Konu: Mr. Holmes (2015)

[mit]

Mr. Holmes Filminin Yeni Fragmanı Dr. Watson’la İlgili İpucu Veriyor

Ian McKellen’ın Sherlock Holmes rolünü üstleneceği, heyecanla beklenen Mr. Holmes filminin yeni fragmanı geçtiğimiz gün yayınlandı. Ve böylelikle ilk günden beri merak ettiğimiz bir sorunun cevabı da yanıtlandı: Dr. Watson nerede?

Mitch Cullin’in A Slight Trick of the Mind (Zihnin Küçük Bir Oyunu) adlı romanından uyarlanan Mr. Holmes ilk duyurulduğunda, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi dedektifi kabul edilen Sherlock Holmes’ü Ian McKellen’ın canlandıracağını duyduğumuzda tüm dünya gibi bizler de sevince boğulmuştuk. Sonuçta Gandalf’ın bilgeliğini ve Magneto’nun soğukkanlılığını başarıyla bizlere aktarmış biri varken bu role kim daha uygun olabilirdi ki?

Ama şimdiye dek yayınlanan fragmanlarda kadim dostu Watson'ı bir kere bile görmedik? Neden? Filmin geçtiği yıllardan önce hayata gözlerini mi yumdu? Yoksa o da başka bir yerde mi emekliliğinin tadını çıkarıyor? Filmde kendisini de görebilecek miyiz? İşte son yayınlana fragman bu sorulara bir nebze de olsa cevap veriyor.

İmkansızı çıkardığımızda geriye sadece haberimiz ve hemen altındaki son fragman kalıyor.

[Fırtınakıran]

Daha başka kim oynayacaktı? KİMSE!

Şu filme dair ne zaman bir haber görsem içimdeki kelebekler sağa sola uçuşuyor. Ayrıca Dr. Watson'a dair sonunda bilgi alabildik. Umarım ileride daha detaylısı da gelir.

Yok vazgeçtim, gelmesin film görelim.

[kargasiz]

Sherlock Holmes denince aklıma benim de aynı böyle bir adam gelirdi hep, Ian Mckellen tam yakışan biri bu role.

Fragman'da sinemada tek başına güldüğü sahne çok hoştu Bir de o kadar yaşlanmasına rağmen neden hala eski İngiliz modası kıyafetlerle takılırlar ki? Nedense hiç sevemedim şu kıyafetleri, diş gıcıklanması denen hissi yaşıyorum o kıyafetlere sürtünen birine görünce. Yine de Sherlock olsun mağara adamı olsun yine izlerim

[Auguste Dupin]

Çok heyecanla bekliyorum da, atmosferi yadırgamadan da edemiyorum. Bakınca 93 yaş mümkün, neden olmasın. Ama Viktorya döneminde yaşamış birini 47 yılının Londra'sında görmek zaman makinesi etkisi yaratıyor. Adam Viktorya dönemini görmüş, 1. Dünya Savaşı'nı atlatmış, (Doyle onun savaşın içinde bir noktada öldüğünü varsaymış.) 2. Dünya Savaşı'nı atlatmış, iki savaş arası dönemi yaşamış. Yaşamış da yaşamış. On defa dünyayla birlikte tüm atmosfer değişmiş bu süreçte, Baker Street değişmiş. Viktorya döneminin o çarpık ahlak yapılı kaynayan suç kazanı pis Londra sokağı değil artık. Savaşlar görmüş. Bir tanesini bizzat yaşamış. Tuhaf geliyor, ne bileyim. Günümüzde geçen herhangi bir uyarlama değil bu, o dönemde yaşayan Holmes'ün bizzat kendisi var. O dönemin yarattığı insanın o dönem bittikten sonra varolamamasını bekliyor sanırım insan. Ama gerçek hayatta işler öyle yürümüyor tabii ki. O dönem yaşamış herkes için geçerli aynı durum. Onca değişikliğin travmasını atlatamadıklarını biliyoruz. Mesele bunu Holmes'ün üstünde de görebilmek aslında. Her savaş farklı bir kültür, farklı bir sosyoloji, farklı bir paradigma yaratıyor nesiller üzerinde. Bunlardan iki tanesini yaşıyorsun. O eski adam olarak kalmış olması mümkün değil. Bakalım eser bunu yansıtabilecek kadar nitelikli mi, göreceğiz.

