Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Belgarion

Sayfa: [1] 2
1
Düşler Limanı / Deniz.. (Biraz Uzun Umarım Seversiniz..)
« : 11 Şubat 2009, 13:23:18 »
Dersteyim yine.. Yine aynı ortam; sıkıcı, bunaltıcı, gürültülü, havasız.. Dışarıda ise iç karartan  bir hava her yanı gri boz bulanık yüzlere dönüştürmüş. Yine önümde bir defterden özensizce yırtılmış bir kağıt parçası ve elimde rotring kalemim hep ucunu kırdığım. Kulaklarımda değişik sözler, sesler. Tahtada hoca ders anlatırken kalemin kağıtla aşkından çıkan hışırtı kulaklarıma doluyor.. Sanırım önsıralardan birisi çantasından cüzdanını çıkardı ve birşeye bakıyor. daha bir ders önce ağzı kulaklarında gülen, yaşam dolu konuaşn çocuk şimdi mışıl mışıl uyuyor. Bense gözümü bile kırpmıyorum içinde boğulduğum denizlerimde.. Ulaşmak için ne bir ada var denizlerimin ortasında ne de görünen bir ucu bucağı.. Sadece ben varım orada ve nerden akıp geldiğini bilmediğim, ılık ve biraz tuzlu geçmişte yaşayan anılarım, duygularım, anın getirdikleri, hayallerim... Hepsi karışıyor birbirine anafor haline geliyor denizlerimde..
Renklerin cümbüşü gibi burası; mutluluklar mavi, hayaller yeşil, acılar kırmızı, sevgiler pembe ve daha binlerce renk karışıyor birbirine. Aslında dış dünyadaki gibi gösteriyor göremediğimiz, farkına varamadığımız herşeyin altında kalan gerçekleri.. Mavilerin altında kalan kırmızılıkları ancak bu denize girdiğimizde farkına varıyoruzdur eğer varsa cesaretimiz geçmişte kalan anıların altında kalanlarla yüzleşebilirsek hepsiyle.. Hayallerime takılıyor gözüm yüzerken ışıkla binbir renge girmiş gibi görünüyor yeşilin binbir tonu.. Hepsinin sonunda ise bir siyah karaltı var.. Yalnızlığın vazgeçilmez rengi koyu bir sabah gibi çıkmış herşeyin üstüne, her nefesimde içime dolan, ulaştığım her hedefte ya da attığım her kulacımda daha da büyüyor yayılıyor engin denizlerimin üstünde.. Ben varım diyor her sonda nereye gidersen git neye ulaşırsan ulaş ben kaplıyacağım her yanı, hiç kimse kaçamadı bemdem herkes kaçmaya çalıştıysada, yalan sözlerle avunduysa da kenidini güçlü sandıysada sondaki yalnızlıktan ölüm denilen egoist varlıktan; her zaman kazanan, bazılarına göre bir kaçışın ilk kapısı bazılarına göre de atılması gereken son adım diye düşündüren ebedi sondan kurtulmazsın. Korkmuyorum o siyahlıktan karışmasın sularıma diyeÇünkü bir gün ellerim, bacaklarım, gözlerim, beynim herşeyim bir gün acımasız kanunlar gereği toprağa karışacak ama ruhum hep bu dalgalarla bir olup denizlerimde yaşayacak. Ne bir damla pislik olan korkunun damlamasını isterim nede bir fırtına gibi herşeyi karıştıran tüm herşeyi saran bir kuşku bir keşke.. Pişmanlık fırtınalarında savrulmasın yaşadığım onca şey, dostlarımın girmesine izin verdiğim tekneleri batmasın.. Benim için değerli bir ya da iki kişide orada kaybolmasın.. Sevgilerle nefretler, acılarla umutlar, hayallerle geçmiş bir olmasın.. Yaşadığım her an bir çıkmaza varmasın.. Çünkü ben olucam orada sonsuz denizlerimde şimdi deniz olanlar belk yıllar sonra bir okyanus olacak.. Benim unuttuğum binlerce anıyla birlikte yeniden yaşayacağım geçmişimi.. Her dalga da farkına varamadığım bir tat bir renk bir çoşkunun daha tadına varacağım.. Yalnız olarak geldiğim bu dünyadan zamanı gelince, siyahlık her yanı örtünce, yalnız olarak açlığını milyarlarla doyuramamış ölümü bırakacağım kendimi ve bir hücreden oluşmuş bu beden yine bir hücreliler tarafından geldiği gibi yokedilecek.. Ama ruhum hep yüzecek.. Yaşadığım onca yılın renkleri, tonları arasında.. Hiç bir zaman bitmeyen hayallerim, yaşadığım anlıkta olsa mutluluklar, hatalarım, acılarım, kısacası geçmişimle.. Tek bir damla korku, keşke ve pişmanlık damlamadan, karışmadan.. Sonsuza dek kulaç atacak ılık ve biraz tuzlu sularımda...


