|
Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz
Mesajlar - Elijah
16
« : 03 Kasım 2012, 00:20:46 »
Test kitabı deyip geçmeyin, koca bir salon yanlış hatırlamıyorsam sadece test kitapları ve o tip zımbırtılarla doluydu. Geçen yıl sınıf arkadaşlarımla gittiğimde kuruş hesabına kadar çirkefleşerek müthiş bir indirimle ayrıldık o salondan. Sırf o zevk için tekrar gidebilirim oraya. Yani evet, faniliğimden ben de şüphe ediyorum.
17
« : 02 Kasım 2012, 00:07:57 »
Oldukça güzel ve ağız sulandıran bir fikir. Elimden geldiğince katılmaya çalışacağım. Ayrıca seri kitaplarının önerilmemesine katılıyorum. Yorumlar ve serinin devamı için yapılan teorilerin ardı arkası kesilmez.
Buralar hep değerlenecek.
18
« : 01 Kasım 2012, 22:05:42 »
Ara Dünya - Neil Gaiman/Michael Reaves
Şunu fark ettim ki, Neil Gaiman birisi ile ortak kitap yazdığında, silik taraf oluyor. Demek istediğim o kitapta diğer yazarın etkileri ve tarzı daha çok göze batıyor. Michael Reaves diğer işlerinde olduğu gibi, bu kitabında da genç yaştakilerin ilgisini çekecek nitelikte bir konu ve anlatım tarzına sahip. Hatta ilk sayfalarını okumaya başladığım an bir Percy Jackson havası sezdim, I. Tekil anlatım ve biraz da alaycı bir üsluba sahip. Aslında bu tip kitapları okumayı uzun bir süre önce bırakmıştım, fakat arka kapakta silik bir gülümsemeyle bakan adam sağolsun, kitabı bırakamıyorum. Tabi bırakmamamın sebebi sadece o da değil, kitapta oldukça güzel ayrıntılar mevcut. Mesela farklı gerçeklik düzlemleri arasındaki ara katmanlar, yani Ara-Bölge diye bir yer düşünmüş iki yazar. Oldukça da iyi ve uçuk düşünmüşler. Ara-Bölge'yi tanımlayacak olursak; biraz Alice Harikalar Diyarı tadında, biraz Tim Burton tarzında ve biraz da Neil Gaiman etkisinde bir yer. Yani anlatılmaz, okunur.
Sonuç olarak kitap; araya ilgi çekici ayrıntılar serpiştirilmiş bilindik bir kurguya sahip. Fakat siz yine de Percy Jackson havasında dediğime bakmayın. Oldukça yaratıcı ve zekice işlenmiş, ilginç fikirler ve terimler mevcut. İki yazarın da deyişiyle bu kitapta, sonsuz sayıdaki olanaklı gerçeklikte bilim ile sihir arasındaki dengeyi korumayı amaçlamış düzinelerce Joey Harker'ın macerası anlatılıyor. Ayrıca kim bilir, sonsuz olanaklı gerçeklik gerçekten de gerçekse, birileri bir yerlerde bu maceraları yaşıyor olabilir?
19
« : 31 Ekim 2012, 20:13:45 »
George Lucas gibi bir insan hala bu serinin ekmeğini yemeye çalışıyor ve çalıştıkça ortaya daha beter işler çıkarıyor ya, gülmemek elde değil. Çizgi filmi de hiç hoşuma gitmemişti zaten. Acmert'e katılıyorum, o altı film hem hayranlara, hem de sana yeterdi Lucas. Adam olana yeterdi. Bu da benden.
20
« : 18 Ekim 2012, 21:09:59 »
Ben de geliyorum, o listede olmamak acı verirdi.
21
« : 15 Ekim 2012, 23:28:34 »
Zamanında televizyonda rastgele bir film görmüştüm. Van Gogh bir çeşit büyü yoluyla günümüz dünyasına gözlerini açıyordu ve zamanında hor görülen eserlerine, günümüzde asla tahmin edemeyeceği bir biçimde değer verildiğini görüyordu. Oldukça ilginç, az bütçeli ve bütçesiyle ters orantılı güzel bir filmdi. İşte o filmde Starry Starry Night çalmıştı. O andan itibaren o şarkı asla aklımdan çıkmadı fakat üşengeçliğimden hiç de aramadım. Şimdi senin sayende Acmert, hem bu şarkıyı, hem de bu unutulmaz şarkının sahibini öğrendim. Ne kadar teşekkür etsem azdır.
Mutlu son.
22
« : 15 Ekim 2012, 17:01:19 »
Narnia serisi toplam 7 kitap ve her biri ortalama 250 sayfa. Yani dediğiniz kadar kısa değiller, toplam 1750 sayfa. C.S. Lewis gibi bir yazarın kitaplarından çabuk bitiyor diye memnun kalmıyorsanız, biraz fazla seçicisiniz demektir.
