Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Black Helen

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 46
31
Liman Kütüphanesi / Ynt: Kitap Zinciri
« : 05 Ekim 2015, 19:52:48 »
Kütüphanemde bir Virginia Woolf kitabı yer almasının zamanı gelmiş de geçiyordu. Bu teşvik de geldiğine göre gönül rahatlığıyla okuyabilirim :)

Ben de bir halka takayım bu zincire.
Sırça Köşk-Bengü

Naif, masalsı anlamları sevdiği gibi bir izlenime kapılıyordum Vikitap'taki okuma durumlarını gördükçe. Bu kitaptaki masalları okurken de aynı keyfi, aynı tadı alabilir diye düşünüyorum eğer yanılmıyorsam.  ;D

32
Çizgi & Anime / Ynt: Kaichou wa Maid-Sama
« : 03 Ekim 2015, 22:04:31 »
Kaichou wa Maid-Sama'yı bundan iki sene önce izlemiştim sanırım. Hala bundan daha kaliteli bir romantik komediye rastlamadım. En başta benden artıyı kapan yönü, animelerde bölümlerce süren o bayat ve iç bayıcı "birbirine ısınma" ve  sonrasında "kavuşama" süreçlerini gayet eğlenceli işlemiş olması. Tabi bu duruma karakterlerin katkısı da büyük.

 Normal şartlarda Usui'nin rolünü üstlenmiş diğer anime karakterleri bende hep bir olmamışlık, çiğlik düşüncesi uyandırır. Ama Usui arsızlığı ve umursamazlığıyla içimizden biri. Okulda çizdiği güçlü ve otoriter karakterin ardına, evini geçindirmeye çalışan emekçi bir genç kız olduğu gerçeğini saklayan Misaki'yi de sevdik.
Atlattıkları maceralarla, bol bol güldüren diyaloglarıyla ben sevdim bu ikiliyi, siz de seversiniz bence.

Spoiler: Göster

33
Oyunlar / Ynt: En Son Oynadığınız Oyun ve Mini Yorum
« : 27 Eylül 2015, 19:36:51 »
Metal Gear Solid V: The Phantom Pain
Açıkçası bugüne kadar keyifle oynadığım/izlediğim bir serinin beni çok tatmin etmeyen son oyunu oldu. Bunun başlıca sebebi de açık dünya oynanışının getirilmesi. Oyunun kurgusu, bittikten sonra sağlam bir film izlenmiş gibi tat bırakması benim için önemli. Bu tadı en son Guns of the Patriots'da alabilmiştim. Son oyunda ise maalesef oyuncuya zevk veren o bütünlük kaybolmuş. Zaten Big Boss karakterine de pek içim ısınmamıştı zaten. Solid Snake'in esprilerini arar oldu gözlerim. Oynanır mı hayli hayli oynanır hem de. Ama o eski tadı beklemeyin.

34
Kurgu İskelesi / Ynt: Yarın - II. Bölüm
« : 16 Eylül 2015, 20:49:13 »
Ayakları yere basan bir kurguyu, güzel ve merak uyandıran bir anlatımla birleşmiş görünce kendimi heyecanlanmaktan alamıyorum. Ayrıca görmekten hoşlandığım bir çelişkiye de parmak basmışsınız. Huzur ve barış dolu dünyanın aslında dinamikleri bozabileceği teorisine. İkinci bölümde kahramanımızın kurgudaki yeri de az buçuk aydınlandığına göre devamını sabırsızlıkla bekliyorum. Ellerinize sağlık :)
Spoiler: Göster



Gerçek hayatta da bunları kimse sallamıyor ki.  ;D

35
Daha birkaç gün önce kardeşimle aynı konuyu konuşmuştuk o yüzden hemen damlıyorum. Ben açıkçası bu konuda arada kalmış durumdayım. Bir yandan popüler kültürün bu "geriden beslenme" alışkanlığı beni biraz sıkmaya başladı. Çünkü sadece çizgi romanlardan koparılan süper kahramanlar değil, otuz kırk yıl önce popüler olan çoğu şey tekrar ısıtılıp önümüze sürülüyor (Star Wars, Pixels vs.). Popüler kültürün eleğinden geçen ve biraz da para kaygısına bulanan bu yeni yapımlar maalesef eski ve köklü hayranları tatmin etmeye yetmiyor. Kahramanlar üstün körü yansıtılıyor ya da değiştiriliyorlar.