12.35
10.02.2009 Salı
Senenin ilk yazısı..

2
Şimdiii konunun başlığı zaten uzun ve açıklıyor herşeyi  :shrlock :D bu yüzden fazla açklama yapmak istemiyorum..

Ben yazmış olsaydım kesinlikle Dumbledore u böyle öldürmezdim:P hatta hiç öldürmezdim :D
Ayrıca sonunuda böyle yapmaz uzatırdım biraz daha fazla para kırmak için :D

3
Güncel / Yunusa İnanlımaz İşkence!!!
« : 17 Haziran 2008, 13:05:57 »
Datça'da karnı yarılmış, kuyruğuna iple parke taşları bağlanmış ölü bir yunus kıyıya vurdu.
Muğla'nın Datça ilçesinde karnı yarılmış, kuyruğuna kalın naylon sicimle parke taşı bağlanmış ve ağzından kan gelen ölü bir yunus plaja vurdu. Jandarma, denizlerin sevimli canlısı yunusa yapılan bu işkenceyle ilgili olarak bir soruşturma başlattı.

İlçeye 15 kilometre uzaklıkta bulunan Kızlan köyü yakınlarındaki Gölmar Tesisleri ve Ray Sitesi arasında kalan plaja dün öğle saatlerinde bir yunus ölüsü vurdu.
Karnının sol kısmından kuyruğuna kadar uzanan bölümü sert bir cisimle yarılmış, kuyruğuna kalın naylon sicim kullanılarak iki parke taşı bağlanmış olan yunus, tatilcileri şaşkına çevirdi.

Olay, İlçe Jandarma Komutanlığı'na bildirildi. Jandarmalar, çevredeki yerli ve yabancı turistlerin bilgisine başvurdu.
Akıl almaz bir işkenceye uğrayan yunusun plajın yakınındaki bir araziye gömüleceği belirtildi.


Koymak istemezdim ama vahşeti sergileyen bir fotoğrafı koymak istedim bu sefer..


4
Bilim & Teknoloji / Bigbang Patlaması Yeniden Yapılacak..
« : 09 Şubat 2008, 10:25:39 »
Bu yaz CERN araştırma merkezinde 15 milyar yıl önce gerçekleşen "Büyük Patlama" yapay olarak gerçekleştirilecek. Deney ile birlikte kâinatın ilk oluşumuna yönelik sırların açığa çıkması bekleniyor..

Bilim dünyasının gözü kulağı İsviçre'nin Cenevre kentine çevrilmiş durumda. Büyük Hadron Hızlandırıcısı, kısaca LHC olarak bilinen ve kâinatın en temel sırlarını çözmesi için planlanan araştırma projesinin hayata geçmesine yalnızca 2 ay kaldı. Bilim insanları nisan ayında başlayacak ve kasım ayı sonuna kadar devam edecek deneyler yardımıyla maddenin var oluşuyla ilgili temel sorulara cevap bulmaya çalışacak. Ancak bunu yapabilmek için maddenin ilk oluştuğu anı deneysel ortamda yeniden oluşturmak gerekiyor. Bu da Büyük Patlama (Big Bang) adı verilen olayın tekrar edilmesi anlamına geliyor. Peki bu mümkün mü? Bilim insanlarına göre evet! İsviçre'nin Cenevre kentinde bulunan Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'nde (CERN) bunun için yaklaşık 54 yıldır aralıksız çalışılıyor. Büyük merakla beklenen "yapay Big Bang" ise temmuzda olacak. Projenin son basamağı olan ve 20 yılda tamamlanan 1 milyar dolarlık Atlas dedektörünün sisteme bağlanmasıyla birlikte artık deneyin başlamasına engel olabilecek bir şey kalmadı. Deneyin merkezinde ise düşünürlerin binlerce yıldan beri ümitsizce cevabını aradığı temel soru yatırıyor: Kâinat nedir? Proje Koordinatörü Dr. Markus Nordberg'e göre LHC'nin vereceği bilgiler bizi kâinatın kuruluşu olan 15 milyar yıl öncesine götürecek. Böylece kâinatın başlangıcını hangi maddelerin oluşturduğunu göreceğiz.

