Göktuğ Canbaba yeni serisinin ilk romanı “Arayış Ormanı” ile bir kez daha aramızda! Yazarımız bu kitap ile bir kez daha fantastik dünyaya dönüş yapıyor! Kitaba dair yazarla yaptığımız kısa söyleşi ve ön okuma da haberimizde!
Fantazya severler kendisini Ozanın Şarkısı ve Tılsım-ı Kudret romanlarıyla hatırlayacaktır. Fakat son zamanlarda iki çocuk kitabıyla gelmişti aramıza: Fener Balığının Kayıp Işığı ve Valizdeki Kedi. Şimdiyse yine hem genç hem de yetişkin fantastik okurlara yönelik yeni bir serinin ilk kitabıyla karşımızda: Arayış Ormanı
Genç kahramanımız Deniz’in maceralarını okuyacağımız bu seride İstanbul’un ikizi bir diyar, farklı yaratıklar, büyüler ve çok daha fazlası bizleri bekliyor. Öncelikle gelin tanıtımına bir göz atalım:
Deniz, henüz on iki yaşındaydı. Okulda hiç ama hiç arkadaşı yoktu. Çünkü herkese göre o, hayaller gören bir kaçıktı! Tüm bunların sorumlusu ise, küçüklüğünden beri oğluna gizemli hikayeler anlatan babasıydı. Birbirinden tuhaf yaratıklarla dolu bir dünya yaratmıştı ve efsaneye göre saklı bir kapı sayesinde geçiş yapılan bu diyar, İstanbul’un ikiz kardeşiydi. Ve bu kapı bir bekçi tarafından denetleniyordu.
Deniz, bu masallara inanmalı mıydı? Oysa Deniz’in bilmediği bir gerçek vardı. Babası, her iki diyarı biribirinden ayıran bu kapının bekçisiydi. Ve bir gün, bu zor görev oğlunun olacaktı.
Deniz, Arayış ormanı’na doğru çıkacağı tehlikeli yolculukta kendini hayal bile edemeyeceği bir maceranın içinde bulacaktı!
Şimdi de “Arayış Ormanı” kitabı üzerine yazarla yaptığımız kısa söyleşiye davet edelim sizleri:
[stextbox id=”warning” shadow=”true”]
Öncelikle yeni romanın için bir kez daha tebrikler! Fener Balığının Kayıp Işığı ve Valizdeki Kedi ile, Doğan Egmont’tan çıkan üçüncü kitabın oluyor Arayış Ormanı. Fakat bu kitap diğer ikisine göre daha “fantastik” ve yaşca büyük kesime hitap ediyor diyebilir miyiz?
Teşekkürler öncelikle. Evet kesinlikle diyebiliriz. Fener Balığının Kayıp Işığı ve Valizdeki Kedi çocuk romanı kategorisinde okunacak kitaplar. Arayış Ormanı ise hem çocukların (+12) hem de büyüklerin okuyabileceği bir fantezi edebiyatı romanı. Irkları, büyü sistematiği ve gizemli coğrafyasıyla kapsamlı bir diyar fantazyası yaratmaya çalıştım. Ozanın Şarkısı ya da Tılsım-ı Kudret’e ne kadar emek verdiysem, bu romana da aynı şekilde emek verdim.
Yeni roman fikri nereden geldi peki? Yani özellikle daha önceden düşündüğün ve üzerine yazmayı planladığın bir kurgu muydu yoksa farklı bir hikayesi var mı? Tılsım-ı Kudret’in güzel bir çıkış hikayesi vardı örneğin. Bunda da benzer bir durum söz konusu mu?
Bu da oldukça ilginç aslında :) Ben Harry Potter’ı ya da Percy Jackson’u falan pek severim, bilen bilir. Bir süredir aklımda o yaş grubuna uygun olacak, bizden bir kahramanın ve fantezi gücünün yüksek olduğu bir seri yaratma fikri vardı. Oturup düşünmeye başladım. Hatta Biğkem (Karavus) bana çok yardımcı oldu o konuda. Birlikte oturup uzun sohbetler ederek dünyayı şekillendirdik ve karakterlerle oynamaya başladık. Sonra bir gün aniden oturup yazmaya başladım. Genel bir plan vardı elimde ama kalanını tamamen doğaçlamaya bıraktım. Roman, yazarken kendi kendine ilerledi ve sonra başa dönüp tekrar tekrar düzeltirken son halini aldı. Doğan Egmont’la bi çocuk romanım için sözleşme yapacakken onlara sunmak için yanımda bu dosyayı da götürmüştüm. Çocuk romanı değildi sonuçta, farklı bir tarzı vardı ve kabul edeceklerinden pek de emin değildim. Toplantıda masanın üzerinde elimdeki tarzda romanların serpilmiş olduğunu fark ettim. Percy’ler falan duruyordu masada. O romanları benim için getirmişlerdi. Muhabbet ilerledikçe işin aslı ortaya çıktı. Editörler benim fantastik edebiyat geçmişimi de bildiklerinden benden böyle bir roman yazıp yazamayacağımı öğrenmek istiyorlardı. Ben de o an Arayış Ormanı’nı çıkarıp masaya koyuverdim. İstedikleri şeyi zaten yazmıştım ve dosya hazırdı. Şimdi düşününce bayağı şaşırdıklarını ve heyecanlandıklarını hatırlıyorum :)
Gerçekten de çok iyi bir çıkış hikayesi! Şimdi de gelelim kitabın konusuna. Başkarakterimiz genç yaştaki Deniz. Tanıtım yazısından anladığımız üzere babasının anlattığı hikayeler ve sonrasında oynayacağı rol önemli. Peki bu macerada baba-oğul beraber mi yürüyecekler yoksa zorlu görevi Deniz tek başına mı üstlenecek?
