Öncelikle özür dilemek istiyorum , ortaya bir teori atıp kaçtım. Bugün kendimi yazmaya hazır hissediyorum detayları ile. Günün ilerleyen saatlerinde bu mesajımı düzenleyeceğim ve sizlerle teorimin tamamını paylaşacağım.
... ve geldim. Öncelikle kısa bir not sunayım, kitabı okurken birden dikkatimi çekmedi bu durum. İlk kitabın sonunda Jasnah'ın Parshmen'lerin Yokelçiler olduğunu açıklamasından beri kabul edemedim bu durumu. Çok fazla basit, her şey çok fazla ortadaymış gibi geldi. Brandon Sanderson'dan bahsediyoruz değil mi? Bunu asla kabul edemem. Kitaplarında en ufak detaylardan kocaman ve mükemmel bir son yaratabilen kişi. Ben de bu yüzden ikinci kitaba başlarken özellikle didikledim her şeyi. Ve sonucunda bu şekilde bir sonuca ulaştım. İkinci kitabı bitirdikten sonra coppermind ve reddit sayfalarını araştırdım, benzer düşünceye kapılan kimse var mı diye. Göremedim
Bu teori çok büyük bir balon da olabilir çünkü kendi içinde çelişen kaynakları var.
Kralların Yolu'na dönelim. Dalinar'ın Hıyanet Günü'nü gördüğü görüdeyiz :
Bu görüde benim ilgimi çeken en önemli nokta göz renklerinden garip şekilde bahsedilmiş olmasıydı. Parlayan Sözler'de hatırlarsanız Kaladin Parlayan'a dönüştükten sonra gözlerinin rengi değişmişti. Fakat Hıyanet Günü'ne ait olan görüde önce Shinovar'lı gibi açık tenli bir Parlayan Şövalye'yi görüyor. Sonrasın da ise kendi sözleriyle devam edelim " Adam döndü, bir Alethi gibi derisi bronzlaşmış ve saçları koyuydu. Gözleri en solgunundan maviydi. Hatta doğal olmayan bir şekilde solgundu; irisleri neredeyse beyazdı." Bölümün devamında Parlayanlar'ın her ırktan olduğundan bahsediliyor ve sonlanıyor.
Buradan çıkarttığım sonuç şu ; Göz rengi Parlayanlar için belirleyici bir özellik değil. Bu aklımızda kalsın.
Ya ilk ya da ikinci kitapta yine Dalinar'ın görülerinden birisinde Parlayanlar ile birlikte bir Yokelçi ile savaşıyordu. Savaştıkları Yokelçi insan veya parshmen görünümüne sahip değildi. Bir yaratık veya hayvandı. Fırtına formuna sahip Parshendiler ile tek ortak özelliği, yaratığın gözlerinin kırmızı parlamasıydı. Bu bizi Yoksprenlere götürüyor. Yokspren herhangi bir varlıkla bağlandığı zaman gözlerinin rengini kırmızıya çeviriyor. Peki Yoksprenler kimlerle bağ kurabilir ? Daha önce Brandon Sanderson ile yapılan soru soru-cevap etkiliğinde şu şekilde bir cevap alınıyor :
Q: Are the Parshendi of Odium?
A: Not originally.
Q: Are the Parshendi of Cultivation?
A: Not originally.
Q: Are the Parshendi of Honor?
A: No
Honor insanları yarattı bunu biliyoruz. Brandon Sanderson kesin olarak Parshendi'lerin insanlar ile aynı soydan gelmediğini onaylıyor bize. Ki Parshendiler insanlardan önce Roshar'da vardı. Burada aklımda oluşan durum ise Odium ve Cultivation tarafından yaratılan varlıklara Yoksprenler'in etki edebileceği , bağ kurabileceği. Ya da direk Honor ile ilgisi olmayan varlıklara ulaşabildikleri.
Parshendi'ler savaş formundayken kendi zırhlarını vücutlarından çıkartabiliyorlardı. Hatta Kaladin bu zırhları sökerek Köprü Dört için bir savunma sistemi kurmuştu. Pare Zırh'larında bu şekilde bir oluşum olabileceği bana çok mantıklı geliyor. Pare Kılıç'larının ölü sprenler olduklarını biliyoruz. Parshendi'ler savaş formundayken kılıç yaratabildiklerine dair hiç bir şey duymadık. Bu da düşüncemi güçlendiriyor.
