Yaşlı adamın boş ve yorgun bakışlı koyu gözlerinden fiyatın ancak bu kadar olacağı anlaşılıyordu. Ancak Giuseppe'nin beklediği de bundan fazlası değildi. Üstelik yaşlı gemi ustası garip bir güven hissi yaratan, naif ve babacan bir adamdı. Giuseppe adamın elini samimiyetle sıktı, adil bir anlaşmaydı ve hemen ardından içi metelik dolu keseleri masaya bıraktı.
"Bu yolculuk bize çok şeye mâl olabilir, ya da çok şey kazandırabilir, günlerdir burada iş yapan tüm tersane ustaları bunun bilincinde ve tüm denizciler neredeyse ömründe yemedikleri tüm kazıkları bir anda yemiş durumdalar" dedi ve güldü "Ancak dönüşte minnettarlığımın karşılığını ödemek isterim, yardımın için sağ olasın" diyerek, tersaneden çıktı. Artık geriye kalan tek şey Ortega'nın şu işi bitirip, yola koyulmak için acele etmekti.
Tersanede yüklü miktarda para bıraktıktan sonra kalan 185 altının askeri harcamaya yeteceğini umuyordu Chavo, ancak bu Juan'ın becerilerine kalmıştı. Tersane yokuşundan, hanların olduğu bölgeye doğru yürürken Giuseppe şehri gözlemliyor, yeni topraklara yapılacak keşiflerden sonra diğer ulusların bu topraklarda artık edinilecek bir fayda olmadığını anladığında ne yapacaklarını merak ediyordu. Tek umudu, Hjotar'ın yobazlığını, Paendros'un garip ve çarpık adalet anlayışını, Einfergel'den doğan, her gün diğerlerine bir yenisi eklenen garip fikirlerden uzaklaşmaktı. Gözlemlerine göre Caballo eskisinden daha sakindi, bu saçma kavgaların yeni topraklara da taşınmamasını istiyordu.
Kısa bir yürüyüşten sonra, Ortega'yı yine bıraktığı yerde buldu. Keraklı kavruk tenli adam ise yoktu. Ortega uzaktan, başarı veya başarısızlığa dair herhangi bir emare göstermeden oturuyor, içkisini yudumluyor ve görünüşe göre Giuseppe'yi bekliyordu. Giuseppe yaklaşırken, o da servis yapan hancı yamakları, sarhoş olmak üzere dans eden ve anlamsızca yürüyen denizcilerin arasından Giuseppe'yi gözetlemeye başlamış ve rahat tavrını bozup, sırtını hafifçe dikleştirmişti.
Giuseppe yaklaşır yaklaşmaz konuya daldı, "Keraklılar ile olan işi hallettin mi?" dedi sabırsızca, hanın içinde kaybedilecek zamana acıyordu. Juan vazifeşinas ve gururlu bir tavırla, "Makul bir fiyata anlaştım, zaten Keraklılar denize açılmaya çoktan hevesli bir haldelerdi, özellikle Hjotarlılar ve diğerleri adamların üzerine çok fazla geliyor. Emir Halim'in yanına gittiğimde kendini zor tutuyordu ve benden bile şüphelendi. Efendi arayan bir işçi için fazla bir şüphe..." dedi Juan temkinli bir şekilde. Ancak Chavo, çocuğun gözlemlerine fazlaca güveniyordu, "Fakat adamda bir yanlışlık sezemedim, çevresinden gördüğü muamele karşısında soğukkanlı davranan akıllı bir adam olduğu anlaşılıyor" diye devam etti.
Giuseppe, sıkkınlıkla karışık bir iç çekme ile, "Bu işten en iyi Paendroslular anlar, disiplinli, sadık ve savaştan iyi anlarlar. Onlarla uzunca bir zaman beraber yaşadım. Ancak Keraklı meziyeti denen şey asla yok sayılamaz. Bu adamların köylüleri bile, sıradan bir Hjotarlı veya Einfergel vatandaşının yanında alim gibi kalır." dedi, öğüt vermek onun için düşünülerek yapılan bir şey değildi, herhalde bunun için doğmuş bile olabilirdi. "...eee, meselenin özüne gel oğlum. Ödeme şartları nedir?"
Juan muzipçe gülümseyerek ensesini kaşıyor ve takdir bekleyen bir pozisyona giriyordu. Bu Giuseppe'nin yüzünü güldürdü, belli ki çocuk başarılı bir anlaşma yapmıştı. Juan gururla, "150 altına Emir Halim ve adamları bizimledir, 300 altın peşinde ödeyebiliriz ancak bu kadar fazla altınımız olduğunu sanmıyorum. 150 altını kabul ettiler ve buradan derhal gitmek istiyorlar. Yeni dünyada elde edeceğimiz kazanç sonucu ise bir 150 altın daha ödeyeceğiz. Bence yeterince adil bir anlaşma olmaktan çok bizim lehimize bile denilebilir." dedi Juan şakacı bir şekilde gülerek.
Giuseppe, "Anlaşılan bu adamlara karşı da borçlandık. İyi iş yapmışsın aslanım, ilerde büyük bir denizci olacağını seziyorum. Ancak ben kaptan olduğum sürece, halat çekmeye devam edeceksin unutma" diyerek güldü.
Juan ciddiyetini sonunda toplayarak vazife bilir tavrına geri döndü, "Bu arada... Emir Halim ve adamları odalarına çekildiler. Artık yelken açmak için senin emrini bekliyoruz." dedi, belli ki bir cevap bekliyordu. Giuseppe cevabı ondan esirgemez gibi aniden lafa atılarak, "En kısa zamanda yola çıkıyoruz Juan, gemi işi de artık tamam, her şey hazır olduğu gün, rüzgarı yakalar yakalamaz ait olduğumuz yere gidiyoruz" dedi.
Yorucu ve yoğun bir gün olmuştu. Eğer ters giden bir durum olmazsa bu köhne topraklardan artık gitme zamanı gelmişti.