[mit]

O zaman siz Holmes'ün çok yaşlı olduğu ve modern dünyada pek çok vaka çözdüğü;

* Martin Mystere ve Sherlock Holmes çizgi romanını (100 küsur yaşında),
* Sherlock Holmes ve Şairin Ayak İzleri adlı Rodolfo Martinez romanını (90 küsur yaşında. Cthulhu klanlarıyla kapışıyor ve "süper" biriyle tanışıyor),
* Batman'le birlikte Moriarty'nin torununu alt ettiği Detective Comics sayısını (135 yaşında)
* Seçkimizde "Bitmeyen Kin" adıyla yayınlanan ve Harry Dresden'le beraber maceradan maceraya koşturdu... (Yok, bu sayılmaz)

okumamışsınız demektir

[kargasiz]

Sıkıntı şu aslında o kadar yaşlanmasına rağmen hala o dönemde yaşıyor olması, üzerinden en az 50 sene geçtiğini hesaplayarak günümüz dünyasında geçmesi gerek hikayenin. Bu durumda da görünenler ve kıyafetler daha hoş durmaz mıydı sizce de? Bir tek ben mi sevmiyorum şu eski İngiliz modasını ya

Çizgi romanlarla aram yok ama Deadpool ile alakalı olanı biliyorum bir tek. Diğerlerine bakınıyorum hemen, teşekkürler

[mit]

Holmes gibi tutucu, ilkelerine sıkı sıkıya sadık bir adamın başka türlü giyinebileceğini hayal bile edemiyorum. Kişiliğine ters bir kere, ki bu da ne kadar sağlam bir karakter olduğunun başka kanıtı. Ben spor ceket giyen bir Holmes görmek istemem şahsen.

Rica ederim, keyifli okumalar.

[Lordmuti]

* Seçkimizde "Bitmeyen Kin" adıyla yayınlanan ve Harry Dresden'le beraber maceradan maceraya koşturdu... (Yok, bu sayılmaz)

Bu efsaneydi ama ya, bence en çok bu sayılmalı. LİNK

Ben bu filmle alakalı fragmanları bilerek izlemiyorum, heyecanım dorukta ve hiçbir şey bilmeden sinema salonuna adım atmak istiyorum çünkü. Ayrıca bu giyim tarzını da çok seviyorum, keşke sokağa böyle çıkabilsem

[Laughing Madcap]

Öncelikle Robert Downey Jr. , Benedict Cumberbatch ve Ian McKellen'dan sonra Sherlock Holmes'u canlandıracak kişi düşünsün şimdi, çıta bir hayli yüksek.

Auguste'nin endişesini anlıyorum; 1854 yılından 1947 yılına kadar yaşananlar, işin içinde bizzat kendisi olmasa bile kişiyi etkiler. Ancak Amerikan bir yazarın kitabının Amerikalı kişiler tarafından sinemaya adapte edilmesine rağmen, başta görülen BBC logosu ve Holmes'u canlandıracak olan Ian McKellen sayesinde o endişe bir hayli hafifliyor. Kaldı ki fragmandan anlandığım kadarıyla olay sadece çözemediği için emekliye ayrıldığı eski bir davadan öte Holmes'ün artık yaşlanması ve bunun etkileri gibi duruyor. Bastonuyla hareket eden, hafızası kendisine oyunlar oynamadan hikayesini yazan (ki normalde maceralarını Watson yazıyordu) ve yanlış görmediysem Basil Rathbone'un canlandırdığı versiyonunu izlerken gülen yaşlı bir adamla sanırım bu vurgulanmaya çalışılmış. "Bakalım yaşlı Holmes eskisi gibi cevval bir şekilde vaka çözebilecek mi?"yi anlatan bir film olmaz umuyorum. Bu bana çok Amerikanvari ve yüzeysel geliyor açıkcası.

Not: Tabi şu cevval dedektiflik konusunda örneklere bakıldığında Moffat'ın Sherlock'u ve Robert Downey Jr. versiyonlu Sherlock Holmes'ü ön plana çıkıyor. Moffat'ın İngiliz görünümlü Amerika sevdalısı, ikinci filmin de bir Hollywood filmi olduğu düşünülürse; "Amerikalılara rağmen endişelenmiyorum" cümlem daha bir anlaşılır olur. Biliyorum Sherlock dizisinde de başlangıçta BBC logosu var, Benedict Cumberbatch de Ian McKellen gibi ingiliz. Ama o Moffat yok mu o Moffat...

Not2: Şimdi böyle diyince sanki şu saydığım filmleri/diziyi sevmiyorum gibi oldu, alakası yok. Sir Arthur Conan Doyle'un kalema aldığı Sherlock Holmes hikayelerinin temelinde cevval dedektiflik yatıyor zaten, ne diyorsun sen değişik dediğinizi duyar gibiyim. Ben sadece 93 yaşındaki Holmes'ün hafif bir aksiyonla bezenmiş cevval dedektiflik temalı bir filminin Amerikalı zihniyetinde, yaşlılık ve etkileri temalı bir filmin İngiliz zihniyetinde olacağını düşünüyorum. Ve evet, İngiliz zihniyetini tercih ediyorum.

