Rowling’in Büyü Dünyası Genişliyor: Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu Hakkında Tüm Bilgiler

Ilvermorny

Ve beklediğimiz anlardan biri gelip çattı: Bizzat J.K. Rowling tarafından kaleme alınmış Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu’nun hikayesi Pottermore’da yayınlandı. Okul kurucusunun doğumundan başlayıp günümüze kadar nasıl geldiğini oldukça sürükleyici bir şekilde bizlere aktaran Rowling, ayrıca Hogwarts dışında da Büyülü Dünya’da bizi ne gibi muhteşem maceraların beklediğini bir kez daha göstermiş oluyor.

Hadi gelin, bu öykünün bir kısmına göz atalım:

 

J.K. Rowling’den

Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu

Büyük Kuzey Amerika büyücülük okulu on yedinci yüzyılda kuruldu. Greylock Dağı’nın en yüksek tepesinde, kimi zaman bir sis bulutu çemberi kaidesinde çeşitli güçlü büyüler yardımıyla büyüden uzak dünyadan saklanır.

İrlandalı Kökenleri

Isolt Sayre 1603 civarında doğmuş ve çocukluğunun ilk dönemlerini İrlanda’nın Kerry ilçesine bağlı Coomloughra vadisinde geçirmiştir. İki safkan büyücünün çocuğudur.

Babası, William Sayre, animagus formu karga olan güçlü İrlandalı cadı Morrigan’ın soyundan gelmekteydi. William, küçük yaştan itibaren her türlü doğal varlığa olan ilgisi yüzünden kızına “Morrigan” takma ismini vermişti.

Kendisini çok seven ve Muggle komşularına gerek sihirli tedavilerle gerekse hayvancılıkta ellerindekini esirgemeyen bir aile ile çocukluğunun ilk zamanları tam olarak rüya gibiydi.

Ancak 5 yaşına bastığında olanlar oldu ve evlerinde uğradıkları bir saldırı sonucu hem annesini hem de babasını kaybetti. Isolt yangından annesinin görüşmediği kızkardeşi Gormlaith Gaunt tarafından “kurtarıldı” ve daha sonra Coomcallee vadisine, diğer bir deyişle Hag’s Glen (Kocakarı Vadisi)’e götürülüp orada büyütüldü.

Isolt büyüdükçe kendisini kurtaran kişinin aslında kendisini kaçırdığını ve ailesini de öldürdüğünü anladı. Dengesiz ve acımasız Gormlaith aslında fanatik bir safkandı ve annesinin Muggle komşularına yardım edişinin Isolt’a büyücü olmayan bir erkekle evlenme gibi bir fikir vereceğine inanıyordu. Morrigan ve Salazar Slytherin’in varisi olarak bir tek safkanlarla iletişim kurma inancı ile yetiştirilme yoluna sadece kızlarını çalarak sokabileceğini düşünüyordu.

Gormlaith, kulübelerine yaklaşan her Muggle’ı yada hayvanı lanetleyerek ve bunu Isolt’a izleterek onun ihtiyacı olan rol modeli olduğunu düşünüyordu. Toplum Gormlaith’in yaşadığı yerden uzak durmaları gerektiğini öğrenmiş, bu olaylardan sonra Isolt’un bir zamanlar arkadaş olduğu köylülerle tek iletişimi ise oralı çocukların Isolt bahçede oynarken ona taş attıkları zaman olmuştu.

Gormlaith Isolt’un, Hogwarts mektubu geldiğinde oranın tehlikeli derecede eşitlikçi, bulanıklarla dolu bir kurum olduğunu, evde çok daha fazla şey öğrenebileceğini düşündüğünden Hogwarts’a gitmesine izin vermedi. Buna karşın Gormlaith Hogwarts’a gitmiş, böylece Isolt’a okul hakkında birçok şey anlatmıştı. Bu anlattıkları tabii ki okulu kötüleme amaçlı ve Salazar Slytherin’in büyücüleri arındırma planlarının başarısız olmasına bir ağıt yakarcasınaydı. Yeğenine göreyse, yarım akıllı olduğunu düşündüğü, kendisini dünyadan dışlayan ve ona iyi davranmayan teyzesinin anlattıklarından Hogwarts adeta bir cennet gibiydi ve çoğu zamanını onunla ilgili hayaller kurarak geçirdi.

