Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Denaro Forbin

Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6 ... 119
46

Fütüristik Bir Öykü Derlemesi: Son Soru

Sadece bilimkurgu türünde roman ve öyküler yayımlamak amacıyla yola çıkan Ve Yayınları‘nın (keşke hala yayın hayatına devam ediyor olsaydı) önemli bilimkurgu yazarlarını bir araya getirdiği derlemelerden ilki “Son Soru“. Yayınevi sözünü tutup ardından “Kanatların Olmasın” adında bir öykü seçkisi daha yayımlıyor. Bu kitaplara ek olarak Frederik Pohl‘un Sarhoş Adımları isimli eseri de yine basılan bir diğer bilimkurgu eseri. Ve Yayınları’nın ileriye dönük iyi projeleri olsa da, kısa bir süre sonra varlığını devam ettiremeyerek kapanıyor. 5 yazar ve toplamda 6 öyküden oluşan bu derlemenin çevirmeni Adalet Celbiş. 1998 yılında yayımlanan kitap ne yazık ki tek baskıda kalıyor. Günümüzde ulaşılması bir hayli güç kitap olduğunu da peşinen söylemek gerekiyor.

Kitapta yer alan 5 yazardan ülkemizde en bilindik olanı şüphesiz Isaac Asimov. Peşi sıra da hemen Arthur C. Clarke gelir. Robert Silverberg ve John Brunner‘ın birkaç romanı basılmış olsa da, çok fazla tanınmadıklarını söylemek mümkün. En dikkati çeken yazar ise Mildred Downey Broxon gibi duruyor, zira burada yer alan öyküsü aynı zamanda ülkemizde bu yazara ait olan tek yapıt. Umarız günün birinde Broxon’ı daha fazla öykü ve romanıyla tanıma fırsatımız olur.

Şimdi tek tek öyküler hakkında ufak bilgiler verme ve yorumlarda bulunma zamanı.

1. Tanrı’nın Dokuz Milyar Adı (Arthur C. Clarke)


Clarke’ın bu meşhur öyküsünde, din ve bilimin kesiştiğini ve bunun sonucunda ufak bir çatışma gerçekleştiğini söylemek yanlış olmayacaktır. 1953 yılında kaleme alınan öykü aynı zamanda en iyi kısa öykü dalında Hugo Ödülü’nü kucaklamayı başarmıştır.

Tibetli din adamları Tanrı’nın bütün isimlerini bulmak için Amerikalı bir bilgisayar şirketinden yardım ister. İki mühendis Tibet’e kadar gidip bu cihazı kuracak ve din adamlarına teslim edeceklerdir. Mühendislere göre son derece saçma olan bu istek, dünyanın muhtemel kaderi ile ilgilidir. Umduğunu bulamayan Tibetli din adamlarının vereceği tepkiden korkan George ve Chuck isimli mühendisler, bir plan üzerinde çalışmaya başlarlar.

İflah olmaz bir ateizm taraftarı olduğunu bildiğimiz Clarke’tan, yer yer dini sorgulatan, bilimin sınırlarının ne olması gerektiğinin altını çizen ve her şeyin bir sonu olması gerektiğini belirten ilginç bir öykü…

Aynı yıl Sarmal Yayınevi’nin bastığı bir Arthur C. Clarke öykü derlemesine de ismini verdiğini ve öykünün o kitapta da yer aldığını söyleyeyim. Okumak isteyenlere ikinci bir tercih olabilir.

“İnsanın çılgınlığının sınırı var mıydı acaba?”

2. Sinekler (Robert Silverberg)


Öyküsünde bir nevi ölümsüzlük fikrine değinen Silverberg, ileride tıbbi müdahalenin alacağı boyutu gözler önüne seriyor. Bunu yaparken de aynı zamanda insanın Tanrı’yla olan ilişkisine atıfta bulunuyor. Röntgencilik fikrinin ileri bir boyutunu da görme fırsatı buluğumuz öykü, yer yer korkutucu bir hal de alabiliyor.

