Alaz kadının sakinleşmesini beklerken sessiz kaldı ve düşüncelere daldı. Bir ‘New York’ eksikti diye düşündü. Gerçi önemli bir şey öğrenmişti ki Elif ile Faye aynı olayın bir parçası ancak farklı iki koluydu. Dolayısıyla Faye’nin yaratığını İstanbul’da bulmak mümkün değildi, burada bulsa bulsa ancak Elif’in hayatını gencecik yaşta sona erdirme aşamasına getiren yaratığı bulabilirdi. Ve tabii unutmadan birde bayan Fountain vardı ki bu olay fazla budaklanmaya başlıyordu.
İki mavi göz.. En çirkin yaratıkların neden hep en güzel şekillerde olduklarını merak ederdi. Yaratıcı Tanrının insanlara bir şakası olarak kabul ediyordu bu durumu. Yaratıkları teşhis edebilmek açısından bu mavi gözler bir fikir verebilirdi ve Alaz bunu önemli bir ayrıntı olarak kabul ediyordu. Ama daha da önemlisi üç adet yaratığın, üç küçük kızın ‘yardımına’ muhtaç olmasıydı ve bu yardım ihtiyaçlarını zorla bir ritüel şeklinde tamamen aynı şekillerde uygulamışlardı. Küçük bir kızın başına gelebilecek en acımasız şeylerden biri olmalıydı.
Elif’in ağlamasının hafiflemesini takiben az önce içtiği boş su bardağını alan Alaz, sakince ve ürkütmemeye çalışarak bardağı tekrar doldurdu. Şuanda yapacağı herhangi bir ani fiziksel hareketin kızı korkutması ihtimalinden çekiniyordu. Su bardağını ve sürahiyi yavaşça masaya geri bıraktı ve kızın iyice yavaşlayan ağlamasının sonlarına geldiğini farkedince bir başka mendil daha uzatarak göz yaşlarını silmesi için Elif’e zaman tanıdı.
Elif gözyaşlarını sildikten ve mendili buruşturup masaya bıraktıktan sonra ağlamaktan şişmiş gözleriyle Alaz’a doğru baktı. Anlatacaklarının bitmediği ama bir teşvik gelmeden anlatmaya devam edecek gücü kendinde bulamadığı her halinden belli oluyordu. Konuşmak istiyor ama korkuyordu ya da hatırlamak canını acıtıyordu.
“Faye Laraye ile ilgili bilgi sahibiyim ve onunla ilgili bir dosyayı takip ediyorum. New York’u ve Emily Fountain’ı hiç duymamıştım ve aslında üç farklı şeyin olduğunu da sanmıyordum. Tek bir tanesinin buna neden olduğunu düşünüyordum. Bu söyledikleriniz bana tamamen yeni bir perspektif kazandırdı, çok teşekkür ederim.
Size ilk gözüktüğü gece sizden yardım istemiş ve gerçekleştirmezseniz babanıza zarar vereceğini söylemiş ve üç gün sonra babanızı kaybetmişsiniz. Bu 3 günlük süreçte sizden bir şey istemiş olmalı. Yoksa babanızı öldürmezdi daha doğrusu böyle bir pazarlık yapmasına ihtiyacı yoktu çünkü istediği şeyleri zaten yaptırabilme gücüne sahip olduğunu anlıyorum.
Sizi, Faye’yi ve Emily’i seçmiş olmalarının bir nedeni olması gerektiğine inanıyorum. Neden siz üçünüzü seçti ve neden aynı ritüelleri ya da yaptıkları her neyse bunları aynen, hiç fark olmaksızın üzerinizde uyguladı? Sizinle konuşan bir yaratıktan bir şeyler öğrenmiş ve onu anlamış olmalısınız diye düşünüyorum.
Annenizi kaybettiğiniz gün, Faye’de annesini kaybetti. Yani annelerinizi de öldüren şey onlardı. Bununla ilgili bir bilginiz var mıydı? Ne yapmaya çalıştıklarını, neye ulaşmaya çalıştıklarını biliyor musunuz? Belki de daha önemlisi neden sizi rahat bırakmışken Faye’yi hala rehin olarak tutuyorlar?”
Her ne kadar Elif anlatacak bir şeylere sahip olduğunu hissettirse de bu kadar yoğun soru karşısında konuşmanın başlangıcında olduğu gibi ürküp geri çekilme ihtimalinin varlığını hissetmişti. Kadın böyle zamanlarda sertleşiyor ve suratı geriliyordu, tamda o anda olduğu gibi. Ama Alaz onun bu direncini nasıl kırabileceğini az önce keşfetmişti, kadın duygusaldı ve kesinlikle kötü biri değildi. Az önce başka bir kadının çektiği acıları durdurabilme umuduyla tamamen odasından kovduğu Alaz’a birçok şey anlatmaya başlamıştı.
Bu nedenle Alaz, kızın kalbinin merhamet ve yardımseverlik kapılarını açmak için cebinden Faye’nin mektuplarını çıkardı. Hem Faye ile kendisi arasındaki farkı hissetmesini ve yorumlamasını istiyordu hem de unuttuğu bazı anıların ve detayların aklında canlanmasını istiyordu.
Elif’in son mektubu da bitirmesiyle Alaz son sorusunu sordu:
“Gördüğün gibi Faye senin kadar sağlıklı durumda değil, annesini öldürüldükten sonra dahi ona bu mektup yazacak kadar ele geçirilmiş ve vahşileşmiş durumda. Bu durumda onunla sizin durumunuz kısmen ayrışıyor. Sizi rahatsız eden yaratığı bulmam için ona erişmem gerekiyor sanırım ve sizin o yaratıklara nasıl erişeceğimi bildiğinizi umuyorum. En azından onların ne düşündüğünü, ne hissettiğini biliyor olabilirsiniz..
Bu vahşeti durdurabilmem için bana yardımcı olmanız konusunda size rica ediyorum.”
Tam konuşmasını bitirip kıza cevap için zaman bırakacaktı ki Alazın aklına iki soru daha geldi.
“Son olarak, Bay C. Adında bir adam ve Mucizelerin Kara Sandığı olarak anılan bir sandık hakkında bildiğiniz, duyduğunuz herhangi bir şey var mı?”
Alaz konuşmasını bitirdiğinde yara izini okşadığını farketti. Normalde bu herhangi bir yaratık avlama işine başlarken uygulamakta olduğu bir hareketti. Alacağı cevaplar ve konunun içeriği onu fazlasıyla heyecanlandırmış olmalıydı ki bilinçaltı ona yara izini ovuşturmasını emretmişti.