LHC'DE yapılacak deney sonucunda aranan parçacıklar bulunursa şu ana kadar Albert Einstein'ın teorisinden bildiğimiz üç boyut ve zamanın haricinde 11 yeni boyutun daha çıkabileceğini ileri sürdü. Ancak tüm bu bilgilere ulaşabilmek için ise Atlas detektörünün saniyede oluşturacağı 60 milyon gigabyte'lık veri selini kontrol etmek gerekiyor. ABD'li yazılım şirketi Oracle verilerin hem depolanması hem de gerektiğinde dünyanın farklı 11 bölgesinde bulunan bilim merkezinde kullanılabilmesi için yeni yazılımlar geliştirdi. Zira LHC'nin ürettiği bir yıllık bilgiyi DVD'lere kaydedip saklamak istenildiğinde DVD adedi Dünya'dan Ay'a kadar uzanıp sonra tekrar geri (760 bin kilometre) dönecek kadar çok oluyor.

 Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 35 ülkenin destek verdiği Büyük Hadron Hızlandırıcısı (LHC) 27 kilometrelik dairesel bir tünel kompleksinden oluşuyor. Proje 54 yıllık çalışma ve 6 milyar dolarlık yatırım sonucunda oluşturuldu.

5
Harry Potter / Kitaplarda Sizi En Çok Etkileyen Anlar...
« : 06 Şubat 2008, 10:04:29 »
Burada en çok etkilendiğimiz yerleri yazıcaz :P

Mesela ben Dumbledore u snape öldürürken baya bi etkilenmiş Snape de baya bi sövmüştüm :P

6
Müzik / Placebo
« : 13 Ocak 2008, 20:55:17 »
Çocukken aynı okulda okumuş olan Molko ve Olsdal, yıllar sonra Londra'daki Kensington Metrosu'nda karşılaşır ve uzun uzun sohbet ederler. O günün akşamında Molko'nun evinde müzik yapmaya karar vermeleri, Placebo için atılan ilk adım olmuştur. Olsdal, Molko'nun gitar çalışına ve vokal tarzına hayran kalır ve grup kurma fikirleri akıllarına yatar. Tek eksiklerinin iyi bir baterist olduğuna karar verirler. Olsdal'ın arkadaşı olan ve perküsyon okumak için Londra'da bulunan İsviçre asıllı Robert Schultzberg'i de aralarına alarak "Ashtray Heart" adlı bir grup kurarlar.

İlk olarak art-rock bir anlayışa sahip olan grup özellikle davulcu Schultzberg'in etkisiyle new wave punk tarzını yakalar. Üçlü, birlikte demo kaydetmeye başlar ve demolarından You Blew Me Away müzik yapımcılarının ilgisini çekmeyi başarır.

1995'te yayınlanan single Bruise Pristine ile, müzikseverlere ilk çalışmalarını sunmanın mutluluğunu yaşarlar. Bruise Pristine, Michael Stipe, Bono, David Bowie, Marilyn Manson gibi önemli isimlerin dikkatini çeker.1995 yılında Bush, Ash, Whale, Weezer gibi önemli grupların alt grubu olarak turnelere başlarlar. 1996'da ise David Bowie'nin alt grubu olarak çıktıkları turneden sonra, grup David Bowie'den de tam not almayı başarır. Bu başarının ardından 1997 yılında David Bowie 50. yaşgünü partisi için gruptan bir konser vermelerini ister. Bu fırsatı çok iyi kullanan Placebo artık kendini tam anlamıyla göstermiştir ve bir çok müzik otoritesi tarafından oldukça başarılı bulunmaktadır.placebo

Bir süre sonra Molko ve Olsdal ikilisi ile Schultzberg arasında bazı anlaşmazlıklar çıkar. Schultzberg'in gruptan ayrılmasıyla yeni bir baterist arayışına giren Placebo, "Breed" adındaki grupta çalan Steve Hewitt'e teklif götürür. Hewitt'in bu teklifi kabul etmesiyle grup tamamlanır.

Hewitt ile kaydettikleri Without You I'm Nothing albümü, 1998 yılında raflardaki yerini alır. Albümün başarısı, Placebo'yu diğer indie grupları arasından kopartıp modern rock ilahlari konumuna taşır. Grubun ünü, İngiltere'den tüm dünyaya yayılır ve 2000 senesinde üçüncü stüdyo albümleri Black Market Music'i çıkarırlar. Bu albüm diğerlerine göre içerisinde barındırdığı punk gitarlar, rap vokalleri ve elektronik öğelerle değişik bir tarz yakalamıştır, böylece Placebo kendini tekrar eden bir grup olmayacağını açıkca göstermiştir.

Placebo ilk defa Fransa listelerinde 1. , Almanya'da ise 5. sıraya kadar yükselmeyi başarır. İngiltere'den Rusya'ya dek uzanan başarılı turne kapsamında 9 Aralık 2000'de Hilton Convention & Exhibition Center'da, İstanbul'da da unutulmaycak bir konser vermişlerdir.