Bir uzay gemisindeki patlamadan büyük bir hasarla çıkan Cassiday, başka bir gezegende “Altınlar” adı verilen bir ekip tarafından yeniden üretilir. Beyin, birkaç sinir uzantısı ve bir kol haricinde tamamen yeniden doğan Cassiday, gerekli kontrollerin yapılmasının ardından uzay gemisi ile Dünya’ya gönderilir. Kendisi için programlanan hayatı yaşamaya başlayan Cassiday, aynı zamanda Altınlar tarafından da izlenmektedir.

“Sinekler yaramaz çocuklar için neyse, biz de Tanrılar için öyleyiz. Eğlence olsun diye bizi öldürürler.”

3. Arkadaşlar Ne İçindir (John Brunner)


Brunner’dan, içimizdekileri dışavurmamızın yolunun iletişimden geçtiğini ve bir arkadaşın ne denli önemli olabileceğini vurgulayan, geleceğin robot ve insan ilişkilerine dair bir öykü.

Yakın bir gelecekte geçen öyküde ebeveyn olmanın yolu, insansı bir robot satın almaktan geçmektedir. Patterson çifti, satın aldıkları ve “Tim” adını verdikleri çocuklarının sürekli olarak problem çıkarmasından bıkmış durumdadırlar. Tim’in son vukuatı ise, komşularının köpeğini öldürüp gömmektir. Pattersonlar bu olaydan sonra Tim’i eyaletin en pahalı ve en ünlü danışmanına götürürler. Dr. Hend’in aileye söylediği şey ise, Tim’e bir “arkadaş” bulmaları gerektiğidir. Ahbap isimli arkadaş satın alındığında, Tim’in hayatında önemli ölçüde değişiklikler meydana gelecektir…

4. Her Taşın Adı Var (Mildred Downey Broxon)


İki farklı gezegendeki iki farklı ırkın hayatlarına konuk oluyor ve birçok yönden karşılaştırma fırsatı buluyoruz. Özellikle yönetim şekilleri üzerine eğilen yazarın amacı içinde bulunduğumuz gezegenin ne denli vahşi insanlara ev sahipliği yaptığını gözler önüne seriyor. İnsanoğlunun zalimliğine ve güce tapan varlıklar olduğuna parmak basıyor Broxson. Peki gerçekten de öyle değil miyiz?

Broxson’ın öyküsünde uzaya açılan insan ırkı ile karşılaşıyoruz. Dünya isimli gezegenimiz haricinde farklı birçok gezegene de taşınmış olan insanoğlu, gittiği her yere ilkelliğimizi de götürmeyi ihmal etmemiştir. Her ne kadar farklı gezegenlerde yaşamaya başlamış olsa da, insan her yerde insandır, diyor Broxson ve haklı da. Zira ele geçirilen gezegendeki yerli halkı çok zor durumlarda bırakıp, her türlü zalimliği reva görmenin hiçbir mantıklı açıklaması olamaz. Halkına liderlik yapan İnona, yeni atanan Dünyalı vali O’Rourke ile samimi bir dostluğa yelken açacak ve halkının Yaşlılar’ı tarafından liderliği elinden alınacaktır. Dışlanan İnona iyice kabuğuna çekilir. Dünyalı yöneticiler tarafından katledilen halkının her birinin isimleri ise nehirdeki taşlara verilmektedir…

“Bu gezegen çıkmaz bir sokak, bir bürokrasi mezarlığı!”

“Bir insan ne kadar uzun yaşarsa yaşasın öğreneceği şeylerin sonu gelmez.” -O’Rourke.

5. Son Soru (Isaac Asimov)


Büyük usta Isaac Asimov’a ait olan bu öykü, yazarın en iyi ve en sevilen öyküleri sıralamasında her daim başlarda gelmiştir. Bu bilim yönü güçlü öyküsünde, insanlığın sorduğu en önemli sorulardan birinin cevabını arıyor Asimov. Okurunu her satırda düşünmeye sevk ediyor. Anlattıklarıyla ufkumuzu açıyor.