Diğer yandan da kardeşimin kuşağı -ve hatta benim kuşağım- bu eski ve yeniden ele alınmamış olsalar biraz zor ulaşabilecekleri kültüre öyle ya da böyle erişmiş oluyorlar. Modernleştirilmiş versiyonları ekranda görüp, eskileri merak edenler de az değil. Bu şekilde süper kahramanların tozlanıp, unutulmasının önüne geçilmiş oluyor. Yine de üç dört yıl sonra Spielberg'un de dediği gibi temelli bir kenara atılacak oluşları yadsınamayacak bir gerçek. Popüler kültürde her konunun belli bir raf ömrü var maalesef. O yüzden kararsız durumdayım. Gidip izliyor, tüketiyor muyum, evet. Ama çoğu yeniden uyarlama film ve dizinin benim üzerimdeki etkisi zayıf oluyor. İstediğim tadı alamıyorum.

36
Çizgi Roman & Manga / "Spawn" İçin Geri Sayım!
« : 20 Ocak 2013, 19:54:57 »

90'ların başında Marvel'da çalışan bazı serbest  yazar ve çizerler Marvel'dan talep ettiklerini alamadılar ve neden kendi şirketimizi kurmuyoruz ki dediler. 1992 yılına gelindiğinde ise comics piyasasında yeni bir oyuncu vardı artık; Image Comics.

Todd McFarlane, Jim Lee, Rob Liefeld, Marc Silvestri, Eric Larsen, Jim Valentino, Whilce Portacio, Chris Claremont gibi ağır topları bünyesinde bulunduran Image Comics; Spawn, Witchblade, Savage Dragon ve The Darkness gibi serilerle karanlık ve tamamen yeni bir evren vadediyordu. Anti kahraman fikrinin ön plana çıktığı bu çalışmalar sayesinde Image 90'larda rüzgâr gibi esti.

1999 yılına gelindiğinde ise Arkabahçe Yayıncılık belki de Image'in en başarılı serisi olan Spawn'ı fasikül formatında basmaya başladı. Ancak çeşitli sebeplerden ötürü yayınevinin satış politikası başarısızlığa uğradı ve ilk önce tpb(trade paper back-yani cilt) formatına dönüldü, daha sonra ise yayınevi çizgi roman sektörüne dair çalışmalarını askıya aldı.

Ve yıl 2013 Arkabahçe çizgi roman yayıncılığına tekrar başladığını açıkladı. Spawn ise telifini aldıkları ilk seri oldu. Arkabahçe Spawn Origins ciltlerinin teliflerini almış durumda ve ilk sayıdan itibaren tpb formatında yeniden basacak. Ciltlerde bulunacak sayılar ise sırasıyla şunlar: 1.cilt 1-7, 2. cilt 8-14, 3. Cilt 15-20, 4. ciltte ise 21-26. Sonraki her ciltte ise altışar sayı olması planlanıyor. Normalde tpb edisyonda bulunmayan sadece deluxe hardcover edisyonda bulunan 9. ve 10. sayılar da bu ciltlere dahil olacak. İlk cildin şubat ayında çıkması planlanıyor ve bir aksilik olmazsa 2 ila 3 aylık periyotlarda devam edilmesi düşünülüyormuş. Biz kaçırmamanızı öneriyoruz. Neden mi? Bunun için Spawn'ı kısaca anlatmak lazım herhalde.