Bir süre albüm çıkarmayan grup, 2003 senesinde çıkardığı Sleeping With Ghosts albümüyke dikkatleri yine üzerine çekmeyi başarır. Yine farklı bir tarza sahip olan bu albüm elektronik öğelerle ve Placebo'nun kusursuz rock tarzını bir araya getirmişti. Grup bu albümle birlikte bir cover albümü ve Live in Paris 2003 - Soulmates Never Die adlı bir DVD çıkarır; böylece müzik otoritelerini ve hayranlarını tam anlamıyla tatmin eden bir başarı sağlamış olur. 13 Eylül 2003'te, Creamfields Festivali kapsamında 2. kez İstanbul'da konser vermişlerdir.

Grup 2004 yılının ocak ayında çıkardığı Once More With Feeling ile tüm single'larını bir araya toplar. Once More With Feeling DVD'sinde de bu single'ların videoları yer almaktadır. Single'larla beraber iki yeni şarkı da kaydedilir: I Do ve Twenty Years.

2006'nın mart ayında 5. stüdyo albümleri Meds dinleyici beğenisine sunulur. Bu albümle birlikte uzun bir turne yapan grup, Rock'n Coke festivali kapsamında 3 Eylül 2006 tarihinde İstanbul'da bir konser daha vermiştir.1 Ekim 2007 de Stewe HEWİTT gruptan ayrıldığını açıklamıştır.Placebo,yerine bir baterist bulup 2008 baharda albüm çalışmalarına başlamayı düşünmektedir.

7
Müzik / Nirvana
« : 13 Ocak 2008, 20:50:12 »
Nirvana, ABD'li rock grubu. Gitar ve vokalde Kurt Cobain, bas gitarda Krist Novoselic ve bateride Dave Grohl. 1988 yılında çıkardığı ilk albümle Bleach sesini pek duyurmayan grup, 1991 yılında çıkardığı Nevermind albümü ile müzik dünyasında tam anlamıyla bir çığır açtı. 4/4'lük ritm kalıplarıyla, yalın fakat akılda yer tutan melodileriyle ve vurucu sözleriyle kendine özgün bir tarz oluşturan solist Kurt Cobain, aynı zamanda çalkantılı yaşamı ve uyuşturucu bağımlılığı ile de gündeme gelmiştir. Grunge adı verilen bu müzik tarzında hızlı bir tempo ve defalarca tekrarlanan nakarat bölümü en belirgin özellikler olarak karşımıza çıkar. Grunge bu yönüyle Punk müziği de andırır fakat Grunge ile Punk akımları temsil ettikleri kuşaklar ile birbirlerinden ayrılır. Sahnedeki tavırlarıyla da ses getiren grubun en iyi bilinen özelliklerinden birisi de konser sonlarında pahalı gitarları paramparça etmeleridir.

Grubun köklerinde 1980 yılların ortasında müzik piyasalarının en önemli isimlerinden olan Melvins, Mudhoney, Pixies, Sonic Youth'un izlerini görmek mümkün. Novoselic ve Cobain; yaşadıkları yer olan ve Seattle'a çok yakın bir kasaba olan Aberdeen'de 1985 yılında tanıştılar.

Müzikal çalışmalarının ilk somut örneği Stiff Woodies adıyla gerçekleşti. Bu ilk oluşumda Cobain bateri çalarken Novoselic'de bas çalıyordu. Grubun belli bir gitaristi ise yoktu. 1987 yılında grup adını Nirvana olarak değiştirdi; bu değişimle birlikte Cobain vokal ve gitara geçerken gruba Chad Channing'de baterist olarak eklendi. Bir süre sonra Seattle'da yer alan plak şirketlerinden biri, Sub Pop tarafından keşfedilen grup 1988 yılında ilk singleları Love Buzz/Big Cheese'i kaydetti. 1989 yılının Haziran ayında ise 600 Dolar'a kaydedilen ilk albümleri Bleach piyasaya çıktı. Bu albümün piyasaya çıkmasının ardından Portland ve Oregon'u kapsayan küçük bir turneye çıkan grubun solisti Kurt Cobain daha sonra eşi olacak Courtney Love'la da bu turne sırasında tanıştı. Turnenin ardından Washington çıkışlı bir grup olan Scream'in bateristi olan Dave Grohl 1990 yılının Eylül ayında Chad Channing'in yerine gruba girdi.


1991 Avrupa Turnesi boyunca Nirvana, Sonic Youth'un ön grubu oldu. Nirvana'nın büyük çıkışı ise 1991 yılında katıldıkları Reading Feastivali'nde gerçekleşti. Bu festival sırasında kaydedilen ve bir belgesel niteliği taşıyan, 1991: The Year Punk Broke'la birlikte grubun adı tüm dünyada duyuldu. 1991 yılı aynı zamanda; Nirvanamania akımının oluşma, Kurt Cobain'in ise fiziksel ve ruhsal sağlığının bozulma tarihi de oldu. Grup daha sonra Geffen Records'la anlaşma imzaladı ve asıl büyük başarıları olan 'Nevermind'ı 1991 yılının sonbaharında piyasaya çıkardı. 3 platin ödüle layık görülen ve dünya çapında 10 milyon kopya satan Nevermind'dan çıkan single "Smells Like Teen Spirit" ise MTV'nin sürekli yayınladığı kliplerden biri oldu.