İnsan, Tanrı ve yapay zeka ekseninde geçen öykü, evrenin nasıl oluştuğunu ve insanın bu oluşumdaki etkisinin ne olduğunu masaya yatırıyor. Bunun da ötesinde, çığır açan tespitlerde bulunuyor.

Peki ya sizce? Evrendeki tüm enerji günün birinde bitecek mi? Ve insanlığın sonu nereye varacak? “İnsanın ilk düşünmeye başladığı andan itibaren sorduğu sorunun yanıtını siz de merak etmiyor musunuz?” Asimov’un hayal gücüyle buyurun yanıtını aramaya. Ama unutmayın, Asimov aynı zamanda bir bilim insanıydı.

6. Ertesi Gün Yok (Arthur C. Clarke)


Kitapta yer alan 2. Clarke öyküsü insaoğlunun ne kadar zevkine düşkün ve vurdumduymaz olduğunu söylemekten çekinmiyor ve bunu yüzümüze vurmayı başarıyor. Kendi zevkini her zaman ön planda tutan ve içinde yaşadığı dünyanın güzel yönlerini görmekten aciz insanlar, nitekim bir gün gezegenin sonunu getirmede de başrolü oynayacaklardır.

Güneş infilak etmek üzeredir ve bu sebeple Güneş Sistemi tehlike altındadır. Jüpiter’e kadar tüm cisimler yok olmanın eşiğindedir. Bu durumu fark eden ise ne yazık ki insanlar değil, 500 ışık yılı ötedeki Thaar gezegeninde yaşayan Thaarlar’dır. Telaşa kapılan gezegen halkı, bir an önce insanları bu tehlikeye karşı uyarmayı düşünürler. Solucan deliği benzeri bir yöntem ile Thaarlı bilimcileri Dünya’da ikamet eden Bill’le iletişime geçmeyi başarırlar. Ne var ki Bill, tam o esnada kör kütük sarhoştur ve yaşananları halüsinasyon olarak nitelendirir. Thaar bilimcileri şaşkındır ve insanlara yardım edemiyor olmanın üzüntüsünü yaşarlar. Bill kendi hayatına devam eder ve sevgilisiyle arasını düzeltir, lakin beklenildiği üzere 3. günün sonunda Dünya yok olur…

Olur da sahafların tozlu rafları arasında bir gün Son Soru‘ya rastlarsanız, sakın ha kaçırmayın derim!

47
Diğer Bilimkurgu Eserleri / Uzayın Bekçileri - Isaac Asimov
« : 14 Ağustos 2016, 22:26:48 »

Hayal Gücü Gösterisi: Uzayın Bekçileri

Isaac Asimov‘un, daha önce Cep Kitapları’ndan çıkan “Marslılar” adlı öykü derlemesinde de yer alan 2 öyküsünün, “Uzayın Bekçileri” isimli bu derlemede de farklı isimlerle yer aldığını söylemek gerek.

Her bilimkurguseverin okuması gereken, Asimov’un eşsiz hayal gücü ile yoğrulmuş 7 adet öyküden oluşuyor kitap. Farklı alanlara eğilen, birbirinden keyifli öykülere kısaca değinmek gerekirse eğer:

1. Yerin Altında: “Bir gezegen sonunda ölmeye mahkumdur,” diyor Asimov ve buna neden olabilecek olayları sıralıyor. Ardından başlıyor öyküsünü anlatmatya. Ölmekte olan bir gezegen ve yerin altında yaşamaya başlayan canlılar… Geliştirilen bir teknoloji sayesinde henüz ölmemiş bir gezegene (Dünya) zihinsel yolculuk yapılıyor. Dünya’dan bir çocuğun zihnine giren Roi, insan ırkı ve onun sağlıklı gezegeniyle tanışır. Fakat iki ırkın kafa bağlantısı kurması onları birleştirmez; aksine çok farklı uçlardadırlar. İnsan ırkının çok garip davranışlar sergilediğini gören Roi, kendi gezegenine dönüp Gan’le zihinsel ilişkisine kavuşur ve derin bir oh çeker.