23
« : 14 Ekim 2012, 23:12:31 »
İnsanın en son teknolojiyi kullanarak fiziksel kapasitesini ortaya koyduğu en büyük denemelerden biri başarıyla gerçekleştirildi. Avusturyalı hava dalışçısı Baumgartner, yaklaşık 39 km yükseklikten Dünya’ya yaptığı atlayışı başarıyla tamamladı; 3 rekor geldi ancak ses hızının aşılıp aşılmadığı henüz bilinmiyor. Avusturyalı hava dalışçısı Felix Baumgartner, balonla en yükseğe çıkan ve en yüksek mesafeden serbest dalış gerçekleştiren insan oldu. İlk olarak Pazartesi günü yapılması amaçlanan ancak şiddetli rüzgar nedeniyle ertelenen tarihi atlayış, beklenenden de yüksek bir noktadan gerçekleşti. Baumgartner, helyum dolu balonun taşıdığı hava kapsülüyle yaptığı yaklaşık 2.5 saat süren tırmanışın ardından, TSİ 21.15’te stratosferden, yani atmosferin 50 km mesafeli ikinci katmanından Dünya’ya atladı. Baumgartner, insan bünyesini daha önce hiç maruz kalmadığı şartlarda en son teknoloji ve aylar süren çalışmanın birleşmesiyle üç rekora birden imza attı. Baumgartner, ilk olarak 38.700 km yüksekliğe çıkarak, balonla yerden en yüksek mesafeye tırmanan insan unvanını kazandı. ‘Korkusuz Felix’ lakaplı Baumgartner, kapsülden yaptığı atlayışla, en yüksek mesafeden serbest dalış yapan insan oldu ve 52 yıl önce Joe Kittinger’in yaptığı 31 km mesafeli atlayışı tarihe gömdü. Avusturyalı hava dalışçısı son olarak, en hızlı serbest dalışı gerçekleştirdi. Ancak Korkusuz Felix’in atlayışı esnasında saatte 1124 km olan ses hızını aşıp aşmadığı bilinmiyor. Kaynak: http://www.ntvmsnbc.comSaatler önce yaşanan bu olay, günümüz insanlarının 20 yılda bir görebileceği türden bir olaydı. Bu tip uzay olaylarının giderek artması, bilim kurgu filmlerindeki zamazingoların artık bize o kadar da uzak olmadığının habercisi sanki. Felix'in ses hızını geçip geçmediği bilinmiyor. Fakat bildiğim kadarıyla, normal koşullarda 1.224 km/s olan ses hızı, aşağı yukarı -50 derecedeki bir ortamda değişkenlik gösterebilir. Yani Felix'in 4. rekoru hala muammada. Gerçi uzaydaki bir toz zerreciği 39.000 metreden canlı halde atlamışken, hız hesabı yapmak biraz lüzumsuz gözüküyor. Hızı ne olursa olsun, bu çılgın adamın insanlık tarihinde büyük bir adım attığı ve inanılmaz bir cesaret gösterdiği gerçeğini değiştirmiyor. Darısı Uçan Adam Sabri'nin başına.
24
« : 14 Ekim 2012, 20:55:04 »
Bir de şu neden var aynı anda çok seri okumamın;
Ben fantastik edebiyata biraz geç başladığımı düşünüyorum. Ben okumayı da severim ama nedense kitapları öyle tek tek 100 sayfalık felan sıradan kitaplar okurmuşum , 100 temel eser gibi. Sonradan böyle güzel serilerin varlığını çözdüm
Şimdi hangi birini okuyacağımı şaşırıyorum. O kadar çok muhteşem seri var ki . Elimde olsa ayrı bir moda geçip sadece kitap okurdum başka hiçbir şey yapmazdım. Şaşırmış durumdayım şuanda. hepsi çok güzel. Bir de bunların arasında 2 fantastik , 1 dram roman yazma girişimindeyim. Bunların yanında play station da oyunlar da oynuyorum. Yabancı dizileri de takip ediyorum. daha sayamayacağım birçok hobim var :S çok renkli bir kişiliğimdir 
Aslında 15 yaş fantastik edebiyat için çok da geç bir yaş değil. Fakat anladığım kadarıyla geç kaldığını düşünmenden dolayı bir telaş içindesin, biraz aceleci davranıyorsun. Kendi hesabınla 17-18 yaşlarında tüm fantastik edebiyatı yalayıp yutmayı, ve aynı zamanda 2-3 kitabı basılmış bir yazar olmayı düşünüyorsun. Bence her şeyi yavaştan al, aynı anda en fazla 2 seriyi okumaya çalış, bir şeyler yazmaya başlamadan önce, usta yazarların başyapıtlarını oku, böylece yazarlık hakkında daha geniş bilgi birikimin olsun. Yani yürümeden önce, biraz emeklemeye çalış. Tabi hevesine hayran kaldım o ayrı. Sendeki bu heves bende olsaydı keşke. Bir şeyler yazmışken ben de bir kaç kitap önereyim. En başta Narnia serisini öneriyorum, beerold'un dediği gibi. Ardından seri yazmamaya and içmiş Neil Gaiman'ın kitaplarına göz atabilirsin, başta Yokyer ya da Mezarlık Kitabı olmak üzere. Bir de şu an tüm dünyada popüler olan Buz ve Ateşin Şarkısı serisine başlayabilrsin. Saç baş yolmak için birebir.