Spawn çıktığında, Todd McFarlane, Spider-Man çizimleri sayesinde zaten bir tür süper star olmuştu. Ancak Spawn'dan da anlaşılacağı üzere McFarlane'nin, anti kahraman olgusu üzerine daha sert fikirleri vardı. Image ise bu fikirlerini hiçbir baskı olmadan hayata geçirebileceği bir platformdu. Böylece hem yazarlığını hem de çizerliğini üstlendiği Spawn ortaya çıktı. O kadar büyük bir başarı elde etti ki ilk sayısı yaklaşık 1,7 milyon kopya sattı. Peki Spawn'ı bu kadar başarılı yapan neydi?

McFarlane'nin artistik başarısı zaten su götürmez bir gerçekti. Suçla savaşan ve öldürmekten çekinmeyen, teknoloji yerine büyünün yardımını alan, psikolojik olarak parçalanmanın eşiğindeki anti kahraman fikri ise işin tuzu biberiydi. Tabi iyi bir hikâyeyi de unutmamak lazım.

Spawn, Yarbay Albert Francis "A" Simmons'ın, intikam ve aşka bulanmış hikâyesidir. Gizli bir görev sırasında üstlerinin emriyle öldürülen Al Simmons, âşık olduğu kadını son bir kez görmek için iblis Malebolgia ile anlaşır. Böylece yeniden hayata dönebilecektir. Ancak Al'ın unuttuğu bir şey vardır. Asla bir iblise güvenme! Malebolgia, Al'ı yeniden hayata döndürür fakat ölümünün üzerinden yıllar geçmiştir ve hafızasının çok büyük bir bölümü de silinmiştir. Tüm vücudu yandığı için de tanınmayacak haldedir. Gerçi vücudunu saran simbiyotik elbise (Leetha of the 7th house of K kısaca K7-Leetha) sayesinde çevikliği, gücü ve iyileşme katsayısı inanılmaz derecede artmıştır. Ayrıca tam olarak kontrol edemese de bu elbise yaşayan bir varlıktır ve Al'ın merkezi sinir sistemine doğrudan bağlı olduğundan Al'ın emirleri doğrultusunda şekil değiştirebilmekte ve üzerindeki zincir vs. materyaller canlıymışçasına kontrol edilebilinmektedir. Son olarak da Al elbise sayesinde necro-magic denen bir çeşit büyü kullanabilmektedir. Ancak dünyadaki günleri sınırlıdır çünkü elbisenin necroplasması, yani büyü enerjisi tükenince Cehennem'e geri dönecektir. Zira Malebolgia bu işi uzun zamandır yapmaktadır ve asıl amacı Kıyamet geldiğinde dev bir orduyla zuhur etmektir. Ordusuna aldığı başarılı askerleri ise test etmek ve subay olup olamayacaklarını öğrenmek için yüzyıllardır dünyaya geri yollamaktadır. Al dünyaya geldiğinde ise aklında iki şey vardır aşk ve intikam.

Şimdilik, konu ve daha fazlası için şubat ayını beklemek zorundayız. Siz yine de raflarınızda yer ayırmaya başlayabilirsiniz!

37

Yazar Neil Gaiman'dan zekice kurgulanmış "Odd ve Ayaz Devleri" İthaki Yayınları etiketiyle raflardaki yerini almaya hazırlanıyor.

Konusunu geleneksel Nors mitolojisinden alan "Odd ve Ayaz Devleri", okuru devlerin ve Tanrıların ülkesinde vahşi ve büyülü bir yolculuğa çıkarıyor.

Vikingler döneminde, Norveç'te bir kasabada Odd isimli bir çocuk yaşar. Odd hep çok şanssız bir çocuk olmuştur. Küçük yaşta babasını kaybeder, ağaç keserken bir ayağını sakatlar... Üstelik bir türlü bitmeyen kış Odd'un kasabasında yaşayan herkesin aksileşmesine neden olur.

