Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Elijah

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 39
31
Twelve Monkeys;

Spoiler: Göster
Havaalanında James Cole[*]bruce willis[/*]'un, kendi çocukluğunun gözlerinin önünde ölmesi, belki de sinema tarihinin en anlamlı ve en acımasız ölüm sahnelerinden biridir. Film bittikten sonra bir garip olursunuz, içinizde bir burukluk olur. İşte öyle bir şey.

32
Belki de hayranlarının baskısından bıktığı için onları tehdit ediyordur. Şunun gibi;

Spoiler: Göster

33
Diğer Fantastik Eserler / Ynt: WardStone Günlükleri
« : 05 Ağustos 2012, 00:09:30 »
Hemen üç beş konu altta şöyle bir konu var. Bakarsan, görürsün.

34
Radyo Kulesi / Ynt: Kahramanın Yol Türküsü ||Cumartesi -21.00
« : 04 Ağustos 2012, 17:07:31 »
konu nedir acaba arkadaşlar kahramanın yol türküsü ne oluyo ben ilk defa katılcamda

Yayını sunan kişi iki yorum üstte belitmiştir konuları, ha Kahramanın Yol Türküsü nedir diye soruyorsan da, radyo yayınıdır.

35
Liman Kütüphanesi / Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« : 03 Ağustos 2012, 14:01:42 »
Hastaneye girdiklerinde Vahşi, "Fakat köle olmak hoşunuza gidiyor mu?" diyordu. Yüzü kızarmış, gözleri haklı bir öfke ve heyecanla parlıyordu. "Bebekler gibi yaşamaktan hoşlanıyor musunuz? Evet, bebekler gibi zıplayıp kusuyorsunuz," diye ekledi. Hayvanlara özgü salaklıklarından sabrı tükenen Vahşi, şimdi de kurtarmaya geldiği insanlara hakaretler yağdırıyordu. Hakaretler, kalın salaklık zırhlarına çarpıp dağılıyordu, gözlerinde donuk ve somurtkan bir kinle, boş bir ifadeyle Vahşi'ye bakıyorlardı. "Evet, kusuyorsunuz," diye haykırdı. Üzüntü ve vicdan azabı, merhamet ve görev -bunların tümü şimdi unutulmuştu ve bekleneceği üzere, bu insan müsveddesi canavarlara duyulan şiddetli bir nefrete yenik düşmüştü. "Özgür ve insan olmak istemiyor musunuz? İnsanlık ve özgürlüğün ne olduğunu anlamıyor musunuz?" Hiddetten akıcı konuşuyor, sözcükler kolayca ve hızla geliyordu. "Anlamıyor musunuz?" diye tekrarladı, ama sorusuna yanıt alamadı. "Peki öyleyse," diyerek sert bir tonla devam etti. "Size öğreteyim; isteseniz de istemeseniz de sizi özgür kılacağım."

                                                   Cesur Yeni Dünya / Aldous Huxley

36
Eğlence & Mizah / Ynt: Dürbünde gördüğünüz gariplikler
« : 30 Temmuz 2012, 01:31:26 »
Yolcu     01:03:14       The Man from Earth - (Dünyalı Adam) konusuna bakıyor.

Bununla birlikte 9 falan oldu sanırım. Arkadaş kimsin sen? Ne zaman dürbünle baksam %90 bu yazıyı görüyorum. Yahu tanındık bir film de değil, başlık da en gerilerde. Niye bakıyorsun her zaman, neden bakıyorsun? Zaten iki üç mesaj yazılmış filme. Kimsin yolcu, kimlerdensin?

37
Eğlence & Mizah / Ynt: Dürbünde gördüğünüz gariplikler
« : 29 Temmuz 2012, 21:02:50 »
Dürbünle ne zaman baksam, listenin başlarında Fırtınakıran adlı bir üyeyi görürüm. Sauron'un gözü gibi etrafı tarıyor, anlamadım gitti. Elinde de kırbaç mı ney varmış. Ürktüm valla.

38
Bu adamın sadece 'doğmamış çocuğa mektup" yazısını okuyun, içinizde direk "bu kitabı okumalıyım" dürtüsü peydahlanacaktır. Akıl Fikir Ofisi'ni biraz gündeme dayalı olduğu için fazla takip etmesem de yazılarıyla bende hayranlık uyandırmıştır. Büyük ihtimalle sizde de uyandıracaktır. Alın okuyun.

Spoiler: Göster
Bu arada kendisinin biraz anarşist bir ruhu vardır, bu da benim açımdan yazarın bir artısıdır.