Müzikal başarılarının yanı sıra maddi açıdan da oldukça iyi duruma gelmeye başlayan grubun solisti Kurt Cobain ise bütün bu bolluğun yanında içine kapanmayı ve kendi dünyasını yaratmayı tercih etti. Bu sırada 1992 yılının Şubat ayında Hole grubunun solisti olan Courtney Love'la Hawaii'de evlendi. 18 Ağustos'ta ise kızları Frances Bean dünyaya geldi. Nirvana'nın üçüncü stüdyo çalışmaları Kurt Cobain'in sağlık problemleri sebebiyle ertelenedi. Kronik mide sancılarından şikayetçi olan Cobain çok sık hastaneye kaldırılmaya başladı. 1992 yılında ise Geffen, Nirvana hayranlarının sabrını daha fazla zorlamamak için grubun B-Side'larından oluşan bir toplama albümü, 'Incesticide'ı piyasaya sürdü.


1993 yılının baharında grup tekrar stüdyoya girmek için hazırdı. Nevermind'ın ardından çıkartacakları bu yeni albüm için grup; Pixies, Breeders ve Jesus Lizard'ın da prodüktörlüğünü yapmış olan Steve Albini'yle çalışmayı tercih etti. Yeni albüm In Utero 1993 yılının Eylül ayında piyasaya çıktı.In Utero 'nun piyasaya çıkmasının ardından grup MTV için verdikleri Unplugged konserin de içinde bulunduğu ve Kuzey Amerika'yı kapsayan bir turneye çıktı. Kurt Cobainden uzun süre haber alınamadı.Eve alarm sistemi takmaya gelen elektrikçi tarafından bulundu.Bulunduğunda kendine yüksek dozda uyuşturucu enjekte ettiği ardından da pompalı tüfekle intihar ettiği anlaşılmıştır.Cobain'in ölümüyle dağılan Nirvana'nın bateristi Dave Grohl kendini grubunu kurdu ve halen de çalışmalarını sürdürmekte.Gitarist Krist Novaselic'se dağıldıktan sonra bir süre çeşitli müzik gruplarında çalmıştır ancak şimdi bir milletvekili.

8
Müzik / AC/DC
« : 13 Ocak 2008, 20:43:10 »
Angus Young ve Malcolm Young tarafından Sidney, Avustralya'da kurulmuş Glam Rock grubudur. Grup dünya çapında 150 milyondan, ABD'de 68 milyondan fazla albüm satmış, en başarılı hard rock gruplarından biri kabul edilmiştir. 1980'deki albümleri Back in Black, yalnız ABD'de 21 milyon, dünya çapında 42 milyon kopya satmış, tüm zamanların en çok satan 2. albümü, bir grup tarafından yapılan en çok satan albüm olmuştur.

Grup albüm kayıt ettikleri dönem boyunca iki farklı solist ile çalışmıştır. Hayranları grubun tarihini Bon Scott dönemi (1974 - 80) ve Brian Johnson dönemi (1980 - günümüz) olarak ikiye ayırırlar.

AC/DC görkemli müziğiyle olduğu kadar konserleriyle de büyük bir gruptur. Daha başlangıçta konserleri gerçek birer şov halini almıştı. Özellikle Angus’un sahnedeki çılgın hareketleri, bir zaman sonra grubun vazgeçilmez eğlencelerinin başında yer almaya başlamıştı. Onun sahnedeki çılgın hareketlerine daima yenileri eklenerek grup bugünlere geldi. AC/DC gitarist Malcolm Young’un grubu (Amerika’dakiyle hiç bir ilgisi olmayan) The Velvet Underground dağıldıktan sonra, 1973’te Avustralya’da kuruldu. Küçük kardeşi Angus’u da eğitip yanına lead gitarist olarak aldıktan sonra grup Sidney çevresinde küçük tur ve konserler vermeye başladı. Ablası Angus’a sahnede okul kıyafetlerini giymesini önerdiğinde o sadece 15 yaşındaydı; ki bu görüntü zamanla grubun "olmazsa olmazlarından" oldu. Henüz Sidney’deyken "Can I Sit NextTo You" isimli singleları, Easybeats’in eski üyesi ağabeyleri George Young ve bir kaç arkadaşının yardımıyla çıktı.

