Kayıt Ol

Gecenin Üç Kirli Yüzü

Çevrimdışı Death Symbol

  • **
  • 67
  • Rom: 0
  • Dare to...
    • Profili Görüntüle
Gecenin Üç Kirli Yüzü
« : 26 Mayıs 2016, 18:31:35 »
Gecenin Üç Kirli Yüzü

Eski çağlarda hüküm süren bir kralın gayri meşru oğlu yirmi kusur yaşlarına geldiğinde, şimdiye kadar azılı onlarca rakibinin kanıyla eli çoktan kirlenmiş, yegâne güçlerini kullanmayı çoktan çözmüştü. Taht üzerinde hâkimiyet kuramasın diye ondan haberdar olan herkesin hedef tahtasıydı bu genç adam. Adı Joshua’ydı, ama Lanetli prens olarak anılırdı.

(Joshua)

Ona lanetli prens denme sebebi herhangi bir lanet taşıyor olması değildi. Tam aksine, yetenekleri başkalarına lanetler yağdırmasını sağlayabiliyordu. Ne yazık ki artık hayatta olmayan annesi eskiden bir cadıydı. Tabi bu kötü şeyler uyandırmamalı aklınızda, cadılar kötü değillerdir, sadece yanlış anlaşılmışlardır. Bu yanlış anlaşılmaydı zaten zavallı kadının sonunu getiren. Yaşadığı köyden sürülmüş, yıllarca tutsak olarak yaşamış, hor görülmüş ve işkence edilmişti. Lakin sonraları eşsiz güzelliğine vurulan kralın emriyle talih yüzüne güldü kadının. Tek gecelik bir birlikteliğin ardından serbest bırakılmıştı.

O gecelik ilişkinin bir sonucu olarak doğdu Joshua. Ama bu istenmeyen çocuğun doğmasıyla kendinden yirmi yaş büyük olan üvey abisi Joshua’nın peşine düştü. Küçük bir çocuk olan Joshua yeteneklerini kontrol edemediğinden, üvey abisinin katili olmuştu. Gerçi, onu kurtarmak isteyen annesi de abisi tarafından öldürülmüştü.

Joshua’ya o günden sonra halası olan ve güney diyarının hükümdarı XIV’incü Vyannette bulup göz kulak oldu. Kralın düşmanıydı kendisi, ama bu basit bir taht düşmanlığından çok daha fazlasıydı. Aslında Vyannette’nin tahtta en ufak bir gözü yoktu. Şimdiki kral IX’uncu Julio tahta çıkabilmek için biricik abisini ve babasını zehirlemişti zira. Sus payı olarak da kız kardeşine güney diyarındaki kaleyi vermişti.

(Vyannette)

O kara günden sonraları Joshua’ya onlarca suikast düzenlense de, bir büyücü okuluna gönderilen ve güçlerini giderayak daha da iyi bir hale getiren Joshua etkisizleştirilemedi. Halası ya da kendi güçleri onu koruyordu. Joshua’nın bir metre etrafında dönen üç küre ve bunların yaydığı karanlık bir enerji ona yapılacak saldırıların etkisini azaltan bir kalkan görevi görmekle kalmıyor, aynı zamanda küreler hedefe gönderildiğinde yarattığı etki ağır olabiliyordu.

Bir kum hükümdarlığıydı güney toprakları. Çölün acımasız ve kavurucu sıcağında en zor entrikalarla boğuşan Joshua yirmi ikinci yaş gününe geldi geleli bir hafta oluyordu. Eşsiz bir büyücü olarak Joshua’nın pek tahtta gözü olmamıştı üstelik. Bir öğretmen olmak istiyordu ki bunun sebebi de büyü öğretmenlerinden biri olan Bayan Elzabelt’i oldukça takdir edip örnek almasından kaynaklanıyordu. Elzabelt güçlü bir büyücüydü. Karşısında durabilecek pek az büyücü olabilirdi. Ama bu gücü yeteneğiyle de değil, zekâsıyla sağlıyordu. Joshua’ya her zaman nazik olan bu kadın, hiçbir beklenti içinde olmadan insanları sevmeyi ve hep gülebilmeyi öğretmişti onu en çok seven öğrencisine.