39
Bir de o sahnenin arasına reklam girdi mi, insanın o dizideki emeği geçen herkese dalası gelir. Bakışmalar dediğiniz gibi dakikalarca sürer, hakaret edilen tam bir şey diyecektir ki araya reklam girer. Siz yaklaşık 8 dakika beklersiniz, herif ağzını açtı bakalım ne diyecek diye heyecanlanırsınız o ara. Ekranın sol altındaki 1 dakikalık geri sayımın ardından reklam biter. Aha başladı dersiniz, ne dedi acaba derken dizi kaldığı yerin bir kaç dakika gerisinden gelir. Tamam olsun onu da bekleriz dersiniz. Sonra o beklediğiniz an gelir, herif ağzını açar ve görüntü yönetmeni hakaret edilen kişiyi fotojenik bir anında dondurur ve yazılar genellikle kemanla icra edilmiş arka fon müziğiyle akmaya başlar. Siz yazıların arkasındaki hakaret edilenin açılmış ağzına dalıp giderken uzaklarda bir yerden yapımcı da size kıs kıs güler.

İnsan demez mi "Ulan siz kimsiniz de Türk dizilerini izleyenlerin yüzde doksanını kapsayan çilekeş anaları, teyzeleri ve nineleri keriz yerine koyuyorsunuz?". Alpay Erdem'in de deyişiyle 'dev' sinirlendim.

Bu ve bu tip şeylerin bu sektördeki sorunların en küçüklerinden biri olması, biz Türklerin televizyon konusunda ne kadar ileri gittiğinin kanıtıdır. Sonra vay efendim özenti gençlerimiz yabancı dizilere sardı.

 

40
İsmin okuyucuyu iyi ya da kötü etkilemesi biraz da yazara bağlıdır bence. Karakter oldukça gizemli, ilgi çekici ya da hayranlık uyandırıcıysa isimlerin pek bir önemi yoktur. Mesela Raistlin'in ismi Eyjafjallajokull[*]yanardağ ismi[/*] olsaydı bile beni pek etkilemezdi, onun olduğu bölümleri her zamanki ilgimle okurdum. Tabi telaffuz kısmında sıkıntı olabilir, o ismin okunuşu okuyucuyu yorabilir, duraksamalara sebep olabilir. Fakat bunun için de çözümler yok değil: bazı kitaplarda okunuşu en kolay hale getirecek şekilde kafamdan uydurmuşluğum olmuştur. Eyjafjallajokull'a Eyfalkul demek gibi.[*]üç hece[/*]

Yabancı isim yerli isim sıkıntısına da Göktuğ Canbaba'nın güzel bir çözümü vardır; karakterlere lakap takmak. Fransız, Tilki, Kefenyırtan gibi takma adlarla sorunu çözmüş ve kimi okuyucu için gerçekçiliğini korumuştur. Bir çözüm daha vardır; grikunduz'un da dediği gibi hiç isim kullanmamak. Doğu Yücel Varolmayanlar'da ana karaktere herhangi bir isim bahşetmemişti, ki bence iyi de yapmıştı. Okuduğumda bu durum kitabın akışını hiç bozmamıştı, hatta ortada bir ismin olmadığını kitabın sonunda fark edebilmiştim.

Fakat ne olursa olsun, farklı bir evrende geçen kitaplarda bilindik isimlerin kullanılmaması taraftarıyım. Ki George Martin'in de sevmediğim yanlarından biridir bu. Madem farklı bir evren yarattın, isimleri de uyduruver.

41
Tartışma Platformu / Ynt: "Yayın" - "Yayım" Sorunsalı
« : 17 Temmuz 2012, 06:11:01 »
Şimdi bakınca Raisor'un söylediği, TDK'nın söylediğinden daha cezbedici ve kullanışlı geldi bana. Bende mi bir yanlışlık var bilemiyorum.

42
Sinema / Ynt: The Amazing Spider-Man
« : 17 Temmuz 2012, 06:07:22 »
İlk olarak, bu filmin önceki üçlemenin tüm filmlerinden daha başarılı olduğunu söylemek lazım. Açıkçası önceki üçleme bana oldukça yavan gelmişti. Bu filmde aksiyon sahneleri daha güzel, senaryo daha güzel ve Peter Parker'ın Spider-Man olma serüveni daha gerçekçi ve daha heyecanlı. Bir de önceki filmlerde olmayan bir ayrıntıyı da koymuşlar: küçük Peter'ın annesi ve babasından nasıl ayrı kaldığı. Ki zamanında Fox Kids’teki çizgi filminde Peter’ın anne ve babasının ayrılma nedeninin önemini bilen bilir. Değinilmesi iyi olmuş.

Ayrıca konular da daha iyi bağlanmış. Filmi özetlemek gerekirse[*]bilindik spoilerlar[/*]: Peter babasının neden kaybolduğunu araştırırken, babasının iş arkadaşı Conner[*]lizard[/*]'la birlikte çalıştığı projeyi bulur. Ardından daha fazla bilgi öğenmek amacıyla Conner'la görüşür, o sırada onun çalıştığı şirketi gezerken örümcek ısırığına maruz kalır. Bu sefer ısırığın yan etkilerini araştırmaya başlar ve hop, kendini yine Conner'ın yanında bulur ve babasının yarım kalmış projesini tamamlamak için ona yardım eder. Fakat projenin başarıya[*]sözde başarı[/*] ulaşması Conner'ı cezbeder ve tabir-i caizse Conner'ın dark side of the moon'u ortaya çıkar.