Bilimkurgunun usta kalemi Asimov, bu öyküsünde birbirinden tamamen farklı boyutta ve mekanda yaşayan, hayata bakışları birbirlerine göre çok farklı olan iki ırkın iletişim kurma çabasına odaklanıyor. Bu durumun her iki taraf için de çok zor olacağını belirtiyor, yaşanan güçlükleri okuruna yansıtıyor.


2. Uzayın Bekçileri: Başka canlıların yaşadığı bir gezegene düşen insanları anlatmış bu öyküsünde Asimov. Uzay gemisindeki mürettebattan ikisi hariç herkes ölür. O iki insanı, gezegende yaşayan Kızıl ve İnce adlı iki çocuk bulur. gezegen dev boyutlu yerlileri, insanları çok minik hayvanlar olarak görmektedirler. Bu iki hayvanı ailelerinden gizli beslemeye karar veren İnce ve Kızıl, bunu bir sır olarak bellemek zorundadırlar; zira böyle tehlikeli canlıları beslediklerini fark eden ebeveynlerinin sert tepki vermeleri muhtemeldir.

Bu dev canlıları püskürtecek silahlara sahip olan insanların neden bu yola başvurmadığını çok iyi açıklamış Asimov. Evrende, gelecekte iyi şeyler olabileceğinin sinyallerini vermiş ve başrole de dost canlısı insan ırkını yerleştirmiş.

3. Fıkra Anlatıcısı: Bu öyküyü daha önce Asimov’un, Cep Kitapları’ndan çıkan Dünya Hepimize Yeter adlı öykü derlemesinde “Fıkracı” adıyla okumuştum. Bunu öykünün başında fark ettiysem de, ikinci kez okumaktan kendimi alamadım.

Noel Mayerhof, Asimov öykülerinde sıkça karşılaştığımız Multivac adlı dev bir bilgisayara 2 soru sormayı amaçlamaktadır. Bunun için de, fıkralarla ilgili sorularını yöneltmeden önce bilgisayarı yavaş yavaş bu sorulara hazırlar. Multivac’a çeşitli fıkralar anlatarak makinenin bunları özümsemesini, mizahı çözümlemesini bekler. Bir gün Multiac’a fıkra anlattırken arkadaşı Trask onu duyar ve aralarına bu konuya dair sohbet başlar.

Mayerhof, dünya üzerindeki tüm bu fıkraların nereden çıktığını soracaktır ve amacı da, Multivac sayesinde çok merak ettiği bu sorusuna doğru cevap bulmaktır. İkinci sorusu ise biraz ilginçtir; zira Mayerhof, bu sorunun cevabını bilmenin insanların hayatında o andan sonra ne gibi değişiklere yol açacağını merak etmektedir.

Asimov’un, Dünya’nın mizahsız kalmaması gerektiğini vurgulayan ve hayatın mizahla birlikte çok daha iyi olduğu mesajını veren iyi bir öyküsüdür Fıkra Anlatıcısı.


4. Kozmik Kuluçka Makinası: Kendini öldüreceğini söyleyip, hapse atılmak istediğini dile getiren adamın öyküsü… Bu adam amacına ulaşır ve hapse girer. Çok geçmeden kendisinin bir bilimadamı olduğu ortaya çıkacaktır.

Ralson sürekli ölmek istemediğini ama ölmek zorunda olduğunu söylemektedir ve çok geçmeden kendisine deli teşhisi konulur. Alan Projektörü‘nü icat eden kişi olarak kayıtlara geçen Ralson, herkesi şaşkına uğratacaktır. Öykünün finalindeki sürpriz gelişme ise okura bambaşka bir tat yakalatacaktır.

Asimov bu öyküsünde, dış baskılar sonucu bir bilimadamının tepkilerine ve yaşadığı sürece yoğunlaşmış.