Yani gayet tabi çok yaşlı olup modern dünyada pek çok vaka çözebilir ama Cthulu ile kapışan, Batman'le takılan bir Sherlock Holmes'ün yaşının çok ileri olmasının bir önemi yok ki? Moffat gaza gelip Sherlock/Doctor Who birleşmesini yapsaydı ve o yapımda Sherlock Holmes'ü 200 yaşında görseydik garipser miydik? Nasrettin hoca demez mi TARDİS'e inanıyorsun da adamın 200 yaşında olduğuna mı inanmıyorsun diye?

Kılık kıyafet konusunda İhsan Abi'ye katılıyor ve artırıyorum; Ben spor ceket giyen Ian McKellen da görmek istemem şahsen. Magneto kıyafeti eyvallah, gri/beyaz cübbe hay hay ama spor ceket? I-ıh.

Not3: Fakat adam hem Magneto hem Gandalf hem de Sherlock Holmes oldu. 3 kilo 80 gram... karizma var herifte.

Spoiler: Göster

Not4: Samsung'la yarışır oldum Not serisinde. (İlk taşı günahsız olanınız atsın!)

[Auguste Dupin]

O zaman siz Holmes'ün çok yaşlı olduğu ve modern dünyada pek çok vaka çözdüğü;

* Martin Mystere ve Sherlock Holmes çizgi romanını (100 küsur yaşında),
* Sherlock Holmes ve Şairin Ayak İzleri adlı Rodolfo Martinez romanını (90 küsur yaşında. Cthulhu klanlarıyla kapışıyor ve "süper" biriyle tanışıyor),
* Batman'le birlikte Moriarty'nin torununu alt ettiği Detective Comics sayısını (135 yaşında)
* Seçkimizde "Bitmeyen Kin" adıyla yayınlanan ve Harry Dresden'le beraber maceradan maceraya koşturdu... (Yok, bu sayılmaz)

okumamışsınız demektir

Peyami Safa'nın Server Bedi olarak yazdığı Cingöz Recai hikayeleri içinde de var "Şerlok Holmes" ama ben Sir Arthur Conan Doyle dışında okumuyorum, hayır. Bu film ilk olacak benim için ve Doyle olmayan bir Holmes'ü sindirmesi de biraz zor geliyor, evet. 

Yeni metin orijinal metnin bir yorumu olabilir, karakter özelliklerinin yeni bir karaktere aktarılması olabilir. Bunlar tamam. Ama Doyle'un yazınını, Doyle'un karakterini, başkasının devam ettirmesini, daha doğrusu "Doyle'dan başkasının Sherlock Holmes romanı yazmasını" içime sindiremiyorum. Alıp da gerçek Holmes gibi okuyamıyorum ben onu. Holmes benim için Conan Doyle eseri. Yazılamaz demiyorum tabii, çok da keyifli bir şey böyle ikonik bir karakteri başka maceralar içinde hayal etmek, alıp yazmak. Birçok karaktere yapılan da bir şey. Sadece ben tercih etmiyorum, üstelik sadece Holmes konusunda. (Bir de Poirot.)
 
Her esere uyguladığım bir prensip olsa okuyacak izleyecek şey bulamam zaten. Ama konu Holmes olunca o kadar tutucuyum ki maalesef hissiyat olarak altında farklı isim görmek bir türlü içime sinmiyor. Bilmiyorum tarif edebiliyor muyum bu hissi. Madem başrolde Ian McKellen var, madem izleyeceğim, çok şey bekliyorum o yüzden filmden ve en sert şekilde eleştirip işi çirkefçe kötülemeye kadar vardırmaya da şimdiden hazır ve meyilliyim. O yokuşun başında heyecanla bekliyorum, çıksın; "Sizin ne haddinize Holmes'a dokunmak" diye bol bol giydireceğim. Hatta film başlayana kadar oturduğum yerde dudak büküyor ve içimden filme lanet okuyor olacağım. Buna sadece benim tuhaflıklarımdan biri gözüyle bakabilir ve yorumlarımı dikkate almadan gönül rahatlığıyla geçebilirsiniz tabii. Ben 4 roman ve 56 kısa hikaye ile birlikte yalnız ve mutsuz bir adam olarak ölmeye hazırım.

[mit]

Ya, "Conan Doyle'dan başkasının yazdığı Holmes'ü okumama" inadı bende de vardı bir ara. Hatta çok şükür ki şimdi adını sanını hatırlamadığım bir Holmes kitabı okumuş, harcadığım her saniyeye lanet etmiştim bitirdiğimde de.

