Kayıt Ol

Oğluma Hikaye

Çevrimdışı muaet

  • **
  • 215
  • Rom: 12
  • Carai an Ellisande!
    • Profili Görüntüle
Oğluma Hikaye
« : 27 Ekim 2015, 12:54:45 »
“Oğlum, internet güvenliği hakkında konuşmamız lazım.” Hemen onun yanına, yere kıvrılıverdim. Dizüstü bilgisayarında Minecraft açık sunucusunda oynuyordu. Gözleri mücadeleye kitlenmişti. Ekrandaki sohbet kutucuğunda iletiler belirdi. “Oğlum, oyununu birkaç dakikalığına durdurur musun?”

Dünyadan çıktı, bilgisayarı kapadı ve bana baktı. “Baba, yine uyduruk bir korku hikayesi daha mı anlatacaksın?”

“Ne?” diye çakma bir incinmiş duygu nidasıyla hayret ettim bir süre, sonra ona pis pis sırıtıp, “benim uyarı niteliğindeki hikayelerimi sevdiğini sanıyordum.” Dedim. Benim cadılarla, hayaletlerle, kurtadamlarla ve trollerle karşılaşan çocukları anlattığım hikayelerimi dinleyerek büyümüştü. Tıpkı önceki nesil ebeveynlerin kullandığı gibi, ben de ahlaki değerleri sağlamlaştırmak ve güvenlik konusunda ders vermek amacıyla korku hikayelerini kullanıyordum. Benim gibi yalnız babalar ellerindeki her ebeveynlik aracını kullanmalıdırlar.

Yüzünü biraz buruşturdu, “Ben altı yaşımdayken iyiydiler. Ama artık büyüdüm ve beni artık korkutmuyorlar. Hatta biraz aptalca bile geliyorlar kulağa. Eğer internet hakkında bir hikaye anlatacaksan, hani şöyle cidden, sağlam korkunç bir şey olabilir mi?” Ona gözlerimi kısarak, kuşkuyla baktım. “Baba,” dedi, “on yaşındayım, etkilenecek değilim.”

Biraz düşündüm. “Peki, denerim.”

Ve başladım, “Uzun zaman evvel, Colby isimli bir çocuk yaşardı…” İfadesinden, hikayenin girişindeki dehşet yoksunluğundan etkilenmediği açıkça anlaşılıyordu. Bir nefes koyverdi ve babasının yine uyduruk korku hikayelerinden birisini daha dinlemeye hazırladı kendini. Bense devam ettim.

“Colby çevrimiçi olup çocukların takıldığı internet sitelerinden birkaçına katıldı. Bir süre sonra, oyun içinde ve forumlarda diğer çocuklarla konuşmaya başladı. Yardımcı23 adlı bir diğer on yaşındaki çocukla arkadaş oldu. Aynı televizyon programlarını ve video oyunlarından hoşlanıyorlardı. Birbirlerinin şakalarına gülüyorlardı. Birlikte yeni oyunlar keşfettiler.

Aylık birlikteliğin ardından, Colby Yardımcı23’e oynadıkları oyunda altı tane elmas verdi. Bu çok değerli bir hediyeydi. Colby’nin doğumgünü yaklaşmaktaydı ve Yardımcı23 ona bu sebepten kıyak bir hediye göndermek istiyordu, ‘gerçek hayatta’. Colby Yardımcı23’e adresini vermekten zarar gelmeyeceğini düşündü, tabii yabancılara ve yetişkinlere vermemeye söz verdiği sürece. Yardımcı23 başka kimseye söylemeyeceğine -kendi ebeveynlerine bile- yemin etti ardından paketi yollama hazırlıklarına başladı.


Hikayeyi burada durdurdum ve oğluma sordum, “Sence bu iyi bir fikir miydi, adresi vermek yani?” “Hayır!” dedi kafasını kuvvetlice sallayarak. Elinde olmadan hikayenin içine çekiliyordu.

“Eh, Colby de öyle düşünüyordu. Evinin adresini verdiği için suçluluk duyuyordu ki bu duygu gittikçe güçlendi. Ve güçlendi. Sonraki gece pijamalarını giymeden önce, pişmanlığı ve korkusu hayatındaki her şeyden daha ağır basar hale gelmişti. Gerçeği ailesine açıklamaya karar verdi. Ceza her ne kadar ağır olursa olsun, rahat bir vicdana sahip olmakla kıyaslanamazdı bile. Yatağına kıvrıldı ve üstünü örtmeleri için ebeveynlerini beklemeye başladı.”