5. Ölüm İlanı: Kitapta açık ara en sevdiğim öykü oldu. Komik olduğu kadar, hüzün dolu bir öykü aynı zamanda.  İnsanın -bir fizikçi dahi olsa- kıskançlığının ve kibrinin nelere yol açabileceğini çok iyi yansıtmış Asimov. Ayrıca, kadınlara karşı daha nazik olunması gerektiği mesajının da inceden verildiğini görmekteyiz.

Lancelot Stebbin, oldukça kibirli bir bilmadamıdır. Tek ve en büyük amacı, öldükten sonra dahi unutulmayacak bir esere imza atmaktır. Bunun için tam zamanlı çalışır ve birbirinden garip icatlara girişir. Karısını kendisine yardımcı olma amacıyla kullanan ve yeri geldiğinde onu ezmeyi de ihmal etmeyen Lancelot, günün birinde Zaman Makinası‘nı bulur. Bulmakla da kalmaz, zamanda yolculuk bile yapar.

Bunu tüm dünyaya afili bir şekilde duyurmanın hesaplarını yapmaya başlar ve oldukça karmaşık bir düşünceyi hayata geçirmek için yine karısından yardım alır. Her şey tam olarak planladığı gibi diyordur, sadece bir adım kalmıştır tüm dünyanın kendisini tanımasına. Bu icadıyla öldükten sonra bile asla unutulmayacaktır. Fakat, hesaba katamadığı çok, çok önemli bir şey vardır…

Temelde Asimov’un okuruna sorduğu soru ise, bilimin önünü kesen bilim yönü zayıf bir kadın mıdır, yoksa o kadına karşı gösterilen olumsuz davranışlar mıdır?


6. Şaka: Arcturus yıldızının ikinci gezegeni Eron‘da bulunan Arcturus Üniversitesi’nde eğitim öğretim yılına daha altı hafta olmasına rağmen, Dünya’dan gelen on kişilik ekip gezegene ulaşır. Öğrenciler henüz birinci sınıfa başlayacağından çömez olarak adlandırılırlar. İkinci sınıf öğrencileri okulun bu yeni öğrencilerine bir şaka düzenlemek isterler.

Tubal, Sefon, Forase ve Denebli’den oluşan ikinci sınıf ekibi, Albert, Joey, Eric ve Lawrance’ın da içinde bulunduğu birinci sınıfları bir uzay gemisine hapsedip uzaya gönderirler. Yaptıkları bu şakanın tahmin edemeyecekleri bir boyuta ulaşacağından henüz haberleri yoktur… İşlerin bir anda sarpa sarması sonucu beklenmedik şeyler olacaktır.

Komik olduğu kadar trajik de bir öykü.

7. Işıklı Şiirler: Bayan Lordner, ışıltılı heykellere sahip bir kadındır ve çevresindeki insanlara koleksiyonunu göstermekten büyük bir zevk duyar. Travis ise, ABD Robotlar ve Makine Adamlar Bürosu‘nun baş mühendisidir. Bayan Lordner’ı ve dillere destan heykellerini görmek için nihayet günün birinde kendini bu toplantılardan birine davet ettirmeyi başarır.

İçeri girdiğinde, şapkası ve paltosunu alan Max adlı robotun biraz tuhaf olduğunu fark eden Travis, mesleğinin verdiği refleksle onu girişte tamir eder ve bunu Bayan Lordner’a söyler. Bunun üzerine Lordner oldukça sinirlenir çünkü Max onun için çok özel bir robottur ve onun hep arızalı kalması gerekmektedir. Bayan Lordner için hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Asimov’un birbirinden güzel robot öykülerinden biri olan Işıklı Şiirler‘de, gelecekte robotlarla içli dışlı yaşamaya alışkın insanların son derece sıradan hayatlarına konuk oluyor ve Max adındaki, sahibi için çok ama çok özel olan bir robotun günün birinde formatlanarak tüm özelliklerini yitirmesine şahit oluyoruz.