Tabi bu arada Spidey'nin aşk meşk işleri de bu ana konuyla birlikte gelişir. Bu aşk kısmını yapımcıların oldukça zekice yaptıklarını düşünüyorum, çünkü satış stratejisi olarak genç erkekleri çekmek için Emma Stone, genç kızları çekmek içinse Andrew Garfield seçilmiş.

Andrew Garfield demişken biraz da oyunculuğundan bahsedeyim. Ben şahsen Andrew’un Tobey’den daha iyi bir Spider-Man, fakat daha kötü bir Peter Parker olduğunu düşünüyorum. İzleyen görmüştür, genç oyuncunun aşırı mimikleri var ve Peter’ı oldukça saf ve şapşal göstermiş. Adam bildiğin Gwen’in karşısında cümle kuramıyor! Onu bıraktım liselilerin izleyeceği aşk filmlerindeki gibi dakikalarca birbirlerine bakarak bir şeyler söylemeye çalışıyorlar, şekilden şekile giriyorlar! Ulan bir çıkma teklifi 10 dakika boyunca söylenemez mi arkadaş! Sen nasıl süper kahramansın! Takmışsın dev ekran gözlükleri zenci basketbolcular gibi, kızın peşinden koşturup duruyorsun! Spider-Man’sen Spider-Man’liğini bil!
 
Kusura bakmayın, biraz dolmuşum. Neyse, sonuç olarak iyi filmdi, hoş filmdi. Olayların hızlı hızlı geçilmesi dışında, hoş kostümüyle, aksiyon sahneleriyle, efektleriyle, ağ kartuşuyla, konuların bağlanışıyla, müzikleriyle, Spidey’nin düşmanlarına takılmasıyla, Avengers’taki kadar olmasa da süper kahraman komedisiyle emma[*]ama[/*] en önemlisi Emma Stone[*]taş[/*]’uyla izlenebilitesi yüksek bir film. Amazing olmasa da, successful olmuş.

Edit: Bu arada gözümden kaçmış, filmin en komik sahnesinin Stan Lee'nin cameo'su olması da çok hoş bir ayrıntıdır.

43
Game of Thrones / Ynt: Game of Thrones
« : 13 Haziran 2012, 00:18:07 »
İkinci sezon ile ikinci kitap aynı yerde mi bitiyor? Elime üçüncü kitap geçti ama arada bir şey kaçırmayayım diye kapağını bile açmadım daha.

İkinci sezonun bazı bölümlerinin bitimi, üçüncü kitabın başları oluyor. Jon'un, Sam'in, Catelyn'in, Jaime'nin bölümleri falan. Bir şey kaçırmazsın yani.

44
Filmler / Ynt: Hobbit Haberleri!
« : 07 Haziran 2012, 00:52:08 »
Sonunda kısacık bir film sizleri bekliyor, en coşturucusundan!

Ayrıca,
Spoiler: Göster
Legolas var koşun.


Avatar'daki Legolas'ın tam da Göster butonuna bakması...

45
Sinema / Ynt: En Son İzlediğiniz Film?
« : 05 Haziran 2012, 22:05:11 »
Drive

Filmin uyarlandığı kitap da elimde şu an. Filmden sonra okuma isteğim arttı, okumadan sevdim kitabı.

Filmi izledikten sonra söylenecek ilk söz: "Yok böyle bir film." Gerçekten de kendi türündeki örneklerden çok çok farklı. Bu filmin güzel olmasındaki en büyük neden de, oldukça klasik bir konunun bambaşka bir şekilde ve sıradışı bir karakterin gözünde yorumlanmış olması. Şöyle özetlenebilir konu: ortada bir adam vardır, tek işi araba sürmektir, evli ve çocuk sahibi bir kadınla tanışır, kadının kocası hapistedir ve başı mafyayla beladadır, mafya da adamı çocuğu ve karısıyla tehdit eder, sürücümüz de kadının imdadına yetişir.

Eğer izlemek istiyorsanız, üstteki yavan özete aldırmayın. Zaten filmin ilk on dakikasını izledikten sonra bırakamazsınız. Filmin sıradışı akışına da alışırsınız, hatta dilini yutmuş sürücüye de. Ki sürücünün de genç yetenek Ryan Gosling olduğunu belirteyim. Resmen susarak oynamış adam, karaktere cuk oturmuş.

Bir de müzikler var tabiki. Under Your Spell, Nightcall, A Real Hero... Özellikle Nightcall'un yarattığı hava filme çok iyi uymuş, daha doğrusu film müziğe uymuş, o kadar.

Filmle ilgili şöyle de bir ayrıntı vereyim: Filmin yönetmeni Nicolas Winding Refn'in ehliyeti yokmuş, 7-8 kez denemiş, sınavlardan geçememiş. Ne güzel çelişki, değil mi?

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 39