On iki yıl boyunca Gormlaith kara büyü kullanarak Isolt’un yardımını sağladı ve tecrit halini korudu. Sonunda genç kadın yeterince güçlenip cesaretini topladı ve kendine ait bir asası olmadığından teyzesinin asasını alarak kaçtı. Yanına aldığı asa dışında tek nesne ise bir zamanlar annesine ait olan Kördüğüm şeklindeki bir altın broştu. Isolt daha sonra ülkeden kaçtı.

Gormlaith onun peşine düşmeden önce, Isolt Gormlaith’in intikam alma isteği ve müthiş iz sürme güçlerinden korkarak ilk olarak İngiltere’ye geçti. Teyzesinin kendisini bulamaması için saçlarını kesti. Adı Elias Story olan bir Muggle erkek çocuğu kılığında Yeni Dünya’ya, 1620 tarihinde Mayflower gemisi ile açıldı.

Isolt Amerika’ya ilk Muggle’lar ile birlikte vardı (Amerika büyücülük dünyasında Muggle’lar Büyüdışı olarak geçmektedir). Yolculuk biter bitmez dağlarda kayboldu ve gemiden arkadaşlarına “Elias Story”’nin diğer birçok kişi gibi zor geçen kışı atlatamayıp öldüğünü düşündürdü. Isolt bu yeni koloniyi Gormlaith onu bu yeni kıtaya kadar takip edebileceğinden ve ayrıca Mayflower’da geçirdiği yolculuk sırasında bir cadının püritenler arasında pek arkadaş edinemeyeceğini anladığından terk etti.

Isolt artık acımasız ve yabancı bir ülkede, kendisine en yakın cadı yüzlerce hatta binlerce uzakta, verdiği eğitim Yerel Amerikalı büyücüleri kapsamayan Gormlaith iken yalnız başına kalmıştı. Buna karşın, dağlarda yalnız başına geçirdiği birkaç hafta sonrasında, varlıklarından o ana dek haberi olmadığı iki büyülü yaratıkla tanıştı.

Hidebehind (Saklard) , ormanda yaşayan, geceleri seven ve insanımsı varlıkları avlayan bir çeşit hortlak. Adından da anlaşılacağı üzere avcılardan mükemmel bir şekilde korunmak için, her türlü nesnenin ardına, kendisini eğip bükerek saklanabilir. Varlığı Büyüdışılar tarafından sorgulanmaktadır, ancak hiçbir Büyüdışı onu alt edebilecek güçte değildir. Sadece bir cadı yada büyücü bir Saklard’ın saldırısından kurtulabilir.

Pukwudgie de Amerika yerlisi, kısa boylu, gri suratlı, koca kulaklı Avrupa goblinlerini andıran bir yaratık. Tamamen bağımsız olan bu yaratıklar, insanlık alemini (büyü ile alakalı olan yahut olmayan) pek sevmeyen, düzenbaz ve kendine has güçte bir sihre sahiptir. Pukwudgie’ler ölümcül, zehirli oklar kullanarak avlanırlar ve insanları oyuna getirmeyi severler.

İki yaratık ormanda karşılaşıp Isolt kaçırma büyüsünü yaptığında Saklard –ki anormal boyutta ve güçteydi, daha genç ve toy olan Pukwudgie’yi yakalamakla kalmayıp karnını da deşme aşamasına gelmişti. Pukwudgie’nin de insanlar için çok tehlikeli olduğundan habersiz bir şekilde Isolt onu kendi yaptığı kulübesine götürüp yaralarını tedavi etti.

Bunun üzerine Pukwudgie kendisinin, borcunu ödeyene kadar Isolt’a bağlandığını söyledi. Isolt’un ayaklarının dibinde yürürken kızın artık onun dırdırlarını dinleyeceğini, Pukwudgielerin ve Saklardların ona her an saldırabilecekleri yabancı bir ülkede dolaşan böylesi genç bir cadıya borçlanmasının aptallık olduğunu düşünüyordu.

Pukwudgie’nin nankör tavrına rağmen Isolt onu eğlenceli buldu ve yanında olduğu için minnettardı. Zamanla aralarında, bu iki tür arasında eşsiz sayılabilecek cinsten bir arkadaşlık gelişti. Kendi türüne ait yasaklara sadık kalarak, Pukwudgie ismini Isolt’a söylemeyi reddetti, bu yüzden de Isolt ona babasının ismi olan “William”ı koydu…

Harry Potter ve büyülü dünya ile alakalı tüm bilgileri paylaştığımız Fantastik Canavarlar sitesinde bu öykünün tamamını okuyabilirsiniz. Ulaşmak için buraya tıklayın!