48
bilgim yok ama öğrenmeye çalışırım. Ancak yenileme çalışmaları ağırlıklı görünüyor kitaplarda, bu kitapların hepsi daha önce yayınlanan kitaplar. Baskılar yenileniyor şuan için.

İçlerinde sadece Kıyamete Bir Milyar Yıl ilk defa yayımlandı ülkemizde. Diğerlerinin bazıları İthaki, bazıları da farklı yayınevleri olmak üzere yayımlanmıştı evet.


Ben, Efsane! hakkında bir bilgisi olan var mı?  Alican Saygı Ortanca ile olan yayında bir şeyler söylenmişti ama hatırlamıyorum. Tekrar izlemeye de üşeniyorum.

Ben, Efsane'nin bu diziden çıkmasını İthaki de istiyor fakat kitabın telifi 10 yıla yakın bir süredir başka bir yayınevinde. İthaki her ne kadar almaya çalışsa da, telifin haklarını elinde bulunduran şirket yanaşmıyor.

Rama serisi de bu diziden yeniden çıkarsa tadından yenmez.  :hmm

Rama değil fakat 2001 gelecek.

49
Sinema / Ynt: Şubat 2016 - 88. Oscar Ödül Töreni
« : 29 Şubat 2016, 03:03:42 »
Bu sene de filmlerin büyük bir çoğunluğunu izledim. Gönlüm aday olduğu birçok dalda Mad Max'ten yana fakat ben yine de büyük oranda tutmayacak tahminlerimi sıralamak istiyorum. Bu işin keyfi burada.

Kim alır ve benim almasını istediğim şeklinde yazacağım tüm kategorileri.

En İyi Film

Kim Alır: Spotlight
Almasını İstediğim: Spotlight

En İyi Yönetmen

Kim Alır: George Miller
Almasını İstediğim: George Miller

En İyi Erkek Oyuncu

Kim Alır: Leonardo DiCaprio
Almasını İstediğim: Bryan Cranston

En İyi Kadın Oyuncu

Kim Alır: Brie Larson
Almasını İstediğim: Saoirse Ronan

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu

Kim Alır: Sylvester Stallone
Almasını İstediğim: Mark Ruffalo

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu

Kim Alır: Alicia Vikander
Almasını İstediğim: Alicia Vikander

En İyi Yabancı Film

Kim Alır: Son of Saul
Almasını İstediğim: Mustang

En İyi Özgün Senaryo

Kim Alır: Spotlight
Almasını İstediğim: Ex Machina

En İyi Uyarlama Senaryo

Kim Alır: The Big Short
Almasını İstediğim: The Martian

En İyi Kurgu

Kim Alır: The Revenant
Almasını İstediğim: Mad Max: Fury Road

En İyi Sinematografi (Görüntü Yönetimi)

Kim Alır: The Revenant
Almasını İstediğim: The Hateful Eight

En İyi Prodüksiyon (Yapım) Tasarımı

Kim Alır: Mad Max: Fury Road
Almasını İstediğim: Mad Max: Fury Road

En İyi Kostüm Tasarımı

Kim Alır: Mad Max: Fury Road
Almasını İstediğim: Mad Max: Fury Road

En İyi Saç & Makyaj Tasarımı

Kim Alır: Mad Max: Fury Road
Almasını İstediğim: Mad Max: Fury Road

En İyi Özgün Müzik

Kim Alır: The Hateful Eight
Almasını İstediğim: The Hateful Eight

En İyi Özgün Şarkı

Kim Alır: The Hunting Ground
Almasını İstediğim: Youth

En İyi Ses Kurgusu

Kim Alır: Mad Max: Fury Road
Almasını İstediğim: Mad Max: Fury Road

En İyi Ses Miksajı

Kim Alır: Mad Max: Fury Road
Almasını İstediğim: Mad Max: Fury Road

En İyi Görsel Efekt

Kim Alır: Star Wars: Episode VII - The Force Awakens
Almasını İstediğim: Mad Max: Fury Road