Oğlum korkunç kısmın yaklaştığını biliyordu. Delikanlı ayaklarına karşın, gözleri fal taşı gibi açılmış bir şekilde öne eğilmişti. Kasten hafif bir sesle konuşmaya devam ettim.

“Evdeki tüm sesleri duyuyordu. Banyodaki çamaşır makinesinin sallanırken çıkardığı sesi, hemen odasının dışındaki dalların tuğlalara sürterken çıkardığı sesi, daha bebek yaştaki kardeşinin odasında çıkardığı agulamalarını ve ne olduğunu tam olarak… anlayamadığı… sesler de vardı. Sonunda babasının ayak seslerini duydu koridorda. “Baba?” diye seslendi endişeli bir sesle. “Sana söylemem gereken bir şey var.”

Babası kafasını kapı aralığından garip bir açıyla çıkarmıştı. Karanlıkta, ağzı pek oynuyormuş gibi durmuyordu ve bakışları çok yanlıştı. “Söyle, oğlum” Ses de uzaktan geliyordu. “Baba, iyi misin?” diye sordu oğlan. “I-ıh” diye mırıldandı babası garip sesiyle. Colby savunmak istercesine yorganın altına gizlendi. “Eee… Annem nerede?”

“Burdayım!” Annesinin kafası da hemen babasınınkinin altında, kapı aralığında beliriverdi. Kadının sesi doğal olmayan tiz bir erkek sesi gibiydi. “Bize Yardımcı23’e ev adresimizi verdiğini mi söyleyecektin yoksa?” dedi annesi. “Bunu yapmamalıydın! Sana özel bilgilerini internette paylaşmamanı SÖYLEMİŞTİK!”

“Çocuk falan değildi o!” diye devam etti annesi. “Öyleymiş gibi davrandı sadece. Ne yaptı biliyor musun? Evimize geldi, içeri zorla girdi ve ikimizi birden öldürdü! Sırf senle biraz vakit geçirmek için!”

Üzerinde ıslak mont olan şişman bir adam, ellerindeki koparılmış iki kafayla birlikte çocuğun odasına girdi. Adam başları yere atıp, bıçağını kılıfından çıkarıp çocuğun üzerinde çalışmak için oda boyunca yürürken Colby çığlık attı.”


Benim oğlum da attı. Kendini korurcasına iki kolunu yüzüne siper etti. Ancak hikaye daha yeni başlıyordu.

“Birkaç saat sonra, çocuk neredeyse ölmüştü ve çığlıklarının yerini fısıltılar almıştı. Katil öbür odadaki çocuk ağlamasını duydu ve bıçağını Colby’nin bedeninden çekti. Özel bir olaydı bu. Daha önce hiç bebek öldürmemişti ve düşüncesi onu çok heyecanlandırmıştı. Yardımcı23 Colby’yi ölüme terk etti ve bir işaret fişeğini takip edercesine çocuğun ağlama sesine doğru ilerlemeye başladı.

Bebek odasında, beşiğe doğru yürüdü ve bebeği çıkarıp kollarına aldı. Daha iyi bir bakış atmak için bez değiştirme masasına hareket etti. Ancak kucağına aldığı gibi bebek ağlamayı kesti. Bebek ona doğru baktı ve gülümsedi. Yardımcı23 daha önce hiç çocuk almamıştı kollarına ancak onu sanki deneyimli bir babaymış gibi havaya atıp tuttu. Çocuğun yanaklarını sevebilsin diye kanlı ellerini battaniyeye sildi, “Merhaba, tatlı ufaklık.” Dedi . Sadizmin güzel öfkesi daha sıcak ve yumuşak bir şeye dönüşmüştü.

Odadan çıkıp, bebeği kendi evine götürdü, çocuğa William ismini koyup kendi biricik oğlu olarak yetiştirdi.”


Hikayemi bitirdikten sonra oğlum gözle görülür biçimde titriyordu. Kesik kesik aldığı nefeslerinin arasında, “Ama baba, BENİM adım da William.” Diye kekeledi. Ona her zamanki gibi tek gözümü kırpıp saçlarını karıştırdım. “Elbette öyle, oğlum.” William hüngür hüngür ağlayarak odasına koştu.

Ancak gizliden gizliye… Sanırım hikayeyi sevmişti.