Odd kasabadan ormana gittiği bir gün ayı, tilki ve kartalla karşılaşır. Bu üç sıradışı hayvanın Odd'a anlatacakları bir hikâyeleri vardır.

Odd, bu üç hayvanla karşılaştıktan sonra kendini hayal edebileceğinden çok daha tuhaf bir maceranın içinde bulur: Şimdi Odd, Tanrılar şehri Asgard'ı Ayaz Devleri'nden ve kendi kasabasını bitmek bilmeyen kıştan kurtarmak zorunda...

İllüstrasyonlarını Brett Helquist'in üstlendiği kitabın çevirisini Emine Ayhan, yayına hazırlığını ise Şeyda İşler ve Nurcan Başer yapıyor. Kitap perşembe günü itibarıyla raflardaki yerini almaya başlayacak. Şimdilik online kitap alışveriş sitelerinden ön sipariş verebilirsiniz.

Tanıtım ve künye bilgileri için buraya tıklayabilirsiniz.

38

Günümüz sinemasında, edebiyatında, televizyon dizilerinde ve çizgi romanlarında hep başköşeye oturmuş, çarpıcı bir görsellikle sunulan ve çelişkili özellikleri bünyesinde barındıran vampir popüler kültürde her geçen gün artan oranda bir arzu nesnesine dönüşüyor.

Bilincini, hafızasını, dolayısıyla insanlığını tamamen yitirmemiş bu şeytani gece yaratığı irade sahibi, acı çekebiliyor, zamanla baş etmeye, ölümsüzlüğüne anlam bulmaya çalışıyor; tanrıyı arıyor ve varoluşunu sorguluyor. Yaşayan bir ölüdür o. Ölümsüzlüğüyle çaresiz, güçleriyle kudretlidir. Gecede yaşamaya mahkûmdur ve her gece yaratığı gibi hem korkuya hem de şehvete, arzuya ve heyecana davetiye çıkarıyor. Zaten vampirin bu kadar ilgi görmesinin nedeni de böylesine derin çelişkilerin yaratığı olmasından geliyor.

Marx, kapitalist sistemde emekçinin sömürülmesini vampirin kan emmesi metaforuyla açıklayarak vampir imgesini olağanüstü zengin bir alana taşımıştır. Vampir gibi sermaye de yaşayan ölüdür, emekçilere geçirdiği dişleriyle artı-değeri emer damarlarından. Kanını emdiği kişi üzerinde hipnotik etki yapar.

"Vampirin Kültür Tarihi", ölüm korkusu, ölüm ötesi, ruhun biricikliği, ölümsüzlük düşü gibi insanın en temel korkularını ve arzularını simgeleyen vampir karakterinin hangi kültür örüntüleriyle bugünkü kavranışına vardığını anlama çabasının ürünüdür. Aynı zamanda bir kültür tarihi olarak da okunabilecek bu kitap, dünyaya döndüğü andan itibaren vampirin kan izlerini takip ederek vampire varlık kazandıran temel insani sorunlara eğiliyor.

Ayrıntı Yayınları'ndan çıkan, Gülay Er Pasin'in kaleme aldığı kitabın tanıtım ve künye bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.

39

Bilimkurgunun en büyük ustaları arasında yer alan Philip K. Dick, aynı zamanda türe getirdiği yeni solukla da bilimkurgu çağında yeni bir dönemin temellerini atmıştır. Daha sonra New Wave (Yeni Dalga) diye bilinecek akımda polisiye, macera gibi unsurları türe dahil eden yazar, okurların gönlünde taht kurmuştur.

Şüphesiz ki Azınlık Raporu'ndan Bıçak Sırtı'na kadar pek çok severek izlediğimiz, başarılı film Philip K. Dick'in eserlerinden uyarlamadır. Sadece bir yazar değil, görüldüğü gibi çok daha fazlasıdır.