Ertesi sene grup, davulcu Phil Rudd ve basçı Mark Evans’ın da gruba katılmasıyla Melbourne’a yerleşti. Vokalist Dave Evans sahneye çıkmayı reddettiğinde, az rastlanan bir olayla, grubun şoförü Bon Scott vokalist oldu.

Scott daha önceleri Avusturyalı pop gruplarından Fraternity ve Valentines’te de davulcuydu. Ama onun grubun başarısındaki asıl payı, halka grubu vahşiler gibi tanıtması oldu. Başı polisle sık sık derde giren Scott sayesinde grup Avustralya’da büyük tepkiler almaya başladı. Müzik yaşamları boyunca, haylaz bir eğlence duygusuyla karışık, vahşi akımları desteklediler. Grup Avustralya’da, ’74 ve ’75 yıllarında iki albüm piyasaya çıkardı: High Voltage ve TNT. Bu iki albümdeki şarkılarla High Voltage albümünün ’76’da çıkan Amerika ve İngiltere sürümlerini oluşturuldu, grup ayrıca bu iki ülkede turnelere çıktı. "Dirty Deeds Done Dirt Cheap" yıl sonunda çıktı. 1977’nin başında Evans grubu terkederken yerini Cliff Williams aldı. Aynı yılın sonbaharında, AC/DC, onları ilk defa Amerikan listelerine girmelerini sağlayan "Let There Be Rock" albümünü çıkardı.

1978 ilkbaharında çıkan "Powerage", grubun hayranlarının iyice artmasının sağladı- bunun oluşmasında izleyicileri tek kelimeyle coşturan konser gösterilerinin de en az albüm kadar katkısı oldu. Aynı yıl, bu konser görüntüleri "If You Wany Blood, You’ve Got It" adıyla satışa sunuldu. Ama grubu asıl üne kavuşturan, ertesi sene gelen ve satışı ilk kez milyonu aşarak Amerika’da 17.liğe, İngiltere’de ise sekizinciliğe yükselen "Highway to Hell" oldu. AC/DC’nin bu hızlı çıkışı 20 Şubat 1980’de Bon Scott’un, resmi raporlara göre ölümüne alkol alarak hayata veda etmesiyle darbe aldı. Mart ayında Scott’un yerine Brian Johnson geldi. Bir ay sonra grup, dağılmadıklarını müjdeleyen, sadece Amerika’da 21 milyondan fazla satan en büyük çalışmaları, Back in Black albümünü doldurdu. AC/DC, sonraki yıllarda, Amerikan listelerinde ilk sıralara yerleşen "For Those About to Rock We Salute You" ile dünyanın en geniş rock toplulukları arasında yer aldı. 1982’de Rudd da gruptan ayrıldı, onun yerini bir başka İngiliz Simon Wright aldı.

1983’teki "Flick of the Switch"in ardından, topluluğun maddi dayanakları bozulmaya başladı ancak bu kötü gidişatı 1990’larda, müzik dünyasında çok büyük ses getiren "Thunderstruck" parçasının da içinde bulunduğu "The Razor’s Edge" ile tersine çevirmeyi başardılar. Bu yıllarda ’70 ve ’80’lerdeki kadar başarılı olamamalarına rağmen, bir kuşağın kılavuz grubu olduklarını göstermişlerdir. 1995 sonbaharında onaltıncı albümleri "Ballbreaker" çıktı. Rick Rubin tarafından çıkarılan bu albüm AC/DC’nin müzik hayatındaki belki de en olumlu eleştirileri aldı. Bu albüm Amerikan listelerine 4. sıradan girdi ve ilk altı ay içinde bir milyonu aşkın sattı.

Grup ilk günkü yaklaşımlarını koruyarak kökü rock’n’roll, hard rock ve yer yer blues’a dayanan müziğini yapmayı sürdürüyor; ısrarla. Başlangıçta iki İskoçyalı ve üç Avustralyalı dan oluşan grupta bugün Avustralyalılar yerine üç İngiliz var. AC/DC’nin bugünlere gelmesinde kuşkusuz Angus ve Malcolm Young kardeşlerin ve beklenmedik bir şekilde gruba katılan Bon Scott’un büyük payları var.

