Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Madam Vio

Sayfa: 1 ... 22 23 [24]
346
Çizgi & Anime / Ynt: Naruto
« : 01 Eylül 2010, 14:50:29 »
Olabilir. Çünkü ben de bunu ilk duyduğumda şoka girmiş inanmamıştım. Sonra kızın bir şarksını dinledim, inandım. İşte çok merakederseniz size bir link atayım. Mutlaka izleyin.

http://www.youtube.com/watch?v=Rm2hE5H8Nj4

347
Çizgi & Anime / Ynt: Naruto
« : 01 Eylül 2010, 12:18:41 »
Buradaki güzel yorumlara bakarak ve konusunu beğendiğimden dolayı bu gün ilk bölümünü izledim güzele benziyor, keşke herhangi bir kanalda Türkçe yayınlansa.. Türkçe daha iyi olur, daha önceden yayınlanmadı di mi bu dizi televizyonda?

     Şunu söylemeliyim ki eğer Naruto'yu türkçe izlersen çok şey kaybedersin. Çünkü japoncasını izlemekle arasında dağlar fark var. Naruto'daki sesler, konuşma tonları... Naruto'nun o bağırışını duymak için bile orjinal düblaj izlenmeli. Ben şahsen ingilizce düblajlısını da izledim. Ama bir kere japoncasını izledim ya, o da haz vermedi. Ayrıca ilginç bir bilgi notu da ekleyeyim:

     Naruto'nun Japonca düblajını bir kız yapıyor. Oldukça şaşırtıcı değil mi?

348
Radyo Kulesi / Ynt: Gökçe İle Beş Çayı
« : 30 Ağustos 2010, 21:14:46 »
Sihirsel Dinletiler kulağa hoş geliyor  :), bu şekilde güzel bir program ismi olabilir elbet  ;).

349
Radyo Kulesi / Ynt: Gökçe İle Beş Çayı
« : 29 Ağustos 2010, 22:19:41 »
     Müziği kesmedim -,- benim sürem saat 22:00'a kadardı. Ben de o saat bitirdim. Yanlış anlaşılma olmasın :P

     Bu arada programın ismini beyenen çok olmuştu, şimdi içimden değiştirmek gelmiyor ama gerçekten gerekliyse ciddi bir isim seçmek için önerilerinizi alabilirim. :D

350
Radyo Kulesi / Ynt: Gökçe İle Beş Çayı
« : 29 Ağustos 2010, 10:34:32 »
Geçen defaki yayında bir sorun oldu özür dilerim ama yayını tamamlamıştım. Umarım yayınını telafi edebilirsin Baal, özür dilerim. Gerçi benim yayınımda da herkes maç izlemeye gittiği için pek dinleyici yoktu ama -,- neyse... Bir dahakine herşey çok daha düzgün olacak.

351
Radyo Kulesi / Ynt: Gökçe İle Beş Çayı
« : 28 Ağustos 2010, 19:03:15 »
Yayındayım :D

352
Kurgu İskelesi / Ynt: Küçük Jo
« : 28 Ağustos 2010, 09:17:19 »
Güzel bir hikayenin temelleri gibi görünüyor fakat ilk bölümden gördüğüm kadarıyla kurgu pek açığa verilmemiş. Bunu kasıtlı olarak yapıp ilerideki bölümlerde daha kapsamlı gideceğini düşünmekteyim.

Gözüme çarpan birşeyi de söyleyeyim; bazı yerlerde duygu değişimleri çok ani olmuş gibi geldi bana. Örneğin;

Bu bölüm.

Devamını ve hikayenin getireceklerini beklemekteyim.

     Kurgu konusunda uzun soluklu bir hikaye olacağını düşündüğüm için olayları karmaşaya sokmakta acele etmediğimi söyleyebilirim. Şimdilik merak unsuru yaratmakla yetindim. Fakat ani duygu değişikliğine gelirsek, bu da aslında Küçük Jo'nun karakteriyle ilgiliydi. Küçük Jo için iyilik sever, fakat fazlasıyla küçümseyici, umursamaz, vurdumduymaz, kibirli ve yaptığı iyilikleri kendi yapmamış yada zorunlu kaldığı için yapmış gibi gösterecek kadar da gururlu birinin profilini çizmiştim ve bunu ilk bölümlerden biraz sezdirmek istedim. Yani adam kızın intahar etme girişimiyle yaşadığı bir anlık heyecanı atlatınca eski karakterine büründü ve kızı direk olarak görmezden gelmeye, onu alaya almaya başladı. Tabi adamın bu garip tavrının altında yatan nedeni ileriki bölümleri okumadan ve adamın karakterini az çok çözümlemeden yorumlamak zor olabilir...

     Yorumun için sağol.

353
Radyo Kulesi / Ynt: Gökçe İle Beş Çayı
« : 27 Ağustos 2010, 12:39:32 »
     Yorumlarınız için çok sağolun benim canlarım. Beraber keyifli saatler geçireceğimize eminim. Ben de en yakın zamanda sizin yayınlarınızı bekliyorum ayrıyeten.