Parshendi'ler hakkında ne biliyoruz ? Bilinen tarihe göre Tanrı On Tarikatı Parshendiler yerine insanlara verdiği için, tanrılarını terk ediyorlar. Bazı kabilelere bölünüyorlar, zor şartlar altında yaşadıktan sonra Harap Ovalar'a yerleşiyorlar ve sonra Alethiler ile tanışıyorlar. Gerisi zaten Kralların Yolu'nun hikayesi. Yani tarihte geçen hikayeye göre Parshendiler aslında gayet normal bir topluluk. Dünyanın sonunu getireceklerini bekleyemezsiniz ki Parlayan Sözler'de bu durum iyice pekişiyor. Kendilerinin bir kültürü olduğunu, insanlardan hiç de farklı olmadıklarını görüyoruz. Taki yoksprenler ile karşılaşana kadar.
Parlayan Sözler ikinci kısımda bölüm başlarında Parshendi Şarkıları yazılıydı. Bir onlara bakalım. İlk önce Listeleme Şarkısı olarak okuduğumuz bölümde Parshendiler'in şu an sahip oldukları forumlarla alakalı kıtalar var. Bahsedildiği üzere Parshendiler öncesinde yüzlerce forma sahipti.
Fırtınaform sebep olur
Bir Rüzgar ve yağmur fırtınasına,
Gücünden korkun, Gücünden sakının.
Tanrılar getirecek geceyi onun gelmesiyle, Kan kırmızı sprenler zorla bağlanmış.
Sonundan korkun, sonundan sakının.
Dinleyici Rüzgarlar Şarkısı, 4. kıta
Parshendiler kendi nesillerine bu şekilde bir kıta bırakarak onları Yoksprenler'e karşı uyarıyor. Daha önce kendileri bu durumu tecrübe etmişler veya eden yoldaşlarına şahit olmuşlar. Tüm bir topluluğun Yokelçiler olmadığının diğer bir kanıtı gibi geliyor bana.
İnsanlarımızı suçladılar.
Kaybedilen topraklar için.
Daha önce üstünü örten şehir,
Doğudakileri başarısızlığa mı uğratmıştı.
Biliniyordu kaynağı gücün, halkımızın yazıtlarında...
Değildi suç bu toprakları parçalayan bizim tanrılarda.
Parçalanan topraklar : Harap Ovalar. Üstünü örten şehir : Urithiru. Bu noktada Harap Ovalar ve Urithiru'ya olanların sorumluluğunun Parshendilere yüklendiğini anlıyoruz. Kendileri bu durumu üstlenmese bile.
ve gelelim benim için en önemli kıtaya
Sprenlere ihanet getirdi bizi buralara.
Dalgalayı vermişlerdi insan mirasçılara,
Fakat kimse bilmezdi en sevdikleri kimler, bizden önce.
Şaşırtmadı onları geri çevirmemizi bunu
Tanrılarımıza adamıştık son günleri
Ve topraktan heykelleri döktük, değiştirdiler bizleri.
Burası bilinen Parshendi tarihinin geldiği kıta diye düşünüyorum. Sprenlere sırtlarını dönmeleri insanlar yüzünden. "değiştirdiler bizleri." Ben buradaki değişimin fiziksel olarak olduğuna eminim. Parsehndilerin şu an sahip olduğu mermer gibi ve damarlı dış görünüş bu değişimin eseri.
Sprenler bize ihanet etti, derinden hissedildi.
Zihinlerimiz dünyalarının içindeydi.
Bu verdi bize formları, hatta daha da fazlasını
Talep ettiler en akıllı sprenlerin bazıları,
dediler devam edemeyiz insanlara ödünç verdiğimiz şeye,
Sandık ki, biz özüz onlar et bu bedene. (Not: Ne kadar güzel bir çeviri olmuş şu son satır yahu ^^)
Bu kıtada ise Sprenlerin yaptıkları şeyin Parshendilerin açısından ihanet olarak yorumlandığı. Ve Sprenler'in kendileri için ne kadar önemli olduğu. Aynı zamanda Parshendiler Sprenler ile bağ kurdukları zaman Shallan ve Jasnah gibi Shadesmar ile bir şekilde iletişime geçebiliyorlar. Neyse benim için en önemli kısım "devam edemeyiz insanlara ödünç verdiğimiz şeye". Bence burada denilmek istenen "insanlara verdiğimiz şeyi size vermeye devam edemeyiz" , "insanlara ödünç verdiğimiz şeyi devam ettiremeyiz" değil. Teorim biraz şekilleniyor gibi
Fakat elde değil karışmamak,
Dalgalar bize ait sonuca bakarsak.