En iyi Animasyon

Kim Alır: Inside Out
Almasını İstediğim: Inside Out

En İyi Kısa Animasyon

Kim Alır: Sanjay's Super Team
Almasını İstediğim: World of Tomorrow

En İyi Belgesel

Kim Alır: Amy
Almasını İstediğim: The Look of Silence

En İyi Kısa Belgesel

Kim Alır: Body Team 12
Almasını İstediğim: War Within the Walls

En İyi Kısa Film

Kim Alır: Shok
Almasını İstediğim: Shok

50
Ütopya/Distopya / Ynt: Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley
« : 10 Şubat 2016, 16:45:08 »
Çok abartı kitaplar. Sürekli saçma betimlemeler. Olay yok adam gibi.

İyi distopyada olay olur. Açlık Oyunları, Kızıl Yükseliş bunları okuyun.

Kızıl Yükseliş'i bilmem, ama Açlık Oyunları'nı okumuş, izlemiş ve nispeten beğenmiş biriyim. Sert bir distopya olduğu da bir gerçek tabii. Ama bu eserleri sevmek, Huxley'nin distopyasına laf sokmayı gerektirmez. Cesur Yeni Dünya, konusu itibarıyla yazılmış en etkili distopyalardandır ve bir okurun bunun aksini iddia etmesi, onu bu gerçekten uzaklaştırmayacaktır.

Keşke Cesur Yeni Dünya'yı neden sevmediğine dair şöyle uzun ve güzel bir eleştiri yazsaydın, o zaman buradaki insanlardan alkış alırdın zira o kalitede bir eseri herkesin eleştirmeye cesareti olmaz. Böyle bir cümle kullanarak hem kendinin ne kadar marjinal olmayı amaçlayan bir okur olduğunu kanıtladın bize, hem de birçok kişiyi daha o saydığın kitaplardan tiksindirdin.

Ve emin ol, o saydığın kitapların yazarlarının bile "usta" kabul ettiği distopya yazarları vardır. Zamyatin, Huxley, Orwell, Bradbury, Ballard, ve Lem bunlardan yalnızca birkaçıdır.

Bundan sonraki hayatında cümlelerini daha iyi seçmen dileğiyle.

51
Ütopya/Distopya / Ynt: Hayvan Çiftliği - George Orwell
« : 10 Şubat 2016, 02:58:10 »
George Orwell'in öyküsü burada bitmiyor tabii. Öykünün sonrası çok karmaşık.
İyisi mi biz burada keselim.
Ne ermiş adammış şu Orwell?
Müneccim tatlısı mı yemiş ne?

Bu yazdıklarım UĞUR Mumcu'nun "Liberal Çiftlik" adındaki kitabın son cümleleriydi. İşte George Orwell'ı ve Hayvan Çiftliği eserini severim. Çünkü onlarla Uğur Mumcu'nun kitabıyla tanıştım.

İlginç bir bilgi. Bilmiyordum. Teşekkür ederim.

Büyük adam Orwell. Hayvan Çiftliği de muazzam bir eser.

52
Sitemizdeki haber linkini de buraya bırakalım.

Benim de çok sevindiğim bir haber oldu bu. Kırmızı Kedi Yayınları sayesinde Dost baskılarının zor bulunanları da artık yavaş yavaş piyasada görünmeye başlayacak diye tahmin ediyorum. Eğer tahminim tutarsa eksiklerimi Dost'tan tamamlarım. Aksi olursa ise, her bir kitabı yeniden edinirim zira Jorge Luis Borges gibi bir edebiyat pirinin derlediği bu eşsiz eserlerin tamamını kitaplığımda görmek ve okumak bana büyük haz verir.

53
8. Yıl / Ynt: Bilimkurgu Öyküleri Seçkisi Projesi Yayında!
« : 04 Şubat 2016, 01:58:27 »
Süper olmuş elinize sağlık :)

Teşekkür ederim. :)

54
8. Yıl / Ynt: Bilimkurgu Öyküleri Seçkisi Projesi Yayında!
« : 03 Şubat 2016, 03:48:43 »
Yosun abla, Bülent hoca, Gürkan ağbi, Onur ve Bengü, hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

55
Hatta, kampanya mı başlatsak ne yapsak ciddi ciddi?

Biz bunu istiyoruz!