354
Radyo Kulesi / Gökçe İle Beş Çayı
« : 26 Ağustos 2010, 22:53:49 »
     Evet, Gökçe ile Beş Çayı'nda ne yayınımla karşınıza günde beş defa çıkmak ne de sizinle Güzin Abla muhabbeti yapmak niyetindeyim. Ama size sunmak niyetinde olduğum birşey varsa o da uzun zamandır forumda görmek istediğiniz fantastik müzik yayınıdır!

     Özellikle orta çağa uygun müzik içerikli, Blind Guardian, Ayreon, Blackmore's Night, Opeth, Nightwish, Within Temptation, Leaves Eyes, Apocalyptica, Moonspell, Arch Enemy, Heloween, Kamelot, Lacuna Coil, Lamb Of God, Metallica, Portishead, Pain Of Salvation, Dream Theater, Symphony X, Stratovarius, System Of a Down, Tarja Turenen, Inon Zur, The Exies ve bunun gibi Power, Gothic ve Folk Metal çalan pek çok grubun şarkılarını yayınımda sizlere sunmaktan mutluluk duyarım.

     Fantastik müzik meraklısı bütün dinleyicilerimi cumartesi geceleri 19:00 - 22:00 saatleri arası radyo yayınıma bekliyorum. Herkese şimdiden iyi eğlenceler...  ;)

355
Radyo Kulesi / Ynt: Anlık Yayınlar
« : 24 Ağustos 2010, 16:03:42 »
Yayın yapmaktayım, herkesi bekliyorum.

EDIT = Bitti.

356
Kurgu İskelesi / Ynt: Küçük Jo
« : 23 Ağustos 2010, 19:18:52 »
Teşekkürler canım. Yorumunda da haklısın, devamını nasıl getireceğim hakkında hiçbir fikrim olmadığı için hikayeyi kesik kesik anlatmış olabilirim. Yorumun için sağol... :)

357
Kurgu İskelesi / Küçük Jo
« : 23 Ağustos 2010, 18:38:39 »
Küçük Jo

“Sakın!  Sakın bir adım daha atma!” bağırırken çatlayan sesimi olabildiğince ikna edici çıkarmaya çalışıyordum fakat kız acının verdiği yorgunluk yüzünden ayakta duramayacak kadar bitap düşmüştü ve harcadığım nefesler bir türlü karşılığını alamıyordu. Sayısız kesik vardı küçük bedenini sarmalayan. Kanla yıkanmış gibi, alabildiğine kırmızıydı teni. Babasının ona giydirdiği sürtük kıyafeti parçalara ayrılmıştı ve onu öylesine sefil gösteriyordu ki, kızı bu çaresizlik içinden çekip çıkaramayacağımı düşünmeye başlamış ve bu korkunun bana getirdiği ürpertiyle titremiştim. Yine de bağırıyordum. Belki de yüzüncü kez  “Dur! Yapma!” diyordum... Ancak hayata ve kaderine şans tanımanın işe yaramadığını, hatta sadece daha fazla acı getirdiğini haykıran yaralı vücudu ve masum yüzü onu intahar etmekten alıkoymama olanak vermiyordu.

“Uğraşma yolcu. Sen var git yoluna. Ben artık  zavallı bir insanım, yaşamak istemem. Neden böyle bir yaşam sürmek isteyeyim? İntahar etmiş bile olsam, beni burada olduğundan daha iyi bir yaşamın beklediğine inancım sonsuz. Lütfen aşağıya in ve yoluna devam et...”

Elbette kızın teklifini yerine getirebilir ve hiçbir sorumluluk almadan yoluma devamedebilirdim. Hanın aşağısına iner ve babasına kızın hayatına son verdiğini söyleyebilirdim. Belki de üzülmezdi. Onun için sadece bir para kaybı olurdu küçük kızının ölümü. Yerine yeni bir orospu bulur ve onu yolcuların odasına gönderip para koparmaya çalışırdı. Tabi yerine bu kadar saf ve güzelini bulabilir miydi bilemiyorum. Hoş çoğu yolcu için bu da pek önemli değil ya... Halbuki çirkin ve değersiz yaratıklar her biri. Nasıl ya da neden bu yola girdiklerinin hiç bir önemi yok. Para için de olsa, zevk için de olsa, kaybetmeyi haksız ve çirkin bir kazanca tercih etmeli her insan. Şeref ve şan için yaşamaz mıyız? Ya bu baba ne için yaşıyor? Hangi akla hizmet kızını böyle birşeye zorluyor?

“Ben sana dokunmayı hiç düşünmedim. Neden çözüm aramak yerine kolay yola kaçıyorsun? Hiç mi kendine acımıyorsun? Daha yaşayacak nelerin var oysa...”