Yazar: Oven Friend


Not: Şunu not düşmekte fayda var, hikayenin yazarı ben değilim. Aslı İngilizce yazılmış hikayeyi bir internet sitesinde görüp beğendim ve onu Türkçeye kazandırıp sizlerle paylaşmak istedim.

Öykünün orijinal haline buradan ulaşabilirsiniz.
“My father used to say that there are two kinds of people in the world,” Kaladin whispered, voice raspy. “He said there are those who take lives. And there are those who save lives. I used to think he was wrong. I thought there was a third group. People who killed in order to save.” He shook his head. “I was a fool. There is a third group, a big one, but it isn’t what I thought. The people who exist to be saved or to be killed…The victims. That’s all I am.”

Çevrimdışı Kitap Adam

  • **
  • 141
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Oğlum Hikaye
« Yanıtla #1 : 27 Ekim 2015, 15:36:36 »
Bir ebeveynin, çocuğunu internetin kötü kullanımından koruma çabasıyla, yine o çocuğu manyak etme arasındaki ince çizgi. Bir kanayan yara :)
Oldukça ilginç bir hikayeydi. Emek verip çevirdiğiniz ve paylaştığınız için teşekkürler. 
"Zekâ, zulümle baş ettiği kadar kurnazlıkla baş edemez; kurnazlık vasatın zekâsıdır."

Çevrimdışı

  • **
  • 106
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
    • Emrecan Doğan
Ynt: Oğlum Hikaye
« Yanıtla #2 : 27 Ekim 2015, 15:57:22 »
Ben de korktum ve açıkçası Stephen King öyküsü gibiydi. Uçu açık kaldı gibi

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Oğluma Hikaye
« Yanıtla #3 : 27 Ekim 2015, 16:22:20 »
Çok güzel bir hikayeydi. Güzel çevirmişsiniz. Özgün haline (http://ovenfriend.com/a-story-to-scare-my-son/) şöyle bir göz gezdirdim de. Sonu da çok etkileyiciydi.

Bazen internette böyle güzel anonim öykülere denk gelebiliyorum. (yazarı Oven Friend'miş bu arada)

Aklıma Satılık Ev adlı öykü geldi:
http://zevzek.fishozon.com/sanat/oykuse.html

Çevrimdışı muaet

  • **
  • 215
  • Rom: 12
  • Carai an Ellisande!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Oğluma Hikaye
« Yanıtla #4 : 27 Ekim 2015, 16:28:46 »
Teşekkür ederim. İyi hatırlattınız asılından okumak isteyenler için de metni şöyle bırakayım:
http://ovenfriend.com/a-story-to-scare-my-son/
“My father used to say that there are two kinds of people in the world,” Kaladin whispered, voice raspy. “He said there are those who take lives. And there are those who save lives. I used to think he was wrong. I thought there was a third group. People who killed in order to save.” He shook his head. “I was a fool. There is a third group, a big one, but it isn’t what I thought. The people who exist to be saved or to be killed…The victims. That’s all I am.”

Çevrimdışı uveybaba

  • **
  • 117
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Oğluma Hikaye
« Yanıtla #5 : 27 Ekim 2015, 17:20:11 »
Tepkim ne kadar yerinde bilmiyorum ama hikaye bittiğinde kahkaha attım ben :D
Mizah en güçlü savunmam. Mizah önemli. Mizah güzel. Cici mizah.

Çevrimdışı RedElf

  • **
  • 116
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Oğluma Hikaye
« Yanıtla #6 : 27 Ekim 2015, 20:42:30 »
Ahahaha.Harika bir hikayeydi.Ortalarda biraz korktum fakat sonunda kahkaha attım.Çevirdiğin için çok teşekkürler :D

Çevrimdışı thevoice

  • **
  • 73
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Oğluma Hikaye
« Yanıtla #7 : 27 Ekim 2015, 22:38:41 »
Sonunda bende kahkaha atmaktan geri alamadım kendimi :) Tam bir konsantrasyon ile çocuğu ve babasının hareketlerini gözümün önüne getirdiğimde çok eğlenceli bir görüntü çıktı karşıma :))
Kendini hapiste bulan bir insan kalkıp evine gitmek istedi diye onu nasıl küçümseyebiliriz? Kaçamıyorsa bile duvarlar ve gardiyanlar dışında birşeylerden sözetmesi suç mu? Mahkum onu göremese de dışarıdaki dünya hâlâ gerçektir. Kaçış ihtimali en çok kimi telaşlandırır? Elbette gardiyanları!

J.R.R. Tolkien