Efsanevi grup Bon Jovi'nin gitaristi Richie Sambora bir roportajinda ona birini ayartmak icin hangi sarkiyi dinletirsiniz diye sorduklarinda onun cevabi aynen su olmustur:" AC/DC'nin Back in Black'ini. Eger sevismek istiyosan, bunu calmalisin. Tum zamanlarin en romantik albumu degil ama birisini otel odasina atmak icin bicilmis kaftan. Ama eger birisiyle biraz daha romantik bir zaman gecirmek istiyosan Rod Stewart'tan herhangi bir sey dinletirim. Onun cogu calismasi hos bir romantizm iceriyor." diyerek AC/DC'nin nasil bir grup oldugunu bize biraz da olsun hissettirmektedir. --

9
Müzik / Acaba Çok Tartışılan Rock Nedir?
« : 13 Ocak 2008, 20:05:37 »
Rock, 20. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış, genellikle elektro gitar, bas gitar ve bateri gibi enstrümanlarla beraber vokal melodi taşıyan popüler müzik formudur. Organ ve piyano gibi klavyeli enstrümanlara da rock'ta sıkça rastlanılabilir. Saksafon gibi üflemeli çalgılar rock'ın ilk hallerinde oldukça sık kullanılmış olsa da yeni rock türlerinde nadiren görülürler. Rock tanımı oldukça genel bir tanımdır ve de sınırları kesin bir şekilde belirlenmemiştir. Birçok türü vardır ama en tepede iki tür vardır. Bunlar hard rock ve nu-metal dır. Hard Rock; karanlık, sert ve geneli ölümü ya da kötü şeyleri anlatan tarzdır. Hard rockçılar siyahı benimsemişlerdir. Siyah onlar için vazgeçilmezdir. Kısaca siyah hard rock'ın rengidir diyebiliriz. Nu-Metal ise daha çok metal ve rap müziklerinin karışımından oluşmuştur.Nu-Metai'i metalden ayıran en büyük özellik diğer metal grupları kadar sert ve net şarkı sözleri bulunmaması ve zenginlik kaygısı içermeyen enstruman kullanımıdır. Hard rock'ın belirli müzik grupları: Van Halen, Deep Purple, Guns N' Roses. Nu-Metal'in belirli müzik grupları: Linkin Park, Korn, Limp Bizkit'dir.

Rock'ın oluşumunda rock and roll ve rockabilly gibi müzik türleri önemli rol oynamışlardır. İngiliz rock'ının 1960larda gelişmesiyle "rock müzik" tanımı yaygınlaşmıştır. "İngiliz Fethi" olarak adlandırılan bir akımla, bu müzik tarzı tekrar Amerika'da yayıldı ve hatırı sayılır bir etkiyle uluslararası bir fenomen haline geldi. Rock günümüzde birçok türü altında barındırarak oldukça yaygın olarak dinlenen bir müzik türü haline gelmiştir.

Buraya kadar yer alan bölüm rock müzik tarzı ile ilgili bölümdür. Rock müziği tür olarak ele aldığımızda bunlardan çok çok daha kapsamlı olgular çıkar karşımıza. Öncelikle Rock müzik Blues adlı müzik türünden doğrudan olarak etkilenmiştir. Onun için Blues felsefesini incelemeden rock müzik felsefesi incelenemez. Blues'u icad eden siyahlar, beyazlardan gördüğü zulm karşısında sitemlerini üstü kapalı bir şekilde belirtmişlerdir. Bunu gittikçe geliştiren blues sanatçıları bu sitemin üzerindeki örtüyü yavaş yavaş kaldırmaya, müziklerini de aynı şekilde daha açık hale getirmeye başlamışlardır. O dönemlerde müzik aleti alamadıkları ve beyazların askerlerine ait müzik aletlerini kullandıklarını unutmamalıyız. Yukarıda adı geçen üflemeli çalgılar bu dönemlerden gelen bir alışkanlıktır. Sözlerin ve müziğin sitemi yansıtması artık gittikçe isyan boyutuna girmeye başladı. İşte böyle bir dönemde rock adını duyurmaya başladı. Caz dan etkilenen Blues artık Rock'ı doğurmuştu. Müzikte elektro gitarın kullanılmasının en büyük sebebi ise distortion adı verilen ses efektinin kulakları tırmalayıcı tınısının isyanı ve acıyı en iyi şekilde yansıttığının düşünülmesidir. Müzik ve sözler gittikçe sertleşmeye başladı. Bu durum hardrock'ı ortaya çıkarttı. Müzik artık sadece siyahların acılarını ve sitemleri anlatan ulusal bir yapıdan, bütün dünyayı ilgilendiren sorunlara ve siyasete karılan evrensel bir yapıya yol almaya başladı.Devam eden günlerde rock müzik muhalif yanının gittikçe kaybolduğunu düşünenler heavy metal çağını başlattı. Heavy metal ise gerek müzik tarzı bakımından, gerekse düşünceleri bakımından yüzlerce türe ayrılmaya başladı.

Esas olarak hepsi aynı yöne giderken farklı yollara sapıldı, fakat hepsinin kaynağında rock, rock'ın kaynağında blues, blues'un kaynağında caz, caz'ın kaynağında klasik müzik vardır.