“Acımak mı?” Alaylı fakat acı bir gülümsemeyle devam etti.  “Bunu zaten kendime acıdığım için yapıyorum... Acıya son vermek, kurtulmak için...”

“Lütfen elindeki bıçağı bırak ve balkondan uzaklaş. İşimi zorlaştırmazsan seni buradan uzaklaştıracağıma söz veriyorum. Seni koruyacağıma şeref sözü veriyorum! Duyuyor musun?”
  
“Bana zarar vermeyeceğini nereden bilebilirim yolcu? Sana nasıl güveneyim?”
  
“İnsanlara karşı bir güven sorunun olabilmesini anlıyorum. Bundan ötürü benden güvence de isteyebilirsin fakat az önceye kadar kendine zarar vermeye çalışan sendin. Senin zarar görmeni isteseydim, canına kıymana izin verirdim...”
  
Buruk bir gülümsemeyle yüzüme baktı ve bir an için tereddüt ettiğini farkettim. Fakat sonra keskin bıçağı olduğu yere bıraktı ve kendi de benim gibi rahatlamış bir şekilde diz çöktü. Oturduğu yere şimdi daha çok kan bulaşmıştı. Zaten her yanı kandı. Her yanı kesik. Ter ve göz yaşı, feri gitmiş ancak yine de büyüsünü kaybetmemiş gözlerinin altında yollar açmıştı. Dudakları susuzlukla çatlamış, uzun saçlarının uçları kanın rengiyle gerçekliğini kaybetmişti. Aslında tenini kaplayan bütün bu uğursuz sıvılar bile güzelliğini gölgelemek için yeterli değildi. Parlak kumral saçları, donuk mavi gözleri ve onu büsbütün karşı konulmaz kılan kıvrımlı vücudu da belli ki pislik herifin işini kolaylaştırıyordu. Böyle bir güzelliğin o domuzdan geldiğini düşünmek de oldukça şaşırtıcıydı doğrusu. Lanet şey.

***

"Neden bana yardım ediyorsun? Doğanın kanunu haline gelen zalimliğin herkesçe benimsendiği bu şehirde, Sodiac'dan gelme bir yolcu, neden yoluna devam etmek yerine sefil bir kıza yardım etsin? Neden başına hiç kendini ilgilendirmeyen bir nedenden dolayı bela sarsın?"

Sordukları zihnindeki karmaşık bir bilmecenin parçalarını oluşturduğundan olsa gerek, o merakla sorularını sıralarken koridorda yankılanan sesinin handan gizlice sıvışma planımız için pek de bir getirisi olmadığının farkında değildi. Tanrıya şükürler olsun ki en azından mumlar söndürülmüştü ve hanın girişinde ortalıkda gezinen babasını atlattıktan sonra kendimizi soğuk sokakta bulmuştuk bile. Dışarıya çıkınca kıza paltomu verdim. Hatta bir ara içinde kayboldu ve paltomu tanıyana kadar kızı aramak zorunda kaldım. Sonra aslında nereye gittiğimiz hakkında hiçbir fikrim olmadığı halde kıza beni takip etmesini söyledim. Öylesine yürümeye başlamıştım işte. Sanki kızın benim ona gösterdiğim yerden başka bir yere gitme şansı vardı da...
  
"Harika! Sanki senden yardım isteyen benmişim gibi şimdi de sorularıma cevap vermiyorsun. Eğer benimle uğraşmak istemiyorsan söyle yabancı. Böylece şehir merkezinden daha fazla uzaklaşmadan kendime bu gece kalabileceğim bir yer bulurum."
  
Ona bu kadar can sıkıcı olmayı nasıl başardığını sormayı isterdim. Fakat her dişi gibi ağlamaya başlayacağından ve - intahar etme eylemini göz önünde bulundurarak- kendine zarar verme eğilimine gireceğinden korkuyordum. Bu nedenle sustum ve onun daha geniş çaplı kuruntular üretişini izledim. Başka bir hana varınca bu kez karşılık vereceğimi umarak sordu:
  
"Sanırım yanlış bir yer seçtin. Bu hanın parasını kim ödeyecek?"
  
"Lilinim çok ama iki ayrı odaya birden harcayacak param yok. İstersen bu gecelik benimle aynı odada kalmaya ve yerde yatmaya katlanabilirsin, yahut balkon seni bekler."
  
Şaşırmasına rağmen kafasını pencereden uzatıp soğuğa katlanabilme ihtimalini zihninde tartmaktan geri kalmadı ve titreyerek dolaptaki battaniyeleri yere attı.
  
"Yerde yatarım!"
  
Güldüm ve bütün gece bu klişe olay (bir erkek ve dişinin "zorunlu" olarak aynı odada kalma durumu) için onu küçük fakat akıllıca bir hareketle uslu bir kıza çevirmiş olmanın verdiği zevkle sırıtmaya devam ettim...

Sayfa: 1 ... 22 23 [24]