Anneniz zaten durumu gayet güzel bir şekilde açıklamış

Kendisine bu konuda aynen katılıyorum, öte yandan diğer arkadaşların burada yazdığı çoğu şeye de katılıyorum. Özellikle de "denge" meselesine. Birebir çeviri hemen hemen hiçbir zaman iyi sonuç vermez, ama bazen yazarın orada yaptığı bir kelime oyununun kaybolmaması için bunu yapmak gerekir. Bazen de tam tersi, birebir çeviri yaptığınız zaman dilimizde öyle bir karşılığı olmadığı için yine manasının kaybolmasına neden olursunuz. O yüzden denge önemli, nerede ne yapacağınıza iyi karar vermeniz gerek.
Geçmiş çalışmalarımdan aklıma gelen birkaç örnek sunayım izninizle:
Dünya (Bir Hediye Dükkânı) - Charles Yu Orijinal cümle:…since basically, if we are being honest with ourselves, we are a theme park without the park part, which is to say we are basically just a theme, whatever that means…Birebir çeviri:…temel olarak, kendimize karşı dürüst olursak, biz park kısmı olmayan bir temalı parkız, bu da temel olarak sadece bir temayız demek, o ne anlama geliyorsa…Benim tercih ettiğim çeviri:…çünkü, kendimize karşı dürüst davranacak olursak, biz aslında parkı olmayan bir lunaparkız, bu da bizi temel olarak sadece bir luna yapar, o da her ne demekse artık…Birebir çeviride espri tamamen kayboluyor görüldüğü üzere. Bunun yanı sıra “tema” kelimesinin ardından “o da her ne demekse artık” cümlesinin gelmesi de manasızlaşıyor. Çünkü tema nedir, hepimiz biliyoruz.
Bazen daha radikal kararlar alıp bazı kelimeleri tamamen değiştirmeniz gerekir. Neden? Çünkü orada asıl önemli olan şey kelimenin anlamı değil, ses uyumudur, harf benzeşmesidir.
Ötekiler Arasında – Jo WaltonOrijinal cümle:I went back into the station, and bought a map, a pink-covered one inch to the mile Ordnance Survey map of Shrewsbury and district. (I always thought it was “ordinance,” but apparently not. Ordnance. What a funny word, and what a funny concept too.)Birebir çeviri:İstasyona geri gittim, ve bir harita satın aldım, Shrewsbury ve yöresinin pembe kapaklı bir mile bir inç ölçekli bir Ordonat Araştırma Haritası (Her zaman bunun “nizamname” olduğunu düşünmüştüm ama görünüşe göre değil. Ordonat. Ne komik bir kelime ve ayrıca ne komik bir konsept.)Benim tercih ettiğim çeviri:İstasyona geri döndüm ve bir harita satın aldım. Pembe kapaklı, bire bin ölçekli bir Shrewsbury Askeri Araştırma Haritası (Her zaman “asgari” olduğunu düşünmüştüm, fakat anlaşılan öyle değilmiş. Askeri. Ne kadar komik bir kelime ve ne kadar da komik bir konsept).Ya da Hazal’ın çok sevdiği bir başka örnek:
Süsleme – Jim ButcherOrijinal cümle:“I’m serious, Harry! Instead of that line about consulting and finding things, put ‘Fiends Foiled, Monsters Mangled, Vampires Vanquished, Demons Demolished.'”
Birebir çeviri:“Ben ciddiyim, Harry! Danışma ve şeyleri bulmayla alakalı şu satır yerine, ‘İfritler Engellenir, Canavarlar Ezilir, Vampirler Mağlup Edilir, İblisler Yok Edilir’ yaz.”Benim tercih ettiğim çeviri:“Ben ciddiyim Harry! Şu danışma ve kayıp eşyaları bulmayla alakalı satır yerine ‘İfritlere İfrit Olunur, Canavarların Canına Okunur, Vampirlerin Vadesi Doldurulur, İblisler İflah Edilir’ yazsana.”Birebir çeviride ses uyumu, dolayısıyla da espri tamamen kayboluyor görüldüğü üzere. Tabii bu kadar uyumlu kelimeler bulmak her zaman mümkün olmuyor, bulması da bir hayli uğraştırıyor, yalan yok, ama sonuç çok daha iyi ve tatmin edici oluyor bana göre (Gösteriş yapmış gibi algılanmam inşallah, sadece daha iyi anlaşılması açısından verdim örnekleri).
Bir de “şu aralar üzerinde çalıştığım” yazar gibileri var tabii… Adam öyle bir yazıyor ki bırakın üslubunu korumayı, ne anlattığını okura düzgün bir şekilde anlatabilmek için her şeyi değiştirmek zorunda kalabilirsiniz… Allah karşılaştırmasın diyeyim
Wahram had thought it generally agreed that the whole development-aid model had been demonstrated to be an example of the Jevons Paradox, in which increases in efficiency trigger more consumption rather than less; increased aid had always somehow increased suffering, in some kind of feedback loop, poorly theorized—or else theorized perfectly well, but in such a way that revealed the entire system to be a case of vampiric rich people moving around the Earth performing a complicated kleptoparasitism on the poor.Bu tek bir cümle, evet. [*]Damn you KSR![/*]
Uzun lafın kısası (çok konuştum, affola) birebir çeviriden ziyade yerelleştirilmiş, üzerinde biraz oynanmış ama bunu sadece yazarın demek istediğini daha iyi aktarmak için yapılmış çeviri kesinlikle kötü bir şey değil. Önemli olan bunu nerede, ne kadar yapacağımızı iyi bilmek ve güzelleştiriyorum derken yazarın anlatısını tamamen bozmamak. Daha iyi anlaşılır kılmak olmalı amaç. Bence...