10
Polisiye Gerilimin Usta isiminlerinden Jean Cristopher Grange dan yeni bir kitap daha şeytan yemini...

Birbirinin benzeri cinayetler işlenmektedir. Bu cinayetlerin ortak noktaları, katillerinin öldükten sonra hayata döndürülmüş ve uzun süre komada kalmış insanlar olmasıdır. Öldürülen kişiler de, onların komaya girmesine sebep olan kişilerdir. Bir tür intikam cinayetleridir bunlar. Ancak bu kişiler gerçekten katil midir? Yoksa sadece verilen emirleri uygulayan birer piyon mudurlar? Avrupa’nın birbirinden uzak kentlerinde işlenen bu cinayetler nasıl bu denli benzerlik içermektedir? Yoksa katil tek bir kişi midir? Kendini şeytanın yerine koyan, kendini şeytan sanan biri. Belki de şeytan gerçekten yeryüzüne inmiştir.

Süper bi kitap tavsiye edilir :)

11
Pek klasik bişey ama yinede soruyoruz işte  ::)
Ben şahsen bişey olmak istemezdm :P
Ama elimde olsa ejderha olmak isterdm :P yada sfenks :D

12
Harry Potter / Kitaplarda Olupta Filmlerde Olmayan?
« : 13 Ocak 2008, 09:43:28 »
Arkadaşlar hepimizin en çok sinir olduğu şey kitaptaki sahnelerin filmde olmaması..
Sizin hatırladığınız ve keşke olsaydı dediğiniz sahneleri yazın :P
Baya bi uzun sürebilir ama olsun :D
Ben başlıyım Quidditch Dünya kupasını görmek isterdim..

13
Müzik / Cem Adrian
« : 04 Ocak 2008, 20:39:26 »
CEM ADRIAN

30.11.1980 tarihinde Edirne'de doğmuştur. Yugoslav kökenli bir ailenin 2. çocugu olan Cem Adrian müzik çalışmalarına ortaokul yıllarında başlamış ve ilk kayıtlarını yine o tarihlerde yapmıştır.
18 yaşında başladığı radyoculuk hayatına 6 yıl devam etmiş, bu süre içinde tiyatro ve fotografçılık eğitimi almış, çalıştığı radyonun kayıt stüdyosunda kendine ait yaklaşık 250 şarkı kaydetmiştir.

2003 yılında İstanbul'da Serkan ve Efkan Erdal'la kurdukları Mystika isimli etnik müzik grubunda solist ve dansçı olarak çeşitli mekanlarda sahne almıştır.

2004 sonbaharında Fazıl Say'ın davetiyle Bilkent üniversitesi sahne sanatları fakültesinde özel öğrenci statüsünde eğitime başlamış, 2005 şubat ayında "Ben bu şarkıyı sana yazdım" isimli ilk albümünü yayınlamıştır. Albüm sanatçının 1997 ve 2003 yılı arasında Edirnede kaydettigi amatör demoların ve 2004 ekim ayında Fazıl Say'la verdiği ilk akademik konserinden kayıtların bir derlemesidir. "Demo albüm" niteliğindeki bu çalışma müzik sektöründe 16000'lik bir satış başarısı göstermiş, alternatif müzik kategorisinde olmasına ragmen pop müzik listelerinde üst sıralarda yer almıştır.

2005 yılında Babylon konserler dizisi başta olmak üzere Türkiye'de verdiği konserlerini, 2005 eylül ayında Hamburg müzik sezonunun açılışında Fazıl Say, Bremen jazz festivalinde Burhan Öcal ve Fazıl Say'la sürdürmüştür.

2006 yılı ocak ayında prodüktörlüğünü kendisinin üstlendiği ve 2006 sonbahar aylarında yayınlanacak olan 2. albümü ve kitabı "Aşk bu gece şehri terk etti" nin çalışmalarına başlamıştır.

Bu adam arkadaşlar gerçekten süper bir sesi var 8 oktav bir ses var adamda  :o
Ve şarkılarında enstürmana çok az yer verip hep kendi sesini kullanıyor..
Dinlemek,izlemek isteyenler için bi vidyo

[youtube]http://www.youtube.com/watch?v=m7jNQJQXc0k[/youtube]

14
Harry Potter / Kitaplardaki Komik Replikler
« : 04 Ocak 2008, 20:17:23 »
İşte benim çok sevdiğim bir başlıktır ve gennellikle Fred & George doldurur :D
Burada kitaplardaki komik replikleri bizimle paylaşın gülelim eğlenelim :P

15
Harry Potter / Serinin En Sıkıcı Kitabı?
« : 04 Ocak 2008, 19:19:58 »
Burada serinin en sıkıcı kitabını söyleyebilirsiniz tabi nedenleriyle :)

Bence ilk ve altıncı kitap sıkıcıydı :P

İlk kitap zaten başlangıç olur o kadar dedim :P

Ama altıncı kitap tam bi hayal kırıklığıydı bana göre :)

Sayfa: [1] 2