Tıpkı Arthur C. Clarke gibi kendi adını taşıyan Philip K. Dick Ödülleri'nin 2012 adayları nihayet belli oldu.

Alıntı
BLUEPRINTS OF THE AFTERLIFE yazar: Ryan Boudinot (Black Cat)
HARMONY yazar: Keith Brooke (Solaris)
HELIX WARS yazar: Eric Brown (Solaris)
THE NOT YET yazar: Moira Crone (UNO Press)
FOUNTAINS OF AGE yazar: Nancy Kress (Small Beer Press)
LOVESTAR yazar: Andri Snær Magnason (Seven Stories Press)
LOST EVERYTHING yazar: Brian Francis Slattery (Tor Books)

 

Kazanan ise 29 Mart 2013'te Doubletree Seattle Airport otelinde yapılacak 36. Norwescon etkinliğinde duyurulacaktır.

40
Korku & Gerilim Eserleri / Boynuzlar - Joe Hill
« : 13 Ocak 2013, 18:44:27 »

Uzun süredir beklenen, Stephen King'in oğlu Joe Hill'in kaleme aldığı "Boynuzlar" kitabı Altın Kitaplar tarafından ön siparişe sunuldu.

Her zaman doğru olanı yapan insanlardan olan Ignatius Perrish doğuştan şanslıydı. Seçkin ve zengin bir ailenin çocuğuydu, sağlığı yerindeydi, toplumda saygın bir yeri vardı. Tüm bunların yanında çocukluk aşkını, Merrin'i bulmuş, onunla mükemmel bir hayata adım atmıştı. Kendini masal kahramanları gibi hissediyordu.

Ama bir gün Merrin'in korkunç bir cinayete kurban gitmesiyle her şey değişiverdi. Tek şüpheli olmasına rağmen Ig hiçbir zaman resmen suçlanmadı ve yargılanmadı. Bu yüzden de adını temize çıkaramadı. Gideon halkına göre o, babasının gücü sayesinde cinayetten paçayı sıyırmış bir zengin çocuğuydu ve bu düşünceleri değiştirmek için yapabileceği hiçbir şey yoktu. Görünüşe göre Tanrı dahil herkes onu terk etmişti. İçindeki şeytan hariç herkes...

Bir sabah beynini zonklatan bir baş ağrısı ve şakaklarında bir çift boynuzla uyandı. Ve bu korkunç görüntüsünü perçinleyen şeytani bir güç ve yetenekle. Madem iyi biri olmanın ona hiçbir yararı olmamıştı, artık şeytana bir fırsat tanımanın zamanı gelmiş demekti.

Çevirisini Zeynep Heyzen Ateş'in üstlendiği romanın tanıtım ve künye bilgileri için buraya tıklayabilirsiniz.

41

Nihayet aylardır merakla beklediğimiz K. J. Parker imzalı Mühendislik Üçlemesi'nin ilk kitabı "Hınç" April Yayıncılık etiketiyle raflardaki yerini aldı.

Peki nedir seriyi bu kadar çok beklememizin sebebi? Sağlam kurgusu, yurt dışında okurların gösterdiği ilgi, yazarın ödüllü olması ve elbette aylar öncesinden çıkan tanıtım metinlerinin ilgi çekici oluşu bunlardan birkaçı.

Dilerseniz gelin, kitabın ayrıntılarına göz atalım.

Hayali bir kıtada, dünya tarihinin Ortaçağ koşullarına ve teknolojisine sahip bir dönemde geçiyor öykü. Kıtada birbirinden bağımsız birkaç dukalık ve bir de cumhuriyet var.

