Abercrombie’nin Kadim Kanunları…

Ben Dresden Dosyaları’nı Yerdeniz Serisi’nden daha çok seviyorum. Zelazny’nin Amber Yıllıkları’ndan daha çok. Gaiman’ın Sandman’inden daha çok. Yüzüklerin Efendisi’inden daha çok.

Dresden Dosyaları seri olarak Pratchett’ın Diskdünya’sını bile geçiyor. İşte. Söyledim.

Bu kitapları o kadar çok seviyorum ki Ghost Story (Dresden Dosyaları, 13) çıktığında ilk kitaptan itibaren *bütün* seriyi baştan okudum ki serinin en yeni kitabına hazır olabileyim.

Cold Days (Dresden Dosyaları, 14) çıktığındaysa *bütün* seriyi bir kez daha baştan okudum.

Bu lise yıllarımdan beri yapmadığım bir şey. Çünkü böyle bir şey için zamanım yok. Ama yine de yaptım.

Muhtemelen aynı şeyi bu kitap, yani Skin Games için de yapardım. Ama bu sefer saplantı düzeyim iyice arttı. Bir yazar olarak sahip olduğum yetersiz güçleri hunharca kötüye kullanmaya karar verdim. Jim’in editörüyle bağlantıya geçtim ve piyasaya çıkmadan önce kitabın bir nüshasını alabilmek için yalvardım.

Editörü merhamet edip bana kitabın bir nüshasını yolladı. Muhtemelen talebimin yoğunluğu onu korkuttu. Ayrıca, kimse kocaman ve sakallı bir adamın ağladığını görmek istemez. Hiç hoş bir şey değildir.

Peki, bu kitap hakkındaki düşüncem nedir? Çok sevdim.

Ayrıntıya girip okuma keyfinizi kaçırmayacağım. Ben o tarz şeyler yapmam.

Sadece kitabı sevdiğimi söyleyeceğim. Tam da umut ettiğim gibiydi. Ayrıca Jim bu kitapta beni dört kahrolasıca kez ağlattı.

İnce bir çizgi üzerinde yürüyorsun Jim. Seni bu kadar çok sevmeseydim senden nefret edebilirdim…

Patrick Rothfuss
Goodreads, 18 Mayıs 2014