25
« : 10 Ekim 2012, 20:43:38 »
Alzheimer illetinin, hayal gücünü ve yaratılıcığını körelteceğinin bilincinde olan bu aşmış insan, böyle yaşamaktansa, ötanaziyi tercih edeceğini belirtmiştir ve bu durumu kabullenmiştir. Sadece bu bilgi bile ona saygı duymaya ve önünde eğilmeye yeter. En yakın zamanda kitaplarını hatmetmek istiyorum.
26
« : 08 Ekim 2012, 21:06:29 »
Film gösterime girmeden önce nostalji yapsak hiç de fena olamaz. Buyurun 1977 Hobbit animasyon tükçe altyazı.
http://www.youtube.com/watch?v=toCOiqjlZE4
Bu video sadece 14 dakika, film yanlış bilmiyorsam 1 saat 17 dakika. Bu yüzden ingilizcesine güvenenler için şunu da paylaşmakta yarar var.
27
« : 08 Ekim 2012, 18:31:45 »
Kitap okuma isteğini kaybetmek, yaz boyunca başıma gelen bir sorundu. Fakat ne zaman ki okullar açıldı, gri bulutlar etrafı sardı, rutin ve sıkıcı hayatıma geri göndüm, işte o zaman vahiy gelircesine içimde okuma isteği peydahlandı. Biraz da ruh haline bağlı sanırım. Darly'nin de dediği gibi, özlemeye başlarsınız zaten.
Bu arada "bütün genellemeler yanlıştır" lafının da bir genelleme olması gözümden kaçmadı.[*]paradoks[/*]
28
« : 06 Ekim 2012, 20:30:08 »
Fantastik Edebiyat'ın Avengers'ı olmuş bu proje. Kim ya da kimler akıl edip ayarlamışsa böyle bir şeyi, eline/ellerine sağlık. Hem takip ettiğiniz yazarların hikayelerini okuma fırsatı buluyorsunuz, hem de henüz keşfedemediğiniz kalemleri tanıyorsunuz. Yeme de yanında yat. Tabi yazarların evrenlerinden sunulan kesitler de cabası.
Çevirmezlerse çocuğumu keserim.
29
« : 01 Ekim 2012, 22:38:14 »
İki üç aydır ara verdiğim kitap hayatıma, bu sıradışı yazarın, bir o kadar sıradışı kitabıyla devam etmeye karar verdim. Yazarıyla, konusuyla, ismiyle ve aldığı ödülle oldukça cezbedici gözüküyor. Fakat beni en çok Fırtınakıran'ın yapacağı sürpriz cezbetti. Süprüzlere bayılırım.
30
« : 25 Eylül 2012, 23:06:27 »
Türklerin komedi anlayışına yepyeni bir boyut kazandırmıştır bu dizi, Leyla ile Mecnun'la birlikte. Yabancıların komedi dizilerini izledikten sonra, "ulan bizimkiler niye bunları yapamıyor" diyen biz gençlere ilaç gibi gelmiştir, hızır gibi yetişmiştir. Fakat ülkemiz Akasya Durağı gibi dizilere alıştığı için, raytingde 30. sıralarda geziyor güzelim dizi. Hatta güzel bir ayrıntı olsun diye İşler Güçler'den hemen sonra Rambo filmi gösterildi, daha çok rayting aldı. Kahkaha atmadım değil ama bir yandan da bu kadar emeğin yeterince karşılık görememesine üzülüyor insan. Dizinin içeriğine gelirsek; Bu diziyi yaratırken Selçuk Aydemir'in aklında sadece milleti güldürmek değil, dizi sektöründeki acı gerçekleri de göstermek vardı. Dizide kendi isimlerini kullanan üç başrolün başından geçen olayların çoğu, gerçek olaylardır.[*]sadinin gümrük memurluğu mevzusu, çalgı çengi 2'ye paralarının yetmemesi...[/*] Hem absürd, hem de gerçek anlayacağınız. Bu dizi hakkında yazılacak çok şey var fakat şimdilik burada bitireyim. Son olarak diziyi izlerken gördüğüm ilk sahneyi paylaşmak istiyorum. O sahnedeki espriyle beni tam kalbimden vurdu bu dizi, gözlerimi kısarak "bu... bu farklı" dedim içimden. O kadar da değil de anladınız işte. Buyrun; vlc playerFakat yine bir Selçuk Aydemir dizisi olan Üsküdar'a Giderken vardır ki, ne İşler Güçler'i tanır, ne de Leyla ile Mecnun'u. Keşke bitmeseydi. Hayınsın Kanal D.
|
|
|