Babası, iki diyarı birbirine bağlayan geçidin bekçisi. Bildiğimiz İstanbul’u ve paralel büyülü İstanbul’u ayıran kapıyı koruyor. Bu binlerce senedir babadan oğula kalan bir miras aslında. Bekçiler değişik güçlere sahip, kudretli insanlar ve o zamana kadar kapının bekçisini yaralayan ya da ölümüne sebep olan bir olay yaşanmamamış…ta ki Deniz’in dönemine kadar. Deniz Arayış Ormanı’na olan yolculuğuna tek başına atılacak ve ailesinin başına gelen korkunç olay şimdilik gizemini koruyacak.
Yine tanıtım yazısında farklı bir diyardan, İstanbul’un ikiz kardeşinden bahsediliyor. Yeni bir dünya bizleri bekliyor demektir bu. Bir nevi fantazyaya dönüş diyebiliriz, değil mi?
Kesinlikle. Benim için Ozanın Şarkısı’ndan sonra yeni bir diyar fantazyası romanı Arayış Ormanı. Belki de Kuzey Kıtalar’dan daha karmaşık bir yapısı bile var. Hikayenin kurgusu ve diyarın yapısı sonraki kitaplar için yeni maceralara zemin hazırlayacak türde.
Merak ettiğim diğer bir şey ise mitolojik unsurların kitapta yer alıp almadığı? Yine Tılsım-ı Kudret’ten örnek vereceğim, Anadolu korku kültürünü çok güzel bir şekilde işlemiş ve harmanlamıştın. Haliyle İstanbul’un ikiz kardeşi bir diyar denince de ister istemez meraklanıyor okur, acaba neler bekliyor bizi diye.
Büyülü olan İstanbul’un coğrafi yapısı yaşadığımız İstanbul’la tamamen aynı diyebilirim. Haritaları üst üste koyduğumuzda birbirinin üstüne cuk oturuyorlar ama kalan her şey farklı. Büyülü bir orta çağ ortamı gibi düşünebiliriz üst İstanbul’u. Orada Anadolu esintileri var mı? Birçok şeyden beslendim tabii ki ama direk Anadolu motiflerini vermek gibi amacım hiç olmadı. Seri ilerledikçe yavaş yavaş bazı şeyler de onunla şekillenmeye başlayacak elbette. Bu sonuçta serinin ilk kitabı, bir romanın ilk bölümü gibi.
Romanı kurgularken ve yazım aşamasında halihazırda yaptığın işin etkisi oluyor mu? Özellikle farklı ülkeler gezip birçok medeniyet ve yaşayış tarzı gördün ve fotoğraflandırdın. Kalemine yansıyor diyebilir miyiz?
Tabii ki oluyor. Her ülke, tanıştğın her insan, yediğin değişik yemekler, orada gördüğün rüya bile seni besliyor ve vizyonunu genişletiyor. Hindistan’dan, Nepal’den döndüğüm zaman başta idrak edememiştim, sanki sadece gezip dönmüşüm gibiydi ama zaman geçtikçe orada yaşadıklarım zihnimde büyümeye başladı ve sonunda bana çok güzel hediyeler bıraktılar.
Romanın duyurusunu yaparken henüz kaç kitap olduğunu belirlemediğin bir serinin ilk halkası olarak tanıtmıştın. Devam kitaplarını yazmaya başladın mı? Bir sonrakini okuyacağımız tarihi şimdiden söyleyebilir misin?
Henüz başlamadım. Şu an daha çok okuma aşamasındayım. Yeni bir şeyler yazmaya başlamadan önce güzelce beslenmem gerekiyor. İyi kitaplar insanı gerçekten iyi hissettiriyor. Aynı zamanda önümde uzun bir yol olduğunu da gösteriyorlar. Cesaretlendiriyorlar. Güzel bir okuma döneminden sonra ikinci kitabı yazmaya başlayacağım. İkinci kitabın gelmesi çok uzun sürmeyecek gibi hissediyorum.
Verdiğin cevaplar için çok teşekkürler. Umuyorum yeni seri bolca okura ulaşacak ve güzel bir okuma deneyimi yaşatacaktır!
Ve son olarak kitabın ilk bölümünden bir kısım içeren ÖN OKUMA için de sizleri BURAYA alalım!
Doğan Egmont Yayınları etiketiyle okuyacağımız kitabın kapak çizimini Eren Arık, yayına hazırlığını ise Sinem Çelebioğlu ve Ahu Ayan üstleniyor. Tanıtım ve künye bilgileri için buraya tıklayınız. Son olarak kitabı halihazırda devam eden TÜYAP İstanbul kitap fuarında veya online kitap satış sitelerinde bulabileceğinizi de hatırlatalım.
Göktuğ Canbaba’yı, emin adımlarla ilerlediği bu yolda bir kez daha tebrik ediyor, Arayış Ormanı’nın yepyeni baskılara, bol okura ulaşmasını diliyoruz! Hepinize iyi okumalar.