Kayıt Ol

5 Kuruş

Çevrimdışı Guy Fawkes

  • **
  • 266
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
5 Kuruş
« : 30 Ağustos 2016, 18:44:31 »
  Cüzdanın karanlık ve soğuk bir köşesine bırakılıp unutulduğum günleri anımsıyorum. Ne zaman olmuştu bu hatırlayamıyorum çünkü üzerinden uzun mu uzun bir zaman geçti. Ufak tefek, değeri olmayan metalik bir cisimciktim işte. Ne alışverişte kullanılırdım, ne gösterişte. Bana sakız alınacağı zaman iş düşerdi. Şans bu ya, benimki de sakız almazdı! Arada bir ekmek almaya gider, hiç sevmediğim birlikleri kullanırdı. Pek mutlu olurdum onları kullanınca. Gece gündüz, ara vermeden çene çalardı bunlar. Hiç sevmem böyle tipleri; adam akıllı şeylerden bahsetselerdi bari. Peşlerinden koşup duran yirmi beş kuruşlar varmış da, elli kuruşlar da az değilmiş de, bilmem ne. O zamanlar uykusuz geçen gecelerimin tek sorumluları.

  Arada cüzdanın diğer tarafından da konuşmalar işitirdim. Büyük paralardan bahsediyorum tabii; yirmilik, ellilik ve yüzlüktür isimleri. Efendim diye hitap eder saygıda kusur etmeyiz. Tanrıların tanrısı iki yüz liraya  iman ederler. Onların dediklerini ikiletmemek önemlidir. Sicilleri pek kabarıktır. İnsanları görünüşleriyle etkilemede ustadırlar, dolandırıcılıkta onlar kullanılır, hırsızlarla araları pek iyidir. Sayısal loto ve kumar, onlardan sorulur.

  İlk kez kaçmayı düşlediğim gece şu konuşmalarını duymuştum; "Geçen kızlarla geziyormuş bizimki," diyordu ellilik. "Eee, sonra?" diye koro halinde soruyordu diğerleri. "Kızlarla içmişler yemişler, sonra bir bakmış ki kızların eli cüzdanlarına gidiyor; 'aman!' demiş, durun bakalım. Şak diye çıkarmış bizim yüzlük Hasan'ı, koymuş masaya. Onunla ödemiş hesabı."

  Diğerlerinden şaşkınlık nidaları. Bazıları isyan ediyor, "Biz ne zaman doğru düzgün bir şey için kullanılacağız," diyorlar.


"Şu herifin leş cüzdanından bir çıkabilsem..." diyor sesi yirmiliğe benzeyen. "Bunaldım yahu!"

  
  Diğerleri de ona katılıyor. Ben ses çıkarmıyorum, zaten ne haddime?! Ben yıllardır o berbat yerde beklerken ,bu kendini beğenmiş yeşil kağıt parçası iki günde isyan ediyor. Neymiş, cüzdan çok kirliymiş. Benim rengim solmuştu, üzerime nem kokusu sinmişti. Yine de gıkımı çıkarmamıştım.


"Haklısın, hem de çok haklısın," diye hak veriyor biri isyanına. "Bir fırsat bulup düşüversek sokağa, hemen kapılırız zaten."


"Bazıları eline alıyor beni, inceliyor da inceliyor sonra tekrar yere bırakıyor abi!"


"Şimdi bizi alsa hırsızlık olacak, günaha direcek. Korkuyor kardeşim."


"Başlarım onun korkusuna," diye bağırıyor yeşil sipali. "Alacaksa alsın, günahını ben paylaşırım."


Gülüşmeler, şakalar... Keyifleri yerindeydi tabii.


  Cüzdanın katlanılacak bir hali kalmamıştı o zamanlar. Ne yapıp edip cüzdandan çıkmalı ve kurtulmalıyım diye düşünüyordum. Günün birinde cüzdanda tuhaf mı tuhaf bir hareketlilik sezdim. Gözlerim yeni aralanıyordu. Sıkıcı geçen zamanımı uyuyarak geçirdiğim günlerden biriydi sanırım. Cüzdanın içine nur dolu bir ışık dolmuş, karanlığı aydınlatmıştı. Nasıl olsa seni almayacak, boşuna ümit etme, yat uyu dedim kendime. Tam gözlerimi kapamış yüzlük paraların arasında yaşadığımı hayal ederek uykuya dalıyordum ki benim bulunduğum kısmın fermuarı açıldı. Benimki cüzdanı ters çevirince, müthiş bir çekim gücü beni aşağıya doğru çekmeye başladı. Çok güçlüydü, fazla dayanamadım. Saniyeler içinde cüzdandan yuvarlanıp sert kaldırım taşına çarptım. Bir süre yerde yuvarlandım ve debelendim. O kadar şaşkındım ki, ne olup bittiğini benimkinin şu sözlerinden sonra anlayabilmiştim:


"Hass! Burada para varmış lan!"


  Binlerce kez dua ederek şükranlarımı sunmuştum tanrıya. Tanrı dediğim, bizim iki yüz lira. O zamana kadar onu pek sevmezdim ama sonunda, dileğimi gerçekleştirince, ben de onu sevmeye, hatta ona iman etmeye başlamıştım. Benimki bir süre arayıp durmuştu beni. Sonra kırmızı bir araba gelmişti ve içindeki adam yanına çağırmıştı onu. Birlikte bir yere gidecek ve muhtemelen size bahsettiğim diğer paraları harcayacaklardı.


  Peki, sonra ne mi oldu? Buraya düştüm işte. Yaşlı, aptal bir kuşun midesindeyim. Beni yiyecek bir şey sanıp yuttu. Şunu üzülerek söylüyorum ki, buradan asla düşerek kaçamayacağım. Mecbur o bok yoluna girmek zorundayım galiba. Ne dersiniz, şansım var mı? Lütfen olduğunu söyleyin, çünkü burası o cüzdandan bile berbat.





* Lisede düzenlenen yarışma için yazmış olduğum kısa öyküdür. Yarışmada kelime sınırı vardı, o yüzden bu kadar yazabilmiş ve ikinci olmuştum. Burada paylaşmaya ve sizlerin değerli yorumlarını almaya karar verdim. Okuyanlara şimdiden teşekkür ediyorum.

Edit: Bazı yerler orijinaline uymasa da tekrar düzenlendi.