Bunlardan Eremia, tamamen feodal yapıya sahip. Kent-devletin dükü, tüm sosyal yapılanmanın yönetiminden sorumlu ve aristokratik bir hiyerarşi geçerli. Halk fakir ama tarıma dayalı toplumun içinde fazla sıkıntı çekmeden yaşıyor. Eremia'nın en önemli özelliği, dağlık bölgede kurulmuş olan başkentinin çok iyi tahkim edilmiş, yüksek surlarla çevrilmiş olması.

İkinci kent-devlet olan Vadani ise tüm gelirlerini topraklarındaki zengin gümüş madenlerine bağlamış halde yaşıyor ve başka özelliği yok. Bu iki dukalık, neden ve ne zaman başladığı bilinmeyen bir düşmanlık nedeniyle yüzyıllardır savaş halindeyken yakın zamanda barış yapılmış.

Asıl önemli ve baskın unsur, kıtanın güneyinde yaşayan ve dört yüzyıl kadar önce birden ortaya çıkan Mezentia. Bu bir cumhuriyet ve her şeyini diğerlerinden çok daha ileri olan teknolojisiyle imalat yöntemlerine endekslemiş. Her türlü imalatta kullanılan şartnameler var ve bunların temelini oluşturan ana şartname, Cumhuriyet'in anayasası niteliğinde. Toplum çok katı bir loncalar sistemine bölünmüş, bu loncalar siyasi yapıya da hâkim olmuş. Ülkenin ordusu yok ama tüm kıtada ticareti yönlendirdiği için gerek duyulduğunda Eski Ülke tabir edilen, Mezentinlerin geldiği yer olan başka bir kıtadan paralı asker orduları getirebiliyor. Ülkede Şartname'nin öngördüğü standartları -iyileştirmek adına da olsa- değiştirerek imalat yapmak, tek cezası ölüm olan bir suç.


Dördüncü uygarlık tipiyse, kıtanın güneyini bir kuşak gibi çevreleyen aşılmaz çöllerin ötesinde yaşayan ve çok sayıda kabileden oluşan Cure Hardy. Bu insanlar göçebe ama diğerlerinin düşündüğü gibi vahşi değil ve sayıları yüz binlerle ifade edilebilecek kadar fazla. Hem Cumhuriyet ile hem de dukalıklarla ticari ve diplomatik ilişkileri var.

Bu genel ortamda bir gün Mezentia'da bir mühendis, çok sevdiği kızına evindeki atölyesinde mekanik oyuncak yaparken standartların dışına çıkıyor. Birileri ihbar edince adam tutuklanıp yargılanıyor, ölüme mahkûm ediliyor. Tam idam edileceği gün kaçarak kent dışına çıkıyor, sonrasında da tesadüfen rastladığı Eremia ordusuna iltica ediyor. Götürüldüğü dukalıkta varlığını sürdürmek ve Mezentia'dan intikamını almak için Akrep adı verilen bir silahın prototipini yapıp aldığı parasal destekle seri imalata geçiyor. Bu silah ortaçağ ballistasına benziyor ama bir metre uzunluğundaki çelik milleri mekanik kurma sistemi sayesinde çok uzağa, çok güçlü şekilde ayabiliyor.

İltica olayının sonunun nereye varacağını tahmin eden Mezentia da hemen bir ordu kiralayarak Eremia'ya sefer açıyor. Ancak dukalık hem doğal engellerle çok iyi tahkim edilmiş, hem de (teknolojik açıdan henüz mükemmel sayılmasa bile) Akrep'e sahip.

Durumu iyice içinden çıkılmaz hale getiren başka bir noktaysai gönül ilişkileriyle ilgili. Artık Eremi Düşesi olan genç bir kadın, çocukluğunda kısa bir barış dönemi sırasında rehine olarak gönderildiği Vadani'nin prensiyle tanışmış ve iki genç birbirinden hoşlanmış. Belirgin bir aşk ilişkisi olmasa da arada gizli mektuplar gidip geliyor ve Eremi Düşesi eşini sürekli olarak Vadani'den yardım istemeye yöneltirken, gayet incelikli bir şekilde yazdığı mektuplarla da Vadani Dükü'nü eski düşmanına destek vermeye ve Cumhuriyet'e cephe almaya kışkırtıyor.

