Konusu itibariyle çok çekici gelmişti, hiç yorum okumadan aldım ve pişman oldum. Bir daha da konuya kanıp yorum okumadan kitap almamak üzere söz verdim kendi kendime. Cehennem benim için çok büyük hayal kırıklığı oldu. Robert Olen Butler hakkında olumlu yorumlar duyduğumu hatırlıyorum, iyi yazar olduğunu söylüyorlardı ama ya tarzı bana çok uzak ya da bu kitapta değişik bir şeyler denemiş. Önce beğendiğim yönleri anlatayım.
Konuyla başlayalım. Eski ve yeni –henüz gerçek dünyada ölmemiş olanlar da var- sansasyonel karakterlerin çoğunu cehennemde bir araya toplandığını ve Şeytan’ın etkisi altında yaşamaya çalıştığını düşünün, ne kadar cezbedici değil mi? Sürekli yeni bir şeyler yazmaya çalışan ama bir türlü yazamayan yazarlar –Shakespeare mesela-, sürekli cinsel ilişkiye girmeye çalışıp başaramayanlar –Anne Boleyn ve Hatcher McCord- ve çok daha fazlası. Tabii kitap bildiğimiz ünlülerin dışında Amerika ve yakınlarında bilinen ama ünü buraya ulaşmamış ya da ulaşmasına gerek olmayan kişiler de var. Bazen onlarla ilgili göndermeleri anlayamadım mesela, bazen rahatsız etti.
Hatcher McCord dünyada haber spikeri olan, ölünce de
Cehennem Ana Haber Bülteni’ni sunan baş kahramanımız. Harry Potter’dan Neredeyse Kafasız Nick’i hatırlatan Anne Boleyn ile birlikte –cehennemde ne kadar birlikte olabilirlerse tabii-, kendi projesi ve Şeytan onaylı “Neden burada olduğunuzu düşünüyorsunuz?” ile dünyada tanınmış kişilere bu soruyu yöneltiyor, çoğunun cevapları oldukça ilginç. Sonra işi büyütüp Şeytan’la röportaj yapmak istiyor, kabul ediliyor ve olayların başlangıcı oluyor belki de. Şeytan’ın aslında düşüncelerini duyamadığını fark ediyor –kitabın arka kapağında yazıyor spoiler sayılmaz

- ve saydırıyor. Sonra da ünlü II. Cehennem Baskını haberleri ortaya çıkıyor ve kitap da bunun üstünden gidiyormuş gibi görünüyor ama aslında kitabın sonuna sıkıştırılmış durumda.
Biraz cehennem atmosferini anlatayım. Her şeyde son teknoloji kullanılıyor ve eski zamandan kalma ölüler bile bu teknolojiyi kullanmak zorunda. Çakma Güneş’in ne zaman doğacağı belli değil, asit yağmurları ortalığı yakıp kavuruyor, vızır vızır son hızla giden arabalar zaten ölü olanı tekrar öldürüyor. Öldürüyor derken, kurban birkaç saniyeliğine –bazen de birkaç dakika- kan kaybediyor ve acı çekiyor, sonra vücudunu terk eden her şey geri dönüp yerli yerine oturuyor ve acıdan eser kalmıyor. Birkaç kafe ve bir tane de Hamburgerci var. Ah o Hamburgerci.
Kitapta karşılaşılan karakterlerin düşüncelerine yer verilmesi güzeldi ama bazıları o kadar alakasız ve gereksiz şeyler düşünüyordu ki zaten bir şey anlamadığım için atladım o kısımları. Butler güzel düşünmüş ama icraatı pek iyi olmamış.
Biraz olumsuz yorum yapayım. Kitap çok sıkıcıydı. Giriş bölümünde kendimi yerden yere atarak okudum zaten, ileride de pek bir şey değişmedi. Her kitapta atraksiyon, macera, kavga, dövüş aramıyorum tabii ki, İçeriden Ölmek de bu tarz bir kitaptı ama onda sıkıldığımı hiç hatırlamıyorum. Bir şeyler eksik veya bir şeyler fazlaydı, rahatsız edenin ne olduğuna bir türlü karar veremedim. Kısacası sıktı.
Onun dışında sonunda olan olay çok klişeydi. Bu kadar güzel bir konuyu klişe bir sonla bitirmek küfür gibi geldi bana. Son klişeydi ama kitabın içinde vermek istediği mesajı çok güzel destekliyordu, ona lafım yok. Orayı söylemek isterdim ama okuyana kalsın, kendisi anlasın. Yine de daha güzel bitebilirdi. Keşke daha güzel bitseydi.
Kitapta ucu açık da bir soru bırakılmış ve çok da önemli bir soru. Hatcher Şeytan’la röportaj yaparken düşüncelerini duyamadığını farkediyordu, sonra bunu başkasına söyleyecekken kendisinin belki özel bir gücü olduğunu düşünüp söylemiyordu, cehenneme uymayan şeyler düşünen kişilerin birkaç kez yandığına da şahit oluyoruz kitapta ama o konu hakkında hiçbir şey anlatmamış yazar. Unuttu sanırım. Bu ince detaylara biraz önem verseydi, çok daha güzel bir eser çıkabilirdi ortaya.
Keşke Robert Olen Butler bu fikri Neil Gaiman’a söyleseydi veya Gaiman kendisi bulsaydı, tam onun tarzı bir fikir. O özgün ve etkileyici yazış stiliyle bu konuya değinseydi çoğu kişinin en sevdiği kitapların arasında yer alırdı. İlham perileri yanlış adamı seçmişler.
Benim görüşlerim bunlar, okuyup okumamak size kalmış. Okuyacaksanız da çok büyük şeyler beklemeyin.