Joshua’nın en yakın arkadaşları Lain ve Jasper’dı. Lain, Joshua ve Jasper’dan bir yaş büyüktü. Olabildiğine katı ve sert huylu biri gibi görünse de yardımsever ve iyi bir kızdı. Pek biriyle anlaşamayıp herkese kabadayılık taslasa da, yeteneklerine herkes saygı duyuyordu. Joshua ile daha okulun ilk günleri tanışmışlardı. Genç kız, istenmeyip kendisine kötü davranan bir çeteye karşı kendini Joshua’nın önüne atmıştı. Joshua elbette kendini savunabilirdi, ancak kızın haklı olana duyduğu saygısını oldukça takdir etmişti.

(Lain)

Jasper ise daha gizemli ve havalı bir tiplemeydi. Herkese karşı biraz soğuk, Joshua’ya karşı fazla yakındı. Aslında tanışmaları oldukça garip olmuştu. İlk sınıfın sonunda öğrencilerin düello yapmaları istenmişti. Kazanmak ya da kaybetmek önemli değildi. Büyücüler pozisyonları ve hamleleri doğrultusunda değerlendirilecekti. Joshua ve Jasper o sınavda eşleşmişlerdi. Joshua’nın sadece sima olarak tanıdığı bu genç büyücü ile düelloları yarım saatin üzerinde sürdü. Sonunda ikisi de yorgun düşünce öğretmenleri maçı sonlandırmak zorunda kaldılar. O günden sonra Jasper sürekli Joshua’nın peşinde dolanıyordu.

(Jasper)

Hikaye bir anime havasında olsa da kurgu tamamen bana ait. Resimleri araştırdığımdan bildiğiniz başka anime karakterlerine benziyor olabilirler, kendim yapmadım onları tabi ki :D
'cos everybody hurts, sometimes.

Çevrimdışı azizhayri

  • ***
  • 581
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gecenin Üç Kirli Yüzü
« Yanıtla #1 : 01 Haziran 2016, 17:54:20 »
Merhaba:
Bu siteye fantastik ve bilimkurgu edebiyatına aşık olanların arasına katıldığımdan beri Kurgu İskelesini sevmişimdir. Nedeni bu iskeleye yanaşsınlar diye hayal yüklü ve irili ufaklı bir çok tekne göndermem. Öyle "görsünler bakalım nasıl bir kalyon veya filika göndermişim" tarzı değil. O hava için kırk fırın ekmek yemem gerekir. Her defasında teknemi gezip birilerinin yüklediğim hayallerimle ilgili bir kaç kelam etmesiydi. Maalesef çoğu zaman bir karşılık bulamadım. Demek ki birilerinin ilgisini çekecek kadar güzel sandallar, uskunalar veya kalyonlar değillerdi. Demek ki yeteri kadar uzak yollardan gelmiyorlardı ve güverteleri hayal, korku sevinç belki de ümit yüklü değildi. Peki, karşılık olarak ben ne yaptım; iskelede dolanıp başkalarının gemilerine veya sandallarına binmedim. Yükleriyle ilgilenmedim. Çoğu zaman dudak büktüm belki de burun kıvırdım. Ya da ilgilendiğim çok az oldu. Bunun nedeni eleştiri yapmaktan korkmam oldu. Kimseye "kardeşim bu tekneyle yola çıkamazsın daha halatları bile çözemezsin diyemedim. Veya ağaçların çok iyi keresteler ve bağlantıları mükemmel gemin göz alıyor istersen bu ylekenli seni dünyanın ucuna götürür de diyemedim. Sanırım bundan sonra Kurgu iskelesinde biraz daha çok oyalanacağım. Ufuk büyük demeden iskeleye yanaşanlara en azından şöyle bir bakacağım. Uzun bir giriş ve özürden sonra senin teknene gelirsek...

          Bu tekneyle yola çıkamazsın. En azından bu haliyle yola çıkamazsın. Çünkü ortada bir tekne yok. Tayfalar fena durmuyorlar ama kaptan iyi birine benziyor. Annesinin büyücü ve babasının kral olması artı puan.  Hele bir gemini hazırla bakalım nerelere doğru yola çıkacaksın. uzun bir yolculuk olacağını düşünüyorum.
"İnsanlığın en büyük trajedilerinden biri ahlakın din tarafından ele geçirilmesidir." Sir Arthur Charles Clark