Sonunda da Mezentin mühendisin çevirdiği dolaplarla sürekli ön planda olduğu ve olayların gidişatını etkilediği bir savaş kopuyor.

Kitapta hayali bir orta çağ dünyasının koşulları çok iyi işlenip kurgulanmış. Gayet özgün kurum, kuruluş ve karakter tiplemeleri var. Örneğin daima pahalı koyu kırmızı elbiseler giyen, mücevherler takan ve maiyetleriyle yanlarında çalıştırdıkları kişiler hariç tutulursa hep yalnız çalışan bir takım orta yaşlı kadınlar var. Bunlar ticareti idare eden gezgin tüccarlar ve her yerle alışverişe giriyor, yatırımlar yapıyor, hatta para karşılığı casuslukla bile uğraşıyor. Bu kadınlardan biri kendilerini tanımlarken, "Orta yaşlı, evlenmemiş ve çocuk yapmamış, aile bağları fazla kuvvetli olmayan bir kadın başka neye yarar ki?" türünden cümleler kullanıyor.

Mezentia kitapta ayrıntılarıyla anlatılan emperyalist yaklaşımlarıyla ABD'yi temsil ederken, Vadani kent-devleti toprakaltı zenginlikleri ve bunların doğurduğu uluslar arası dengeler ve gerginlikler açısından Ortadoğu'yu işaret ediyor. Güneyde neyle uğraştıkları ve uygarlıklarının ayrıntıları bilinmeyen Cure Hardy ise kalabalık nüfusu ve mesafeli duruşuyla sanki Çin, kırmızılı tüccar kadınlar da Hong Kong.

Kitap ilginç uygarlık anlatımları, av sahneleri, aristokratik imalarla dolu mektuplar, kanlı savaş sahneleriyle ilerliyor ve Eremilerin kuşatmayı tam kıracakken mühendisin ihaneti sonucunda yenilerek katliama uğramasıyla sona eriyor. İçinde dük ve düşesin de bulunduğu bir grup Eremi son anda yardıma gelen Vadani Dükü'ne sığınıp ülkeyi terk ediyor ve yeni dengeler doğuyor.

İkinci kitapta, Eremia'da kalan birkaç kahraman direniş gücü oluşturarak gerilla savaşına başlayacak, Cumhuriyet'in öfkesini üzerine çeken Vadani korunma çareleri arayacak, bir yerlerde barutun tesadüfen bulunması ve gizlice geliştirilmeye başlaması dengeleri bir kez daha değiştirecek.

Çevirisini Volkan Gürses'in, editörlüğünü ise Cihat Taşçıoğlu ve Nazlı Berivan Ak'ın beraber üstlendikleri kitabın tanıtım ve künye bilgileri için buraya tıklayabilirsiniz.

İyi okumalar!

42

Mihail Afanesyeviç Bulgakov'un kaleme aldığı "Ölümcül Yumurtalar" kitabı Dedalus Kitap etiketiyle raflardaki yerini aldı.

1917 Rus Sosyalist Devrimini izleyen çalkantılı yıllarda, parlak ve eksantrik zoolog Persikov canlı organizmaların boyutlarını ve üreme hızını artıracak inanılmaz bir ışın keşfeder. Bu sırada da gizemli bir veba Sovyet Cumhuriyetlerinde tüm tavukların ölümüne neden olmaktadır. Hükümet kanatlı hayvan sektörünü yeniden canlandırabilmek için Persikov'un bu denenmemiş buluşunu kamulaştırır; ama korkunç bir karışıklık hızla tüm dünyayı tehdit edebilecek bir felakete yol açacaktır...