Sözler verildi ve tutulmasının zamanı geldi.
Anladık mı davranışların sonucunu?
Bize sahip olsalar bile değil cevaba,
Ama cüret edebilir miyiz onları tekrardan almaya.
Burada dalgaların, parlayanların, on tarikatın kendilerine ait olduğunu söylüyorlar. Verilen sözlerden bahsediliyor. Ve tekrardan sprenleri almaktan. Tekrardan sprenleri alıp neye dönüşmekten ?
Sonraki kıtanın teorim ile ilgisi yok fakat yine de yazacağım. Cosmere ve Parlayanlar ile ilgili. Parshendilerin Cosmer'in yartılışı hakkında bilgi sahibi olduğunu öğreniyoruz en azından
Tanrılarımız bir ruhun parçalarından doğdu,
İçlerinden birisi başa geçmenin yolunu buldu,
Anladı bütün diyarları yok et, garazla.
Onun spreni, onun hediyesi, onun bedeli.
Fakat geceformları haber verdi gelecekten,
Bir şampiyon meydan okuyacak. Bozulup öcünü alma uğruna.
Buradaki şampiyonun Eshonai olduğunu düşünüyorum ya neyse
Neyse şimdi biraz teoriyi toparlayıp bitireyim. Parshendiler hiç bir zaman Yokelçiler olmadılar en azından tamamen bir ırk olarak. Yani Parshmenler ve Parshendiler evcilleştirilmiş Yokelçiler değiller. Yoksprenler sadece belirli varlıklar ile bağ kurabiliyor, Honor tarafından yaratılmasında katkısı olmuş varlıklara erişemiyor (emin değilim). Parshendiler kesin olarak Honor tarafından yaratılmadığı için geçmişte ve günümüzde Fırtınaform'a sahip oldular.
Parshendiler Hıyanet Günü görevlerini terkeden Parlayanlar'dı. Sprenlerin kendilerine verdiği gücü insanlara da vermeye karar vermesinden sonra onları terk ettiler. Pare Zırhları büründükleri formun eseri, Kılıçları ise terk edip ölüme bıraktıkları sprenler. Sprenler ile çok daha fazla varlık paylaşan Parshendiler görevlerini bıraktıktan sonra fiziksel değişime uğradılar. Uzun süre acı, yalnızlık ve dışlanmışlık yaşadıktan sonra son kalanları Harap Ovalar'a yerleşti Urithiru'nun varlığını sürdürdüğü alana. Pare Kılıçlarına sahip olamayıp , Urithiru'ya geçen kapıyı açamasalar bile orada huzur buldular.
Ta ki Gavilar ile karşılaşana kadar. Gavilar'ın Dinmez Fırtınayı öğrenip Parlayanlar'ı geri getirmeye çalışacağını anlayınca (Parshendiler'in eski tanrılarını) ona suikast düzenlediler.
Şimdi gelelim benim çıkmaza girdiğim noktaya daha önce yapılan bir soru cevap etkinliğinde Brandon Sanderson şu şekilde cevap veriyor :
Geçmişte pashen veya Parshendilerin Parlayan şövalye olmasına izin verilmiyordu. Her ihtimale karşın bu durum değişebilir. Söz vermiyorum
Büyük ihtimal ben bu teorimde haksızım. Ama sizde kabul ederseniz ki ortada bir durum var. Parshendiler kesinlikle beklenen Yokelçiler değil. Yıkım onların eseri olmayacak. Yinede bana fazlasıyla mantıklı gelen bir durum. Sizlerin fikirlerini almaktan çok mutlu olurum.
Yoruldum
Düzenleme : aklıma geldi bu arada. Diğer bir uç düşüncem ise Parshendiler ve insanların birlikteliğinin sonucunda bazı Roshar ırkları oluştu. Shinler gibi. Yani insan olan ırklar Althiler ile sınırlı olabilir.
Kafamda deli sorular.