Burada önemli olan kötü uyarlama ile iyi uyarlama arasındaki farkı bilmek. Mesela Neil Gaiman'ın Zümrüt Soruşturma adlı kısa hikayesi çok başarılıdır bence. Keza Ian MacKellen'ın oynayacağı bu Holmes da çok başarılı olacakmış gibi bir his var içimde.

Madcap'in de dediği gibi, bu filmde "yılların Holmes'ü nasıl çözdü ama olayı" gibi bir konudan ziyade hayali Holmes ile gerçek Holmes arasındaki farklılıkları göreceğiz muhtemelen. Sinemadaki uyarlamasına gülüyor, pipo yerine sigarayı tercih ederim diyor ve yaşlılığın getirdiği akıl zayıflıklarıyla savaşıyor. Buna rağmen geçmişiyle yüzleşip son vakasını çözmeye çalışıyor (-cak, çalışacak, haziranda). Bence güzel bir konu. Merakla bekliyorum. Uzun zamandan sonra sinemaya götürebilir beni *-*

[Auguste Dupin]

Dediğim gibi, orijinal metnin uyarlanmasıyla yorumlanmasıyla bir sorunum yok zaten. Başarılıysa müthiş zevk verir Gaiman örneğinde olduğu gibi. Değilse "pek olmamış sanki" der geçeriz. Tiyatroda da böyledir. Neredeyse hiçbir klasik oyun o ilk günkü klasik şekliyle sahnelenmez. Metin sürekli değişir dönüşür, ama yeni tatlar yakalamak için, ama günümüze bir ileti vermek için. Fakat birisi kalkıp derse ki "Ben Shakespeare'in Hamlet'ini devam ettiriyorum, meğersem Hamlet ölmemiş, bunun üzerine aşklı entrikalı 5 sezon dizi bölümü yazdım," orada bir dur demek gerek sanırım. Yani yazın özgürlüğü var diye demeyiz yine de, ama acayip yozlaşmış bir şeye hizmet etmez mi bu? Yazara "dur, yazma" değil de kendimize deriz "dur izleme" diye.

Sonra derken bunun aslında mit'in bahsettiği kötü uyarlama örneklerindenden biri olduğunu fark ettim. Çünkü, Hamlet'in ölmeyip başka bir şeye dönüştüğü; hatta öykünün tam da o noktada başladığı bir oyunun iyi yazılırsa eğer gayet iyi bir uyarlama örneği olabileceği fikri aklıma geldi ve iyi uyarlama-kötü uyarlama arasındaki fark mevzusu tiyatro örneğinden yola çıkınca aklımda biraz daha netleşti. Belki Holmes'ü de sürekli klasik şekilde okuyup izlememizin bir süre sonra bize hiçbir faydası yoktur. Yeni insanlık durumlarına yeni iletiler vermek için daha geniş yorumlara gitmek, karakteri farklı koşulların içinde hayal etmek gerekir. Böyle düşününce başkasının yazdığı metinlere karşı duruşum biraz yumuşadı bak şimdi. Ama sahiden hakkını veren bir eser bulmak gerek. Aman Allah'ım, resmen bir karakter dönüşümü yaşıyorum şu an. Teşekkürler Kayıp Rıhtım, teşekkürler sevgili Tatari.

[Grayswandir]

Mesela Neil Gaiman'ın Zümrüt Soruşturma adlı kısa hikayesi çok başarılıdır bence.

Gaiman'ın yazacağı herhangi bir şeyin başarılı olmama ihtimali var mı?

Yapması çok zor olmasına rağmen, orijinali zaten çok iyi olan bir şeyi başarılı şekilde uyarladığınızda da sonuç nefis oluyor. Kötüsü de rezalet oluyor, orası ayrı. Bunun kötülerden biri olacağını sanmıyorum neyse ki, hiçbir şey olmasa bile Ian Mckellen oyunculuğuyla filmi taşıyacaktır. Ha tabii çıta da öyle böyle yükselmedi. Genç Sherlock'un mükemmel bir uyarlamasını gördük (Cumberbatch'ten daha iyi canlandıran birinin çıkması pek mümkün değil bence), yaşlısını da gördükten sonra artık bunlarla kıyaslanacağını bile bile Sherlock uyarlaması yapacak bir babağiyit çıkar mı bilmiyorum.

Ayrıca:

karakter özelliklerinin yeni bir karaktere aktarılması olabilir

Ehm ehm... House? 

[mit]

Ian McKellen'ın Sherlock Holmes'ü canlandıracağı "Mr. Holmes" yepyeni ve öncekilere göre daha uzun, daha detaylı bir fragmanla karşımızda!

İzlemek için: youtu.be/WhPPq9cmPCc

Spoiler: Göster

Gülüşüne gurban McKellen!