Ben de düşünçemi açıklayayım.
Evrakgeçer ya da belgeokur değil, belgegeçer veya belgeçtir. Sen, ben kullanmazsak da yerleşmez zaten, faks makinesinin üstüne belgeç diye bir A4 kağıdı yapıştırın, o 10 güne belgeç olur zaten. İmkanın sınırlarını zorlamıyoruz burada. İngilizce de ölü bir dildir. Tarihine bakarsanız görürsünüz. Bak şuradan geçmiştir falan diyorsunuz da bunun tarihini bir olgusu var, kalpsiz sözcüğü de bizimdir, duygusuz da. Ama sen dün çıkan sözcüğü bugün diline information-enformasyon diye duyduğun gibi geçiyorsan orada değil dilin gelişimini, beyin kullanımını bile öldürmüşsündür. Çorun ne olduğunu bilmiyor, cin diyorsan o da kötü. Cini yine bil, o da artık bizden, ama çoru da unutma. İfrit diyorsun, kızgın ruh diye çevirmem, aza diye çeviririm, azmaktan gelir, tarihimizde de vardır, hiç duydunuz mu bu sözcüğü? Azaman, çoraman? İblis kovucuyu herkes biliyor ama. Bilin bilmesine de bizden olanları da unutmayın. Peki ifrit neyden geliyor? Kökü ne? İf- Türkün aklı böyle çalışmaz. Beyin iptal, kastettiğim bu işte. İngilizlerde aza diye bir sözcük varsa ve buna karşın fiery spirit diyorlarsa salaklığına doymasınlar. Burada tarihsel bir süreç var, genel inanış biçimi var, bizde dupduru karşılıkları var zaten. İngilizlerin Roma özümlemesinden sonra neyi kalmış. Anglo-saksonluğu bitmiş bir ırk.
Dil organikliği demişsin, doğallık demek varken, bence bu da sırıtmış, senin tercihin, kimisi mantalitenin paradigması der, kimisi anlayış değerleri, bugün paradigma sözcüğü yerine değer yargısı diye kullanabilen kaç insan evladı kaldı, bilgisayar için kullanırsan değerler dizisidir o. Paradigma, anakronizm, diyince zeki insan olunmuyor, ben bunu gördüm artık. O insan beyin kullanımı öldürmüş gözüyle bakıyorum. Beyin sözcükleri işlemiyor çünkü, olduğu gibi akıtıyor. Sorun yenilikçilik değil, sözcükler artık anlam olarak kullanılmıyor, bir resim olarak kullanılıyor, bu beyin ölümü demektir. Açıp bir youtube oyun yayını izleyebilirsiniz. Aziz Yardımlı da kim bilmem. Açıp da bakmadım bile. Ama eskilerin şunu bunu mu kullanacağız dediği neleri şimdi kullanıyoruz bir bilseniz. Adlarla o kadar ilgiliniyorsunuz Oktay Sinanoğlu der, susarım. Daha iddialı bir isim de yok bu alanda.
Derin düşüncelere dalmaya, kafa patlatmaya hiç gerek yok. Computer'a, hardware'e bilgisayar, donanım diye karşılık bulan insanlara bakıp şimdikilerde neyin eksik olduğunu görebilirsiniz. Hangisi doğru hangisi yanlış?
Alkarısı dediğim şeyi yeni doğum yapmış kadınların saçına bağlanan kırmızı kurdelasına bakarak da görebilirsiniz. Eski köye yeni adet gelmiyor, yerleşik bir şey zaten. Bizde dervişin karşılığı alperen vardır, sen dervişi de kullan istiyorsan ama İngilizde alperen var mı da dervişlik olmuş? Bu çoğrafyada yoğrulmuş mu, derviş, ifrit diyorsun. Öyle Allah Allah, çevrilmesi olanaksız bir sözcük çıkarsa bırakalım, olduğu gibi kalsın. Ama ağaç iyesi diyeceğin şeye kalkıp da dryad deme bir zahmet. İye kavramı bile İslamiyet öncesi Türk inanışlarında Yunan söylencelerindeki dryaddan kat be kat geniş ve yaygın bir kavramdır. Siz de yayıncısınız galiba, bunun en büyük sorumluları da sizsiniz zaten. Bir Harry Potter çevirisine bakarım, bir de adı çevrilmekten aciz kitaba? Hortkuluk sözcüğü de ne derdim küçükken. Meğer ''hort''lamaktan gelip, hortku diye hortlatan olup, hortkuluk diye hortlakmalık oluyor, şimdi bu insanlar sözcüğü Horcruxes diye bıraksaydı mı zekilik etmiş olacaklardı? Nasıl herkes şimdi hortkuluk diye biliyor, o kadar basit işte. Bal gibi de yerleşmiş, kapağa da Witcher diye yazacağına bir şeyler yapmaya çalışsan ondan da bir şey olurdu. Şimdi bunu yapan kim var, yayıncıysanız gösterin, gerçekten merak ediyorum, ben öyle pazara hakim biri değilim. Ama görünen köy kılavuz istemez. Bu sektör artık ele ayağa düşmüş, deneyimsiz, bihaber, körpecik 20'lerinde, ya da aklı o günlerden beri duraklamış insanların eline kalmış. Hayır efendim, bilgin yetmiyorsa o iş olmaz diye bir şey yok, bilene danışacaksın. Hele çizgi roman alanında ortalık kan gölü. Japon çizgi romanları işin içine girdi gireli Japonca-Fransızca çeviri görüyorum

Çok kültürlendik, çok şükür.
İnsan da dil gibi doğar, yaşar, ölür, ama yaşatacağım diye siyanür verirsen ''tüh öldü bu'' diye başını dövemezsin. 2 gün önce duyduğun sözcüğü bugün diline olduğun gibi, yazılışını bile değiştirmeden alıyorsan orada sıkıntı büyüktür.
Sözcük türeteceksin, bakıyorsun öneriler bile Arapça, Farsça. Türkçe buz gibi akan akarsu gibi canlı. Dünyanın en matematiksel dili. Rahat olun.
http://witcher.wikia.com/wiki/WitcherDediğim gibi, inin aşağıya ''name'' kısmına bakın. Orada bu sözcüğün karşılığını bulmuş tüm o ülkeler geri zekalılık etmiş demek ki, demek ki bu adamlar her gün topraklarından bir witcher çıkarıyor olacaklar ki anca yerleşmiş dillerine de hepsi kendi dilinde bir ad vermiş. Tüh onlara. Witcher diye bir şey söylencelerinde var mı Lehlerin, o bile kesin değil, bence yazarın kendi kurguladığı bir olgu, ona bile ad koymaya üşeneceksek, kendimizi aşağı göreceksek, oturup ağlayalım.
Yahu bir düşünsenize, uzaya hep sipeyz demişiz, biri uzay diye karşılık öneriyor, biz onu yeriyoruz

O zaman da mı Öztürkçe diyecektik? O zaman Öztürkçe olan şimdi Türkçe mi oluyor? Sınırı nerede çizeceğiz? Ya da bir sınır var mı?
Öztürkçe ile Türkçe arasındaki farkı bilmem, Türkçe Türkçedir. Öztürkçe konuşmak istersem Göktürkçe konuşurum. Uygurca konuşurum. Fransızca da Türkçe değildir ama, Türkçe içinde şunu bunu kullanınca o Öztürkçe oluyorsa, İngilizce, Fransızca kullanınca da Untürkçe, Le Untürkçe oluyor galiba.
Hayat koşturmacasından çeviri yapamıyorum ama istersek bal gibi olur demek için yaptım bu karşılık önermelerini. Gayet de oluyormuş.