Zor ama ya. Sanmıyorum...

56
9 eksiğim var bu seriden. Edindiklerimden okuduğum kadarıyla gerçekten de harika derlemeler olduğunu söyleyebilirim. Borges'in elinden çıkmış olması da iştahı kabartan bir diğer etken. Ülkemizdeki kapak tasarımları da gayet hoş.

21 tanesini nispeten kolay buldum ama geriye kalan eksiklerim için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Çok pahalıya satıldıkları için alamıyor ve günün birinde sahaf gezintilerimde karşıma çıkmalarını umuyorum.

57
Duyurular / Ynt: Yeni Yazılar Duyurusu
« : 29 Kasım 2015, 14:23:03 »
Okan Akıncı, Çin bilimkurgusunun en büyük ismi Cixin Liu'nun ülkemizde de büyük yankı uyandıran kitabı hakkında yazdı.

Mehmet Bertk Yaltırık'ın, Dracula hakkındaki detaylı yazısı gözden geçirilmiş versiyonuyla "Dünden Bugüne: Dracula Efsanesi" ismi ile yayında.

OZ Diyarı'nı özleyenlere Onur Selamet'in kaleminden geliyor: "Oz Diyarına Kesin Dönüş: Tin Man" adlı yazı okunmayı bekliyor.

Metis Bilimkurgu eserleri içindeki nadir kitaplardan biri olan Jack Vance'in eseri hakkındaki incelememiz "Bir Mekanik Distopya: En Son Kale" ismiyle portalımızda.

Hazal Çamur, tam bir ödül şampiyonu olan Ann Leckie'nin Adalet'i hakkında yazdı. "Adalet: Kolektivite Bize Yeni Bir Tat Katacak!" isimli yazısını okumak için buraya tıklamanız yeterli.

Küçük Prens severler için M. İhsan Tatari'nin kaleminden geliyor: "Özüne Sadık Bir Film: Küçük Prens" adlı animasyon hakkında bir şeyler okumak isteyenleri şuraya alalım.

"Marslı: Kızıl Gezegene Yolculuk Vakti Yaklaşıyor" isimli yazısı ile Okan Akıncı, son dönemin en çok konuşulan bilimkurgu yapıtı Marslı'nın sinema versiyonu ile karşımızda.

Müfit Özdeş'in Metis Bilimkurgu içerisinde yayımlanan öykü kitabı hakkındaki yazımız "Türk Usulü Bilimkurgu Öyküleri: Son Tiryaki" ismi ile bilimkurgu severlerin ilgisini bekliyor.

Okan Akıncı'dan "Labirent: Alev Deneyleri (Bir Fiyaskonun Analizi)" ismiyle bir yazı daha geliyor. Filmin kritiğini okumak için tıklayın.

58
Sevgili Bengü, Denaro Forbin ve Walking Ideas'a bu güzel kayıt için teşekkür ederim kendi adıma. Benim gibi gitme imkanı olmayanlar için çok güzel oldu. Teşekkürler :)

Teşekkür ederiz İhsan ağbi! Ama en büyük emek Bengü'nün tabii ki, biz sadece yardımcı olduk. Onun ellerine sağlık, iyi ki var. :)

Keyifli bir panel oldu. İyi seyirler.

59
Ben de geliyorum, belirtmiş olayım.

60
Filmini izlemiş biri olarak kitaplarını merak ediyorum. İdefix'te birkaç tane e kitap gördüm sanırım ama bütün serinin yok, anladığım kadarıyla çok da kalın değiller, en kısa sürede edinip okumak niyetindeyim.

Filminin kitaplarla uzaktan yakından alakası yok ne yazık ki... Yani olsa olsa %10'dur, bunun %5'i de karakter isimleridir.

Kitapları okumanı büyük bir hevesle önerebilirim.

Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6 ... 119