Kahramanımız Persikov ile Lenin arasında karakteristik benzerliklerin, Stalin'in Bulgakov'u feci bir yalnızlığa itmesinde büyük rolü olduğunu da düşünürsek; "Usta ile Margarita" ve "Köpek Kalbi"nin yazarı tarafından H.G. Wells'in meşhur romanı "The Food of the Gods and How It Came to Earth"den ilham alarak kaleme alınan Ölümcül Yumurtalar, Sovyet Devrimi üzerine parlak bir hiciv, dokunaklı bir roman.

Çevirisini Ferda Yaraş'ın, editörlüğünü ise Doğukan İşler'in üstlendiği kitabın tanıtım ve künye bilgileri için buraya tıklayabilirsiniz.

43

Doctor Who'nun 50. yıl dönümüne özel bir pul seti piyasaya sürülüyor!

Kraliyet Postası (Royal Mail) 26 Mart'ta ilk Doctor'u oynayan William Hartnell'dan son Doctor Matt Smith'e kadar Zaman Lord'larını canlandırmış aktörlerin birer fotoğraflarını içeren 11 pul piyasaya sürüleceğini belirtti.

Ayrıca David Tennant, Christopher Eccleston, Paul McGann, Sylvester McCoy, Colin Baker, Peter Davison, Tom Baker, Jon Pertwee ve Patrick Troughton Birinci Sınıf (Sağ üst köşe, Kraliçenin altında '1st') olarak pullarda yerlerini alacaklar.

Bunların yanında Doctor'un zaman makinesi TARDIS ve ünlü düşmanlarından Dalek, Cyberman, Ood ve Weeping Angel'ı içeren beş mini pulluk bir tabaka da yayınlanacak.

Kraliyet Postası'nın Pullar ve Koleksiyon Parçaları İdari Müdürü (Managing Director of Stamps and Collectibles) Andrew Hammond "Bu dikkate değer 50. yılı kutlamaktan çok hoşnutuz. Bu pullar yıllar yılı Doctor karakterini oynayarak diziyi ünlü yapan görkemli aktörlere hürmeten oluşturuldu." dedi.

BBC Dünya Çapı Tüketici Ürünleri'nde Ürün Geliştirme Yöneticisi Fiona Eastwood ise "Doctor Who pulları bu kadar çok sevilen bir programın 50. yılını unutulmaz bir şekilde kutlamak için harika bir yol. Koleksiyon oldukça takdire şayan ve eminim ki tüm Doctor Who fanları bu pullardan hoşnut kalacaktır." dedi.

İlk Doctor Who bölümü 1963 Kasım ayında yayınlandı ve şimdiye kadar 16 milyon izleyicinin dikkatini çekti.

Seri 200'den fazla ülkeye satıldı. Seride en genç Doctor Matt Smith, yaşayan en yaşlı Doctor Tom Baker ve ilk renkli bölümde oynayan da Jon Pertwee oldu.

Diğer pulları incelemek için buraya tıklayabilirsiniz!

44
Semerkant - Amin Maalouf

Kitaba sabah saatlerinde başlamış olmama rağmen neredeyse bitmek üzere olduğunu söyleyebilirim. Oldukça akıcı ve merak uyandıran bir anlatıma sahip olduğundan bir türlü elimden bırakamadım. Ömer Hayyam, Nizamülmülk ve Hasam Sabbah gibi önemli karakterleri kurgulamasının yanı sıra daha önce karşılaştığım fakat bölüm başlıklarında ve konuyla beraber kullanıldığında çok daha anlamlı gelen rubailerin varlığı da ayrı bir tat katmış. Neredeyse bittiğine üzüleceğim.

45
Rıhtım Okuma Etkinliği / Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği
« : 06 Ocak 2013, 21:08:32 »
Ben de almak için onca badireler atlattığım Kurma Kız'a verdim oyumu. Zaten okumak istiyordum, böyle fırsat kaçmaz.

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 46